Selçuk Aydemir: Yaşadıklarımı yazdım kimse inanmadı
Selçuk Aydemir ve Burak Aksak HT Magazin'den Neziha Kartal'a konuştu
HT Magazin'den Neziha Kartal'ın röportajında komedinin başarılı kalemleri Selçuk Aydemir ve Burak Aksak konu romantizme geldiğinde “İflah olmaz romantikleriz ama toplum izin vermiyor” diyor. Aydemir eşiyle, Aksak ise nişanlısıyla ilişkisinde romantikliğin geçmediğini söylüyor.
Selçuk Aydemir ve Burak Aksak’la röportaj yaparken bir yanımda ‘Leyla İle Mecnun’ dizisinden İsmail Abi, Mecnun ve tabii ki Erdal Bakkal, diğer yanımda ‘Kardeş Payı’ dizisinden Sezai ve Büyük Hilmi vardı. Küsurat Yayınları’nı kuran Burak Aksak ve yayınevinin ilk kitabı olan ‘Liseden Arkadaşlar’ı yazan Selçuk Aydemir’in dünyasına yolculuk ettik. Kuzen olan ve kitabın ‘yazarın hayatı’ kısmında birbirlerini gömen fotoğraf olarak sünnet fotoğrafı kullanan ikilinin cevaplarını bu kafayla okuyunuz.
‘Liseden Arkadaşlar’ın ne kadarı gerçek, ne kadarı kurgu?
Selçuk Aydemir: Büyük çoğunluğu gerçek. Karakterler zaten gerçek. En fazla rencide olduğum yerleri değiştirip kendimi kahraman gibi yazmışımdır. Genelde yaşadıklarımı ayaklarını yere bastırarak yazıyorum. Yaşadığım şekliyle yazdığımda kimse inanmıyor.
"BENİ VURURLAR MI DİYE BAKIYORUM"
‘Mahalleden Arkadaşlar’la başlayan serinin ikinci kitabını çıkardınız. Üçüncü kitap ‘Sektörden Arkadaşlar’ın da haberini şimdiden vermişsiniz...
S.A.: Sektörün ‘İşler Güçler’de anlatamadığım ne kadar pislik yüzü varsa anlatayım diye yola çıktım. Şimdi ‘Sektörden Arkadaşlar’ı çıkarırsam beni vururlar mı ona bakıyorum. Galiba vururlar.
Kitabın girişinde Selçuk Bey’in hayat hikâyesi esprili bir dille kaleme alınmış. Fotoğraf ise sünnet fotoğrafı. Neden?
S.A.: En yakışıklı olduğum fotoğrafın o olduğunu iddia ediyorum. Çok yüksek bir çıta, orayı aşamayacağım kalan ömrümde.
Burak Aksak: Sünnet fotoğrafı yazarın isteğiydi. Ona bir kötülük yapayım durumu yok. Önsözler ve hayat hikâyeleri çoğu zaman sıkıcıdır ve okunmaz. 3 cümleyle seni anlatırlar ve bu artık internette de var. Böyle daha tatlı olur diye düşündük.
Ufukta yeni filmler var mı?
B.A: Yazın bir sinema filmi var. Dans ve komedinin olduğu bir film olacak.
S.A.: Artık farklı bir şey deneyeceğiz. 2 film olacak. Biri yine Ahmet (Kural) ve Murat (Cemcir) ile romantik komedi olacak. Romantiği çok fazla iddialı değil de komedisi iddialı bir romantik komedi. ‘Kardeş Payı’ ve ‘İşler Güçler’de ara ara verdiğimiz romantik sahnelerin filmi. Sakladığım şeyler var onları kullanıp nakde çevireyim diye filme sıvadım kolları. Bir de çok serseri dediğim ama hep yapmak istediğim filmler serisinin ilkini çekeceğim. Hiç çalışmadığım oyuncularla çalışmak istiyorum. Minimum bütçeyle olacak, çünkü büyük batabilir.
Sizler romantik misiniz?
S.A.: Eşim böyle şeylere çok güler. Romantik bir şeyi kendi hayatıma sokarsam çok dalga geçilirim. Çok örselenirim. Karım öyle biri değil. Dizideki şeyleri karıma yapamam. Karıma yapmayı hayal ettiğim şeyleri dizide yazıyorum. Bizim evde romantiklik geçmiyor. Ben de onları senaryolara saklıyorum. Karımla ‘Naber kanka, nasıl gidiyor?’ durumundayız.
"EVLİLİK KAFA RAHATLATIYOR"
Şu sıralar neler yapıyorsunuz?
S.A.: Beşik sallıyorum. Bir kızım oldu. Boş bulduğum her an yazıyorum. Sabah 05.00’te kalkıp yazmaya başlar, enerjim bitene kadar yazarım. Karım ve arkadaşlarımla vakit geçirip en geç saat 22.00’de yatardım. Çocuk olduktan sonra ne zaman kalkıp ne zaman yatıyorum anlamıyorum.
Evliliği tavsiye ediyor musunuz?
S.A.: Ediyorum. Kafa rahatlıyor. Öncesinde çok gereksiz şeyleri dert ettiğini anlıyorsun. “Hayat böyleymiş” diyorsun. Hele bir de çocuk gelince “Kaç sene ömrüm kaldı ki?” demeye başlıyorsun. Evlendiğinde başka bir insan olmaya başlıyorsun. Çocukla birlikte sen artık sen değilsin.
B.A: Adam evlenmeyin virali. Kamu spotu gibi. Ben de nişanlandım. Kitap konuşmaya geldik halimize bak. Benimki de izin vermiyor yoksa ben de romantik olurum. Biz de nişanlımla birbirimize “Hacı, hafız, müdür” diyoruz. Böyle samimi geliyor. İkimiz de iflah olmaz romantiğiz ama.
S.A.: Toplum izin vermiyor.
"LEYLA İLE MECNUN'UN KİTABI BİR GÜN YAZILACAK"
Yayınevi kurma fikri nasıl ortaya çıktı?
Burak Aksak: Kendi kitaplarımızı kendimiz çıkaralım fikri vardı. Selçuk da o sıra ‘Liseden Arkadaşlar’ı yazıyordu. Böyle başladık, “Biz neyi okumak istiyoruz?” sorusundan yola çıkarak devam edeceğiz. Kafamızda derlemeler, sinemayla ilgili kitaplar ve romanlar da var.
Sizin kitabınızı ne zaman okuyacağız?
B.A.: Ne zaman olur hiç bilmiyorum. En kötü 2018’de büyük bir kitap geliyor.
Peki, ‘Leyla ile Mecnun’un kitabı gelecek mi?
B.A.: ‘Leyla ile Mecnun’un kitabı gelecek ama araya başka kitap da girebilir. O yüzden ne zaman gelir bilmiyorum. Ama ‘Leyla ile Mecnun’un kitabı bir gün mutlaka yazılacak.
"KARAKTERİM DAYAK YİYE YİYE OTURDU"
Kitapta dikkatimi çeken bir nokta babanızla ilişkiniz. Aranız ne zaman düzeldi?
Selçuk Aydemir: ‘Düğün Dernek’ serisine kadar bir türlü baba-oğul ilişkisi kuramadık. Babam beni bir türlü sevemedi. “Yaptım ben bunu ama acemiliğe geldi” kafasındaydı. Pek de ümidi yoktu. Bir de babam sinemadan çok para kazanıp çok para batırdı. İşletme zekâsının olmadığını inkâr edip sinemadan gelen paranın haram olduğunu savundu. “Biz bu haldeysek sinemadan gelen para haram olduğu için. Sakın sinemaya bulaşma” dedi. ‘Düğün Dernek’e kadar bu işi yapmamı hiç istemiyordu. Babam tarafından kabul edilmem biraz sıkıntılı oldu.
Kitapta çok bahsediyorsunuz, dayak yemekten gerçekten keyif alıyor muydunuz?
S.A.: Evet. Karakterim dayak yiye yiye oturdu. Faydasını gördüm. Tavsiye etmiyorum. Ben laftan anlamıyordum, dövdüler.