Çernobil kazası 35 yıl önce insanlığın varlığını tehdit etti
Çernobil Nükleer Güç Santrali'nde 35 yıl önce meydana gelen kaza, insanlığın varlığını tehdit etti. Meydana geldiği dönemde kazanın sonuçlarının ne ölçüde vahim olacağı tam olarak anlaşılamamıştı. Sonraki yıllarda yapılan araştırmalar, Çernobil kazasının boyutunun ne ölçüde büyük olduğunu gözler önüne serdi. Nükleer güç santralleri her ne kadar yüksek riske sahip olsa da nüfus artışı ve gelişen teknolojiyle her geçen gün büyüyen enerji ihtiyacını karşılamanın en verimli yolu. Yaklaşık 7 milyar 780 milyon nüfusa sahip dünyada 443 nükler güç santrali bulunuyor. Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali Akkuyu Nükleer Güç Santrali, hizmete 2023'te girecek
ABONE OLİnsanoğlu, nedense icat ettiklerini ve keşfettiklerini önce kendini yok etmek için kullanmaya meyilli.
Örneğin nükleer enerji...
Kütle numarası çok büyük bir atom çekirdeğinin parçalanarak kütle numarası küçük iki çekirdeğe dönüşmesine 'nükleer fisyon' deniyor.
Nükleer fisyon, kontrollü bir şekilde gerçekleştirilirse atom çekirdeğinin parçalanması sırasında açığa çıkan yüksek miktardaki enerji, elektrik üretiminde kullanılıyor. Eğer atom çekirdeğinin parçalanması kontrol altına alınmazsa açığa çıkan enerji büyük bir patlamaya neden oluyor. Atom bombası da bu şekilde üretildi.
Atom bombası, II. Dünya Savaşı sırasında ABD tarafından Japonya'ya karşı kullanıldı. ABD'nin 6 Ağustos 1945'te Hiroşima ve 9 Ağustos 1945'te Nagazaki'ye attığı 'Little Boy' ve 'Fat Man' adlı iki atom bombası, yüz binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu.
Elektrik üreten ilk ticari nükleer güç santrali ise atom bombasının kullanılmasından 12 yıl sonra, 1957'de faaliyete başladı.
Nagazaki'ye atılan atom bombasının patladığı an.Nüfusun artması ve gelişen teknoloji, enerji üretimini her geçen gün olabildiğince elzem hale getiriyor. Klasik enerji üretim araçlarından elde edilen miktar yetmez hale geldikçe nükleer güç santrallerinin sayısı artıyor.
İşler yolunda gittiği sürece elde edilen yüksek miktardaki enerji hatırı sayılır ölçekte elektrik üretimine dönüştürülüyor.
İşler yolunda gitmez de bir kaza yaşanırsa santralden sızan radyasyon, hatırı sayılır ölçekte tehlike arz ediyor. Etkisi yıllarca sürerken radyasyon, doğrudan veya dolaylı olarak can kaybına neden oluyor.
Meydana gelecek bir kaza sonucu radyasyon yayma riskinden dolayı nükleer güç santrallerine karşı olanların sayısı, azımsanmayacak ölçüde. Her yeni santral, geniş kitlelerce protesto edildi, ediliyor.
Nükleer güç santralleri, yüksek risk taşıyor taşımasına ama elektriksiz bir hayatı da hayal bile edemiyoruz. Günümüzde insanoğlu, bir saatlik elektrik kesintisinde bile ne yapacağını şaşırıyor, hayatı durma noktasına geliyor. Bu durumda devreye şu mantık giriyor; "adam gibi kullanmasını bilmiyorsan her şey tehlikeli, her şey ölümcül."
26 Nisan 1986'da meydana gelen bir kaza, nükleer güç santrallerinin yapımında ve kullanımında yapılacak hatalarla ne ölçüde tehlikeli olduğunu gözler önüne serdi. Çernobil faciası...
