İşte İran'ın sosyal hayatına ayna tutan filmler
İran'da 22 yaşındaki Mahsa Amini'nin başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetmesiyle gözler İran sinemasına çevrildi. Biz de idam, devrim ve kadın konularını ele alan filmleri hatırladık. İşte İran'ın sosyal hayatına ayna tutan ve mutlaka izlenmesi gereken filmler...
İran'da 22 yaşındaki Mahsa Amini, başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetti.
Amini'nin ölümünün ardından çıkan protestolar İran'ın en az 15 kentine yayıldı. Ahlak polisinin sert ve kısıtlayıcı uygulamalarına şiddetle karşı çıkılırken,ülkedeki sosyokültürel hayata ayna tutan araçlardan biri olan İran sinemasına gözler çevrildi.
Özellikle İranlı yönetmenler, idam, devrim ve kadın konularınıfilmlerinde sıklıkla işliyor. Kimi eleştirmenler de İran'ı sanatsal açıdan dünyanın en önemli sinemalarından biri olarak görüyor.İran sinemasının Oscar ve Cannes'daelde ettiği başarı da azımsanmayacak kadar fazla.
Dünya çapında tanınan ve takdir gören İranlı yönetmen, senarist ve yapımcı Abbas Kiyarüstemi 1997'de Kirazın Tadı ile 1997'de Altın Palmiye kazandı.
Rüzgâr Bizi Sürükleyecek ile 1999'da Venedik Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü'nü aldı. 2014'te Altın Portakal Yaşam Boyu Başarı Ödülü'ne layık görüldü.
İranlı yönetmen Asghar Farhadi,2011 yapımı A Separation (Bir Ayrılık) filmiyle Berlin Uluslararası Film Festivali'nde Altın Ayı ödülünü kazandı. En İyi Yabancı Film dalında Oscar'a layık görüldü.
The Salesman (Satıcı) filmiyle de 2017'de Oscar'da En İyi Yabancı Film ödülüne sahip oldu. Farhadi'ye Fransa'daki Cannes Film Festivali'nde En İyi Senaryo ödülü verildi. Son olarak Farhadi'nin 2021 yapımı A Hero filminin Cannes'da Altın Palmiye'yi kazandığını hatırlatalım.
İşte İran'ın sosyal hayatına ayna tutan ve mutlaka izlenmesi gereken filmler...
PERSEPOLIS
(2017)
İran asıllı Fransız çizgi film romancısı Marjane Satrapi'nin 1969'da doğduğu İran, modern bir ülkeydi.İran halkı Şah'ı devirmeyi başardı ama devrim kısa sürede mollaların kontrolüne girdi. Tahran'da ailesi ile birlikte yaşamakta olan küçük Marjane'in ve ailesinin hayatı, Şah rejiminin devrilmesiyle değişti. İran, vatandaşlarının yaşam tarzlarını zorla değiştiren bir ülkeye dönüştü.
2007 yapımı Persepolis, Satrapi'nin gözünden bütün bu süreci siyah beyaz bir animasyonla ele alıyor.Marjane Satrapi'nin gerçek yaşam öyküsüne dayanan film, 9 yaşındaki Marjane'yle İran'da başlıyor ve 24 yaşındaki Marjane'yle Fransa'da bitiyor. Filmde devrim sonrası İran'daki kadınların hem özel hem de kamusal alanda sınırlandırılması işleniyor.
Zira filmin 24. dakikasında annesiyle küçük Satrapi'nin, market alışverişi sonrasında poşetlerini otomobillerinin bagajına yerleştirirken bir devrim muhafızı yanlarına yaklaşarak annesini "Eşarbın kaymış, düzelt onu! Hey sana söylüyorum!" diyerek ikaz ediyor. Ardından kadınlarla 'sen' diye konuşulmaması, onlara 'siz' diye hitap edilerek saygılı davranılması gerektiğini söyleyen Satrapi'nin annesine muhafız "Sana mı saygılı olacağım? Senin gibi kadınları düzüp kese kâğıdı gibi çöpe atıyorum ben!" sözleriyle hakaret ediyor. Filmdeki bunun gibi pek çok örnek, İran'daki durumu gözler önüne seriyor. FilminCannes Film Festivali'nden Jüri Özel Ödülü,Fransa'nın ulusal film ödülleri olan César'dan En İyi Uyarlama Senaryo Ödülü ve En İyi İlk Film Ödülü ile döndüğünü belirtmekte fayda var.
