Beşiktaş'taki başörtülüye saldırı: Ceza ehliyeti yokmuş!
Beşiktaş'ta başörtülü kadına saldırıp, darp eden tutuklu sanık Berrak Karaoğlu, 4 yıla kadar hapis cezası istemiyle hakkında açılan davada, ilk kez hakim karşısına çıktı. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nden sanığın ceza ehliyetinin olmadığı yönünde rapor mahkemeye gönderildi. Mahkeme, Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmasına ve sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi
Beşiktaş'ta başörtülü kadına saldırdığı gerekçesiyle tutuklanan sanık Berrak Karaoğlu, "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" ve "basit yaralama" suçlarından 4 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davada ilk kez hakim karşısına çıktı.
İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Berrak Karaoğlu getirildi. Duruşmada şikayetçi Şüheda Eriş’de hazır bulundu. Eriş’i, 28 avukat temsil etti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve KADEM'de duruşmaya katılma talebinde bulundu.
OLAY ANINI HATIRLAMIYORUM
Duruşmada ifade veren Karaoğlu, olay günü resim sergisinden gayet keyifli ve alkollü çıkmıştım. Sokağa bağırarak girdim. Olay anını hatırlamıyorum. Hiç kimsenin yaşayışına karşı şiddet göstermem mümkün değil. Mağdur şahısın başörtülü olması tesadüftür. Bu olay iç politika malzemesi yapıldı. 'Basit yaralamadan' beraatıma, 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu'ndan da davanın düşürülmesine karar verilmesini talep ediyorum" dedi.
'MAĞDUR OLDUM, SANIKTAN ŞİKÂYETÇİYİM'
Şikayetçi Şüheda Eriş ise, olay günü evine gittiğini belirterek, "Sanık beni işaret ederek yanıma geldi. O şekilde kendisini gördüm. Beni darp etti. Kulaklığım olduğu için ne dediğini duymadım. El işareti yaptığını gördüm. 'Ne yapıyorsun' diye sorduğumda bana 'Bir şey yapmıyorum. Ne oldu?' dedi. Kendisini tanımadığım bir beyefendi olaya müdahale etti. Sanık onu da darp etti. Ben görünüşüm itibariyle sokakta yürürken gerek imalar, gerekse sözlü tacizlere maruz kalıyorum. Ancak bu tarz ilk defa başıma geldi. Ben bu tür davranışlara maruz kalmama rağmen kimseye kinim ve nefretim olmamıştır. Mağdur oldum. Sanıktan şikâyetçiyim” dedi.
CEZA EHLİYETİ YOKTUR RAPORU VERİLDİ
Mahkeme'ye Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nden sanıkla ilgili olarak rapor gönderildiğini belirtti. Oy birliği ile hazırlanan raporda, sanığın değişik zamanlarda 5 kez hastanede yatarak tedavi gördüğünü, bipolar bozukluk ve şizoafektif bozukluk olduğu ceza ehliyetinin olmadığı belirtildi.
ADLİ TIP'A GÖNDERİLMESİNİ TALEP ETTİLER
Müşteki avukatı Mustafa Doğan İnal, sanığın savunmasında politik savunmaları olan, gayet düzgün, öngörülü savunmalar yaptı. Bizim görüşümüz gelen raporun doğru olmadığı yönündedir. Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmasını talep ediyoruz" dedi.
TAHLİYESİNİ TALEP ETTİ
Sanık avukatı ise, davada kasten yaralama suçundan yargılama olması gerektiğini belirterek, "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçunun dosyada olmadığını, tahliyesine karar verilmesini talep etti.
TAHLİYE TALEBİ REDDEDİLDİ
Sanığın Adli Tıp Kurumu’na sevk edilerek yeniden rapor alınmasına hükmeden mahkeme tutukluluğun devamına karar verdi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın davaya katılma talebini kabul eden mahkeme, KADEM’in katılma talebi reddederek duruşmayı erteledi.
KADEM AVUKATI'NDAN ADLİYE ÖNÜNDE AÇIKLAMA
AA'nın haberine göre, duruşma öncesi adliye önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan KADEM'in avukatı Canan Sarı, Karaköy'deki çirkin saldırının hemen akabinde Beşiktaş'ta yolda yürüyen bir kadının başörtüsü gerekçe gösterilerek hiçbir tanışıklığı olmayan hemcinsinin şiddetine maruz kaldığını anlattı.
Avukat Sarı, birlikte yaşama kültürüyle beraber kişisel hak ve özgürlüklere karşı da yapılan bu çirkin saldırının toplumda infiale sebep olduğunu belirterek, "Başörtülü kardeşimizin hür iradesiyle karar verdiği kıyafet seçiminden dolayı şiddete maruz kalması toplumsal yapımız ve kadim değerlerimiz açısından endişe vericidir. Mağdurun daha önce sanıkla hiçbir tanışıklığının olmaması gözetildiğinde sırf dini inancından dolayı tercih ettiği kıyafet nedeni ile sözlü ve fiziki saldırıya maruz kaldığı bu eylem, hakaret, tehdit ve yaralama suçları kadar toplumsal barışı da hedef alması yönüyle TCK'nin 216. maddesi unsurlarını da içerdiğinden 'halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme' suçunun da varlığını göstermektedir" diye konuştu.
Bireyin en temelde yaşamını tehdit eden ve toplumsal hayata katılımına engel olan bu ayrımcı bakış ve dahası şiddetin yalnızca kadınları değil, bir bütün olarak toplumu da olumsuz etkilemesi açısından çok boyutlu sosyal bir sorun olduğunu ifade eden Sarı, ulusal ve uluslararası arenadaki düzenlemelere rağmen neredeyse her ülkede bir sorun olarak ortaya çıkan şiddetin çok yönlü, bütüncül, kapsayıcı plan ve politikalarla toplumsal düzeyde ortak ve kararlı bir mücadeleyi gerektirdiğini söyledi.
Avukat Canan Sarı, bu tip ayrıştırıcı vakalarda yek ses olarak toplumca karşı çıkıldığında, bu köhne zihniyete sahip tahammülsüz kişilerin yargıda hak ettikleri cezayı almasının takipçisi olunduğunda bu gibi olaylarla hedeflenen kutuplaşmaya geçit verilmeyeceğini anlattı.