Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Stil Milyonlarca kadını etkiliyor! Çikolata kisti kadın kısırlığının en önemli nedenlerinden biri

        Halk arasında çikolata kisti olarak bilinen endometriozis, dünyada yaklaşık 190 milyon kadının hayatını olumsuz etkiliyor. Çoğunlukla belirti vermeden ilerleyen hastalık, kimi kadında da şiddetli karın-kasık ağrısı ve kadının çocuk sahibi olamamasına varan büyük şikayetlere yol açıyor.

        ÇOCUK SAHİBİ OLAMAYAN KADINLARIN YÜZDE 50’SİNDE ENDOMETRİOZİS VAR

        Endometriozis Farkındalık Ayı kapsamında açıklamalarda bulunan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Sinem Ertaş, "Endometriozis, rahmin iç dokusuna (endometrium) benzeyen yapıların olması gereken yerin dışında rahim kas dokusu, yumurtalık ve karın içi organlarda yer almasıyla tanımlanan kronik inflamatuvar (iltihabi) bir hastalıktır. Etkilediği organlarda fonksiyon kaybına sebep olan kompleks bir yapıya sahiptir ve özellikle üreme çağındaki kadınları etkileyen bu hastalığın sıklığı genel popülasyonda yüzde 2-14 arasında değişirken, çocuk sahibi olamayan popülasyonda bu oran yüzde 50’ye ulaşabilmektedir" diyor.

        REKLAM

        EN SIK KARŞILAŞILAN SEMPTOMLAR: KRONİK AĞRI VE KISIRLIK

        Dünya genelinde yaklaşık 190 milyon kadının çikolata kistinden etkilendiğinin tahmin edildiğini dile getiren Doç. Dr. Sinem Ertaş, “Bu hastalık çoğunlukla hastalarda hiçbir semptoma sebep olmazken, bazı hastalarda kalıcı ve önemli sorunlara sebep olabilir. Hastalık bulgu verdiğinde ise en sık karşılaşılan semptomlar “kronik ağrı” ve “kısırlık” olur” diyor.

        HİÇ DOĞUM YAPMAMAK DA RİSK FAKTÖRÜ

        Endometriozis, östrojen hormonuyla ilişkili bir hastalık olarak değerlendiriliyor. Hastalığın risk faktörleriyle ilgili günümüze kadar birçok çalışma yapıldığını söyleyen Doç. Dr. Ertaş, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bilim dünyasında kabul görmüş bazı risk faktörleri; üreme çağında olmak, erken yaşta adet görmek, sık adet görmek, adet döneminde yoğun kanama olması, kısırlık öyküsü, aile öyküsü (kadınların birinci derece akrabalarında hastalığın gelişme riski 3-9 kat artabilir), doğumsal anomaliler, hiç doğum yapmamış olmak, doğum sonrası kısa süre emzirmek, bağışıklık sistemiyle ilgili hastalık öyküsüne sahip olmak, bazı kimyasallara maruz kalmak olarak sıralanabilir.”

        ADET DÖNEMİNDE KANLI ÖKSÜRÜK YAPABİLİYOR

        Kadınların hastalık sebebiyle yaşadıkları şikâyetleri anlatan Doç. Dr. Ertaş, “Adet döneminde şiddetli karın ve kasık ağrısı, çocuk sahibi olamamak, kronik karın ve kasık ağrısı, düzensiz adet görmek, cinsel ilişki sırasında ağrı, ağrıya bağlı cinsel isteksizlik, idrar yaparken ağrı ve/veya kanama, kabızlık ve dışkılama sırasında ağrı, dışkılama sırasında kanama, halsizlik ve kronik yorgunluk, bel ağrısı, bacağa vuran ağrı, omuz ağrısı, geçirilmiş cerrahi operasyon, yara yerinde adet döngüsü döneminde şişme, kızarma ve ağrı, adet döneminde artan öksürük, kanlı öksürük ve göğüs ağrısı olarak görülebilir” diyor.

        REKLAM

        SOSYAL HAYATI OLUMSUZ ETKİLİYOR

        Ağrı şikâyeti olan hastaların hayat kalitelerinin düştüğünü kaydeden Doç. Dr. Ertaş, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Günlük fiziksel aktivitelerin kısıtlanmasına sebep olabilecek şekilde şiddetli ağrı şikâyeti olan hastaların eğitim, aile, iş, özel ve sosyal hayatları etkilenir. Bu durum kişilerin genel iyilik halini bozar.”

        TANI ALMAK 12 YILI BULABİLİR

        Doç. Dr. Ertaş, ergenlikten menopoz dönemine kadar geniş bir yaş aralığını etkileyen bu hastalıkta, hastaların ağrı gibi bazı semptomlarını normalleştirdiklerini ya da kabul ettiklerini belirterek, şunları söylüyor: “Bu yaygın bir yaklaşım. Ayrıca hastalık kendini çeşitli bulgularla gösterebildiği için ilk şikâyetlerin başlamasından kesin tanının alınmasına kadar geçen süre uzayabiliyor ve ortalama bu süre 8 ile 12 yıl arasında değişiyor.”

        Hastalardan ayrıntılı öykü alındıktan sonra tam genital muayene yapılması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Ertaş, “Daha sonra sırasıyla endometriozis ultrasonografisinde uzmanlaşmış doktorlar tarafından yapılan ultrasonografiyle değerlendirme ve ardından çevre organ ve doku tutulumundan şüphelenilen durumlarda MR (Magnetik Rezonans) görüntülemesiyle değerlendirme yapılır. Tanı konulduktan sonra tedavi planı hastanın tıbbi öyküsü ve istekleri değerlendirilerek kişiselleştirilir ve düzenlenir. En sık görülen şikâyet olan ağrının tedavisinde ağrı kesiciler, hormonal tedaviler (doğum kontrol hapı vb.) ve cerrahi tedavi seçenekleri arasındayken, endometriozise bağlı olduğu düşünülen kısırlık tedavisi hasta özelliklerine göre planlanır. Ayrıca fizyoterapi, akupunktur, herbalizm, yoga, aromaterapi gibi tamamlayıcı ve mindfulness, homeopati, bitkisel tedaviler gibi alternatif tedaviler konusunda tedavi etkinliği açısından çalışmalar da devam ediyor” diyor.

        BU ŞİKAYETLERİ YAŞAYANLAR DOKTORA BAŞVURMALI

        Endometriozis hastalarının birden çok tıbbi bölümle yani multidisipliner bir yaklaşımla değerlendirilmelerinin tanı ve tedavi açısından çok önemli olduğunu ifade eden Ertaş, “Kendinizde veya bir yakınınızda bahsedilen bu şikâyetleri görüyorsanız, konuyla ilgili uzmanlara başvurmayı geciktirmeyin” diyor.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa