Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Orucun faydaları nelerdir? | Sağlık Haberleri

        Ramazan ayı geldi, her gün birbirinden zengin iftar ve sahur sofraları bizi bekliyor. Ancak sahur ve iftar sofralarında bilinçsizce tüketilen yiyecekler sizi sağlığınızdan edebilir. Uzun saatler boyunca tutulan orucun ardından vücuda birden ve aşırı yüklenme sorunları da beraberinde getiriyor. Genelde iftar da masayı donatan yiyeceklerin çoğu şeker açısından yüklü ve kızartmalar oluyor. Bu da midede yanmaya ve şişkinliğe, gaza ve ağrıya neden oluyor. Demir nasıl paslanıyorsa bu yediğimiz yiyeceklerin içindeki serbest radikaller dediğimiz bazı maddeler, organlarımızı paslandırıyorlar.

        Ancak 17 saatlik uzun bir sürede tutulan oruç, vücudu dinlendiriyor ve adeta detoks görevi görüyor. Orucun sağlık için de bir fırsat olduğunu belirten İç Hastalıkları Uzmanı Yard. Doç. Dr. Engin Türkmen, “Oruç vücudun ihtiyacı olan tatil için iyi bir fırsat" diyor.

        ORUÇLA VÜCUT YENİLENİR

        Oruç dönemleri daha sağlıklı olmak için ideal bir dönemdir. Bir yıl boyunca hiç durmadan çalışan, kasların, sindirim organları ve karaciğerin tatile ihtiyacı var. Oruç da vücudun ihtiyacı olan tatil için iyi bir fırsattır. Bu sürede yıpranmış sindirim organları, kaslar ve karaciğerin kendini yenilemesi için iyi bir fırsattır. Yıpranmış hücreler tamir edilir, vücuttaki toksinler atılır, dokular yenilenir. Oruç, hücre yaşlanmasını geciktiren bir dönemdir. Ancak bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekiyor. Ramazan ayında düzensiz ve yanlış beslenirsek oruç bize fayda yerine zarar verebilir.

        İFTAR SOFRASI HASTA EDEBİLİR

        Oruçla beraber bütün gün yemek yemeyerek kalori alımımızı çok aza indirmiş oluyoruz. Bu aslında organlarımızın dinlenmesi için iyi bir fırsat. Ama aç olan bu organları iftar zamanı yiyecek bombardımanına tutarak onları daha da yorduğumuzun farkında olalım. Bir insan 17 saat aç kalıyor sonra şeker, karbonhidrat, proteini bir anda alırsa organlar buna dayanamaz. Bu şekilde beslenme basta mide gibi pek çok hastalığa sebep olabileceği gibi kilo artışını da beraberinde getirir. Ramazanda kilo artışlarının nedeni yanlış iftar sofraları.

        SAHURDA PROTEİN AĞIRLIKLI BESLENİN

        Ramazan boyunca kendinize özel bir beslenme programı oluşturmalısınız. Herkesin iftar ve sahur sofrası aynı olmamalıdır. İdeal kilodaysanız ve formunuzu korumak istiyorsanız aldığınız enerji miktarı ile verdiğiniz enerji miktarı eşit olmalı. Fazla kilonuz varsa az kalori alıp iftarda çok fazla tüketmeyip su içip az karbonhidrat ve bir miktar protein alırsanız kilo vermiş olursunuz. Formunu korumak isteyenler ideal kiloda olanlar, kilo aldırıcı karbonhidrat ve yağlarda fakir beslenmeli. Sahurda et, süt, yumurta, bezelye, mercimek, balık gibi protein ağırlıklı yiyecekler tüketilmeli. Çünkü proteinlerin hazmı uzundur, oruç boyunca tok tutar.

        SAHURDA AŞIRI KARBONHİDRAT TÜKETMEYİN

        Karbonhidratı aşırıya kaçmamak şartıyla iftarda değil sahurda almalıyız. Bu şekilde gün içerisinde ihtiyacımız olan enerjiyi sağlarız. Ancak sahurda çok fazla şekerli ürünler alırsak, karbonhidratı çok tüketirsek, yüksek şeker sizin pankreasta insülin salınımını artırır, insülin salınımı artınca hipoglisemi dediğimiz kan şekeri düşüklüğüyle karşı karşıya kalırız. Öğlen 11.00 – 12.00 gibi eller titremeye başlar, açıkma hissi, baş ağrıları görülür. Bu aslında sahurda aşırı karbonhidrat aldığımızın bir göstergesidir.

