Hulusi Kentmen Türkiye'nin babası olarak nam saldı
Hulusi Kentmen, Google'a Doodle oldu. Hulusi Kentmen vefat ettiğinde gazetelerin haber başlığı şu şekildeydi; "Hulusi Baba'yı kaybettik." Kentmen, canlandırdığı karakterleri yorumlama kabiliyetiyle mesleğinde farkındalık yaratarak Türk sinemasının unutulmazları arasında yer edindi. Kendisine gösterilen sevgi, mezar taşına "Türkiye'nin babası" olarak kazındı
ABONE OLTürk sinemasında iki oyuncu, 'Baba' unvanına layık görüldü.
Münir Özkul; çalışkan, azimli, ahlak ve aile değerlerini her şeyin üstünde tutan yoksul baba karakterleriyle özdeşleşti.
Hulusi Kentmen ise çalışkan, azimli, ahlak ve aile değerlerini her şeyin üstünde tutan varlıklı baba karakteriyle...
2003'te Arzu Film'de Ferdi Eğilmez ve Halit Akçatepe ile sohbet ediyorduk. 'Hababam Sınıfı Merhaba'nın çekimlerinin başlamasına birkaç gün vardı. Halit Akçatepe, bir anda "Haydi bakalım, icazetimizi alalım" diyerek ayağa kalktı. Hep birlikte Karacaahmet Mezarlığı'na giderek Ertem Eğilmez'in kabri başında dua ettik.
Duanın bitiminde Halit Akçatepe, Ertem Eğilmez ile ilgili birkaç anısını anlatırken kabri başında kahkaha atmamak için dudaklarımı ısırıyordum. Akçatepe, şöyle dedi; "Sal kahkahalarını. Emin ol, Ertem Ağabey mezarı başında da olsa kahkaha atılmasını çok isterdi."
Ertem Eğilmez'in kabir ziyaretini tamamladıktan sonra Halit Akçatepe yanıma ilişip "Burada başka kimlerin kabri olduğunu biliyor musun?" diye sordu. Ben de babanız Sıtkı Akçatepe, Adile Naşit, Hulusi Kentmen, İsmail Hakkı Dümbüllü'nün kabirlerinin olduğunu söyledim.
"Haydi o halde onları da ziyaret edelim" diyerek koşar adımlarla diğer kabirlere doğru yöneldi.
'Oh Olsun' (Hulusi Kentmen - Halit Akçatepe - Adile Naşit - Tarık Akan - Kemal Sunal)Halit Akçatepe'nin anıları eşliğindeki kabir ziyaretleri eşsiz bir deneyimdi. Hulusi Kentmen'in kabri başında dualarımızı okuduktan sonra birçok filmde birlikte rol aldığı Halit Akçatepe'nin ağzından özlem tınıları eşliğinde "Baba adamdı" cümlesi çıktı.
Keza Hulusi Kentmen'in ne denli 'Baba adam' olduğu mezar taşına da kazınmıştı; "Yeşilçam'ın büyük sanatçısı, Türkiye'nin ve hepimizin babası Hulusi Kentmen. Yerinde rahatuyu. Çünkü gönlümüzde kurduğun taht hiçbir zaman yıkılmayacak."
Hulusi Kentmen, 20 Aralık 1993'te böbrek yetmezliği nedeniyle 81 yaşında hayata veda etti.8 Ekim 1912'de başlayıp 10 Ağustos 1913'te sona eren Balkan Savaşları, birçok aileyi yerinden yurdundan etti.
Osmanlı Devleti ile Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ arasında yaşanan savaş sırasında birçok aile can güvenliği kalmadığı için Anadolu'ya göç etti. Birçok aile ise Osmanlı Devleti'nin yenilerek toprak kaybına uğraması sonucu savaştan sonra zorunlu göçe tabii tutuldu. Başta çocuklar ve yaşlılar olmak üzere birçok kişi göç sırasında hayatını kaybetti.
Sağ kalıp ailesiyle Anadolu'ya ulaşabilen çocuklar arasında ileride canlandırdığı karakterleri yorumlama kabiliyetiyle mesleğinde farkındalık yaratarak Türk sinemasının unutulmazları arasında yer edinecek olan Hulusi Kentmen de vardı.
Bulgaristan'ın Tırnova kentinde dünyaya gelen Hulusi Kentmen, savaş başladığında henüz 10 aylıktı. Çocukluğu ve gençliği ailesinin göç ettiği İzmit'te geçti. Akçakoca İlkokulu'nda sahnelenen birkaç oyunda rol alan Kentmen, tiyatronun tozunu yutmuştu yutmasına ama o yaşlarda oyunculuğu meslek olarak seçmeye yönelik en küçük arzusu yoktu. Hulusi Kentmen'in de aklı fikri, dönemin sahilde yaşayan bütün çocukları gibi bahriyeli olmaktaydı.
Hulusi Kentmen, denize olan tutkusunu şöyle anlatmıştı; "Yavuz Zırhlısı yaralı, henüz tamir edilmemiş. Bütün ihtişamıyla İzmit'te yatardı. Biz o devirde ortaokula gidiyorduk. Aşağı yukarı sınıfın yarısı denizci olmaya heves ederdi. Deniz tutkusu öncelikle Körfez'de oturuşumuzdan geliyor. Ayrıca babamın bir sandalı vardı, onunla beraber balığa giderdim, ona yardım ederdim. Bahriyelilerin o afili kıyafetleri ve denizin yosun kokusu yok mu, o bambaşka bir şey."
Hulusi Kentmen'in çocukluğunun geçtiği Kocaeli'nin İzmit ilçesinde bulunan evinin restore edilmesi için Ekim 2020'de protokol imzalandı.Denize olan tutkusuyla girdiği Deniz Harp Okulu sınavlarını kazanarak 1961'e kadar astsubay olarak hizmette bulunacağı Türk Deniz Kuvvetleri'nde görev yaptı. Hayat, Hulusi Kentmen'e sevdiği iki mesleği aynı dönemde yapma şansı verdi. Öyle bir şanstı ki... İlk göz ağrısı mesleği, ikincisini icra etmesine vesile oldu. Kentmen, o şansı iyi değerlendirmeyi başardı.
İlk Dumlupınar denizaltı gemisinde santral astsubayı olarak görev yaptıktan sonra İstanbul Deniz Dikim Evi'ne tayini çıkan Kentmen, yaz aylarında saat 14'te paydos verilmesi üzerine tiyatro oyunu provalarını izlemek içinarkadaşlarıyla Kadıköy Halk Evi'ne gidip gelmeye başladı.
Hulusi Kentmen'in Tırnova'da doğum kaydı çıkarılamadığı için doğum yeri İzmit olarak kayda geçti."Denizaltı görevinden bir müddet sonra kara hizmeti aldım ve İstanbul'a Deniz Dikimevi'ne tayin oldum. İşte bu esnada yaz tatilleri başladı. Saat 2'de kapanıyor daire. Eee uzun yaz günleri. Ne yaparsınız 2'den akşama kadar? Kadıköy'de oturuyoruz. Eski mahalle arkadaşlarım hepsi halk evine gidiyorlar. Çoğu da tiyatro koluna devam ediyor. Ben de vakit geçsin diye onlarla beraber onların provalarına giderdim. Zevkle seyrederdim. Çünkü hakikaten tiyatro seyretmeyi çok seviyordum. Nihayet, bir gün bir eser koyacaklar sahneye bir vodvil. İbn-ür Refik Ahmet Nuri Bey'in 'Hisse-i Şayia'. 3 perdelik bir vodvil. Bir elemanları noksan. 'Ne yapsak ne etsek?' diye falan düşünürlerken. Rejisörümüz de rahmetli Reşit Baran. Demiş ki Hulusi Bey geliyor, burada seyrediyor zevkle. Acaba oynar mı teklif etsek? Bana teklif ettiler. Dedim ki ben askerim. Olur mu canım. Bu da bir devlet işi. Halk evi de bir resmi daire. Ben oynamak için can atıyorum ama bir tereddüt var işte. Nihayet ne olursa olsun dedik. Eseri çalıştık. Çıktı. Çok tutuldu. Muvaffak oldu."
Hulusi Kentmen, o günden sonra ordudaki görevinden fırsat bulduğu her anı tiyatro sahnesinde değerlendirmeye başladı. O tiyatrolardan biri de Avni Dilligil'in kurduğu Ses Tiyatrosu'ydu.
'Gel Barışalım' (Hulusi Kentmen - Adile Naşit - Mahmut Cevher - Şevket Altuğ)1942'de 'Sürtük' ile sinemaya da adım atan Hulusi Kentmen, oyunculuk yeteneğini beyazperdeye de yansıttı yansıtmasına ama askerlik görevi nedeniyle emekli olduğu 1961'e kadar olan 19 yıllık dönemde 41 filmde rol alabildi.
'Bitirim Kardeşler' (Kartal Tibet - Hulusi Kentmen - Mürüvvet Sim - Kadir İnanır)Aslına bakacak olursak 19 yılda 41 filmde rol almak muazzam bir kariyeri işaret eder. Hulusi Kentmen, o kariyeri oyunculuğu ek iş yaparak elde etti. Emekli olduktan sonra 1988'e kadar 237 filmde daha kamera karşısına geçmesi Kentmen'in ne ölçüde tercih edilen bir oyuncu olduğunu gösteriyor.
1942 - 1961: 41
Yılda ortalama; 2.1 film.
1961 - 1988: 237
Yılda ortalama; 8.7 film.
İşte izlediğimiz her filmde Hulusi Kentmen'in de rol aldığını sanmamızın nedeni rol aldığı film sayısı. Bu kadar çok filmde rol alması, doğal olarak izlediğimiz her filmde Kentmen'in de olduğu algısı oluşturuyor.
