Kuduz aşısı kuduzdan yüzde 100 koruyor ama hala ölüyorlar
Son günlerde gündem kuduz hastalığı. Bitlis'in Adilcevaz ilçesi'ne bağlı Göldüzü Köyü'nde 2 çocuğun köpek saldırısına uğraması hepimizi sarstı. Bulaştığında yüzde 100 öldürücü, aşıyla koruyuculuğu ise yüzde 100 olan bu hastalıktan ölüm, günümüz koşullarında kabul edilebilir gelmiyor. Uzmanlar özellikle çocukların kuduz hastalığıyla ilgili doğru bilgilendirilmesinin ve tehlikenin farkında olmalarının önemine dikkat çekiyor. Habertürk Sağlık Yazarı Ceyda Erenoğlu yazdı
ABONE OLKuduz, enfekte hayvanların salyasından (tükürük) insanlara yayılan ölümcül bir virüs. Bitlis’in Adilcevaz İlçesi’nin Göldüzü Köyü’nde iki çocuğun köpek saldırısıyla karşılaşması üzerine gözler bu hastalığa çevrildi. Bu noktada hem tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekmek hem de konuyla ilgili doğru bilgilendirme yapmak şart. Bu haber bilmediklerimizi anlatıp bildiklerimizi hatırlatırken bu çağda yaşanan drama engel olmayı hedefliyor. Memorial Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Mine Işık Arıgün, bilimsel veriler ışığında sorularımızı yanıtlayıp kuduz hastalığına dair önemli bilgiler veriyor. İşte sorular ve yanıtları.
Kuduz hastalığı, kuduz virüsü taşıyan bir hayvan tarafından ısırılan kişinin sinirlerini takip ederek beyin dokusuna gider ve orada hastalık yapar. Bu nedenle baş ve boyun bölgesindeki ısırıklar, daha hızlı bir klinik tablonun ortaya çıkmasına neden olur. Beyne ulaşan virüs, hızla çoğalarak kuduz hastalığına yol açar.
Kuduz belirtileri başlangıçta pek çok kişide görülen grip semptomlarına benzeyebilir ve bu günlerce sürebilir. Kuduz belirtileri hayvanın ısırdığı yerin lokalizasyonuna (bu yerin beyne kadar olan yolağına) bağlı olarak zaman içinde ilerler. Belirtileri aşağıdaki gibidir:
*Ateş
*Baş ağrısı
*Mide bulantısı
*Daha ileri dönemlerde kusma
*Endişe hali
*Sinirlilik
*Zihin bulanıklığı
*Hareketlerde iritasyon belirtileri
*Daha fazla ilerlediğinde ise yutma güçlüğü, aşırı tükürük salgılanması
*Yutma güçlüğüne bağlı suya olan korku hissi
*Halüsinasyon ve kısmi felç gelişebilir.
Dr. Mine Işık ArıgünKuduz belirtileri klinik olarak ortaya çıktığı andan itibaren genellikle geç kalınmıştır. Çünkü en geç 48-72 saat içinde aşılanmak gerekir. Eğer kuduz virüsü bir şekilde kişinin vücuduna girdiyse, bu kişi 48-72 saat içinde aşılanmadıysa ve sonrasında belirtiler başladıysa, bu belirtilerin her biri artık kritik safhayı gösterir. Son aşamada gerçekleşen aşırı tükürük salgılanması, yutma güçlüğü, halüsinasyon ve kısmı felçler kişinin yaşamını yitirmeye yakın olduğunu gösterir.
En çok insanlarla birlikte yaşayan köpek ve kediler, daha az sayıda inek, at, yarasa ülkemizde sık görülen yaban gelinciği, kunduz, çakal, tilki, maymun, rakun, dağ sıçanı gibi hayvanların ısırığı kuduza neden olabilir.
Dünya üzerinde bildirilmiş nadir vakalar vardır. Özellikle son dönemdeki hastalarda, hastanın salyasının direkt göz ve ağız içi organlara sıçraması kaynaklı kuduz enfeksiyonu bulaşma olasılığı bulunmaktadır. En sık karşılaşılan bulaşma yolu ısırılmadır.
Kuduzun tek tedavisi aşıdır. Ama özellikle çok büyük ve başa çok yakın ısırıklar veya doğrudan baş-boyun bölgesinde gerçekleşen ısırıklarda aşıyla birlikte anti-serum uygulaması da yapılmaktadır. Kişinin durumuna göre sadece aşı veya aşı ve anti-serum (antikor) uygulaması da gerçekleştirilmektedir. Ancak öncelikli tedavi halk arasında da bilinen şekliyle aşıdır. 48-72 saat arasında yapılacak tedavi ‘aşı’ olarak değerlendirilir. Belirtiler ortaya çıktıktan sonra yapılacak bir tedavi yoktur.
İnsanlar, vahşi hayvanlara evcil hayvanlar gibi ilgi gösteremez ve onların yanına yaklaşamaz. Vahşi hayvanın doğasında da insanlardan kaçmak olduğu için bu hayvanları sevmek ve onlara yaklaşmak çok söz konusu değildir. Doğada hangi hayvanın virüs taşıyıp taşımadığı bilinmediği için vahşi hayvanlarla temastan kesinlikle kaçınılmalıdır. Yakın çevremizde, sokaklarda, bahçelerde bulunan kedi - köpek gibi hayvanların aşılandığından emin olamayız. Bu hayvanların davranışlarındaki değişiklik, kuduz hastalığının son dönemine doğru daha belirgin hale gelir. Kedi ve köpek kuduz olup bu mikrobu saçabilecek seviyeye gelmişse bile klinik tam olarak oturmamış olabilir. Klinik duruma gelen hayvanlarda aşırı derecede salya akması, göz kısma, saldırganlaşma ve değişik ses çıkarma gibi belirtiler görülmektedir.
Aşıya götürülen kişinin ısırık yeri su ve sabunla çok iyi yıkanmalı ve bu bölgeye başka uygulama yapılmamalıdır. Isırılan yerin üstü mümkünse kapatılmamalı ve hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurularak aşı yaptırılmalıdır. Sağlık kuruluşunun değerlendirmesine ve ısırılan yerin lokalizasyonuna göre hem aşı hem antiserum ya da sadece aşı uygulaması gerçekleştirilmeli, bu süreçte hasta yakından takip edilmelidir.
Kuduz aşısı koldan yapılır. Yıllar önce göbekten yapılan aşılar bulunduğu için halk arasında hala böyle gerçekleştiğine dair bir kanı vardır. Kuduz aşısı kuduz ya da kuduz şüphesi olan hayvan tarafından ısırıldıktan hemen sonra yapılmalıdır. Aşıya hemen ulaşılamıyorsa bile bu süre 72 saati geçmemelidir. Sonrasında hayvanın takibe alınması önemli ve gereklidir. Eğer 10 gün içinde hayvana bir şey olmuyorsa aşı 0, 3 ve 7. günlerde 3 doz olarak yapılır. Hayvan 10 gün içinde ölmezse 3 doz yeterli kabul edilir. Ama hayvan takibe alınamıyorsa aşının ilk yapıldığı gün 0 sayılır ve bu durumda 3, 7 ve 21. günlerde toplam 4 doz aşı uygulanır. Eğer hasta daha önce kuduz aşısı olduysa bu onu en az 5 yıl korur. Bu durumda aşı yapılmasına gerek yoktur. Ancak bu durum ısırılmanın yerine göre değişir. Isırık baş ve boyun bölgesine yakın ise hatırlatma amaçlı 1 doz aşı yapılabilir.