        AĞZIN ASETON GİBİ KOKMASI SAĞLIKLI BESLENMEYE İŞARET

        Karbonhidrat almayınca vücut, içerisinde var olan karnitin denilen bir madde ile birlikte yağlar yıkılır ve serbest yağ asitleri ve gliserol denilen iki bileşik ortaya çıkar. İşte bu serbest yağ asitleri beyin tarafından rahatlıkla kullanılabilir. Bunun kokusu aseton gibidir. Bu yüzden aç olan kişinin ağzı aseton gibi kokar. Oruçlu bir insanın ağzı aseton gibi kokuyorsa bu kişinin doğru ve iyi beslendiği anlamına gelir. Çünkü karbonhidratlar yerine yağlar yakılmaya başlar. Vücuttaki aşırı yağlar göbek çevresinde ve basen çevresinde yağlar yakılığı zaman serbest yağ asitleri ortaya çıkar. Serbest yağ asitleri yıkıldığı zaman vücudumuza enerji gelir. Bu yağ asitleri oldukça besleyicidir ve orucun daha kolay geçmesine yardımcı olur. Bu kişiler formlarını korudukları gibi bir iki kilo yağ atarlar vücuttan, attıkları yağlardan da kas dokusu oluşur.

        ÇORBADAN SONRA YEMEĞE 10 DAKİKA ARA VERİN

        Ramazan’ın sıcak yaz aylarına denk gelmesi sıvı, sodyum, potasyum kaybını ve şeker düşüklüğünü daha da artırır. İçi bol lifli şeker ve diğer besinler açısından oldukça orantılı bir besin kaynağı olan hurma ile oruc açmak en ideal olanıdır. Hurma bulamazsak zeytin de olabilir, bu şekilde kaybettiğimiz tuzu alabiliriz. Ardından bir bardak su içebiliriz. Sonra hafif çok sıcak olmayan bir çorba ile yemeğe başlabiliriz. Çorbayla yemeğe başladığımız zaman midemiz genleşir. Mide torba gibidir, akşama kadar aç kaldığında kapanır, açılma hareketi için su ve çorba yeterlidir. Mide kendine gelir. Sonrasında hemen ana yemeğe geçilmemeli. Midenin kendine gelmesi ve ana yemeğe geçmesi arasında 10 dakika zaman olmalıdır. Bu süre zarfında vücut kendine gelir, alarm merkezleri uyanır. Mideden bağırsaklara haber gider hazırlanır.

        İFTARDA ACI VE BAHARAT ÜLSER YAPAR

        Ana yemekte aşırı kızartmalar, şeker yükleyici yemekler mideyi rahatsız eden gıdalardan da uzak durun. Acı baharatlı, ekşi yiyeceklerden uzak durun. Mide içi asit dolmuş, yiyecek beklerken siz ikinci bir asit kaynağı yıpratıcı bir yiyecek gönderirseniz mide duvarını yaralayacak eyleri yerseniz bu mide duvarı birkaç gün sonra bir sürü yaralar ve çatlaklar açılır, önce gastrit sonra hiç mide şikayeti olmayan kişiler bile ülser gibi hastalıklarla karşı karşıya gelebilir. Bunları çok yemek istiyorsak iftarla sahur arası bir dönemde az miktarda yiyebilirsiniz, tok mideyle yiyelim. Sahurda yumurta ceviz balık yoğurt sütlaç tarzı besinler tüketilebilir.

        KRONİK HASTALAR DİKKAT!

        Eğer zeminde kalp yetersizliği, kronik böbrek hastalığı, ciddi şeker hastalığı, kronik astım şikayeti olanlar, gebeler, düzenli ilaç ya da insülin kullananlar, düzenli olarak diyalize giren hastaların oruç tutmaları sakıncalıdır. Çünkü uzun süre aç kalmak sıvı kaybı, elektroid kaybını beraberinde getirir. Sodyum, potasyum dengesizliğine yol açar. Şeker hastalarında şeker kontrolü zorlaşır. Bunun yanı sıra ülser gibi ciddi mide problemi olanların oruç tutması sakıncalıdır. Ancak herkesin vücudu açlığa farklı tepki verir, bu nedenle hastalar oruç tutmadan önce mutlaka hekimine danışmalıdır. Kolesterol ve tansiyon hastaları, romatizma hastaları ilaçlarını düzgün aldıkları sürece doktor kontrolünde tutabilirler.

        AÇIK HAVADA ÇALIŞANLAR HİPOGLİSEMİ; MASA BAŞI ÇALIŞANLAR KABIZLIK YAŞAYABİLİR

        Açık havada, sıcak altında ve ağır işlerde çalışanlar Ramazan boyunca çok daha fazla dikkatli olmalılar. Bu şekilde çalışanlar için sodyum, potasyum ve sıvı kaybı ön plandadır. Beslenmede yeterli miktarda tuz ve sıvı alınmalı. Daha fazla çok protein tüketmeliler, hipoglisemiye girmemeleri için tatlılardan uzak durmalılar. Masa başı çalışanlarda ise oruç döneminde kabızlık problemi olabilir. Bu kişiler ise iftarda ve sahurda lifli gıdalar ve yeşillik daha fazla tüketmeli. Sahurda bol sıvı almalılar.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa