En güzel, uzun ve kısa 2,3,4 kıtalık 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı şiirlerini paylaşın!
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın 103'üncü yıldönümünde 23 Nisan şiirleri paylaşılmaya başlandı. Ramazan Bayramı'nın üçüncü gününe denk gelen Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın coşkusunu paylaşmak isteyenler; En güzel, uzun ve kısa 2,3,4 kıtalık 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı şiirleri ve sözlerini araştırıyor. İşte 2-3-4-5-6 kıtalık 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı şiirleri çeşitleri...
- 1
23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı'nın 103'üncü yıldönümü yurdun dört bir köşesinde Türk bayrakları ve Atatürk fotoğrafları ile süslenecek. Ramazan Bayramı'nın son gümüne denk gelen 23 Nisan'da çifte bayram yaşanıyor. Birçok etkinliğin düzenlendiği bu özel günde 2,3,4 kıtalık 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı şiirleri okunacak. İşte En güzel, uzun ve kısa 2,3,4 kıtalık 23 Nisan şiirleri ve sözleri...
- 2
DÜNYA ÇOCUK YILINDA -1- (BEHÇET NECATİGİL)
Bütün çocuklar
Yokluk bilmesinler
Et, şeker, süt bulsunlar
Giyimli, tok ve rahat
Gitsinler okullara
Sınıflarını geçsinler.Büyükler biraz daha yorulsun
Onlar da büyüsünler
Onlar da mesut olsunlar
Geçti, kaç savaş ezikliği
Çocukları düşünsünler
Çocuklar iyi gün görsünler. - 3
ÇOCUKLAR (GÜLTEN AKIN)
Çocuklar
Onlar artık konuklardır
Herkes kendince ağırlar konuklarını
Kimi şakıya şakıya
Kimi susarak, yumuşak
Yaşadıkça eskir, ağırlaşır
Artar boşluk
Gün ayrı galaksiler
Uzaklaşır kaç bin ışık yılı
Sevgilerin, özlemlerin
Miadı dolmuşsa
Zorla zorla zorla
Nereye kadar
Onlar hoşça gitsinler
Kalmalı bir eyyam daha
Utana sıkıla -
- 4
ÇOCUKLARIMA (AZİZ NESİN)
Dalga mı geçiyorsun düşler mi kuruyorsun
Öyle sonsuz sınırsız düşler kur ki çocuğum
Düşlerini som somut görüp şaşsınlar
Böyle bir dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler
Dünyada yapılmamış işler çoktur çocuğum
Derlerse ki bu işler bişeye yaramaz
De ki bütün işe yarayanlar
İşe yaramaz sanılanlardan çıkar - 5
DÜNYAYI VERELİM ÇOCUKLARA (NAZIM HİKMET RAN)
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
dünyayı çocuklara verelim
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler - 6
GECE VE ANNE (OYA UYSAL)
Anlamını bulmaktan korkup hayra zorlarken rüyayı
içini çekip sokuldu yine geceye içimdeki çocuk…Çıkıp yürüsem şimdi elinden kurtulup gecenin
bitecek sanki yeryüzü,
ansızın uçurum.Ey! durgun saçları karıştıran hayal.
Affetmeye yatkın ruhumun bağışlamadığı gölge,
terket beni, beni terket ve karış geçmişe.Ve artık istemem saçlarımda gezinse de ellerin
soruları karışmış yanıtlar gibiyiz, yanlış,
geceden doğmalıydım ben, geceden,
kendime anne olmuşum meğer
sokakları kovalarken çocuklar.Durup düşündüm de bende gülümseyen bir resmi yok
içini çekip sokuldu yine geceye içimdeki çocuk… -
- 7
ÇOCUK VE HÜZÜN (SUNAY AKIN)
Ne zaman bir çocuk ölse
gözü evlerinde
annesinin kavurduğu
helvada
kalırYoksul bir çocuk görsem
yağmur altında üşüyen
köprü olmak geçer
hiç değilse
içimden - 8
BÜYÜMÜŞ ÇOCUK ŞİİRİ (DİDEM MADAK)
Artık büyüdü diyorlar bana
Ekmeğini salatanın suyuna banma
Ben artık büyüyüm Füsun
Zengin evlerinde Harry Potter oldum bu yaştan sonra
İstanbul'un kargaları İstanbul kadar kocaman
Bağırmak denen bir adam saltanatını kurmuş burada
Birçok şarkının ortasında yürürken İstiklal Caddesi
Tomtom Mahallesi'ne taşıyor beni
Ben yürümüyorum Füsun cadde yürüyor
Bir cadı olduğumu burdan anlıyorum
Hiçbir takım tutmuyorum, yıldızların takımından başka
Bilirsin işte erkekler büyükayı, kadınlar küçük cezve
Bugün bir harf girdi atmosferime, tutuştu ve yandı
Siyah bir gelinliğe benzeyecek bu şiir
Uzun kuyruklusundan
İmgelerle yer değiştiriyorum Füsun
Şiirin bir odasına üç yüz milyon vereceğim
Durmadan mazmunlara sürgün gidiyorum olmuyor böyle.
