Davutoğlu açıkladı: İsrail ile ilişkiler 2. katip düzeyine indirildi. Bütün askeri anlaşmalar askıya alındı. İşte yaptırım listesi
Davutoğlu açıkladı: İsrail ile ilişkiler 2. katip düzeyine indirildi. Bütün askeri anlaşmalar askıya alındı. İşte yaptırım listesi...
HABERTURK.COM DIŞ HABERLER SERVİSİ
New York Times'ın İsrail’in Mavi Marmara saldırısıyla ilgili BM Raporu’nu ABD basınına sızdırmasının ardından bir açıklama yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bundan sonraki adımlarla ilgili net tutumu şöyle açıkladı:
"Savaş herşeyden önce en kutsal değer olan insanın, yaşam hakkına karşı en ağır tecavüzdür. Nitekim bütün medeniyetler savaşın dahi adil savaş kavramını geliştirmiştir. Bunun içindir ki BM şartında askeri güç kullanımı çok sıkı şartlara bağlanmıştır. Yine yaşam hakkının kutsallığına olan inançtandır ki savaşın meşru olduğu hallerde dahi masum sivillerin öldürülmesi savaş suçu olarak kabul edilmiştir. İsrail ise savaşta değil barış zamanında, askeri değil sivil bir yardım konvoyunda, zalim bir abluka altında inleyen bir halka yardım götürmek için barışçıl bir eyleme katılan sivil insanları katletmiştir. Tablo budur. Üstelik bunu kendi topraklarında karasularında değil, uluslararası hukukun en temel ilkelerinden birinde olan seyrüsefer serbestisinin hakim olduğu uluslararası sularda gerçekleştirmiştir. İsrail'in işlediği suç basit bir suç değildir. Çiğnenen uluslararası hukuktur. Çiğnenen insanlık vicdanıdır, en temel insani değer olan yaşam hakkıdır. Değiştirilemeyecek bir gerçek vardır. Silahsız insanlara ensesinden defalarca ateş ederek öldürmenin bir insanlık suçu olduğudur. Hiçbir mazeret bunu örtemez, mazur gösteremez. Hiçbir devlet hukukun üstünde değildir. Sivil insanları katledenler, insanlığa karşı suç işleyenler er ya da geç adalet önüne çıkmakta ve yargılanmaktadır. Ne Mavi Marmara'ya saldırı emrini veren İsrail hükümeti ne de bu saldırıyı gerçekleştirenler hukukun üstündedir, ya da yargıdan muaftır. Herkes hesap vermek zorundadır. Kaldı ki insanlık vicdanında zaten mahkum olmuşlardır.
Türkiye olarak işlenen bu açık suçun cezasız kalmaması için süratle harekete geçtik. Bu doğrultuda BM Güvenlik Konseyi'ni aynı gün acil toplantıya çağırdık. Orada yaptığım konuşmada her türlü hukuk anlayışını, insanlık vicdanını ve değerlerini hiçe sayan bu İsrail saldırısıyla insanlığın Akdeniz'de boğulduğunu söylemiştim. Ki Konsey, bu trajedinin hızlı, şeffaf ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde soruşturulması çağrısı yaptı. BM İnsan Hakları Konseyi de son derece saygın ve uzman hukukçulardan oluşan bir veri toplama misyonu oluşturdu. MB Güvenlik Konseyi de bir soruşturma paneli oluşturdu. Türkiye olarak panele her türlü yardımda bulunduk: İsrail ise hep çalışmaları geciktirdi. İsrailden özür dilemesini, katledilen ailelerin yakınlarına tazminat ödemesini talep ettik. Ayrıca Gazze'ye uygulanan ablukanın kaldırılmasını, şartlarımız yerine getirilmedikçe Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmeyeceğini açıkça belirttik.
İsrail hükümetinin Türk halkından özür dilemek, saldırıda ölenlere özür dilemek perspektifinde görüşmeye hazır olduğu yönündeki talepleri üzerine dört tur görüşme gerçekleştirdik."
