Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Esedullah OĞUZ/GAZETE HABERTÜRK

Ben Türkmen’im, eşim Kazak. Orta Asya sık sık gittiğim bir yer. 29 Haziran’da İstanbul Atatürk Havalimanı’nı kana bulayan 3 teröristten 2’sinin Orta Asyalı, 1’inin Kafkasyalı olması, bölgedeki radikalleşmenin boyutlarının Türkiye’de iyiden iyiye merak edilmesine yol açtı. Aslında bu durum, bir günde oluşmadı. Kabaca bundan 25 yıl önce başladı ve bugünlere gelindi.

VEHHABİ/SELEFİ MİSYONERLER

1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşünü takiben Orta Asya, başta Körfez’deki Arap ülkeleri olmak üzere bir- çok ülkeden İslamcı aktivisitlerin akınına uğradı. Kapı kapı dolaşıp tebliğ faaliyetlerine başlayan aktivistler, birçok yerde Kuran kursları, medreseler açmaya; camiler, okullar inşa etmeye; ailelere, okullara ve mahallelere dini kitaplar ve CD’ler dağıtmaya baş- ladı. Ve sağladıkları burslarla Orta Asya’dan binlerce öğrenci yüksek dini eğitim için Arap ülkelerine gitti. Elbette bu tür faaliyetler, dini geçmişini yeniden keşfetmeye hevesli büyük bir kalabalığın, özellikle de komünizm ideolojisinin çökmesiyle kendilerini büyük bir boşlukta hisseden gençlerin ilgisini çekiyordu. Uzun süre dini kimliklerinden uzak kalan Orta Asya toplumu, geleneksel İslam ile siyasal/radikal dinciler arasındaki farkı pek bilmiyor, Vehhabi/Selefi aktivistlerin aktardıklarını gerçek İslam sanıyordu. Böylece, Orta Asya’nın radikalleşmesi başladı.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