Didem Madak kimdir, kaç yaşında ve nereli? Didem Madak'ın 8. ölüm yıldönümü
Didem Madak kimdir, kaç yaşında ve nereli? soruları vatandaşlar tarafından merak ediliyor. Didem Madak, 2011 yılında yakalandığı amansız bir hastalık neticesinde 41 yaşında vefat etmişti. Ünlü şair Didem Madak, 8. ölüm yıldönümünde sevenleri tarafından anılıyor...
Yazdığı şiirler ile milyonlarca insanın duygularına tercüman olan Didem Madak aramızdan ayrılışının 8. yılında anılıyor. Peki, Didem Madak kimdir, kaç yaşında ve nereli? İşte, Didem Madak'ın hayatına dair detaylar...
DİDEM MADAK KİMDİR?
1970 İzmir'de dünyaya geldi. Lise eğitimini İzmir'de tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Türkiye'deki ilk öğreniminin ardından, babasının diplomatik görevle gittiği Cenevre-İsviçre'de, College Calvin lisesinde orta öğretimini tamamladı.
1980-84 yılları arasında Amerika'da California State University, Long Beach Üniversitesi'nin Felsefe Bölümü'nden mezun oldu. Türkiye'ye döndükten sonra, ODTÜ'de yüksek lisansa başladı ve önce ODTÜ'de, sonra da Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. İlk şiirleri Sombahar ve Ludingirra dergilerinde yayımlandı. Grapon Kâğıtları isimli ilk kitabı İnkılap Kitabevi Şiir Ödülü'nü aldı. İngilizce ve Fransızcadan çeviriler yaptı. John Updike'ın S. adlı romanının çevirisi 1992 yılında Yapı Kredi Yayınları tarafından basıldı.
Vikram Seth'in An Equal Music (Maggiore Dörtlüsü, 2000) adlı romanını Türkçeye çevirdi. 1996-2004 yıllarında düzenli olarak TRT İstanbul Radyosu - Radyo III için klasik müzik ve edebiyat programları hazırladı. Ayrıca 1996 yılında bir yıl boyunca Mitoloji ve Müzik adlı bir programı Açık Radyo için hazırlayıp sunmuştur. 2002-2003 yıllarında dört sömestr boyunca İstanbul Üniversitesi Dramaturji Bölümü'nde "Platon'dan Günümüze Estetik Kuram" dersleri vermiştir. 2003-2004 ders yılında, Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü'nde, yüksek lisans öğrencilerine "Sanat Felsefesi" dersleri vermiştir.
1990 kuşağının en iyi şairleri arasında gösterilen Didem Madak 24 Temmuz 2011 tarihinde hayata veda etti. Cenazesi 25 Temmuz Pazartesi öğle namazından sonra Şişli Camii'nden kaldırıldı. Edirnekapı Mısır Tarlası Mezarlığına defnedildi.
DİDEM MADAK ŞİİRLERİ
'Zenciler prensesi olacağım.
Hayat işte asıl o zaman başlayacak.'
Pippi Uzunçorap
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum.
Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor
Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.
Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu.
Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum.
Bir yağsam pahalıya malolacağım.
Ben bir bodrum kat kızıyım bayım
Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum
Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum
Fakat korkuyorum. Birazdan da
Kırküç numara ayakkabılarınızla
Bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız
Bu iyi olmaz bayım!
'Gün akşam oldu' diyorum
Ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara
Cam kırıkları yiyorlar
Rüyamda; bir kase dolusu suyun içinde
Rengarenk yap-boz parçacıkları
Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz.
Hayır,sanırım sabahı bekleyemem
Bilmiyorum.
İnsanlar rüyalarım acilen anlatmalı.
Ondört yaşındaydı ruhum bayım
Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı.
Protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz
Gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri
Protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar
O ara içimde çiçeklerden oluşmuş
bir silahsız kuvvet ablukaya alındı
Sinemalarda da 'organzm gıcırtıları' oynuyordu.
Kaçmaya çalıştım. Olmadı.
Bu nedenle, çiçekli şiiler yazmayı
Ruhum açısından faydalı buluyorum bayım.
Neyse işte
Ben her filmi hatırlarım
Sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu.
'Sofı'nin tercihini' seyrederken çok ağlamıştım.
Öpüşen Guramilerle ilgili bir film yapsalar
Onu da mutlaka hatırlardım.
İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu?
Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım
Bir 'eşya toplayıcısıyım' bayım.
Büyük gemiler de yok artık bayım
Büyük yelkenler de
Büyük kağıtlar yakmak istiyor şimdi canım.
İşte az önce bir karabatak daldı suya
Bir süredir de kayıp
Dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya
Ölüm çok iri bir sözcük değil bayım.
Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum.
Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen
Yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz?
Bir gül, bir güle derdi ki görse
Yalan söylüyorum
Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.