"İsrail'den taleplerimiz ve şartlarımız bellidir. Koşullar yerine getirilmedikçe İsrail'le ilişkilerimiz normalleşmeyecektir. İsrail kendisine tanınan tüm fırsatları heba etmiştir. İsrail'in artık bir bedel ödeme vakti gelmiştir. Bu bedel herşeyden önce Türkiye'nin dostluğundan mahrum kalmaktır.
Bu aşamada hükümetimizce alınmasına karar verilen önlemler şunlardır.
1- Türk-İsrail diplomatik ilişkileri ikinci katip düzeyine indirilecektir. İkinci katip düzeyinin üzerindeki tüm görevler, başta büyükelçi olmak üzere en geç çarşamba günü ülkelerine dönecektir.
(Türkiye'nin ilişkileri ikinci katip düzeyine indirmesi, İsrail ile büyükelçi düzeyinde ilişkilerin olmaması, bu da Türkiye'deki tüm görevlilerin en geç çarşamba günü ülkelerine geri dönmesi anlamına geliyor. Ancak zaten ülkesinde olan ve Perşembe günü Türkiye'ye gelmeyi planlayan büyükelçinin bu durum karşısında dönüş planını iptal ettiği belirtiliyor. )
2- Tüm askeri anlaşmalar askıya alınmıştır.
3- Doğu Akdeniz'de en uzun kıyısı olan sahildar devlet olarak Türkiye Doğu Akdeniz'de seyrüsefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü önlemi alacaktır.
4- Türkiye Gazze'ye İsrail tarafından uygulanan ablukayı tanımamaktadır. Türkiye İsrail'in 31 Mayıs 2010 tarihi itibariyle Gazze'ye uyguladığı ablukanın Uluslararası Adalet Divanı'nda incelenmesini sağlayacaktır. BM Genel Kurulu'nu harekete geçirmek için gerekli girişimlere başlıyoruz. İsrail ablukayı kaldırmalıdır. Bu noktayı da uluslararası hukuki platformlara taşımaya kararlıyız."
5- İsrail saldırısının Türk ve yabancı tüm mağdurlarının mahkemelerde hak arama mücadalesine Türkiye olarak gereken destek verilecektir."
"Biz Türkiye olarak her zaman çatışmayı değil barışı, zulmü değil adaleti hakim kılmaya çalışan bir anlayışa sahibiz. Bunun içindir ki dün nasıl Bosna ve Kosova'daki saldırılara karşı geldiysek Gazze'ye karşı yapılan insanlık dışı saldırılara karşı da sesimizi yükselttik. Bugün İsrail hükümetinin bir tercih yapması gerekmektedir. İsrail'in güvenliğinin gerçek barışın inşasıyla mümkün olduğunu görmelidirler. Ancak İsrail hükümetinin bu yalın gerçeği görmekten, Ortadoğu coğrafyasındaki devasa değişimlerin sonuçlarını idrakten aciz olduğu da açıktır. Bu vesileyle aldığımız ve alacağımız tedbirlerin sadece mevcut İsrail hükümetinin tutumuyla alakalı olduğunu vurgulamak isterim.
Amacımız tarihe malolmuş Türk-Yahudi dostluğuna halel getirmek değil, bilakis İsrail hükümetini bu istisnai dostluğa sığmayan bir yanlıştan geri döndürmektir.
Türkiye bölgesel ve küresel barış ve istikrarı olumsuz etkileyen gelişmelerin önlenmesi, cereyan etmiş olumsuzlukların telafisi için her zaman samim ve yapıcı bir tavır içerisinde olagelmiştir. Bu konuda üzerine düşenleri net bir şekilde yapmıştır. İsrail gerekli adımları atmadıkça bu noktadan geri dönülmesi sözkonusu dahi olmayacaktır."
İLGİLİ TÜM HABERLER
#haber#665531 #HABER: "Akdeniz'de önlem alırız"#