100 bin vaka uyarısı!
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, koronavirüs vaka sayılarının daha da artacağını belirterek, "Aslına bakarsanız bu bizim tespit edebildiğimiz sayı. Yani asemptomatik olanlar toplumda dolaşmaya devam ediyorlar ve biz onları tespit edemiyoruz. Olgu sayılarının 60 binleri göreceğini söyledim zaten. Belki de daha da yukarıya çıkar bir tam kısıtlamaya girmezsek eğer. Ama bu demek değildir ki 'aslında o gün 60 bin olgumuz var'. Asemptomatiklerle beraber bu olgu sayılarının 80-100 bine kadar dayanacağını görebiliriz ve öngörebiliriz. Bu da bizim ciddi miktarda hasta yükümüz anlamına gelir" dedi
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı ve Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) üyesi Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, koronavirüs salgınında son dönemlerde vaka sayılarının artmasının normal olduğunu söyledi.
"VAKA SAYILARININ ARTMASI NORMAL"
Prof. Dr. Ertuğrul, "Vaka sayılarının, olgu sayılarının artmış olması gayet normal. Çünkü mart ayının başından beri bir serbestleşme yaşadık. Ve bu serbestleşmeyle beraber İngiltere varyantının da toplumda hakim suş haline gelmesi olgu sayılarımızı artırmaya başladı.
"HAYATINI KAYBEDENLERİN SAYISI ARTIYOR"
Ne yazık ki olgu sayılarıyla beraber yoğun bakımda yatan hasta sayıları ve yaşam yitimleri de artmaya başladı. Ne yapılması gerektiğine gelince çok acil bir biçimde sosyal ve ekonomik olarak mağduriyet yaşayacakların tüm mağduriyetlerinin giderildiği bir tam kapanmaya doğru gidilmesi gerekiyor. Bu konuda KLİMİK ile beraber birkaç uzmanlık derneği olarak bir bildiri de yayınladık zaten.
"BELİRLİ BİR SÜRE TAM KAPANMA"
Orada da insanların ekonomik kayıplarının karşılanacağı bir tam kapanmaya hem de tam bir kapanmaya belirli bir süre gidilmesi gerektiği ve bu kapanma sırasında olabildiğince çok aşının yapılarak, özellikle risk grubuna yapılarak salgının belki böylece kontrol altına alınabileceği öngörüsü yapılmıştır.
Bunun olması için de hükümetin, siyasi iktidarın bir an önce bir karar alması gerekiyor. Çünkü bu serbestleşmeyle beraber olgu sayıları daha da artacaktır. 50-55 hatta 60 bine doğru gideceğini de görürüz eğer bir kapanma gerçekleşmezse, kısıtlamalar gerçekleşmezse" dedi.
"OLGU SAYILARI 100 BİNE DAYANACAK"
DHA'da yer alan habere göre Prof. Dr. Ertuğrul, vakaların daha da artacağına dikkati çekerek, "Çok daha yüksek sayılara gider. Aslına bakarsanız bu bizim tespit edebildiğimiz sayı. Yani asemptomatik olanlar toplumda dolaşmaya devam ediyorlar ve biz onları tespit edemiyoruz. Olgu sayılarının 60 binleri göreceğini söyledim zaten. Belki de daha da yukarıya çıkar bir tam kısıtlamaya girmezsek eğer. Ama bu demek değildir ki 'aslında o gün 60 bin olgumuz var'. Asemptomatiklerle beraber bu olgu sayılarının 80-100 bine kadar dayanacağını görebiliriz ve öngörebiliriz.
"YOĞUN BAKIMDA KRİTİK EŞİK AŞILDI"
Bu da bizim ciddi miktarda hasta yükümüz anlamına gelir. Sağlık sistemi böyle giderse bir süre sonra bunu kaldıramayacak pozisyona gelecek. Çünkü şu anda bile yataklar dolmaya başladı, yoğun bakımlarda kritik eşik aşılmış durumda. Yüzde 60'ın üzerine, yüzde 65'e doğru giden bir doluluk oranımız var. Ve bizim şu anda aktif hasta sayımız da 350-400 bin civarında. Yani 350-400 bin civarında izlenmesi gereken hasta var. Bunlar çok yüksek rakamlar. Bizim bir an önce bir tam kapanma gerçekleştirmememiz durumunda ramazan bizim için gerçekten kötü geçecek demektir" diye konuştu.
"OLGULAR ARTIKÇA ÇOCUKLAR VE GENÇLER ETKİLENECEK"
Çocuklar ve gençlerin olgu sayıları artıkça etkileneceğini söyleyen Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, "Olgu sayıları arttıkça toplumdaki gençler ve çocuklar da doğal olarak bundan etkilenecekler. Yoksa bu hastalığın çocukları şu anda daha fazla tuttuğuna yönelik bir bilimsel veri yok. Olgu sayılarımız yüksek, aynı oranda çocuklarda ve gençlerde de yüksek sayıda hastamız var. Bu şu anlama da geliyor. 'Çocuklar ve gençlerde, sağlıklı gençlerde asemptomatik taşıyıcılık da olduğundan dolayı bizim onları tespit edebilmemiz de zorlaşıyor.' Ve onlar toplumda dolaşmaya devam ettikleri sürece başkaları için risk oluyorlar, başkalarına da bulaştırabiliyorlar.
"TEST SAYIMIZIN 500 BİNLERİ GEÇMESİ GEREKİYOR"
Bu nedenle de aslında çok geniş tarama testlerinin bir an önce yaşama da geçirilmesi gerekiyor. Yani birçok insana, gençlere, çocuklara, özellikle okul çağındaki çocuklara eğer okula gidiyorlarsa, gerekirse haftalık taramaların yapılması gerekiyor. Yurt dışında bu böyle oldu. İngiltere'de örneğin, okullar açıldı ama neredeyse her hafta onlara Covid testi yapılarak, hatta şimdi çocuklara pratik Covid testleri verip evlerde anne babalarının da yapmaları sağlandı. Böylece olgular hemen yakalandı, hemen izole edildi. Bu da mücadelenin bir parçasıdır zaten. Bizim şu anda test sayımız 220 binlere ulaştı ama bunun 500 binlere hatta daha da yukarılara çıkması gerekiyor" dedi.
"HANGİ AŞI OLURSA OLSUN MUTLAKA OLUNMALI"
Bulunan ilk aşının olunmasının önemli olduğunu belirten Ertuğrul, "Aşı, hangi aşıyı bulabiliyorsanız onu yaptırın, bir seçim değil bu. Ama bilimsel veriler bize şunu gösteriyor, SinoVac aşısı, inaktif virüs aşısı. Bizim geleneksel yöntemlerle bulduğumuz ve şu anda kullandığımız, daha önce de birçok aşıda denediğimiz bir yöntem. Bunun güvenilirliği konusunda hiçbir kuşkumuz yok. Ve yan etki olarak da daha sıkıntısız bir aşı. Ama mRNA aşıları yeni yöntemle yapılmış bir aşı. Ancak şöyle bir avantajları var. Daha yüksek antikor titresi ve daha yüksek koruyuculuk oranına sahip fakat bazı yan etkiler olabiliyor vücutta daha fazla kırgınlık, kol ağrısı gibi. Ama bunlar da geçici semptomlar aslına bakarsanız. Kabaca şunu söyleyebiliriz, hangi aşıyı buluyorsanız onu yaptırın. Ama bağışıklık yetmezliği olanlar, bağışıklık konusunda kemoterapi alanlar ve daha önceki aşılarda yeterli antikor yanıtı oluşturamamış bireyler belki mRNA aşısı onlar için bir avantaj olabilir. Ama yine de tekrar etmekte fayda var. Hangi aşıyı bulabiliyorsanız onu yaptırın" şeklinde konuştu,
"ÖLÜMDEN KORUYOR"
Prof. Dr. Ertuğrul, aşının ölümden koruduğunu ifade ederek, "Aşıların belli bir hastalık görülmeme olasılığı var, oranı var. Yani buna baktığınız zaman güven aralığı içerisinde inaktif virüs aşısı yüzde 50 ile 70 arasında koruyor. mRNA aşısının ise yüzde 90'lara kadar bir koruyuculuğu söz konusu. Ama buna karşın aşı olanlarda da bir hastalık görülme durumu söz konusu olabilir. Ama biz şunu biliyoruz, aşı olanlar ağır hastalık tablosu geçirmeyecekler. Yani hastaneye yatmaları daha az, hatta neredeyse yok. Ölüm oranları ise sıfır. Yani aşı, ölümden yüzde yüz koruyor. O zaman şunu söyleyebiliriz, insanlar aşı olsalar bile belki hasta olabilirler ama korkmasınlar hafif atlatacaklar hastalığı" dedi.