Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Marmara ve Ege'de her şey ortada | Son dakika haberleri

        Kimin nerede neden daha iyi durumda olduğundan, haklarındaki iddialarının kaynağına, partilisi hakkında kimin ne düşündüğünden propagandanın tüm unsurlarına kadar Marmara ve Ege’de sandık tam orta yerde duruyor.

        Seçmen ise bu denli her şeyin ortaya döküldüğü alanda kumpanyaya gelmiş gibi seyrediyor.

        Siyasetin üst katmanında yapılan tartışmalar da buna eklendiğinde iyice kafası karışan seçmen, sandığa gidip gitmemeyi sorguluyor.

        Nihat Zeybekçi’nin tarifiyle, “Edirne’den Antalya’ya çizilen hattın batı yakasındaki milliyetçi ve muhafazakarların” farklı yapıları nedeniyle bu sorgulama muhafazakar tabanda çok daha fazla sorgulanıyor.

        Kararsızların da sürekli karar değiştirmesine aracılık ediyor.

        Bazı bölgelerde olduğu gibi Marmara ve Ege’de de en önemli gelişme ilçelerde yaşanacak.

        Birinin bittiği yerde ötekinin başladığı, Türkiye’nin büyükşehirlerinin üçte birinin yer aldığı, tarıma dayalı ekonominin yüksek olduğu Marmara ve Ege bölgesinde en önemli konu geçim sıkıntısı ve girdi maliyetleri.

        Bursa’daki kestane, Aydın’daki incir üreticisi çiftçi de aynı şeyden yakınıyor, ancak diğerinin meseleyi çözeceğine olan inancı da bulunmadığı için kararsız kalmış bekliyor.

        Kararsızların sayısındaki artış ve ittifaklarla seçime gidilmesi, “Nasıl olsa yine onlar kazanır” algısının sonlanıp, “Ben de kazanabilirim” veya “Ben de kaybedebilirim” şekline dönüşmesine neden olmuş.

        Aday belirleme süreçleri nedeniyle sahaya geç inen Cumhur İttifakı’nın, son dönem bu açığını kapattığı, Millet İttifakı’nın da önceden sahaya çıkmış avantajını en iyi şekilde kullandığı bölgede, seçimin ağırlığı diğer bölgelerden daha fazla hissediliyor.

        Nedeni de kent büyüklüğündeki ilçelerdeki çekişmenin de büyükşehirler kadar önemli olması…

        ALGILARIN DEĞİŞTİĞİ KENT

        Bursa’da seçimler yıllardır merkez sağ hakimiyetinde geçer...

        Çoğunlukla da kentin önde gelen işadamları ve sivil toplum önderlerinin siyasetin içinde bizzat yer alması nedeniyle, sahaya hakimiyetleri yüksektir.

        Bu nedenle de merkez sağ partilerin Bursa’yı kazanmalarına kesin gözüyle bakılırdı.

        Seçim sürecinin başlangıcında gittiğim Bursa’da durum eskiden farklı değildi.

        AK Parti’nin adayı, Recep Altepe’nin AK Parti’nin isteğiyle görevinden ayrılması sonrası Büyükşehir Belediye Başkanlığını gelen Alinur Aktaş’ın rahat alacağına inanılıyordu.

        CHP’li Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey da yine bundan kaynaklansa gerek o tarihlerde lideri Kılıçdaroğlu’nun önerisine sıcak bakmayan bir tarzı vardı.

        Ne zaman ki taraflar sahaya indi, “kesin kazanırım” diyen o kadar kolay olmadığını, “kazanamam” diyen de o kadar zor olmadığını fark etti ve kıran kırana yarış başladı.

        Ancak her ikisinin de iç sorunlardan kaynaklanmayan handikapları var; 1999’dan bu yana Belediye Başkanı olan Bozbey açısından en büyük sıkıntı ilçe belediye başkanı ve belediye meclis üyelikleri döneminde yaşanan gerilimlerle katmerlenmiş teşkilat sorunu...

        Son dönem bütün kırgınlıklar aşılmış, herkes seçime yüklenmeye başlamış.

        Bunda Nilüfer’e yatırım yapan her kesime parti ayrımı gözetmeksizin yardımcı olan Bozbey’in sırtını dayadığı güçlü destek etkili olmuş; ötekiyle de yol yürünebileceği ve hedefe ulaşılabileceğini teşkilatına göstermiş.

        CADDELERİN İSMİ TARTIŞMASI

        Altepe’nin istifasıyla boşalan Büyükşehir Başkanlığı’na, İnegöl Belediye Başkanlığı görevinden gelen Alinur Aktaş için handikap ise İnegöllü olması.

        Çünkü Niğde ile Bor arasında ezeli rekabet neyse, Bursa ile İnegöl arasında da aynısı sürüyor; Aktaş da bu açığı göreve geldiği günden bu yana hizmet odaklı çabasıyla kapatmaya gayret ediyor.

        İki adayın çekişmesi ise cadde, yol ve bina üzerinden sürüyor...

        En büyük caddesinin adı Fatih Sultan Mehmet iken Aktaş’ın, “Nilüferde Türk büyüklerinin isimlerinin verildiği caddelerin olmadığına” yönelik sözleri sürekli yankı yaptırılıyor.

        Bozbey açısından ise bölgenin binalarla beton yığınına döndürdüğü ileri sürülüyor.

        Karşı taraf ise “İnsanlar sinema, tiyatroya, piknik yapmaya Nilüfer’e geliyor; Tiyatro Festivali devam ediyor, biletler günler öncesinden satılıyor” yanıtını veriyor.

        KAYHAN USULÜ

        Büyük fabrikaları nedeniyle çevre illerin gözdesi olan Bursa’da en önemli sorun ise işsizlik ve geçim sıkıntısı haline gelmiş bulunuyor.

        Bu da sahayı etkiliyor…

        Bursa’nın ünlü Kayhan usulü pideli köftesini yapan Nail Sünneli, kimsenin para harcamak istemediğini belirtti, turist sayısındaki düşüşün de etkilediğini vurguladı.

        Bursa şivesiyle, “Herkes şahsi fuzuliden (kişisel harcamasından) kısıyor” dedi…

        Manav Ömer Demiröz, AK Parti’nin önemli hizmetlerinin olduğunu, Aktaş’ın göreve geldikten sonra iyi çalıştığını belirtti.

        Semt arasında sucuk ve kavurma satan Hasbi Düzalan, “Erdoğan’a ekonomik terör operasyonu çekiyorlar, bunu yapanı da İzmir’den denize dökeriz Alimallah” dedi ve oyunun Cumhur İttifakı adaylarına olacağını söyledi.

        "BEN HEP OY VERİYORUM BÖYLEYİM,

        ONLAR OY VERMEDİĞİ HALDE ÖYLE"

        Koza Han’da ipek ürünler satan Eda Arık ve Ece Köşger, “Bu kez oyumuz eskisi gibi olmayacak” dedi ve turistin gelmemesinden yakındı, elektrik, doğalgaz fiyatlarının artmasından şikayet etti.

        Ulus semtinde berberlik yapan Şeref Öngör ise kapısının önünde akan çamurlu suyu ve kaldırımsız caddesini gösterip hayıflandı:

        “Ben her seçim oy veriyorum böyleyim; Nilüferdekiler oy vermediği halde öyle!... Ben çamur, onlar lüks içinde. Bir de apartmanları diktiler, parayı da bankaya ektiler, faizini alıp yan gelip yatıyorlar, ben de sabahtan akşama kadar makas sallıyorum…”

        Seyyar sucuk yoğurt satıcısı Murat Hakyemez, AK Parti’nin belediyede önemli hizmetler verdiğini söyledi, “Ekonomik terör saldırısını yeneceğiz” dedi.

        Biraz ilerisindeki Abdülhamit Çaldıran ve Ömer Erkal asgari ücret aldıklarını ve geçinemediklerini belirtti, seyyar şekerlemeci Ekrem Kaya ile İbrahim Tunç ise geçim sıkıntısından yakındı, satışlarının çok düştüğünü belirterek, “İnsanlar tatlı yiyemez oldu” diye yakındı.

        CUMHUR İTTİFAKI'NIN SAHA HAKİMİYETİ…

        Cumhur İttifakı’nın ilk başlardaki soğukluğunu büyük oranda attığı Bursa’da, her aday da kararsız seçmeni hedeflemiş…

        AK Parti İl Başkanı Ayhan Salman, göreve geldiği 1,5 yıl boyunca sahadan hiç çıkmadığını belirtti.

        Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine geldiği günden bu yana da Alinur Aktaş’ın yoğun çalıştığına dikkat çekti.

        Ekonomik sorunların abartıldığını ve manipüle edildiğini de söyleyen Salman, Bursa’ya 4.0 sanayini kuracaklarını bildirdi.

        “Çıtayı çok yükselttiğimiz için kimse temel belediyecilikten söz etmiyor” diyen Salman, 2017 sonu itibarıyla Bursa’daki araç sayısına 55 bin yeni otomobilin eklendiğini bildirdi ve “Bu da herkesin ikinci otomobile ulaşmış olduğunun göstergesi” dedi.