Cümle kapıların önünde kelimelerle beş taş oynuyorum.
Karanlık sokaklardan biraz korkuyorum
Ama korkmuyorum da esasında.
Pardon diyorum ayağıma bastığında dünya
saçlarımın ucundan başlıyor artık kırılma
Kelimelerin tadına bakıyorum
Zehrinden korktuğum acı kelimeler yutuyorum yanlışlıkla.
kahverengi bir delik açıyor sayfanın ortasında
Elimde tuttuğum sigara
Ucu olmayan dize yakışıyor şiire - 9
BİR ÇOCUĞUN RÜYASI İÇİN ŞİİR (ATAOL BEHRAMOĞLU)
Kaybolmuş bir sevgi her zaman
Kaybolmuş bir bilyaya benzer
Anımsanır ışıltısı
Belli belirsiz gözyaşlarıylaBir çocuğun rüyasında bazen
Bulunur kaybolmuş bir bilya
Kiraz ağaçları sallanır
Güvercinler uçuşur havada -
- 10
ÇOCUKÇA DA BEN DE VARIM (ÖZDEMİR ASAF)
Ben böyle yazdım sanma
Ben böyle düşündüm
Başından beri
Sözcükler koşuyordu
Düşünmelerimin ardından
Çocuklar, çocuklar gibi
Bayram yerlerindeÇocuklar oynuyordu
Düşlerimin içindeki
Bayram yerlerindeBen onlara
Hiçbir zaman
Kapalı perdeleri göstermedim
Kapalı kapıları göstermedim - 11
MANASTIRLI HİLMİ BEY'E İKİNCİ MEKTUP (EDİP CANSEVER)
23 Nisan 1961
Yüzümden bir şeyler aktı aktı
İçim de menekşelendi Hilmi Bey
Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk
Hiçbir yere gitmiyor - 12
ANNELER VE ÇOCUKLAR (SEZAİ KARAKOÇ)
Anne ölünce çocuk
Bahçenin en yalnız köşesinde
Elinde bir siyah çubuk
Ağzında küçük bir lekeÇocuk öldü mü güneş
Simsiyah görünür gözüne
Elinde bir ip nereye
Bilmez bağlayacağını anneKaçar herkesten
Durmaz bir yerde
Anne ölünce çocuk
Çocuk ölünce anne -
- 13
DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ (CEYHUN ATUF KANSU)
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
Bütün çiçeklerini getirin buraya,
Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
Son bir ders vereceğim onlara,
Son şarkımı söyleyeceğim,
Getirin, getirin...ve sonra öleceğim.Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Kir ve dağ çiçeklerini istiyorum,
Kaderleri bana benzeyen,
Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları
Geniş ovalarda kaybolur kokuları...
Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri
Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin görün beni,
Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini
Bacımın suladığı fesleğenleri,
Koy çiçeklerinin hepsini, hepsini,
Avluların pembe entarili hatmisini,
Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın,
Aman Isparta güllerini de unutmayın
Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.
Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,
Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden,
Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,
Ne güller fışkırır çilelerimden,
Kandır, hayattır, emektir benim güllerim,
Korkmadım, korkmuyorum ölümden,
Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Baharda Polatlı kırlarında açan,
Güz geldi mi Kop dağına göçen,
Yörükler yaylasında Toroslarda eğleşen,
Muş ovasından, Ağrı eteğinden,
Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden
Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,
Eğin türkülerinin içine gömün beni.Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
En güzellerini saymadım çiçeklerin,
Çocukları, öğrencileri istiyorum.
Yalnız ve çileli hayatimin çiçeklerini,
Köy okullarında açan, gizli ve sessiz,
O bakımsız, ama kokusu essiz çiçek.
Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek,
Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,
Ölmemek istiyorum, yasamak istiyorum,
Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,
Tarumar olmasın istiyorum, perişan olmasın,
Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım,
Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,
Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Okulun duvarı çöktü altında kaldım,
Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
Yaz kış bir şey söyleyen toprakta,
Çile çektim, yalnız kaldım, ama yasadım,
Yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım,
Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
Simdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya.
- 14
DÖRT YAPRAKLI ÇİÇEK (FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA)
Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse.
Oynamamız bundandır.
Kara toprakla binlerce yıl.Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse.
Bundandır sevmemiz
kiraz ağaçlarını.Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse.
Kardeşliğimiz bundandır
Mavi sularla binlerce yıl.Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse
Bundandır inanmamamız
Kocaman bombalara. - 15
UÇURTMA (RIFAT ILGAZ)
Çocuklarımız neleri sevmiyorlar ki…
Uçurtmayı seviyorlar sözgelişi,
Bir havalandı mı uçurtmaları
Daha da güzelleşiyorlar.
Maviliklerde gözleri
Özgürlüğü yaşıyorlar
Uçurtmalarla birlikte.Koparıp da iplerini hele
Bir kurtuldular mı ellerinden,
Öylesine seviniyorlar ki,
Gidiş o gidiş, bile bile…Kızalım mı umursamayışlarına?
Kendi yaşamlarını izliyorlar boşlukta.
Onlar da birer uçurtma değil mi?Bizim de ne süslü uçurtmalarımız vardı,
Alıp başlarını gitmediler mi?
Gözümüzden bile esirgedik
Hangi birinin ipi kaldı elimizde? -
- 16
TİLKİ İLE LEYLEK (ÇEVİREN: SELAHATTİN EYÜBOĞLU)
Tilki hocanın iyiliği tutmuş bir gün
Hacı leyleği yemeğe buyur etmiş
– Ama, demiş tilki, bizde misafir
Umduğunu değil bulduğunu yer.
Meğer tilkinin cimrisi hepsinden betermiş
Bir çorba çıkarmış topu topu
O da sulu mu sulu
Hem nerden getirse beğenirsiniz? Tabakta.
Leylek gagasıyla uğraşadursun
Tilki bitirmiş hepsini bir solukta.
Leylek kızmış, ama çekmiş sineye.
Bir zaman sonra
O da tilkiyi buyur etmiş yemeğe.
– Hay hay, demiş tilki, nasıl gelmem?
Ben dostlara naz etmesini sevmem.
Tam saatinde gelmiş.
Leyleğe türlü diller dökmüş.
Şu güzel bu güzel,
Hele yemeğin kokusu
Gel iştahım gel!
Gerçi tilkilerin iştahı
Pek nazlı değilmiş ama
Et kokusu başka şeymiş.
– Kuşbaşı galiba, demiş
Bayılırmış etin böylesine
Hele kıvamında pişmişine.
Derken yemek sofraya gelmiş,
Gelmiş ama nasıl?
Kokusunu al, eti arada bul!
Dar boğazlı upuzun bir çömlek içinde
Tam leyleğin gagasına göre
Tilki burnunu burgu etse nafile.
Kısmış kuyruğunu evine dönmüş.
Aç kaldığına mı yansın
Bir kuşa rezil olduğuna mı?
El alemi aldatanlar
Bu masal size:
Bir gün sizi de sokarlar
Kurduğunuz kafese… - 17
BAYRAM (ORHAN VELİ KANIK)
Kargalar, sakın anneme söylemeyin!
Bugün toplar atılırken evden kaçıp
Harbiye nezaretine gideceğim.
Söylemezseniz size macun alırım,
Simit alırım, horoz şekeri alırım;
Sizi kayık salıncağına bindiririm kargalar,
Bütün zıpzıplarımı size veririm.
Kargalar, ne olur anneme söylemeyin! - 18
ÇOCUK (NECİP FAZIL KISAKÜREK)
Annesi gül koklasa,ağzı gül kokan çocuk;
Ağaç içinde ağaç geliştiren tomurcuk...Çocukta,uçurtmayla göğe çıkmaya gayret;
Karıncaya göz atsa 'niçin, nasıl?' ve hayret...Fatihlik nimetinden yüzü bir nurlu mühür;
Biz akıl tutsağıyız, çocuktur ki asıl hür.Allah diyor ki:'Geçti gazabımı rahmetim!'
Bir merhamet heykeli mahzun bakışlı yetim...Bugün ağla çocuğum,yarın ağlayamazsın!
Şimdi anladığını,sonra anlayamazsın!İnsanlık zincirinin ebediyet halkası;
Çocukların kalbinde işler zaman rakkası... -
- 19
KAYIP ÇOCUK (CAN YÜCEL)
Birden işitilmez olsun ayak seslerim;
Gölgem bir başka sokağa sapıversin;
Unutayım bir anda her şeyi,
Nerde oturduğumu,
Bir tuhaf adem olduğumu Can adında.
Aklım arayadursun başka kapılarda kısmetimi,
Ben, bilmediğim sokaklarda bir başıma;
Gönlüm öylesine geniş, öyle ferah,
İlk defa görmüş gibi dünyayı,
Bir şaşkınlık içinde, yeniden doğmuş gibi;
Hatırlamam artık değil mi, dostlar,
Hatırlamam artık garipliğimi? - 20
ANLAMAK (CAHİT ZARİFOĞLU)
Bazen anlıyorum
Bazen anlamıyorum
Annemi
Babamı
NinemiAnnem şöyle der
Göstererek beni
-Cin gibi maşallahCin ne demek
Gibi ne demek
Babam diyor ki
Bana bakarak
-Altını üstüne getirmiş evinHiç yapabilir miyim
Dediklerini
Tek başıma
Ninemse der bana
-Topaç gibiBir dedem
Açık insan
Pek de zeki
Dilinden bal akar
Attaya gidelim der
Al sana şeker der
Göz kırpar
Okşar
Sever
Birde gıdıklarDedemi çok anlıyorum