Hulusi Kentmen, tarihi filmlerde de rol aldı, aksiyon türündeki filmlerde de... Komedi filmlerinde canlandırdığı karakterleri öylesine yorumladı ki her yaştan izleyicinin hayranlığını kazandı. O yorumlama gücüyle de izleyicilerin ailesinden biri olarak hayal ettiği biri haline geldi.
1961'den sonra sinema filmlerine yoğunlaşsa da Hulusi Kentmen tiyatroyu es geçmedi. Kurduğu Hulusi Kentmen Tiyatro Topluluğu ile Anadolu'da turnelere çıkan Kentmen, kimi zaman oyunlar sahneledi kimi zaman sahneye tek başına çıkıp fıkra anlattı. Günümüzde stand up adı verilen gösterilerin temelini atanlardan biri de Hulusi Kentmen'di.
Hulusi Kentmen'in yeteneği oyunculukla sınırlı değildi. Fotoğrafçılık konusunda epeyce çalışma yapan Kentmen, aynı zamanda müziğe de yatkındı. Keman çalan Kentmen, torunu Ali Kentmen ile birlikte TRT'de yayınlanan bir resital de verdi. 1980'de İzmir Fuarı'nda Hülya Koçyiğit'in kadrosunda yer alan Hulusi Kentmen, sahnede bir yandan keman çaldı diğer yandan fıkralar anlattı.
Hülya Koçyiğit, Hulusi Kentmen'i Habertürk'e şöyle yorumladı; "Babamdan sonra 'baba' diyebildiğim tek kişi Hulusi Babam oldu benim. Beni koruyan, kollayan, evladı gibi bağrına basan koca yürekli adam... Hani derler ya 'gölgesi yeter' diye... Genç yaşımda kaybettiğim babamın ardından öyle kucaklamıştı ki beni Hulusi Babam o saf sevgisiyle. En büyük iksiri sevgi idi Hulusi Babanın. Büyük bir aşk beslediği bir eşe sahipti. Gıpta edilen ailesiyle bize örneklerdi.
Filmlerde baba diye koşup sarıldığım da o oldu; kameralar olmadan koştuğum da. O sert duruşunun altında öyle yumuşak bir kalbi vardı ki... Babamdan sonra onun da kaybıyla yaşadığım o boşluk şimdi daha da büyüdü. Ne mutlu ki o'nu tanıdım, onunla çalıştım, onunla hayatı paylaştım."
Hulusi Kentmen, 1956'da ABD'ye giderek otomobil aldı. Türkiye'ye getirmesi 28 gün süren otomobili birçok filmde kullanıldı. Kentmen'in otomobili, Klasik Otomobilciler Derneği'nin etkinliklerinde balmumu heykeliyle birlikte sergileniyor.
Hulusi Kentmen, iyi bir filmin nasıl olacağını şöyle özetlemişti; "İyi film için öncelikle iyi bir senaryo, iyi bir konu gerekir. Ondan sonra yönetmen gelir. Bu iki sağlam şey bir araya gelince ortaya çok iyi bir film çıkabilir. Aktör biraz zayıf olsa da senaryo ve yönetmen kuvvetli olunca o ayıp kapanır."
Yıl 1955... Şampiyon güreşçi Celal Atik'in şampiyon pehlivanlardan Yörük Ali'yi canlandıracağı filmin çekimleri için film ekibi, Boyabat'a takayla gitti. Hulusi Kentmen, Yörük Ali'nin rakibi olan Bulgar bir güreşçiye hayat verecekti.
Film ekibini davulla zurnayla karşılayan Boyabatlılar, Celal Atik sandıkları Hulusi Kentmen'i omuzlarında taşıdı.
Celal Atik olmadığını söylese de coşku içindeki Boyabatlılar'a derdini anlatamadı. Kentmen, o gün şöyle anlatmıştı; "Beni aldılar, havalara kaldırdılar. 'Pehlivanımız, kahramanımız' diyorlar. 'Ben değilim, asıl pehlivan orada' diyorum, kimse dinlemiyor. Celal Atik ise uzaktan seyrediyor ve bu işe çok bozulmuş durumda. Bu olaydan sonra zaten aramız açıldı. Bir daha eski samimiyetimiz hiç olmadı."
Yıl 1958... 'Yangın Var' çekiliyor. Hulusi Kentmen, 'Paşa' rolünde. Kendisi de o zaman bahriye astsubayı. Arnavutköy'deki çekimler arasında Kentmen'in Kasımpaşa'daki komutanı otomobille önünden geçti. Komutanla Hulusi Kentmen göz göze geldi.
Hulusi Kentmen; "Eyvah! Yandım ben.. Askerliğimi yakacaklar" diyerek panikleyip kıyafetlerini değiştirmeye başladı. Set görevlileri "Ne yapıyorsun? Daha sahnen var..."
Hulusi Kentmen, "Ne sahnesi kardeşim. Benim hayatım mevzubahis" diyerek, fırladı gitti. Şans bu ya komutan birkaç dakikalığına bir yere uğruyor. Hulusi Bey komutanından 5 dakika önce kışlaya girdi.
Komutanı yanına gelip şöyle dedi; "Senin ikizin var mı?"