        Sahada olduğu için bir araya gelemeyip, telefonla görüşme imkanı bulduğum MHP İl Başkanı Cihangir Kalkancı ilk aşamada sahada görülen tutukluğun aşıldığını ve tam hakimiyet sağlandığını belirtti.

        “Büyükşehri ve ilçeleri almamızda bir sıkıntı yok” dedi.

        BOZBEY’İN KİŞİSEL GÜCÜ

        Ankara’da Mansur Yavaş seçimi kişisel oylarıyla nasıl sürüklüyorsa, Bursa için de CHP açısından Bozbey öyle...

        Yirmi yıldır sürdürdüğü belediye başkanlığının yanı sıra, başka bölgelerdeki her insana dokunmuş.

        AK Parti, MHP ayrımı yapmadan tüm işadamları ile samimi ilişki kurmuş.

        Bu da Millet İttifakı'nın Bozbey adında buluşmasına yol açmış; diğer ilçeleri de etkisi altına almış.

        Bursa’da oyları yüzde 5,5'e ulaşan HDP ise Büyükşehir’de çıkarmamış, İnegöl ve Yenişehir’de aday göstermiş.

        CHP İl Başkanı Hüseyin Akkuş, AK Parti döneminde Bursa trafiğinin içinden çıkılmaz hale getirildiğini, herkesin sorundan yakındığını belirtti.

        Yeniden yapılanma çerçevesinde kent merkezinin düzenlemesi gerektiğine dikkat çekti ve imar planlamasındaki yanlışlara işaret etti.

        Akkuş, “Sağ yönetimler Bursa’nın kimliğini bozdular” iddiasında bulundu, ilçeler dahil çok yerde seçimi kazanacaklarını belirtti.

        Yarışın başa baş geçtiği Bursa’da görünen o ki galibi fotofiniş belirleyecek.

        İYİ Parti İl Başkanı’na ise ulaşamadığımız için burada görüşlerine yer verme olanağım olmadı.

        Seçmen sandığa gittiğinde ötekine oy vermekte hangi oranda rahat davranacağı da başkanların kaderinin tayini olacak...

        BALIKESİR’DE KIR İLE MERKEZİN MÜCADELESİ

        İlçelerinin kentinden büyük olduğu büyükşehirlerden biri de Balıkesir...

        Cumhur İttifakı’nın AK Partili Karesi Belediye Başkanı Yücel Yılmaz’ı, Millet İttifakı’nın da İYİ Parti Milletvekili İsmail Ok’u çıkardığı ilde yarış tam anlamıyla başabaş gidiyor.

        İttifaklar arası bölüşümde, AK Parti’nin 17, MHP’nin 3; diğer tarafta CHP’nin 15, İYİ Parti’nin 5 ilçeyi aldığı Balıkesir’de yarışın ilk adımında hem ittifaklar hem de parti içleri karışmış.

        AHMET AKIN EFEKTİ

        Bunun en çarpıcı tarafı da CHP…

        Milletvekili Ahmet Akın’ı önceden ilan edip sahaya süren CHP, ittifak görüşmelerinde yaşanan kriz üzerine Akın’ı geri çekmiş.

        Akın da bunu sorun yapmamış.

        Hatta Kılıçdaroğlu danışmanlığına getirip, seçim gezilerine gideceği illeri önceden teftiş etme ve genel durum raporu çıkarma görevi vermiş; ancak tabandaki tepki ilk aşamada yüksek olmuş.

        Ancak hafta başında CHP lideri Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Akşener’in ortak mitingine çok sayıda CHP’linin gelmiş olması kırgınlıkların giderildiği şeklinde değerlendirildi.

        Arkadaşım Mahmut Acaröz ile sahada dolaşırken özellikle AK Parti ve MHP kanadından “Ahmet Akın olsaydı seçimi daha rahat alırdı” cümlelerinin gelmesi de dikkat çekiciydi.

        ESKİLERLE YOLLAR AYRILDI

        Seçimin ilk günlerinde CHP’de yaşanan bir diğer gelişme ise Bandırma ve Edremit gibi iki büyük ilçenin mevcut belediye başkanlarının tekrar aday gösterilmemeleri.

        Edremit Belediye Başkanı Kamil Saka anında CHP’den istifa ederken, Bandırma Belediye Başkanı Dursun Mirza, kendisinin Kılıçdaroğlu’ndan daha köklü bir CHP’li olduğunu belirterek, yerine gösterilen adayı destekleme kararı almış.

        Balıkesir’de Millet İttifakı adayı Ok açısından en önemli nokta, CHP’li seçmenden hangi oranda sandığa gitmeyenin olacağı ve geçmişte MHP’ye oy veren seçmenden hangi oranda oy çekeceği...

        CHP İl Başkanı Serkan Sarı, et ve süt üretimiyle Türkiye’nin ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Balıkesir’in son dönem sadece vaat siyaseti ile oyalandığını belirtti.

        Ahmet Akın’ın adaylıktan çekilmesine tepkisini sert koyduğunu belirten Sarı, o günlerin geride kaldığını belirtti, “Hayır bloku olarak hareket ediyoruz, tepkiler geride kaldı, Sayın Ok ile birlikte dolaşıyoruz” dedi.

        Bandırma Belediye Başkanı Dursun Mirza’nın 32 yıldır bu görevi yürüttüğünü de anımsattı ve “Kendisi büyüğümüzdür, her daim faydalanacağımız önemli bir ismimiz” dedi.

        Sarı, iki partinin ortak mitinginde de en fazla çaba gösterenler arasında yer aldı.

        İYİ Parti İl Başkanı Nedim Tuna ise 20 ilçeden 6’sında çıkardıkları adayı CHP’nin de destekleyeceğini belirtti, ekonomik krizin etkilerinin çok etkilediğini ve tarım kesiminin geçim sıkıntısı çektiğini vurguladı.

        “Ekonominin bu durumunu gölgelemek için her türlü iddiayı ortaya atıyorlar” dedi.

        Balıkesir Belediye Başkanlığı görevinde de bulunan Millet İttifakı adayı İsmail Ok, milletvekili seçiminde de çok dolaştığı kırsal kesimden desteğini daha çok buluyor.

        TERSİNE DÖNÜŞ...

        Daha önce siyasette sağ kesim kırsaldan, sol ve liberal kesim ise kentten destek alırdı.

        ArkadaşımMahmut Acarözile dolaştığımız Balıkesir’de bu durum tersine dönmüş, Büyükşehir adayı AK Partili Karesi Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, yaptığı hizmetler nedeniyle de kent merkezinde daha etkili olmuş.

        Ancak, seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur’un yerine atanan Zekai Kafaoğlu’nu da aday göstermeyip, Yılmaz’ı çıkarmış.

        AK Parti İl Başkanı Ahmet Sağlam, Yücel Yılmaz’ın özel hayatında da başarılı olduğunu belirtti, tanınırlığını kırsal kesimde ve ilçelerde mitinglerde yükselteceklerini söyledi.

        MHP İl Başkanı Orhan Dereli ise Büyükşehir için hazırladıkları Nazmi Başaran’ı Ayvalık’a kaydırdıklarını belirtti, “Biz ilçelere yoğunlaştık, oralarda var gücümüzle çalışıyoruz” dedi.

        Balıkesir’de en büyük sorun tarımsal geçime dayanıyor olması nedeniyle girdi maliyetleri.

        Ayakkabı tamircisi İbrahim Kılıç, ayakkabı tabanını 10 liradan alırken 20 liraya çıktığını, diğer malzemeler de eklendiğinde yeni ayakkabı fiyatına yaklaştığını bu nedenle de insanların tamir yerine, yenisini almaya yöneldiğini belirtti.

        “Sağlıksız marka düşkünü olduk” derken, sokakta karşılaştığımız Şaban Çekim, kent merkezinde 5 yıldızlı oteli olmayan tek büyükşehir olduklarını belirtti ve “AK Partiliyim, kırgınlıklar var ama önemli değil, kısa sürede çözeriz” dedi.

        Balıkesir’de bıçak sırtı devam eden seçim, ikili yarışa dönüşmüş...

        KIRGINLARIN BİRLİKTELİĞİ

        Manisa için söylenecek tek kelime, diyalektik kuramı zıtların birlikteliğinin Büyükşehir’in her hücresine sirayet etmesi.

        Tam anlamıyla, hem de bütün kesim ve ittifaklarda “kırgınların birlikteliğine” tanıklık ediliyor.

        Ancak, çocukların bir anda sessiz kalıp, hareket etmeme üzerine kurulu “tıp…” oyunundaki gibi, taraflar kırgınlıklarını bir süreliğine dondurmuş, ancak uzun sürmemiş, kıpırdayanlar artmış.

        Bunun en iyi örneği de AK Parti’nin Manisa’daki en köklü ismi Bülent Arınç’ın bir süre önce Millet İttifakı’nın adayı MHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün’e yönelik sözleri…

        Bunlar kırgınlık yaratsa da karşılıklı sert tartışmalara yol açmıyor, ama kimse de söyleyeceğinden geri durmuyor.

        Belki buna neden de kente yerleşik halkın kültürel ve etnik çeşitliliği…

        Geçerken tesadüfen uğradığım malzeme satıcısı Efkan Şanlı, Manisa’yı anlatırken kendini örnek gösterdi, “Babam Bulgar, annem Yugoslav, eşim Selanikli…” dedi, ekonomik sorunun kendilerini de etkilediğini belirtti.

        Simit satıcısı Ayşegül Kuş’un hayat pahalılığından yakınırken, kendisinden simit alan Aynur Altun, “Kimse nankör olmamalı, bu yıl 60 torba kömür geldi de ısındım. İnsanlar yaşlılık yardımı da alıyor, her eve gıda yardımı da gönderiliyor. Ben AK Parti’den memnunum” dedi.

        Türkiye’nin her tarafına diktiği 8 köşeli kasketlerden satan Fethi Gönül ise ekonomik durgunluktan yakındı, 8 köşeli kaskete olan ilginin arttığının da altını çizdi.

        HER SÖZ SİYASETİ YENİDEN DİZİYOR

        Geçen seçim bütün ilçelerindeki belediye başkanlıkları Cumhur İttifakı'nın eline geçen Manisa’da bu seçimde aynı durumun olmayacağını partililer de kabul ediyor.

        Cumhur İttifakının, MHP’li mevcut Belediye Başkanı Cengiz Ergün’ü, Millet İttifakı'nın ise İYİ Parti lideri Meral Akşener’in, TBMM Grubu'ndaki tanıtım töreninde, “Kazanacaksın, yoksa anne terliğini yersin…” dediği Orkun Şıktaşlı…

        Şıktaşlı’nın geçmişte AK Parti, DP, MHP ve bugün de İYİ Parti'de siyaset yapıyor olması, her kesime ulaşımını kolaylaştırmış.

        Arınç’ın konuşmasında olduğu gibi, bir söylemin siyasetin taşlarını yeniden tasarımladığı Manisa’da, seçim öncesi en önemli gelişme de İYİ Parti’den seçilen milletvekili Tamer Akkal’ın AK Parti’ye geçişi…

        Ancak, Manisa Milletvekili CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, bunu lehe çevirmek için propaganda yöntemi geliştirmiş; rastladığı bütün İYİ Partililere Akbaş’ın ayrılmasını anımsatarak şöyle diyor:

        “Bundan böyle sizin milletvekilinizim, benim için Güneş (İYİ Parti amblemi) Altı Ok (CHP amblemi) hükmündedir…”

        Bu da başlangıçta ittifakın Büyükşehir adayı Şıktaşlı’ya soğuk yaklaşan CHP’lileri de harekete geçiriyor.

        AK Parti’nin, geçmişte var olan kırgınlıkları bir kenara bırakıp Cengiz Ergün’e tam destek verdiği Manisa’da, MHP de iç çekişmelerini dondurmuş halde seçime tam asılıyor.

        AK Parti İl Başkanları arasında dinamik yapısıyla bilinen Berk Mersinli, Büyükşehiri alma konusunda şüphesinin bulunmadığını belirtti.

        İlçelerin 11’inde kendilerinin, 6’sında ise MHP’nin aday çıkardığını vurguladı ve yakalanan işbirliğine örnek göstermek için, “Şeyhzadeler semtindeki ortak mitingden geliyorum, taban da birlikte hareket ediyor” dedi.

        MİLLET İTTİFAKININ DİNAMİZMİ

        Geçen seçim CHP’nin sıfır çektiği Manisa’nın Akhisar, Alaşehir, Gölmarmara, Salihli, Saruhanlı, Köprübaşı, Kula, Sarıgöl ve Turgutlu’da var gücüyle bastıran Millet İttifakı iddialı.

        CHP İl Başkanı Semih Balaban da bu duruma dikkat çekti ve “Orkun Şıktaşlı bizim için iyi bir aday, Manisa CHP’ye bırakılsa biz de iki dil bilen, vizyonu olan Şıktaşlı’yı aday yapardık” dedi.

        İttifak görüşmeleri sonucu 10 ilçenin kendilerinde kaldığını belirten Balaban, diğer bazı ilçelerde de rastlanıldığı gibi Turgutlu’da da Belediye Başkanı Serhat Orhan’ın AK Parti’den ayrılıp BBP’den aday olmasının şanslarını arttırdığını söyledi, “AK Partililer, BBP’ye kaydı” dedi.