GECE YARISI SOKAKTA TEK BAŞINA BİR KIZ -A GIRL WALKS HOME ALONE AT NIGHT
(2014)
ABD'de çekilen film, İran taşrasında geçen bir vampir hikâyesini anlatıyor. Arzularını tesettürün altında saklayan vampir kız (Sheila Vand), kadınlığın ve cinselliğin özgürlüğünü simgeliyor. O ve spor otomobil tutkunu Arash (Arash Marandi), özgürlük peşindeki gençliği temsil ediyorlar. Uyuşturucu müptelası Hüseyin (Marshall Manesh) ise sanki önceki neslin hastalığını, pasifliğini yansıtıyor. Amirpour, uyuşturucularla rüyalara dalmayı gerçeklerden kaçış olarak görüyor. Kötülere karşı harekete geçmekten ve herkesin özgürce kendi hayatını yaşamasından yana. Petrol kuyuları, tekinsiz sokakları ve ölülerin atıldığı dere yatağıyla kent, bazen western filmlerindeki kasabaları, bazense dışavurumcu sanat filmlerini hatırlatıyor. Amirpour, filmin yer yer video klip tadında ilerlemesinden de çekinmiyor. İsmiyle dahi İranlı kadınların özgürlük meselesine gönderme yapan genç, enerjik ve tutkulu bir film...
OPERASYON: ARGO
(2012)
İranlı bir yönetmenin elinden çıkmasa da filme şans verilebilir. Yönetmen Ben Affleck'in, bir bölümünü Türkiye'de çektiği film, Tahran'da gerçekleşen ve yıllarca kamuoyundan gizlenen bir CIA operasyonunun perde arkasını sürükleyici bir gerilim atmosferinde anlatıyor. Filmde 4 Kasım 1979'daŞah'ın devrildiği İran devriminin en yoğun günlerinde, militanlar başkent Tahran'daki Amerikan Büyük Elçilik binasına girip 52 Amerikalı'yı rehin alıyor. O kargaşada kaçmayı başaran 6 Amerikan vatandaşı Kanada Elçiliği'ne sığınıyor. CIA uzmanı Tony Mendez bu Amerikan vatandaşlarını kurtarmak amacıylariskli bir planı hayata geçiriyor. Gerçek olaylardan esinilerek kurgulanan filmde Ben Affleck, Alan Arkin, John Goodman, Clea DuVall gibi isimler rol alıyor. Filmin85. Akademi Ödülleri'nde En İyi Kurgu, En İyi Uyarlama Senaryo ve En iyi Film Oscar'ını kazandığını, aynı zamanda Altın Küre'de En İyi Film ödülüne layık görüldüğünü hatırlatalım.
GERGEDAN MEVSİMİ - RHINO SEASON
(2012)
İranlı yönetmen Bahman Gobadi'nin yazıp yönettiği 2012 yapımı Gergedan Mevsimi, İran İslam Devrimi sırasında politik nedenlerden dolayı 27 yıl hapsedilen İranlı Kürt şair Sadegh Kamangar'in trajik öyküsünden beyazperdeye aktarıldı. Filmdedevrimde tutuklanan Kamangar'in serbest kaldığında karısının izini sürerek İstanbul'agelmesi anlatılıyor. Gergedan Mevsimi filminin başrolünde şairi canlandıran isim İranlı aktör Behrouz Vossoughi... Şairin karısınıiseMonica Bellucci canlandırıyor. Yılmaz Erdoğan'ın şairin karısına aşık ve İslam Devrimi'nde muhafızlık yapan bir adamı oynadığı filmde Bellucci'nin kızına Beren Saat, şairin gençliğine Caner Cindoruk hayat veriyor.
SORAYA'YI TAŞLAMAK -THE STONING OF SORAYA M.
(2008)
İran kökenli Amerikalı sinemacı Cyrus Nowrasteh yönetmenliğindeki Soraya'yı Taşlamak, 1986 yılında İran'ın küçük bir köyünde zina yapmakla suçlanan masum bir kadının köyün erkekleri tarafından taşlanarak öldürülme olayını anlatıyor. Filmde13 yaşındaki Soraya, bazı suçlardan sabıkalı 20 yaşındaki Ghorban Ali ile evlendiriliyor. 23 yıl süren evliliğinde yedi çocuğu oluyor. Kocasından sürekli olarak şiddet gören Soraya'nın iki bebeği ölü doğuyor.Komşu kasabada gardiyan olarak çalışan Soraya'nın kocası Ghorban Ali, 14 yaşındaki bir kız çocuğuna göz koyuyor.Soraya'yı boşamak istiyor fakat nafaka vermemek içineşini sadakatsizlikle suçluyor. Masum olduğunu kimseye inandıramayan Soraya, recm cezasına çarptırılarak taşlanarak öldürülüyor. Ölmeden önce yeğenine söz veren Zahra, bunun köyün sırlarının arasına gömülmemesi için elinden geleni yapıyor ve gazeteci Freidoune'un vasıtasıyla yeğeni Soraya'nın vahşice katledildiğinitüm dünyaya duyuruyor. Filmin İran kökenli Fransız gazeteci Freidoune Sahebjam'ın kaleme aldığı romandan uyarlandığını hatırlatalım.
ÇEMBER - CIRCLE/DAYEREH
(2003)
İranlı bağımsız film yapımcısı Jafar Panahi'ninÇember filmi, İran'da kadınlara yönelik kısıtlamaları en gerçekçi haliyle işliyor. Filmde İran'da yaşayan birçok kadının yaşamından, yani içinde bulundukları 'çember'lerden kesitler yansıtılıyor. Çember, bir erkek yerine kız doğurmanın mutsuzluğunu yaşayan Solmaz Gholami isimli bir kadının, eşinin ailesi tarafından dışlanmasıyla başlıyor.Daha sonra hapishaneden geçici izinle çıkan iki kadına odaklanılıyor.Hapisten çıkanlardan biri olan Pari, ailesi tarafından hakaretlerle kovuluyor. Kürtaj olmakisteyen Pari,arkadaşından dahi destek göremiyor. Daha sonra Pari, yolda dolaşırken bakamadığı için kızını terk eden Nayereh ile karşılaşıyor.Film doğumhanedeki küçük bir pencerenin açılmasıyla başlayıp hapishane koğuşundaki küçük pencerenin kapanmasıyla sonlanıyor.
BARAN
(2001)
İranlı yönetmen, yapımcı ve senarist Majid Majidi'nin 2001 yapımı filmi Barangösterildiği sene çeşitli festivallerde onlarca ödüle layık görülmüştü. Filmde17 yaşında olan Lateef, bir firmanın inşaatında kendi haline çalışıyor.İnşaatta çalışan kişilere çay vermek ve yemek hazırlamak gibi görevleri olan Lateef'in huzuru çok uzun sürmüyor. Afganistan'daki savaştan ve İranlı insanlardan kaçan mültecilerden oluşan işçilerin arasına biri daha ekleniyor. Lateef'in işini Afgan Rahman alıyor ve bu durum Lateef'irahatsız ediyor.Eski kolay işini kaybetmeyi kendine yediremeyen Lateef, Rahman isimli genci rahatsız etmeye ve ona zulmetmeye başlıyor. Fakat Rahman'ın büyük sırrı ortaya çıkıyor ve olaylar gelişiyor.
KİRAZIN TADI -TASTE OF CHERRY
(1997)
İran sinemasının en önemli yönetmenlerinden Abbas Kiyarüstemi'nin başyapıtı, intihar ettikten sonra kendisini gömecek birini arayan Badii adlı bir adamın hikayesini anlatıyor. İran kırsalında aracıyla yolculuk yapan orta yaşlı bir adam, intihar ettikten sonra kendisini kiraz ağacının altına gömecek birini arıyor. Yolculuk sürerken farklı insanlarla tanışıp farklı hikâyeler dinliyor. Arkadaşımın Evi Nerede? ile başlayan Kiarostami sineması, Batı'da giderek yükselen bir ilgiyle karşılaşmış ve 1997'de Altın Palmiye'yle bir tür zirve noktasına ulaşmıştı. Başkanlığını Isabelle Adjani'nin yaptığı jürinin Altın Palmiye'yle ödüllendirdiği diğer film Japon yönetmen Shohei Imamura'nın Yılanbalığı olmuştu.
BEYAZ BALON - THE WHITE BALLOON
(1995)
İran'da Nevruz bayramının arifesinde, 7 yaşındaki kız çocuğu Razieh, akvaryum balığı satın almak için annesinin verdiği harçlığı cebine koyup Tahran sokaklarında yürümeye başlıyor. Bu basit görev, karşılaştığı insanlar sebebiyle giderek zorlu bir yolculuğa dönüşüyor.Gezideİran'ın sosyal hayatı, insanlar arası ilişkileri, çocuk ve kadınların durumu yakından keşfediliyor. Abbas Kiyarüstemi'nin senaryosunu yazdığı Beyaz Balon filmini, yıllarca Kiyarüstemi'nin asistanlığını yapmış olan Cafer Panahi yönetiyor.