ALİ ESAD GÖKSEL / GAZETE HABERTÜRK-CUMARTESİ
Folklorumuzun “derin” bir formülüdür aşure. Kim bilir kaç farklı kültür ve kaç asırda, damlaya damlaya birikti, bize miras kaldı... Peki ama kökeni nedir bu muazzam lezzetin ve en iyi tarifi kimden öğrenilebilir?
Muharrem Anadolu’da asırlardır kutlanıyor. Aşure de bu kutlamaların belki en rafine, en katmanlı rengi, lezzeti... Bir kez dert yanmıştım: İmrenerek hatırladığımız aşure trafiği. Muhtelif reçeteler. Her mutfağın kendine has yorum ve terkiple hazırladığı aşureler. Evden eve dolaşırdı bir vakitler. Biz çocuklar kimin nasıl yaptığını elbette bilir ve müridi olduğumuz “aşure aşçısını” soruştururduk: “Şuradan da geldi mi?” Artık bu yok! Büyük şehirlerde bitti. Neredeyse kimse kimseye aşure yollamıyor. Niye böyle oldu? Büyük şehrin hoyratlığı güzelim aşuremizi nasıl yedi bitirdi, sosyologlar anlatsın bize...