Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema FİLM ÖNERİLERİ| Son dakika derleme: Sevgililer Günü’ne özel 20 film
        • 1

          ROMA TATİLİ (1953)
          (Roman Holiday)

          En güzel aşk filmleri deyince akla gelen Hollywood klasiklerinden biri… Her anı önceden tespit edilmiş, resmiyet dolu programlı hayatından çok sıkılan Prenses Ann (Audrey Hepburn), Roma’ya geldiğinde kurtuluşu kaçmakta bulur. Artık özgür ve sıradan biridir. Parkta tanıştığı Amerikalı gazeteci Joe (Gregory Peck) ise onun bir prenses olduğundan habersizdir. Nostaljik Roma manzaraları eşliğinde seyredebileceğiniz duygusal bir başyapıt. Başta bazı Yeşilçam melodramları olmak üzere birçok filme esin kaynağı olduğunu hatırlatalım. Yönetmen Hollywood’un usta sinemacılarından William Wyler… (BeinConnect)

        • 2

          AŞK HİKÂYESİ (1970)
          (Love Story)

          1970’lerde romantizm deyince akla önce bu film gelirdi… Erich Segal, “Aşk Hikâyesi”ni roman olarak değil, film senaryosu olarak yazmıştı. Yapımcı şirket Paramount, Segal'ın senaryoyu roman formuna adapte etmesini istedi. Önce roman çıkacak, 16 Aralık 1970'de de film gelecekti... Çok satmasına rağmen roman hakkındaki eleştiriler genellikle olumsuzdu. Ama “Aşk Hikâyesi”, “kötü romandan iyi film çıkabilir” tezinin somut bir örneğiydi... Yönetmen Arthur Hill, New England kökenli burjuva ailenin oğluyla orta halli ailenin özgür ruhlu kızı arasındaki ilişkiyi inandırıcı ve gerçekçi bir tarzda anlatmayı başarıyordu. Seyirci iki karakteri de çok seviyor ve canı gönülden birlikte olmalarını istiyordu... İşte bu nedenle, filmin son bölümü gerçekten dokunaklı ve göz yaşartıcıydı... Son olarak, Francis Lai'nin müziğinin katkısını unutmayalım. (BeinConnect)

        • 3

          AMERİKAN RÜYASI (1988)
          (Coming to America)

          Prens Akeem (Eddie Murphy) Zamunda adlı Afrika ülkesinin gelecekteki kralıdır. Ülkesinin geleneklerine göre 21 yaşına girdiği gün, daha önce hiç görmediği bir kadınla evlenmesi gerekmektedir. Ne var ki, Akeem tanımadığı biriyle evlenmeye yanaşmaz. ABD’nin New York şehrine gidip kendi prensesini bulmaya karar verir. New York’ta prenses bulmanın en iyi yolunun Queens bölgesine gitmek olduğunu düşünür. Queens’e ilk adım attığında hayal kırıklığı yaşasa da yol arkadaşı Semmi (Arsenio Hall) ile birlikte prensesini bulmaktan vazgeçmez… Bu arada, kendisini gerçekten seven birine rastlamak için kimliğini gizleme kararı alır. Bir fast-food restoranında çalışan üniversite öğrencisi taklidi yaparken tanıştığı Lisa McDowell’ın (Shari Headley) aradığı kız olabileceğini düşünür. John Landis’in yönettiği filmin öyküsünü Eddie Murphy yazdı. 33 yıl sonra gelen devam filmi ‘Coming 2 America’nın Türkiye dışında birçok ülkede çevrimiçi gösterimde olduğunu da belirtelim. (Amazon Prime Video)

        • 4

          BENDEN BU KADAR (1997)
          (As Good As It Gets)

          Melvin Udall (Jack Nicholson) insanlardan mümkün olduğunca uzak durmaya gayret eden, obsesif-kompülsif özelliklere sahip bir romancıdır. ‘Yürürken çizgilere basmamak’ gibi birçok takıntısı vardır. Hep aynı restoranda, aynı masada kahvaltı etmek de bunlardan biridir. Restoranda ona katlanabilen tek garson Carol’dur (Helen Hunt). Kaldı ki, o da Carol’dan başka hiçbir garsonun kendine hizmet etmesini istemez…. Melvin’in bir saat gibi hep aynı düzende işleyen hayatı, sanatçı komşusu Simon’un (Greg Kinnear) hastaneye yatmasıyla alt üst olur. Melvin, Simon’ın köpeğine bakmak zorunda kalır ve bu, Carol’la ikisini yakınlaştırır. James L. Brooks’un yönettiği film, başrollerde oynayan Jack Nicholson ve Helen Hunt’a Oscar kazandırmasıyla da bilinir… Mark Andrus’un öyküsünden sinemaya uyarlanan film, romantik komediyle karakter dramını ustalıkla birleştirir. (Netflix)

        • 5

          AŞK ENGEL TANIMAZ (1999)
          (Notting Hill)

          ‘Aşk Engel Tanımaz’, birçok klasik aşk filmi gibi erkekle kızın birbirlerine rastlamasıyla başlar. Ne var ki, William Thacker (Hugh Grant) Londralı kendi halinde sıradan bir kitapçı, Anna Scott (Julia Roberts) ise dünyanın en ünlü film yıldızlarından biridir... Kısaca aşkları sadece onları değil, dünyayı da ilgilendirmektedir ve bu durum her şeyi zorlaştırır. İngiliz romantik komedisinin usta yazarı Richard Curtis, bir kez daha inandırıcı, sıcak ve samimi bir gönül serüveni anlatmayı başarıyor. Roger Michell’in yönettiği film, Rhys Ifans'ın oynadığı erkek arkadaş başta olmak üzere zengin yan oyuncu kadrosuyla da öne çıkıyor. (Netflix)

        • 6

          AMELIE (2001)
          (Le Fabuleux Destin d'Amélie Poulain)

          Filmin yönetmeni Jean-Pierre Jeunet’nin senaryosunu Guillaume Lorant ile yazdığı ‘Amélie’, hayata karşı olumlu yaklaşımı ile mutsuzluğa, depresyona ve kederli çocukluğuna meydan okuyan Amélie’nin (Audrey Tautou) hikâyesini anlatır... Sevmesini, dokunmasını bilmeyen bir baba ve intihar etmiş bir annenin çocuğu olan Amélie, başkalarını mutlu etmenin kendisine iyi geldiğini keşfeder ve hayatı değişir. Bir gün insanların istemeyip çöpe attığı fotoğrafları toplayan Nino (Mathieu Kassovitz) ile tanışır ve onda aşkı bulur. Defalarca seyretmek isteyeceğiniz, müzikleri ve görüntüleriyle size kendinizi hep iyi hissettirecek bir film... (BeinConnect)

        • 7

          BRIDGET JONES'UN GÜNLÜĞÜ (2001)
          (Bridget Jones's Diary)

          Helen Fielding'in çok satan romanından sinemaya uyarlanan film, İngiliz sinemasının medarı iftiharı olarak 2000'li yılların popüler kültür tarihine adını yazdırmayı başardı. Sonraki yıllarda Bridget Jones'un hayatının farklı aşamalarını anlatan iki film daha seyrettik... Ama İngiliz usulü bir romantik komedi olarak ilkinin yeri hep ayrı oldu. Sharon Maguire'in yönettiği film, hayatının aşkını arayan Bridget Jones'un (Renée Zellweger) yeni yılda günlük tutmaya karar vermesiyle başlar. Bridget daha sonra flörtçü patronu (Hugh Grant) ve yakışıklı aile dostunun (Colin Firth) arasında kalır, birbirlerinden çok farklı bu iki erkek arasında ne yapacağını şaşırır… (Netflix)

        • 8

          DAYANILMAZ ZULÜM (2003)
          (Intolerable Cruelty)

          Coen Kardeşler, deyince akla ilk gelen şeyler kuşkusuz romantizm ve aşk değil. ‘Dayanılmaz Zulüm’ün de bir aşk filmi gibi başladığı söylenemez. Para ve maddi çıkarlar için yaşamayı alışkanlık haline getirmiş iki karakterin aşk, tutku ve manevi değerlerle imtihanı olarak özetlenebilir filmin teması… Miles (George Clooney) evlilik öncesi anlaşmasıyla şöhret kazanmış, boşanma davalarını kazanma konusunda uzmanlaşmış bir avukattır… Marylin (Catherine Zeta-Jones) ise evlenip boşandığı erkeklerden kazandığı paralarla servet avcılığını meslek haline getirmiş bir kadındır… İlk karşılaşmalarında Miles, Marylin’e beklemediği bir yenilgi tattırır. İkinci karşılaşmalarında ise her şey çok farklı gelişir. Clooney ve Zeta-Jones’un tadını çıkararak oynadığı, ironisini hiç kaybetmeyen bir Joel ve Ethan Coen komedisi... (BeinConnect)

        • 9

          50 İLK ÖPÜCÜK (2004)
          (50 First Dates)

          Bir kadını her gün yeni baştan kendinize âşık edebilir misiniz? George Wing’in yazdığı, Peter Segal’ın yönettiği ‘50 İlk Öpücük’ün yanıtını aradığı tek soru bu değil… ‘Birlikte geçirdiğiniz her günün sonunda sizi unutan ve sabah gördüğünde sizi hiç hatırlamayan biriyle birlikte olmayı sürdürebilir misiniz?’ sorusunu da unutmamak gerek. Aslında Henry’nin (Adam Sandler) bu sorulara yanıt aradığı söylenemez. Bu sorular sadece bizim zihnimizde şekilleniyor. Henry, nörolojik sorunları nedeniyle kendisini her gece unutan Lucy’ye (Drew Barrymore) öylesine âşık ki, soru soracak vakti yok ve sürekli çözüm arayışı içinde… ’50 İlk Öpücük’, eleştirmenler çok sevmese de seyircilerin gönlünü kazanan bir film olmayı başarmıştı. Zaman içinde romantik komedi türünün 2000’li yıllarda ilk akla gelen filmlerinden biri olmayı başardı. (Netflix)

        • 10

          AŞK VE GURUR (2005)
          (Pride & Prejudice)

          Jane Austen’ın 1813’te yayımlanan ‘Gurur ve Önyargı’ adlı romanından uyarlanan film, Elizabeth (Keira Knightley) ve dört kız kardeşinin öyküsünü anlatıyor. Varlıklı Mr. Bingley ve yakın arkadaşı Mr. Darcy (Matthew Macfadyen) ile tanışan beş kız kardeşin hayatı bir anda hareketlenir. Özellikle de Elizabeth’in… Darcy ile aralarında inkâr edilemez bir çekim vardır. Aralarındaki engel ise her ikisinin de gurur ve önyargılarıdır. Dönemin toplumsal yapısını ve sınıfsal ilişkilerini de yansıtan nitelikli bir aşk öyküsü… İngiliz yönetmen Joe Wright, ilk sinema filminde görsel kültürünü MTV'den alan bir kuşağı yakalamayı başarıyor. Wright, hareketli kamerası, gerektiğinde hızlandırdığı kurgusu ve genç oyuncuların dinamizmiyle edebiyat uyarlamalarına ve "dönem filmi janrı"na bir tür gençlik aşısı yapıyor. (BeinConnect)

        • 11

          JUNO (2007)

          16 yaşında hamile kalan ama kürtaj olmaktan vazgeçerek çocuğunu doğurmaya karar veren kibirli ve şımarık Juno'nun öyküsü ilk bakışta kesinlikle bir romantik komediye benzemiyor. Daha çok gerçekçi bir Amerikan bağımsız filmini andırıyor. Ama öykü ilerledikçe lisenin atletizm takımındaki mini şortlu, sakin ve kırılgan Bleeker, çocuğun hasbelkader biyolojik babası olmaktan çıkıp ilgiye değer bir karaktere dönüşüyor... Son 30 dakikada iyice anlıyoruz ki Diablo Cody'nin yazdığı, Jason Reitman’ın yönettiği bu film en başından itibaren “arıza kız” ile “efendi oğlanın” aşk öyküsünü anlatıyor aslında. Juno’yu o zamanlar Ellen Page olarak tanıdığımız Elliot Page, Bleeker’i ise Michael Cera oynuyor. (Filmbox)

        • 12

          PARLAK YILDIZ (2009)
          (Bright Star)

          Genç yaşta hayatını kaybeden ve ileride tüm dünyanın tanıdığı bir şair olacağını bilmeden sefalet içinde ölen İngiliz John Keats'in yaşadıklarından yola çıkan, insanın içine işleyen dokunaklı bir aşk hikâyesi… 1818 yılında geçen filmde 23 yaşındaki şair Keats, genç komşusu Fanny Brawne ile bir ilişkiye girer. Birbirlerine bağlılıkları güçlenir ve aşkları alevlenirken bazı engelleri aşmaları gerekir. Aralarındaki en büyük engel ise Keats’in hastalığıdır… Gücünü aşktan alan Fanny Brawne, o yıllarda adı duyulmamış bir şair olan John Keats’i, toplumsal önyargılara meydan okuyarak sever. Ekonomik zorluklarla mücadele ederek, 25 yaşında öldükten sonra efsane olan Keats’e sahip çıkar. Fanny’yi tanımak, aşkın ve kadınlığın gücüne şahit olmakla aynı şey... Yönetmen Jane Campion’ın elinden çıkmış duyarlı ve dokunaklı bir film. (Filmbox)

        • 13

          SCOTT PILGRIM DÜNYAYA KARŞI (2010)
          (Scott Pilgrim vs. the World)

          İngiliz yönetmen Edgar Wright'ın Bryan Lee O'Mailey'in resimli romanından sinemaya uyarladığı film, 22 yaşındaki 'boşta gezer' basçı Scott Pilgrim'in (Michael Cera) aşk ve müzik hayatında yaşadığı rekabeti gerçek üstü, fantastik bir tarzda anlatıyor. Edgar Wright'ın çizgi roman ve video oyun estetiğini harmanladığı film, farklı bir mantığa dayalı kurgusu, resimli roman seyrediyormuş hissi veren özel efektleriyle kelimenin gerçek anlamıyla müstesna bir iş... Ebeveynler ve yetişkinlerin boy göstermediği yarı gerçek yarı hayal bir dünyada geçen film, aksiyondan Uzakdoğu dövüş filmlerine, sitcomlardan romantik komedilere uzanan geniş bir janr yelpazesine sahip. Filmin mizah duygusu için de aynı şey söylenebilir. Resimli romanlar ve video oyunlarıyla büyümüş bir kuşağın bitmeyen rekabet döngüsü içindeki komik hallerini anlatan filmde Scott'un âşık olduğu Ramona'yı Mary Elizabeth Winstead canlandırıyor. Yardımcı rollerde ise sürpriz isimler var. 1990'larda doğan gençliğin kült filmlerinden olan 'Scott Pilgrim'i özellikle genç seyircilere öneririm. (Netflix)

        • 14

          ÇILGIN APTAL AŞK (2011)

          (Crazy, Stupid, Love.) Bütün ömrünü 15 yaşındayken tanıştığı karısıyla geçirmiş mazbut Cal Weaver’in (Steve Carell), kurulu düzeni, tatlı sipariş etmesini beklediği karısı Emily’nin (Julianne Moore) akşam yemeğinde "Boşanmak istiyorum" demesiyle çöker... Sonra barda tanıştığı deneyimli kadın avcısı Jacob Palmer (Ryan Gosling) girer devreye ve bir tür "sosyal sorumluluk projesi" olarak baktığı "umutsuz ev erkeği" Cal'i, kadınları baştan çıkaran bir erkeğe dönüştürmeye çalışır... Ama film, sadece bu ‘eğitim süreci’yle ilgili değil. "Çılgın Aptal Aşk", kısa süre içinde yan öyküler ve farklı karakterlerle geniş bir alana yayılarak, bol kavisli, sıra dışı, sürprizli ve aynı zamanda duygusal yanı ağır basan bir film haline gelir. Öykünün gerçekçiliği, senaryonun sağlamlığı ve karakterlerin sahiciliğiyle öne çıkan bir film. (Netflix)

        • 15

          UMUT IŞIĞIM (2012)
          (Silver Linings Playbook)

          Yönetmen David O. Russell, Matthew Quick’in aynı adlı romanından uyarladığı “Umut Işığım”da travmalarla baş etmeye çalışan iki sorunlu karakterin çalkantılı, duygusal serüvenini anlatıyor. Russell, aileleriyle yaşamak zorunda kalan işsiz güçsüz Pat ile Tiffany’nin öyküsündeki mizahı çok iyi yakalıyor. Her şeyini kaybetmiş olsa da hâlâ eski eşine dönmek isteyen Pat’te Bradley Cooper; ölen kocasının ardından teselliyi sekste arayan Tiffany’de Jennifer Lawrence seyircinin kalbine dokunmasını bilen, akılda kalıcı portreler çiziyorlar. Çatışmaları ve uyumsuzluklarına rağmen birbirlerine yaklaşmaları, birçok aşk filminin aksine, akılda kalıcı sinema anları ortaya çıkarıyor. Gerçekçi bir aşk filmi seyretmek isteyenler için… (Netflix)

        • 16

          SICAK KALPLER (2013)
          (Warm Bodies)

          Isaac Marion'un romanından Jonathan Levine tarafından sinemaya uyarlanıp yönetilen "Sıcak Kalpler", zombi filmlerine alışık olmadığımız duygusal ve yumuşak bir yaklaşım getiriyor. Bugüne kadar hep insanların gözünden takip ettiğimiz zombilere bu kez içeriden bakıyoruz. Film, genç bir zombinin düşünce sesiyle sürüp gidiyor. "Ötekileştirdiğimizi sevelim, önyargıları kırıp birbirimizi anlayalım ve dünyayı aşkla, muhabbetle kurtaralım" türünden iyi niyetli bir naiflik her şeye hâkim. Malum, zombiler gördükleri insanları çiğ çiğ yemekten başka gayeleri olmayan genellikle duygusuz ve belleksiz varlıklardır. Başlangıçta burada da durum aynı ama aşkın kudreti her şeyi değiştirmeye başlıyor. Jonathan Levine'ın yönettiği, Nicholas Hoult ile Teresa Palmer’ın "kıyamet sonrasının Romeo ve Juliet"i olarak karşımıza çıktığı filmin en güzel yanlarından biri, Bruce Springsteen'den Bob Dylan'a, Feist'ten Bon Iver'a kadar uzanan, kulaklarda nostaljik tınılar bırakan güzel şarkılar... (Filmbox)

        • 17

          ZAMANDA AŞK (2013)
          (About Time)

          Ailenin diğer erkekleri gibi evin içindeki bir dolaba girerek geçmişe yolculuklar yapan Tim’in (Domhnall Gleeson) hikâyesi… Tim arada egosunu okşamak, rezil olduğu durumları toparlamak için dolaplara girse de yeteneğini âşık olduğu Mary (Rachel McAdams) ile birlikte olmak için kullanıyor daha çok... Gün geliyor zamanda yolculuğun her şeyi çözemeyeceğini anlıyor. Tim, finale doğru, bütün o ergen fantazilerinden vazgeçip, babasının (Bill Nighy) da yardımıyla mutluluğa giden asıl yolu keşfetmeye başlıyor. Gerilimi, tasayı ve korkuları bir yana attığımızda, hayatın tadını daha iyi çıkarabileceğimizi anlıyor... Tim'in değiştirmek için değil, sadece olacakları bilerek yeniden yaşadığı günlerdeki mutluluğu seyirci için de anahtar niteliğinde. Richard Curtis’in yazıp yönettiği "Zamanda Aşk", bitince kendinizi iyi hissettiğiniz, sevdiklerinize sarılmak istediğiniz türde filmlerden... (Netflix)

        • 18

          ÂŞIKLAR ŞEHRİ (2016)
          (La La Land)

          Eski müzikallere selam gönderen romantik bir aşk hikâyesi…. Mia (Emma Stone) ile Sebastian (Ryan Gosling) bir Los Angeles gecesinde karşılaşırlar. Aşklarının hamurunda biraz hayal kırıklığı, biraz umut vardır. Mia oyunculuğa, Sebastian caza tutkundur. Aralarındaki sevgi tutkularını, tutkuları da sevgilerini besler. Asıl soru ise hayatın gerçeklerine karşı aşkları ve hayallerinin nereye kadar süreceğidir... Mia ile Sebastian, birbirlerinin hayallerini sonuna kadar destekler... Filmi yazıp yöneten Damien Chazelle, sanatsal yaratıcılığın kaynağı olarak sevgiyi işaret ederken, gençlik hayallerini hayatı aydınlatan ışık gibi görüyor. Ama “gençlik idealleri hiçbir zaman tam olarak gerçekleşmez” demeyi de ihmal etmiyor. “Âşıklar Şehri” artık kaybolan eski usul caz kulüpleri ve cadde sinemaları üzerine bir ağıt aynı zamanda... Müzikal sahneler, karakterlerin düşleri gibi yerleştiriliyor öyküye... Chazelle, uzun planlar halinde gerçekleştirdiği müzikal sahneleri ve birbirinden güzel Los Angeles çekimleriyle sinema aşkını beyazperdede adeta somutlaştırıyor. “Âşıklar Şehri” de her şeyiyle aşk dolu bir film... (BeinConnect)

        • 19

          THE BIG SICK (2017)

          Pakistanlı komedyen, oyuncu ve yazar Kumail Nanjiani ile Emily V. Gordon’un kendi gerçek hikâyelerinden yola çıkarak senaryosunu yazdıkları filmin ilk yarısında, her şeyiyle bir romantik komedi seyrediyoruz. Stand-up komedi şovlarıyla hayata tutunmaya çalışan Kumail ile üniversite öğrencisi Emily tanışıp âşık oluyorlar. Kültürel farklılıklar önceleri sorun olmuyor ama Kumail’in ailesinin geleneksel yanları, ilişkilerini giderek zorluyor… Kumail Nanjiani, filmde kendini canlandırıyor. Emily rolünde ise Zoe Kazan’ı seyrediyoruz… Michael Showalter’ın yönettiği film, ikinci yarısında komedi sularından çıkıp gerçekçi bir drama dönüşse de romantizm dozunu daha da artırıyor. (Amazon Prime Video)

        • 20

          HOLIDATE (2020)

          Çoğunluğun çift olarak yaşadığı bir dünyada yalnız olmak hiç kolay değil… Başta Sevgililer Günü olmak üzere yalnız insanların atlatmak zorunda kaldığı birçok gün var. Chicago’da yaşayan yalnız bir kadın olan Sloane (Emma Roberts) insanların çift olarak yaşamak zorunda kaldığı özel günlerden artık bunalmıştır. Kalıcı bir ilişki aramayan Jackson’ın (Luke Bracey) da bu tür tatil günleriyle arası hiç iyi değildir. Bir mağazada tesadüfen tanıştıktan bir süre sonra sadece özel günlerde sevgili gibi davranmaya karar verirler… Geri kalan günlerde ise ayrı kalacaklardır… Birbirlerine hiç uygun olmadıklarını düşündükleri için planın iyi işleyeceğini düşünürler. Hesap edemedikleri tek şey duygularıdır… Geçtiğimiz ekim ayında çevrimiçi olarak gösterime giren ‘Holidate’ ideal bir Sevgililer Günü filmi… Hafif, romantik ve eğlenceli… (Netflix)

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa