Mahir Ünal: Dijital kampanyada 43 milyon kişiye ulaştık
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal Habertürk TV'de Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir'in sorularını yanıtladı. Ünal, dijital platformlarda yürütükleri kampanyalarda 43 milyon kişiye ulaştıklarını söyledi. HDP'nin seçimlerde bazı il ve ilçelerden aday göstermemesi hakkında konuşan Ünal, SHP örneğini vererek, "Gerçek anlamda CHP'liler, geçmişte SHP'nin terör örgütünü Meclis'e taşımasının ağır sonuçlarını ödedi. Bir daha böyle bir faturayla karşılaşmak istemiyor" dedi
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal Habertürk TV'de soruları yanıtladı.
Kampanya süreci: Klasik kampanyalar dönemi kapanıyor dedik. Her şeyi dijital alanda iletişimi kastetmedik. Artık insanlar televizyon ve gazeteler üzerinden değil mobil cihazlar üzerinden bilgiye erişiyorlar. Bugün 55 milyon sosyal medya kullanıcısı var, bunların çoğu mobil cihazlarla erişimi sağlıyor. 3-4 saat de sosyal ağlarda kalıyorlar. Durum böyle olunca sosyal ağları bir iletişim biçimi olarak kullananlar için çok önemli hale geliyor. Dijital ağlar size bir erişim imkanı veriyor. Bu imkanı iyi kullanmayı kastettik. Bugün iki coğrafya var biri fiziki coğrafya, diğeri sanal ortam. Siz iletişiminizi bu iki coğrafyada dengeli bir şekilde yürütmezseniz bu iletişiminizin eksik kaldığı anlamına geliyor. Haftalık analizler çıkarıyoruz. Şu ana kadar yaklaşık 43 milyon kişiye ulaşmışız. Mitinglerimiz, filmlerimiz, mesajlarımız, gündemde verdiğimiz mesajlar... Daha önce kampanyanın dili, söylemi, tasarımı belirlenir ve süreçte değişmezdi. 1 Şubat ile 31 Mart arasını günlük planladık. Çokmateryalli ve gündemin değişimine uygun kullanabileceğimizi tümmateryalimizi hazırladık. Bizkampanyaya 6 ay önce başladık ve teşkilat mensuplarımıza eğitimler verdik. 1,5 milyon teşkilatmensubumuzu sanal ortamda kurduğumuz genel merkezde iletişimi, haberleşmeyi, veri akışını mahalle başkanından genel başkanımıza kadar veri akışı sağlıyoruz. CHP'yi düşündüğünüzde seçim takip sistemini bile işletemeyen bir partinin bunu gerçekleştirmesi mümkün olmadığı için 1,5 milyon teşkilat mensuplarımızla kendi siyasetimizi çok iyi ifade ediyoruz.
Beka tartışması ve ekonomi eleştirileri: Beka meselesi bir söylemden kaynaklanmıyor, bir gerçeklikten kaynaklanıyor. Türkiye'nin içinde ve bölgesinde 4 yıldır verdiği mücadele. Türkiye üniter yapısını korumak, Suriye ve Irak'ta yaşanan iç savaş, YPG/PYD için bu bölgelerin birmümbit alan haline gelmiş olması, içeride 15 Temmuz'la karşı karşıya kalınması, FETÖ terör örgütü gerçeği. Bu yapı 15 Temmuz'da devleti ele geçirmek için harekete geçti. PKK/PYD/YPG, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C tek başına risk oluşturuyor. Biz uzunca bir süredir bölgede terörle mücadele ediyoruz. Bunu başarıyla sonuçlandırmaya çok yakınız.
Dünyada güvenli bölge diye bir Yeni Zelanda kalmıştı. Yeni Zelanda da bir terör saldırısıyla insanlar karşılaştı. Küresel ve bölgesel ölçekte de dünyanın yaşadığı birtürbülans var. Bir beka söz konusu. Siyasette şu soruyu soruyorsunuz; 'Bu terör örgütleriyle muhalefet, özellikle CHP bu hassasiyeti gösteriyor mu?' FETÖ Yargılamalarını itibarsızlaştırmak için her türlü veriyi vermiş, PKK'ya 'PKK'lı arkadaşlar bize saldırmazlar' demiş. Şimdi böyle bir muhalefet var. Bunların iş başına geldiğinde FETÖ veya PKK'yla mücadele eder mi, etmez.
Bütün dünyada ekonomi alanında bir daralma ve sorun var. Bu Türkiye'yi de etkiliyor. 17 yıldır bu ülkede sorunları kim çözmüş? 2008'de küresel kriz geldiğinde Cumhurbaşkanımız 'Bizi teğet geçecek' demişti. Bugünkü sorunları da yine AK Parti çözer.
Temelli'nin sözleri: Orada çok net bir şey var; bunların gizli kapaklı pazarlıkları ve oluşturdukları ittifak var. Bu ittifakın pazarlıklarının hukukunun yeterince yerine getirilmediğini söyleyerek bu kapı arkası pazarlıklara uygun hareket edilmesini istiyor. Belediye meclis üyelikleri, belediye başkan yardımcılıkları verildi. Bu pazarlıklarla ilgili yaşanan sorunların bir dışavurumu. Seçimi kazanacaksanız, bunu HDP'lilerin oylarıyla kazanacaksınız. Bir taraftan bunu açık edemiyorlar. Türkiye'nin değişik yerlerinde bu ittifak biliniyordu. Bu ittifakı, bu benzemeler ittifakını millet açık şekilde görüyor, sandıkta da gereken cevabı verecekler.
Biz siyasi partilerin kapatılmasına karşıyız. HDP'nin siyaset yapmasına karşı değiliz. Biz HDP üzerindeki PKK vesayetine karşıyız. Belediyelere PKK'lı komiserler, kayyumlar atanmasına karşıyız. Biz diyoruz ki, demokratik siyasetle silah, terör, şiddet olmaz. 'Siz size oy verenlere göre davranın' diyoruz. Terör örgütünün ağzıyla konuştukları için hukuk gereğini yapıyor. Bunlar PKK'nın kendilerine verdiği talimata uydukları sürece, bunlar şunu özgürlük zannetmesinler; bir ülkenin bölünmez yapısına yönelik söylemlerde bulunur ve hak zannederseniz bunun karşılığı yoktur. Hukuka, yargıya, Anayasa'ya uygun davranmazsanız size bu tabi ki yapılacak. Siz terör örgütünün payandası olmaktan çıkın, demokratik siyaset yapın, terörle aranıza mesafe koyun, insanların iradesini temsil edin biz size bir şey demeyiz.
HDP'nin aday çıkarmaması: Milliyetçi-muhafazakar ve CHP'li seçmen nezdinde bu kabul edilebilir değil. Atatürk'le Öcalan'ın resimlerini bir araya getirenleri gördük. Gerçek anlamda CHP'liler, geçmişte SHP'nin terör örgütünü Meclis'e taşımasının ağır sonuçlarını ödedi. Bir daha böyle bir faturayla karşılaşmak istemiyor.
Mansur Yavaş iddiaları: Bunun bizimle değil, bunun 28 ayrı dava var. Sahte senet, sahte senete icra takibi, şizofren, şantaj mesajları, Mansur Yavaş'ın gönderdiği tehdit mesajları var. İlgili kişinin savcılığıa müşteki sıfatıyla suç duyurusu var. 2016 yılında. Bunun gibi de birçok dava var. Mart ayı başında mahkeme iddianameyi kabul etmiş. Bu iddianamenin kabulüyle birlikte kamuoyu gündemine geldi. Bir kişinin yaptığı suç duyurusu var. Mahkeme iddianame hazırlamış. Bu karşılıklı yaşanan senette sahtecilik, şantaj, çocuk pornosu bir sürü iddia... Bu iddianın yargı süreci devam ederken, seçimden sonra da devam edecek. Bunu siyaset konuşmak zorunda.
Belediye Başkanı şehreminidir. Şehri emanet verdiğimiz insandur. Ey CHP diyoruz, 'Sen bu kişiyi aday gösterirken, bütün bunları biliyor muydun? Sahte bir senedi icra takibine koyan ve bu senedin sahte olduğu Yargıtay tarafından 2016 yılında onaylanmış ve bu tür iş takipçiliğine kadar giden bir sürü ilişkinin içinde olan bir kişiye şehir emanet edilir mi' diyoruz. Yoksa buradan bir tehdit anlamı çıkarılamaz. İşin diğer tarafı; bu kişiyle ilgili olan 28 tane dava, mahkemeleşme, mahkemenin kabul ettiği iddianameler, devam eden yargı süreci, bunlar bizimle ilgili değil.
Cumhurbaşkanımızın da söylediği şey şu; bu kişinin seçimden sonra da bütün bu işleri devam edecek. 2016'dan beri sürüp gelen bir süreç bu. Bu süreç 2016'dan sonra devam edecek. Kişi müşteki sıfatıyla suç duyurusunmuş, savcı iddianame hazırlamış. Bu iddianame kabul edilmiş, mahkeme süreci devam ediyor. Mahkeme süreci devam eden bir kişi nasıl belediye başkanı olacak? Ama birileri ne yapıyor? Nasıl ki buradan Mansur Yavaş'la ilgili bir mağduriyet çıkarmaya çalışıyorlar. Yani biz siyaset olarak bunu konuşmayalım mı? Bunu görmezden mi gelelim? Bununla ilgili kamuoyuna bunu söylemeyelim mi?"