Kiev'in 130 km kuzeyindeki Çernobil Nükleer Santrali'nin 4 numaralı reaktöründe gerçekleşen kazanın etkileri ve yankıları uzun yıllar sürdü. Aradan geçen 35 yıla rağmen hâlâ da devam ediyor. Radyasyonun etkisi tamamen 2065'te sona erecek. Çernobil kazası, Uluslararası Nükleer Olay Ölçeği'ne göre en yükse derece olan 7 ile ölçeklendirilirken bugüne kadar meydana gelmiş en büyük iki nükleer santral kazasından biri. Diğeriyse 2011'de Fukuşima Nükleer Güç Santrali'nde meydana gelen kaza.
Çernobil Nükleer Santrali'nde gerçekleştirilen test esnasında ani ve beklenmedik bir güç dalgalanması fark edilerek acil durum butonuna basıldı. Ne var ki güç çıkışı giderek büyüyüp son noktaya ulaştığında buhar basıncı bir dizi tepkimeye neden oldu.
Tüm bu olaylar nötron moderatörle hava arasındaki grafitin birleşmesine neden oldu ve nükleer çekirdekte erime meydana geldi. Tutuşmayla çıkan yangın atmosfere yükseldi. Hiroşima'ya atılan atom bombasının yaydığından 50 kat daha fazla radyasyon, Avrupa ve Türkiye'nin de içinde yer aldığı geniş bir coğrafyaya yayıldı.
Kazanın etkilerini ortadan kaldırmak için yapılan çalışmalara 600 bin ila 800 bin arasında görevli katıldı. Bu kişilerin 70 bininden fazlası kalıcı olarak sakat kaldı.
Kazanın etkisi öylesine büyüktü ki 1986'dan 2000'e kadar Belarus, Rusya ve Ukrayna'da nükleer kirliliğe maruz kalan bölgelerden toplam 350.400 kişi tahliye edildi.
Çernobil kazası nedeniyle günümüze kadar kaç kişinin doğrudan veya dolaylı olarak hayatını kaybettiği tam olarak bilinmiyor. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu tarafından bu konuda çeşitli dönemlerde raporlar hazırlansa da Çernobil kazasının neden olduğu can kaybı hep bir soru işareti olarak kalmaya devam ediyor.
Santralde çalışanlar için 1970'te kurulan Pripyat kenti, kazadan sonra hayalet kente dönüştü. Kentte yaşayanlar, tek bir eşyasını bile alamadan bölgeden uzaklaştırıldı.
2006'da yapılan modellemeler sonucunda 2065'e kadar Çernobil kazasından dolayı 16 bin kişinin tiroid kanseri, 25 bin kişininse diğer kanserlere yakalanacağı öngörüldü.
Avrupa Yeşiller Partisi'nin uzmanlara hazırlattığı TORCH raporuna göre rakamlar farklı. TORCH raporuna göre 60 bin kişi daha Çernobil Nükleer Santrali'nden yayılan radyasyon nedeniyle kansere yakalanacak.
Greenpeace raporuna göre durum daha da vahim. Çernobil Nükleer Santrali kazasıyla ilintili olarak kansere yakalanacak kişi sayısı 93 bin.
Çernobil Nükleer Santrali'nin işleyen son reaktörü 15 Aralık 2000 tarihinde kapatıldı. Hazırlanan raporlarda durumun ne ölçüde vahim olduğu ortaya çıkınca Çernobil Nükleer Santrali, 2016'da daha önce görülmemiş bir mühendislik yöntemiyle çelik kalkanla örtüldü. 275 metre genişliğinde, 108 metre uzunluğunda ve 36 bin ton ağırlığındaki kalkan, reaktörün üstünü örtecek şekilde inşa edildikten sonra kaydırma işlemiyle 5 günde reaktörün üzerine konumlandırıldı. 100 yıl boyunca radyoaktif sızıntıyı engelemesi beklenen kalkan, 1 milyar 600 milyon dolara mâl oldu.
Pripyat kentinden bir fotoğraf.ÇERNOBİL KAZASININ TÜRKİYE'YE ETKİSİ
Çernobil kazasının Avrupa üzerindeki etkilerini gösteren harita ve çizelgeler, radyoaktif serpintinin çok geniş bir alanda yayıldığını ve birçok ülkeyi doğrudan etkilediğini gösteriyor. Ülkelerdeki kanser vakalarının artışının nedeni Çernobil kazasının etkileriyle açıklanıyor.
Türk Tabipler Birliği, Nisan 2006'daki "Çernobil Nükleer Kazası Sonrası Türkiye'de Kanser" başlıklı raporuyla Çernobil kazasıyla Karadeniz bölgesindeki kanser vakaları arasındaki ilişkinin araştırılması gerektiği bir kez daha kamuoyuna sunulmuştu.
Söz konusu raporda Çernobil Nükleer Santrali'ndeki kaza sonrası oluşan radyoaktif bulutların 3 Mayıs 1986'da Marmara'ya, 4 - 5 Mayıs 1986'da Batı Karadeniz'e, 6 Mayıs 1986'da Çankırı üzerinden Sivas'a, 7 - 9 Mayıs 1986'da Trabzon ve Hopa'ya ulaştığı, 10 gün sonra da tüm Türkiye'ye radyoaktif parçacıkların yayıldığı belirtildi.
Çalışma sonucunda, Hopa'da kanser görülme sıklığıyla kanser nedeniyle ölümlerin, Türkiye'nin diğer coğrafi alanlarına göre daha fazla görülmesi olasılığının, araştırılmaya değer bir durum olduğunun ortaya çıktığı ifade edildi. Rapor, elde edilebilen veriler ışığında, bölgede kanser olgu sayıları ve kanserden ölümlerle ilgili olarak Çernobil kazazıyla ilintili kanıta dayalı nedensel bir bağlantı kurmanın olanaklı görünmekte olduğu kabul edildi.
Sonuç olarak Çernobil kazasının ölümcül etkileri birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de büyük oldu.
Dönemin sanayi ve ticaret bakanı Cahit Aral, Çernobil kazasıyla yayılan radyasyonun Türkiye'ye zarar vermediğini göstermek için basın toplantısında çay içmişti.Sovyetler Birliği, kazanın nedenlerini araştırmak için 'devlet komisyonu' kurdu. Komisyon yaptığı inceleme sonrasında santral personelini ve yönetimini kazanın baş sorumlusu ilan etti.
Güvenlik kurallarını ihlal ettikleri gerekçesiyle santral müdürü Viktor Bryuhanov ve şef mühendis Nikolay Fomin 10'ar yıl, şef mühendis yardımcısı Anatoliy Dyatlov beş yıl, reaktör sorumlusu Aleksandr Kovalenko üç yıl, vardiya amiri Boris Rogojkin ve denetmen Yuriy Lauşkin ikişer yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu bünyesindeki Uluslararası Nükleer Güvenlik Komitesi de kazanın nedeni hakkında Sovyetler Birliği'nin kurduğu 'devlet komisyonu'yla aynı fikirde olduğunu açıkladı. Kazanın nedeni kuralları ihlal eden personelin hatasıydı.
Ne var ki Nükleer Güvenlik Komitesi, 1993'te hazırladığı yeni raporunda personel hatalarıyla ilgili daha önce varılan bazı tespitlerin yanlış olduğunu, kazanın reaktördeki tasarım hatası, reaktörün güvenlik standartlarını karşılamaması ve nükleer santraldeki genel güvenlik önlemlerinin yetersizliği nedeniyle meydana gelmiş olma ihtimalinin ağırlık kazandığını ileri sürdü.
Günümüzde dünya üzerinde 443 nükleer güç santrali bulunuyor. Ülkemizdeki ilk nükleer güç santrali olacak olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin yapımına devam ediliyor. Mersin'in Gülnar ilçesi Akkuyu mevkiinde inşa edilen santral, 2023'te faaliyete geçecek.
Dünya Nüfusu: 7.780.000.000
Dünyadaki Toplam Nükleer Santral: 443
Nükleer Santral Başına Nüfus: 17.562.076
Nükleer Santrale Sahip Ülke: 33
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, Uluslararası Enerji Ajansı, Dünya Nükleer Birliği ve Avrupa İstatistik Ofisi verilerine göre en çok nükleer santrale sahip ülkeler şöyle;
ABD
Nükleer Santral Sayısı: 94
Nüfus: 331.002.651
Nükleer Santral Başına Nüfus: 3.521.304
FRANSA
Nükleer Santral Sayısı: 56
Nüfus: 67.075.000
Nükleer Santral Başına Nüfus: 1.197.767
ÇİN
Nükleer Santral Sayısı: 49
Nüfus: 1.441.400.838
Nükleer Santral Başına Nüfus: 29.416.343
RUSYA
Nükleer Santral Sayısı: 38
Nüfus: 145.934.862
Nükleer Santral Başına Nüfus: 3.840.391
JAPONYA
Nükleer Santral Sayısı: 33
Nüfus: 126.476.591
Nükleer Santral Başına Nüfus: 3.832.623
GÜNEY KORE
Nükleer Santral Sayısı: 24
Nüfus: 51.280.665
Nükleer Santral Başına Nüfus: 2.136.694
İNGİLTERE
Nükleer Santral Sayısı: 19
Nüfus: 67.886.011
Nükleer Santral Başına Nüfus: 3.572.947
KANADA
Nükleer Santral Sayısı: 18
Nüfus: 37.742.154
Nükleer Santral Başına Nüfus: 2.096.786
ALMANYA
Nükleer Santral Sayısı: 17
Nüfus: 83.870.436
Nükleer Santral Başına Nüfus: 4.933.555
ÖNEMLİ NÜKLEER GÜÇ SANTRAL KAZALARI
Kyshtym Nükleer Güç Santrali (Sovyetler Birliği - 29 Eylül 1957)
Tanklardan biri, ısı değiştiricisinde çıkan sorun nedeniyle kapatıldı. Ancak tankta gerçekleşen su buharlaşması sonucu tank içinde bulunan atıkların yüzeyinde nitrat ve asetat birikmesi oluştu. Maddelerin havayla teması ve izleme ekipmanlarında oluşan kıvılcım sonucu toplamda 5 - 10 ton TNT patlamasına eşdeğer enerji salınmasına yol açan kimyasal bir patlama oldu. Patlama sonucu 70 - 80 ton radyoaktif madde yaklaşık bin kilometre karelik bir alana yayıldı.
Windscale Nükleer Güç Santrali (İngiltere - 10 Ekim 1957)
Santralin birinci bölümünde çıkan yangın 3 gün boyunca söndürülemeyince nükleer serpinti tüm Avrupa'ya yayıldı. Kazadan sonra bölgeye yakın olan yerleşim yerlerinin tahliye edilmesine gerek olmadığı söylense de santralin çevresindeki 500 kilometrelik alanda yetişen tarım ürünlerinin tamamı imha edildi.
Three Mile Island Nükleer Güç Santrali (ABD - 28 Mart 1979)
Meydana gelen bir arıza nedeniyle sıcaklık artınca reaktör otomatik olarak kapandı. Ne var ki basınç düşürme vanasının kapanmaması soğutucunun işlevsiz kalmasına neden oldu. Bunun sonucunda da çekirdek önemli derecede zarar gördü.
Kaza, nükleer olay ölçeği skalasında 7 üzerinden 5 puan olarak değerlendirilerek geniş sonuçlar doğuracak bir kaza olarak tanımlandı.
Fukushima Nükleer Güç Santrali (Japonya - 11 Mart 2011)
9 büyüklüğündeki Tōhoku depremi sonrasında meydana gelen 14 metrelik tsunamiyle santralin jeneratörlerini su bastı. Bunun sonucunda da elektrikler kesilince soğutma yapılamayınca santralde kısmi erime ve patlamalar meydana geldi.
Başta Çernobilden sonra tarihin en büyük ikinci nükleer santral kazası olarak tanımlansa da Japonya Nükleer Güvenlik Kurumu, kazadan bir ay sonra nükleer sızıntının tehlike derecesini Radyolojik Durum Ölçeği'ne göre 7'ye çıkardı. Bu derece, Çernobil reaktör kazasıyla aynı ölçüdeydi.
Radyasyon batıda İzlanda'ya kadar ulaştı.