İletişim Başkanlığı'ndan PYD/YPG filmi
İletişim Başkanlığı PYD/YPG'nin gerçek yüzününü anlatan film hazırladı. Filmde, 2011'de Suriye rejiminin bölgeyi PKK/YPG'ye teslim etmesinden sonra Kürt halkına yönelik daha da artan baskı, tehdit, hapis, zorla silah altına alma ve cinayet gibi muameleler bizzat bölge halkının tanıklığıyla gözler önüne serildi. İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 8 dakikalık filmi, "Terör örgütü PYD/YPG'nin gerçek yüzünü yakından bilen bu 6 tanığa kulak verin..." mesajıyla paylaştı
İletişim Başkanlığı, PYD/YPG'den kaçarak Türkiye'ye sığınan Aynularap halkının, terör örgütünün zulümlerini anlattığı bir film hazırladı. Filmde, 2011'de Suriye rejiminin bölgeyi PKK/YPG'ye teslim etmesinden sonra Kürt halkına yönelik daha da artan baskı, tehdit, hapis, zorla silah altına alma ve cinayet gibi muameleler bizzat bölge halkının tanıklığıyla gözler önüne serildi.
PKK/YPG'nin gerçek yüzü, İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan 8 dakikalık bir filmle gösterildi.PYD/YPG'den kaçarak Türkiye'ye sığınan Ayn el Araplıların yer aldığı filmde, terör örgütünden kaçan 6 tanık yaşadıklarını paylaştı.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un "Terör örgütü PYD/YPG’nin gerçek yüzünü yakından bilen bu 6 tanığa kulak verin..." mesajıyla paylaştığı filmde, 2011'de Suriye rejiminin bölgeyi PKK/YPG’ye teslim etmesinden sonra Kürt halkına yönelik daha da artan baskı, tehdit, hapis, zorla silah altına alma ve cinayet gibi muameleleri bizzat bölge halkının tanıklığıyla gözler önüne serildi.
Filmde tanıklar, PYD/YPG’nin kesinlikle Suriye Kürtlerini temsil etmediğini, bir terör örgütü olduğunu ve ideolojisinin de Kandil’e dayandığını vurgularken, tüm dünyanın bu gerçeği görmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Tanıklar, ayrıca, "Türkiye tek başına bizi savundu, bizi korudu ve bizi yapılan zulmü durdurdu. Türk halkı bize çok yardım etti." ifadelerini de kullanıyor.
"GERÇEK İSTEKLERİMİZLE KİMSE İLGİLENMEDİ"
Filmdeki tanıklardan Redif Mustafa, Suriye Ulusal Meclisini kurmuş bir İnsan Hakları Ofisi yöneticilerinden, Ayn el Araplı bir avukat. Suriye'de siyasetçi ve hukukçu olarak tanınıyor. Suriye'de yaşananlardan önce çoğu muhalif siyasi grupta yer aldı. Rejime karşı başlatılan mücadelelerde yer aldı, televizyonlardaki söylemleri nedeniyle de ölüm tehditleri aldı. 2011'de Türkiye’ye kaçmak zorunda kalan Redif Mustafa, filmde, esas Kürt sorununun Suriye'de olduğunu, Ayn el Arap halkının gerçek istekleriyle kimsenin ilgilenmediğini dile getiriyor.
Redif Mustafa, Kürtlerin Araplar'dan da çok sığınmacı pozisyonuna düşürüldüğünü ifade ederken, YPG zulmüne herkesin gözlerini kapattığını, muhalefetin sesini de kimsenin duymadığını belirtiyor. Mustafa, tıpkı diğer tanıklar gibi Suriyeli Kürtlere ev sahipliği yapan Türkiye’ye müteşekkir olduğunu da belirtiyor.
Filmdeki bir başka tanık olan Abdülaziz Temo da Ayn el Araplı. Şam'da, Ekonomi Bakanlığında dış ticaret müdürü olarak görev yapmış. Abdülaziz Temo'nun kardeşi muhalif olması nedeniyle PYD zulmü ile öldürülmüş.
Ölüm kalım savaşında ailesinin yarısının Türkiye’ye, yarısının da Avrupa'ya kaçtığını bildiren Temo, "350 bin Suriye Kürt'ü Türkiye’ye kaçtı. Hepsi PKK/PYD zulmünden kaçıp, buraya sığındı." diyor. Abdülaziz Temo, Kürtlerin haklarını savunduğunu iddia eden PKK ve YPG’nin yapılan mücadeleyi "Rojava devrimi" olarak adlandırmasının bir aldatmaca olduğunu, esas planın Suriye Kürtlerinin çıkarı için değil, Kandili Türkiye’ye karşı başarılı kılmak için olduğunu belirtiyor. Temo'ya göre PKK/YPG adeta ticari şirket gibi çalışarak Kürtlerin kanı üzerinden para kazanıyor.
"240 BİN ÇOCUĞUN ÖLMESİYLE KİMSE İLGİLENMİYOR"
Ayn el Araplı bir doktor olan Mihdi Davut ise 2011'den sonra, Kürt bölgesinin PYD’ye teslim edilişi ile Kürtlerin çok ağır bir zulme maruz kaldığını belirtiyor. Babasının da PYD tarafından hapse atıldığını belirten Mihdi Davut, PYD'nin küçük çocukları zorla silah altına alarak savaştırdığını anlatıyor. Mihdi Davut, yaşananlardan 240 bin çocuğun ölmesiyle kimsenin ilgilenmediğini ifade ediliyor.
Kürtlere hekim olarak yardım etmek istediğinde kendisine izin verilmediğini, kaçak çalışmak zorunda kaldığını dile getiren Davut, "Madem durum normale döndü, neden ben o toprakların bir çocuğu olmama rağmen ülkeme dönüp de çalışamıyorum?" sorusunu yöneltiyor.
"TÜRKMEN, ARAP, KÜRT, MESİHİ, ASURİ HEP BİRLİKTE UYUM İÇİNDE YAŞAYALIM"
Türkiye'ye sığınan Rodi Mustafa da çocuklara yapılan zulümlere dikkati çekiyor. Mahkumken, kardeşiyle köylere saklanarak Türkiye’ye kaçmak zorunda kaldığını belirten Rodi Mustafa’nın en büyük hayali ise herkesin bir an önce ülkesine dönebilmesi. Mustafa, "Bırakın da, Türkmen, Arap, Kürt, Mesihi, Asuri hep birlikte uyum içinde yaşayalım." diyor.
Bir avukat olan Mustafa, uzun zaman siyasetle yakından ilgilenmiş. Suriye rejiminin, bölgeyi PYD’ye teslim etmesi ile esas zulmün başladığını belirten Mustafa, bu zulmünden birebir etkilenmiş isimlerden biri. Mustafa, kardeşi ve kız kardeşinin oğlunun teröristlerce öldürüldüğünü belirtirken, teröristlerin Kürt'e düşman etmenin yanı sıra Kürtlerle Arapları da düşman ettiklerini söylüyor.
PKK'nin Kandil'den gelip, Kürtleri kontrol etmesini kabul etmediklerini belirten Mustafa, Suriyeli Kürtlere kapılarını açan Türkiye’ye şükranlarını iletiyor.
Tanıklar, 30 binden fazla Kürt gencinin öldüğünü belirtirken, PYD'nin köylerde insanları evlerinden edip, bomba yerleştirdiği dönemlerin unutulmaması gerektiğini de hatırlatıyor.