Alzheimer, beyin hücrelerinin zamanından önce ölmesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Hücre ölümüyle birlikte beyin yavaş yavaş büzüşmeye başlar ve küçülür.
Bu sebeple günlük aktiviteler bozulur, ilerleyen dönemde hasta kendisini ifade edemez, çevreyle ilişkileri bozulur, muhakeme yeteneği ve algılama bozulur.
İleri dönemlerde hastada kişilik değişiklikleri ve birtakım psikolojik belirtiler ortaya çıkar. Alzheimer hastalığı bulaşıcı bir hastalık ve kanser hastalığı değildir. Hastalığı demans (bunama) tiplerinden biri olarakta tanımlayabiliriz.
Hastalığın nedeni tam olarak bilinmese de risk yaratan bazı durumlar tanımlanmıştır. Bunlar: Yaş (Değiştirilemez faktör), Geçmişte depresyon, Damar hastalıkları (Kalp krizi, tansiyon yüksekliği, kolestrol yüksekliği...),
Geçmişte ciddi kafa yaralanmaları, düşük eğitim düzeyi, APOE4 gen taşıyıcılığı, Kalıtsal faktörler, Beyinde protein birikmesi. -
Alzheimer hastalığı kimlerde, ne kadar sıklıkla görülür? Alzheimer, sıklıkla 65 yaşın üzerindeki kişilerde görülür. Hem kadın hem de erkekte görülen bu hastalığın, kadınlarda daha fazla görüldüğü saptanmıştır.
Yapılan araştırmalar, 65 yaşın üstündeki ortalama her 15 kişiden birinde bu hastalığın görüldüğünü ortaya koyuyor. 80-85 yaşın üzerindeki her iki kişiden birinde Alzheimer görülüyor.
Alzheimer hastalığının belirtileri nelerdir? Günlük yaşamı etkileyecek kadar unutkan olma (kişilerin adlarını ve olayları hatırlayamama), gündelik işleri yapamama (yemek yapmak gibi), kelimeleri bulurken zorlanmak,
Tarihleri ve bilinen yolları hatırlayamama, basit konularda bile karar vermede güçlük çekme, hesap yapamama, pratik düşünmede zorluk çekme, eşyaların yerlerini karıştırmak (koyarken başka yere koymak), davranışlarda ve ruh halinde değişiklik,
Karakter özelliklerinin değişmesi, insanları suçlama, sorumluluk sahibi olmaktan kaçmak.
Alzheimer hastalığı yavaş ilerleyen, ancak zaman içinde günlük yaşamı etkileyerek, hastayı geri dönüşsüz bir şekilde bakıma muhtaç bırakan bir hastalık... Ve üç evreye ayrılır...
Birinci evrede, unutkanlık, bildiği yerleri tanıyamama, bazı kelimeleri bulamama, işine ve hobilerine karşı ilgisini yitirme gibi erken belirtiler verir ve genellikle birey hasta olduğunu kabul etmek istemez.
İkinci evrede, bellek kaybı belirginleşir, yakınlarının isimlerini unutur, yolunu kaybeder, konuşma bozukluğu artar, yıkanma, giyinme gibi gündelik işlerinde yardıma ihtiyaç duyar ve hayaller görebilir.
Üçüncü evrede, artık aile üyelerini tanıyamaz, yemek yemede ve yürümede güçlük başlar, idrar ve dışkı kaçırma olabilir ve ciddi düzeyde davranış bozukluğu görülür.
Alzheimer hastalığını tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi bugün için maalesefki yok. Ancak belli bir süre hastalığın ilerleme hızını durduracak ya da yavaşlatacak bazı yeni tedavi olanakları bulunmuyor.
Tedavide amaç hastanın günlük yaşam aktivitelerini daha uzun süre korunmasını sağlamaktır. Hasta ve hasta yakınlarının yaşamlarının kolaylaşmasına yardımcı olmaktır.
Alzheimer hastası ve yakınlarının bilmesi gerekenler: Öncelikle hastanın kendisine, cesaret ve güven duygusunu aşılamak gerekir. Hastaya her zaman yardım edilmeli ve bu yardımın hastaya kabul ettirilmesi gerekir.
Hastanın hislerini paylaşmak gerekir. Gerekirse hasta, doktora nasıl bir durumda olduğunu anlatmalı ve bu yönde de tedavi uygulanmalıdır.
Yapılacak işler için bir kağıda notlar alınmalıdır. Aynısı eşyaların yerini bulmak için de yapılmalıdır.
Alzheimer hastalarının araba sürmesi tehlikelidir. Bu yüzden bir kişinin, hastaya eşlik etmesi (şoför olarak) gerekir.
Hastanın sağlığına ve beslenmesine dikkat edilmelidir.
Hasta hobileri kısıtlanmamalıdır. Önceden yaptıklarını yapmaya devam etmelidir. Fakat çalışmayı bırakması gerekebilir.
Hastalık ilerlemeden, hastanın ilerideki bakım durumu görüşülmelidir.
Alzheimer, sadece kişinin kendisine değil, ailesine de maddi ve manevi yük getirdiğinden, bu hastalıkla yaşamaya alışmak ve başedebilmek için destek almak gerekir.
Alzheimer hastalığı konusundaki bilincin ve dayanışmanın geliştirilmesi amacıyla 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü olarak çeşitli etkinliklerle bu konuda bilgiler verilir. - -
Unutkanlık, günümüzde pek çoğumuza "Acaba Alzheimer başlangıcında mıyım?" sorusunu sorduruyor. Oysa günlük yaşamda karşılaştığımız unutkanlıkların tümü, yoğunluktan kaynaklanıyor.
Yaşımız ilerledikçe beynimizin fonksiyonlarında kayıplar yaşandığı gerçeği ise unutmamamız gerekenlerin başında geliyor.Peki beynimiz nasıl yaşlanıyor?Nöroloji Uzmanı Prof.Dr. Türker Şahiner, sağlıklı bir beynin yaşlanmasını on yıllık dilimlerle anlatıyor
Beynimiz de tıpkı diğer organlarımız gibi zaman içinde bazı değişimler yaşıyor. İyi genler ve sağlıklı bir yaşam tarzı, bu değişimin geciktirilmesini sağlasa da süreci tamamen durdurmak mümkün olmuyor. Nöronlar arasındaki bağlantılar bozulur. -
Genel kanının aksine beyindeki sinir hücreleri (nöronlar) yaşla birlikte toplu şekilde yok olmaz. Araştırmalar, ilerleyen yıllarla birlikte bazı nöronların kaybedildiğini, ancak yavaş da olsa yeni nöron üretiminin de olduğunu göstermektedir.
Beyin de asıl gerçekleşen sinir hücrelerinin küçülmeye başlamasıdır. Bunun bir sonucu olarak nöronlar arasındaki bağlantılar zaman içinde bozulmaya başlar. Bu, kimyasal ileticilerin kabiliyetinin zayıflaması anlamına gelmektedir.
Bu değişiklikler, yaş ilerledikçe beynin içinden geçen sinir akımlarının iletimine etki etmeye başlar ve bilişsel işlemin yavaşlayarak hafızamızdaki kayıtlı bilgiye erişiminde gecikmelere neden olur.
20'li yaşlar: Zihin kapasitesi dorukta - - Bu yaşlardaki insanlar uzun süreli anılar oluşturmak ve karmaşık muhakemeler yapabilmek açısından, zihinsel kapasitelerinin en üst noktasında olurlar. Bu yaşlar, yaratıcılığın zirve yaptığı yıllardır.
Birçok yazar, sanatçı ve müzisyen bu yaşlarda en önemli eserlerini ortaya koyarlar. Önemsiz derecede olsa da, beyinde nöron küçülmesi gibi minik fiziksel değişiklikler 20'li yaşlarda başlar.
30'lu yaşlar: İlk gerileme dönemi - - Bu yıllarda beyin hacmi, nöron küçülmesi yoluyla (önemsiz derecede bile olsa) ağır olarak gerilemeye devam eder. Yapılacak bilişsel testler, bazı bölgelerde meydana gelen küçük gerilemeleri tespit edebilir.
Fakat gerilemeye dair bu küçük işaretler, genellikle ne birey, ne de çevresindekiler tarafından fark edilir.
40'lı yaşlar: 'Evin numarası neydi?' - - Bu yaşlardaki pek çok insan, başta aktif (kısa dönem) hafıza alanı olmak üzere bazı zihinsel işlemlerde biraz yavaşladıklarını hissedecektir.
Telefon numaralarını hatırlamak, kafadan hesap yapmak veya hafızaya dayalı zorlu kâğıt oyunları oynamak, önceki yıllara göre daha yorucu olacaktır. Beyin hacmindeki yavaşlama ise devam edecek hatta hızlanacaktır.
50'li yaşlar:İki işi birden yapmak zor - Ellili yaşlar bir eşiktir. Bu yaşlardaki kişilerde yeni bir şey öğrenmek daha fazla zaman gerektirir. Kelimeleri ve isimleri hatırlamak eskiye oranla daha uzun sürer.
Aynı anda birden fazla işle meşgul olmak ise daha zordur. Bu dönemde ayrıntılara olan ilgi azalır, yaşanmış bir olayın gerçekleştiği yeri ve zamanı hatırlamak zorlaşır. Görsel ve mekânsal işlem yapmak ise daha güçtür.
60'lı yaşlar: 'Dilimin ucunda çıkaramıyorum' - - Bu yaşlarda beyin hacmindeki kayıplar devam eder. Beynin hafıza ve diğer bilişsel becerileri için gerekli olan yapılar tehlikeye açıktır. Söz konusu yapılar, gençlik yıllarına oranla yüzde 25 küçülmüş olabilir
50'li yaşlarda kendini göstermeye başlayan bilişsel değişiklikler, 60'lı yaşlarda daha fazla fark edilir hale gelir. Bilişsel işlem yapma hızı yavaşladığı için yeni bilgi öğrenme veya karmaşık zihinsel işlerde uzmanlaşmak zorlaşır.
Ayrıca odaklanmak ve dikkat dağıtıcı unsurlardan etkilenmemek güçleşir. Bu dönemde beyin yeni anılar oluşturmak ve anıları hatırlayacak çağrışımlar bulmakta zorlanır.
Bu yaşlarda, "Dilimin ucunda" deneyimleri giderek sıklaşır. Çünkü beyin, isim, tarih ve kelimelere erişebilmek için daha fazla emek harcamak zorundadır.
70'li yaşlar: Bilişsel beceride ciddi gerileme - - 70 ve 80'li yaşlarındaki insanların bilişsel kabiliyetleri büyük farklılıklar gösterir. Birçoğu bu yaşlarda uyanıklığını korumak bir yana, bilgi edinmeye devam eder.
Bedenleri yüksek tansiyon, diyabet, aşırı alkol kullanımı gibi sağlık sorunları nedeniyle tahrip olmuş insanlarda ise hafıza ve genel bilişsel becerilerde ciddi gerilemeler gözlemlenir.
Bunayacak kimseler bu bozukluğun belirtilerini genellikle 75-80 yaşları arasında göstermeye başlar.