Yeni Alzheimer ilacı hastalığa çare mi?
2050 yılında 135 milyon kişinin Alzheimer hastası olacağı belirtiliyor. Haziran 2021'de onay alan yeni bir ilaç ise hasta ve hasta yakınlarına umut aşılıyor. Şimdilik hafif bilişsel bozukluğu ve erken evre bunaması olan hastalarda kullanılması planlanan ilacın kullanım alanları, alınacak sonuçlara ve klinik deneyimlere göre, ilerleyen süreçte daha da netleşecek. İşte 20 yıla yakın aradan sonra çıkan ilk ilaçla ilgili bilimsel gerçekler. Habertürk Sağlık Yazarı Ceyda Erenoğlu'nun haberi...
Alzheimer yaşlı bireyleri etkileyen, gelişim nedeni henüz tam olarak açıklanamayan ve sinir hücrelerinin işlevini bozan bir hastalık olarak tanımlanıyor. Ayrıca bunama olarak bilinen demansın da en sık karşılaşılan nedeni olarak gösteriliyor. Hastalığın en önemli ve en erken klinik belirtisinin hafıza bozukluğu olduğuna dikkat çekiliyor. Hastalığın bazı belirtilerini iyileştirebilecek tedaviler bulunmakla birlikte, tamamen durdurucu bir tedavisinin olmaması kaçınılmaz olarak tüm hastalarda ilerlemeye yol açıyor.
2050 YILINDA 135 MİLYON HASTA
Hastalığın ana sebepleri arasında: Beyin hücreleri dışında oluşan protein yapılı (amiloid) plakların vücuttan uzaklaştırılmasındaki yetersizlikler, beyin damarlarını tutan hastalıklar ile sinir hücrelerindeki bozulmalar bulunuyor.
Kişide Alzeimer gelişmesini hazırlayıcı risk faktörleri; yakın akrabalardaki bunama öyküsü, genetik faktörler, hipertansiyon, obezite, şeker hastalığı ve kolesterol yüksekliği olarak sıralanıyor.
65 yaş sonrasında zaman geçtikçe hastalığa yakalanma riski katlanarak artıyor. Dünyada yaklaşık 45 milyon Alzheimer hastası bulunduğu, 2050 yılında ise 135 milyon kişinin bu hastalığa yakalanacağı tahmin ediliyor.
O İLAÇ ALZEHEİMER'İ BİTİRECEK Mİ?
Alzheimer tedavisinde, 2003 yılında onay alan bir ilaçtan uzun süre sonra Haziran 2021'de ABD'de "Aducanumab" isimli bir ilacın da onay almasının, tedaviyle ilgili umutları artırdığı belirtiliyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Geriatri Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet İlkin Naharcı, "Aducanumab beyinde anormal miktarlarda oluşan protein yapılı plakları ortadan kaldırmak için tasarlanan bir monoklonal antikordur. İlaç Faz III denemesinde başarılı olduğu için erken evre Alzheimer hastalığının tedavisi için hızlandırılmış onay almıştır. Çalışmalarda ilacın beyinde zararlı protein plaklarının miktarında sırasıyla yüzde 59, yüzde 71 ve yüzde 61 oranlarında azalma sağladığı görülmüştür" diyor.
HANGİ HASTA GRUPLARINA YARARLI?
Hangi grup hastaların Aducanumab isimli ilaçtan fayda görebileceği konusunda hala bir belirsizlik olsa da Aducanumab'ın bugüne kadar sadece araştırma ortamlarında uygulanmış olup hafif bilişsel bozukluğu ve erken evre bunaması olan hastalarda kullanılmasının planlandığı belirtiliyor. Alınacak sonuçlara ve klinik deneyimlere göre, ilerleyen dönemlerde kullanım alanlarının daha da netleşmesi bekleniyor.
YAN ETKİLER NELER?
ABD Gıda ve İlaç Dairesi FDA'in kararına göre hastaların tedaviye başlamadan önce beyin PET ya da MR çektirmeleri gerekiyor. "Aducanumab" 4 haftada bir damardan serum şeklinde uygulanan bir ilaç olup, belirli aralıklarla Beyin MR çekimi yapılması öneriliyor. "Üretici firma ilacın yıllık maliyetinin ortalama 56 bin dolar olduğunu açıkladı"diyen Prof. Dr. Mehmet İlkin Naharcı devam ediyor; "Bu ilaçla tedavi edilen hastaların yaklaşık yüzde 40'ında yan etki olarak protein plaklarla ilgili beyinde ödem ve/veya küçük kanamalar tespit edilmiştir. Çoğu vakada bu bulgular sorun yaratmasa da bazı hastalarda baş ağrısı, kafa karışıklığı, baş dönmesi, düşme, görme sorunları veya mide bulantısı gibi şikayetlere rastlanmıştır. Çoğu hastada (yüzde 88) bu şikayetler zamanla düzelmektedir. Bunun dışında bazı alerjik reaksiyonlar da bildirilmiştir" diyor.
YAYGIN KULLANIMI NE ZAMAN?
Naharcı 2003 yılından bu yana ilk kez bir Alzeimer ilacının tedavide kabul edilmesinin önemli bir aşama olduğuna dikkat çekiyor. Buna karşın tedavide uygun hastaların belirlenme kriterleri, etkinliği - güvenliği hakkında tıbbi yönden genel bir görüş birliğine varılamaması, PET ile görüntülemenin yaygın olmaması, tedavi sırasında sık tekrarlanan MR ihtiyacı ile oluşturduğu ciddi mali yük şimdilik yaygın kullanıma girmesini zorlaştıracak sorunlar olarak görülüyor.