        Kula’nın da arasında bulunduğu bazı ilçelerde bölgede hala etkisi süren ANAP ve DYP kökenli adayları çıkarmış olmalarının da belirtti ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun tarımsal modelinin komşu il olmaları nedeniyle kendilerini de yaradığını belirtip ekledi:

        “Hem Aydın, hem de İzmir’de Büyükşehir Belediye başkanlarımızın tarım kesimine götürdükleri hizmetler ve tarımsal model, bize olumlu etki yaptı…”

        İyi Parti İl Başkanı Hasan Eryılmaz da “övünülecek bir ittifak çalışması” içinde olduklarını belirtti.

        Her kesimin oyunu aldıklarını gördüklerine de dikkat çekti ve “Milliyetçi, muhafazakar, Kürt, Türk gibi ayrıştırma yapmadan her kesimin oyunu rahatlıkla alıyoruz, zaten bütün suçlamaları da bundan dolayı, ama aldırmıyoruz” dedi.

        KÖYLÜYE DÖNÜŞ

        Ege’nin diğer il ve ilçelerinde de rastlandığı gibi CHP Köy-Kent projesini yeniden canlandırmış ve kooperatifçilik merkezli tarımsal model uygulaması ile köylüye ulaşmaya başlamış.

        Köylü de bu modelle kazandığını ve daha az harcama ve zahmetle daha çok kazandığını görünce bugüne kadar uzak durduğu CHP’ye yakınlaşmış, hatta barışmış.

        CAZİP, CAZİP TAKENDİK

        Arkadaşım Ahmet Ünsal ile dolaştığım Manisa’dan Aydın’a doğru giderken uğradığımız Germencik’te karşılaştığımız çiftçiler de bunun göstergesi oldu.

        Traktör yanında sohbet ettiğimiz çiftçi Mehmet Demir, bankalardan yakındı ve ekledi:

        “Bize sürekli olarak traktörü, tarım makinalarını çok ucuz, çok cazip diye süsleyip sattılar. 40 dönüm tarlayı 2 saatte sürecek, ihtiyacımız olmayan 500 beygir traktörü aldırdılar. Banka cazip, cazip diyerek herkesi kaldırdı, birçok kişinin tarlası da şimdi cazip cazip tükendi, hacze gitti…”

        Çiftçi Ali Hepşen de bu yıl yağışların fazla olmasının ürünü etkilediğini buna bir de girdi maliyetlerindeki artışın bindiğini belirtti, “İncirden 10 ton alınırken, 2 tona indi, pamukta ise 600 tondan 300 tona düştü” dedi.

        ÇOBANIN GÖRÜŞÜ

        Türkiye’de bir dönem “Benim oyum ile çobanın oyu bir mi?” tartışmasına konu olmuştu.

        Ben de köy yollarında ilerlerken İncirliova kırsalında karşılaştığım keçi çobanı Seyhan Oncu’nun yanına gidip tercihini sordum.

        Oncul, AK Partili olduğunu, İncirliova’nın MHP’li belediyesinin yeterince çalışmadığından yakındı ve “Artık ittifak içinde ortağız, oyumu yine onlara vereceğim” dedi.

        Türkiye’de geçim sıkıntısı diye bir sorunun olmadığını, sakatlık aylığı aldığını, keçilerin de kayınpederine ait olduğunu belirtti.

        Bu sırada ilginç bir gelişme yaşadık; dürbünle gözetliyor olsalar gerek, keçiler biraz yol kenarına inince yanımızda motosikletli, üzerinde belediyeden olduğu belirten elbisesi olan bir görevli, motorun üzerinde sanki at binmiş tavrıyla yanımızda bitti ve çoban Oncu’yu sert dille uyardı, o da keçilerini alıp uzaklaştı…

        EFELERİN YARIŞI

        Aydın’a girince, adayların birbirine sözleri, sahada yaşanan yarışı görünce seçimin aslında bu kentte yaşandığına tanıklık ettim.

        Hem de ne mücadele…

        Arkadaşım Durmuş Ali Kılınç ile dolaştığımız Aydın’da, enginar tarlasında ot temizleyen Sabiha Çullu, Cemile Güleç ve Fatma Sezer, günlük 55 lira aldıklarını belirterek, “Sabah gün ağrırken geldik, akşama kadar çalışacağız, aldığımız kendi ihtiyacımıza yetmiyor” diye yakındı.

        Tarla sepeti yapıp, at arabalarının üzerinde satan Songül ve Bayram İnal ise sepet satışlarının düşmesinden yakındı.

        Tarlasında çalışırken rastladığımız Semra ve Ümit Utaş ise girdi maliyetlerinin kendilerini sıkıntıya soktuğunu söyledi.

        CHP KIRSALI KEŞFETMİŞ

        Tarım kesiminde dikkat çeken ise Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun, geçen seçimlerde rastlanmayan etkisiydi.

        Buna da Çerçioğlu’nun köylere süt koyunu, inek ve manda dağıtımı etken olmuş; ayrıca çiftçinin elinde kalan portakalı da doğrudan satın alıp, belediye çalışanlarına dağıtmış, bazılarının da suyunu sıktırmış satıştan elde edilen karı da yine çiftçiye yollamış.

        Köylerde ise evlere kadar su ve kanalizasyon götürmüş, sıcak asfalt döktürmüş.

        Yoksullar için kurduğu 2 yemek fabrikasından 6 bini aşkın yoksul haneye sıcak yemek servisi yapmaya başlamış.

        AYBA adını verdiği sağlık sistemiyle köylere, hemşire ve doktor ve ilaç desteğinin Sağlık Bakanlığı tarafından yasaklanması da Çerçioğlu’na propaganda malzemesi olmuş.

        “Ege…” adı altında kurduğu süt, et marketleri ise kentlinin beğenisini kazanmış.

        Bir zamanlar CHP’nin uluşmakta zorluk çektiği kesimlere ulaşmış, özellikle büyük köylerde kurduğu süt toplama merkezlerinde ürününün karşılığını hemen teslim etmesi köylü ile arasında önemli bağlılık yaratmış.

        10 GÜNDE ULAŞILAMAYAN CHP’NİN İL BAŞKANI

        Çerçioğlu bireysel olarak sahada etkin çalışırken, CHP’de her güçlü belediye başkanının bulunduğu ildeki örgüt yapısı burada da ortaya çıkmış.

        Bunun en iyi örneğini de bizzat yaşadım.

        Aydın’a gitmeden önce cep telefonunu hiç açmayan CHP İl Başkanı Ali Çankır’ı makamından 10 gün boyunca ve aynı saatte sürekli aradım ve Aydın’da kalacağım günleri belirtip randevu talebinde bulundum.

        Durmuş Ali arkadaşım ve ben her aradığımızda sekreterinden aynı yanıtı aldık:

        “İl Başkanımız bugün çok yoğun, müsait olduklarında size dönecek…”

        Günler ilerledikçe randevu talebi sekterin ses tonundaki bıkkınlığa da yansıdı.

        Sonunda onuncu aradığımda randevu talebimi geri çektiğimi ilettim.

        İl Başkanı’nın sekreteri ile Aydın kent merkezinde bu konuşmayı yaparken, tesadüf eseri oradan geçmekte olan bir gazeteci arkadaşım görüp yanıma gelerek hal hatır sordu.

        Ben de on gündür aynı saatte Durmuş Ali Kılınç ile CHP İl Başkanımızı aradığımızı ve ulaşamadığımızı, bunun üzerine randevu talebini geri çekmekle uğraştığımı söyleyince gülmeye başladı ve yanımdan uzaklaştı.

        KAHVALTIDA GELEN TELEFON

        Çok geçmedi cep telefonumdan Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu arayıp sabah kahvaltı davetinde bulundu.

        Ertesi gün Çerçioğlu’nun yanına gittiğimde, İl Başkanı olduğunu belirttiği kişi de yanımıza geldi.

        Kendisine, “Sizden adaylık, belediye meclis üyeliği falan istemiyorum, sadece görüşünüzü alıp yansıtmak için aradım” dedim.

        Tam cümlemi bitirmiştim ki cep telefonum çalmaya başladı, 10 gündür çevirdiğim için numara tanıdıktı, İl Başkanı’nın sekreteri arıyordu.

        Diğerlerinin de duyması için hoparlörü açtım; aynen şunları söyledi:

        “Siz dün randevunuzu geri çektiniz ama, İl Başkanıma bu durumu ilettim. Bugün de müsait olamayacağını, yarın da çok yoğun olduğunu belirtti. Aydın’da kalırsanız sizinle belki ertesi gün akşam saatlerinde görüşebilir…”

        Çerçioğlu oturduğu sandalyeden düşüyordu…

        İl Başkanı ise “Başkanım aşağıda bekleyenlerimiz çok fazlalaştı…” diyerek kahvaltının başlamadan sonlandırılması peşindeydi…

        Çerçioğlu söylenmesi gerekeni söyledi…

        TARTIŞMA SUDAN ÇIKTI

        Millet İttifakının, “topuklu Efe” lakabı takılan CHP’li Büyükşehir Başkanı Özlem Çerçioğlu’nu, Millet İttifakı'nın ise her seçim performansını arttıran AK Parti Milletvekili Mustafa Savaş’ı aday çıkardığı Aydın’da ilçelerde de kıran kırana yarış devam ediyor.

        Aydın’da adaylar arasındaki tartışmanın odağında ise su var…

        Savaş, Büyükşehir belediyesinin yüksek fiyattan su sattığını ileri sürüyor, Çerçioğlu buna karşın “Elektrik fiyatını indirin, ben de kuyudan çektiğim suyu bedava vereyim” diyor.

        EZELİ REKABET

        Geçen seçim, 2014’te de birbiriyle yarışan Çerçioğlu ile Savaş arasındaki mücadele Aydın’ın en önemli konusu olmuş durumda.

        Millet İttifakı da bu eleştirilere karşılık, jeotermal enerji üreten firmaların arazide yarattığı olumuz etkiye ve her seçim söz verilip bir türlü hayata geçirilmeyen yatırımlara atıf yapıyor.

        HDP’nin geçen seçim yüzde 6 oy aldığı kentte, ilçelerde aday gösterilmeyenlerin başka partilere geçmesi de yarışı farklılaştırıyor.

        Bunun en dikkat çeken ilçelerinden biri de Didim…

        İki dönem CHP'den seçilen, geçen dönem de DSP’den Belediye Başkan adayı olup kaybeden Mümin Kamacı, CHP aday göstermeyince AK Parti’ye geçti.

        Karpuzlu’nun MHP kökenli eski Belediye Başkanı Tuğrul Ozan da CHP’den aday oldu.

        “BİZ DE KENTTE VAR OLDUK…”

        AK Parti’nin tecrübeli İl Başkanı Ömer Özmen, MHP ile ittifakın Aydın’da seçimi kendileri açısından rahatlattığını söyledi.

        Söke, Kuşadası, Didim’de iddialı olduklarını bildirdi.

        Mustafa Savaş’ın adaylığının da büyük etki yaptığı söyledi.

        Özmen, CHP’nin son dönem kırsala yönelik çabalarını da görmezden gelmediğini belirterek, “Onlar daha önce dağda biz ise kentte etkili değildik. Şimdi biz de kentte varız, Büyükşehir ile birlikte merkez ilçe belediye başkanlıklarında da iddialıyız” dedi.

        Özmen, kentin geri kaldığını, hükümetin gücünün de Mustafa Savaş ile birlikte kente akmasının Aydın’ın daha aydın hale gelmesini sağlayacağını söyledi.

        MHP İl Başkanı Burak Pehlivan, uyum içinde çalıştıklarını belirtti.

        “Millet İttifakı Belediye Meclis listelerine HDP’den isimler koydu” iddiasında bulundu.

        Aydın’ın otopark, trafik sorununun her geçen gün büyüdüğünü, belediye otoparklarının çok pahalı olduğunu, turizmde geri kaldığını belirtti.

        Hükümetin desteği geldiğinde bu sorunların da aşılacağına vurgu yaptı.

        MİLLETVEKİLLERİ SAHADA

        İYİ Parti Başkanı Cemal Sarı ise kırsaldan da büyük destek aldıklarını söyledi ve 5 ilçede kendi adaylarının çıktığını belirterek, “CHP ile bu ilçelerde birlikte etkili çalışıyoruz” dedi.

        “Doğulu vatandaşlarımıza yönelik sözler burada kırıcı etki yaratıyor” diyen Sarı, “Geçen seçim FETÖ, bu seçim HDP, her seçim aynı şablon artık tutmuyor. Aydın'da CHP ile iyi bir müzakere süreci yürüttük bu da güç birliğimizi arttırdı” dedi.

        Aydın'da Millet İttifakı'nın milletvekilleri CHP’den Bülent Tezcan ile İYİ Parti’den Aydın Sezgin de sahada etkili çalıştıklarına da vurgu yaptı.

        Aydın’da yarış kıran kırana geçiyor, herkes kendisinin önde olduğunu ileri sürüyor…

        Sandık, her seçim gibi bu seçimde de gerçeği göstereceği herkesin önüne koyacağını belirterek, 18 büyükşehir özelinde beş gündür sürdürdüğümüz “Yerelin Sandığı” yazı dizimizi burada noktalıyorum.

        Herkesin sandığa gidip oyunu kullanması dileğiyle, nice seçimlere…

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa