“Aşk büyük yalanımız. Olmayışıyla bizi ele geçiriyor”
Ağaçlarla hemhal olmuş aşkı Meryem'i bulmak için İstanbul'un altını üstüne getiren bir genç; yalan ve gerçeğin birbirini yalanlayan hali; masalların gücü; hayat kadını Hayat'ın verdiği hayat dersleri ve diğerleri… Bizi dünyamızdan koparan bir İsmail Güzelsoy romanı daha "Öksüz Ağaçların Çobanı." Biraz anlattım, biraz da ona sordum devamını…
ABONE OLİsmail Güzelsoy ilk kitabı “Seni Seziyorum”la tanıdığım çok eski bir dost. Zaman zaman yolumun kesiştiği, seyrek de olsa aynı masaya düştüğümüz ama edebiyatını hep takip ettiğim ve çok sevdiğim, giderek de daha iyi bulduğum çok değerli bir insan. Bu da yeterli zaten.
Yeni romanı “Öksüz Ağaçların Çobanı”nı görür görmez “İşte” dedim, “İsmail de benim son dönemde bir akıma dönüştüğünü düşündüğüm ağaç işine el atmış.” Aldım, okudum. O kadar basit değil tabii. Dramatik bir geçmişe sahip isimsiz bir kahramanın ada vapurunda Meryem’e tutuluşu ve devamında yaşananlar, bugün üzerinde düşünmemiz gereken pek çok kavrama, olaya götürüyor bizi. Masallar, gerçek-yalan ilişkisi, İstanbul, isyan ve tabii aşk romanın temel izlekleri diyelim. Ama bu sayfaların tam göbeğinde, bu fikirlerin bize kitap olarak ulaşmasını sağlayan şey var bizzat: Ağaç. İsmail, kurgusuyla aslında birçok kahramandan tek bir kahraman yaratıyor; bir ağacın dalları tek bir gövdeden çıkıyor veya… Seveceğiniz veya nefret edeceğiniz tespitler, gerçek mi hayal mi sorgulayacağınız bol bol sahne var romanda.