Yaşadığınız şehir sizi hasta edebilir!
Hava kirliliğinin beyin sağlığını olumsuz yönde etkilediğine dikkat çeken Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, HABERTURK.COM'a çok önemli açıklamalarda bulundu. Hava kirliliğinin dünyada 9 milyon insanı öldürdüğünü vurgulayan Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, bizim de bu riskle karşı karşıya olduğumuzu söyledi. Prof. Dr. Öztürk, son zamanlarda yaklaşık 180 ülkenin verilerini inceleyerek inme risk faktörlerini değerlendiren bir çalışmanın, beyin damar hastalıklarının yüzde 30'unun hava kirliliğinden kaynaklandığını ortaya çıkardığını kaydetti. Habertürk'ten Demet Demirkır'ın haberi...
Türk Nöroloji Derneği tarafından düzenlenen 54’üncü Ulusal Nöroloji Kongresi, Antalya’da gerçekleştirildi. Nörolojik hastalıkların ele alındığı kongrenin bu yılki ana teması MS (Multiple Skleroz) oldu.
Yurt içinden ve yurt dışından bin 200'den fazla uzmanın katıldığı kongrede, nörolojik hastalıklar, hastalıkların tanı ve tedavisindeki gelişmeler ve dünyadaki yenilikler masaya yatırıldı.
HER YIL MİLYONLARCA İNSAN BU YÜZDEN ÖLÜYOR
Hava kirliliğinin beyin sağlığını olumsuz yönde etkilediğine dikkat çekenTürk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, HABERTURK.COM'a çok önemli açıklamalarda bulundu.
Hava kirliliğinin dünyada 9 milyon insanı öldürdüğünü vurgulayan Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, bizim de bu riskle karşı karşıya olduğumuzu söyledi.
Prof. Dr. Öztürk, "Avrupa Çevre Ajansının ölçümlerine göre; Türkiye’de de şehirlerin yüzde 97.5'i kirli havaya sahip olma yönünde sınırları aşmış bulunuyor. Bu, direkt olarak çevresel faktörlere maruz kaldığımız anlamına geliyor. Bir çevre kirliliği olduğunda, çevreyi kirleten ajanlar içinde küçük ince partiküller, gaz maddeleri vardır. Bunlar direkt olarak hücrelerimize zarar veriyor, hücreyi öldürüyor ve bu direkt etkidir.Bir de dolaylı etkiler var, onlar da hücrenin çalışma fonksiyonlarını bozup, daha ileri vadede hastalıklara neden oluyorlar.Birtakım romatizmal hastalıklar, kas sinir hastalıkları, astım ve akciğer hastalıkları gibi hastalıklara sebep oluyorlar.Aynı etkilenmeleri beyinde de görüyoruz.Beyinde de inflamasyon, vaskülitler (kan damarı duvarında oluşan yangısal değişimlerin tümü), dejeneratif hastalıklar ortaya çıkıyor. Parkinson, Alzheimer, MS (Multipl Skleroz) hastalığı gibi dejeneratif hastalıkların oranlarında artış saptanıyor.Dünyada hava kirliliği olan bölgelerde bu hastalıklarda artış oluyor" açıklamasında bulundu.
Prof. Dr. Şerefnur Öztürk
180 ÜLKENİN VERİLERİ İNCELENDİ... SONUÇLAR KORKUNÇ!
Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, "Son zamanlarda yaklaşık 180 ülkenin verilerini inceleyerek, inme risk faktörlerinideğerlendiren bir çalışma ortaya koydu ki; beyin damar hastalıklarının, inmelerin yüzde 30'u hava kirliliği yüzünden oluyor. Türkiye’de her yıl yaklaşık 40 bin kişi inme nedeniyle kaybediliyor. Biz, yıllık yaklaşık 200 bin inme hastasına sahibiz ve bunun da yüzde 30'u eğer hava kirliliğine bağlı ise yaklaşık 60-70 bin kişi hava kirliliği nedeniyle inme geçiriyor. Ancak bu önlenebilir bir faktördür. Bu yönde çevreyi koruyacak, hava kirliliğini azaltacak faktörlerin geliştirilmesine yönelik çalışmaların, bireysel farkındalıkların sağlık alanında çalışan bütün organların iş birliği yapması gerekiyor" diye konuştu.
Hava kirliliği, henüz anne karnında olan bir bebeğin bile beyin gelişimini etkiliyor. Bu durum, çocuklarda konsantrasyon bozukluğu, hafıza bozukluğu, konuşmada problemler, dikkat dağınıklığı, kişilik değişiklikleri gibi problemlere neden oluyor. Sigara da çevre kirliliği açısından çok önemli bir faktördür. Hem kişinin kendisinin sigara kullanıyor olması hem de yanındaki kişinin sigara dumanına maruz kalması... Biz buna ikinci el sigara kullanımı diyoruz" diye konuştu.
YANINIZDA SİGARA İÇEN KİŞİ, İNME RİSKİNİZİ EN AZ YÜZDE 30 ARTIRIYOR
Prof. Dr. Öztürk, "Kişinin birlikte yaşadığı veya çalıştığı kişilerin sigara kullanıyor olması da o kişinin yüzde 30-40'larda inme riskiyle karşı karşıya kalmasına neden oluyor. Burada kişisel farkındalık son derece önemli ancak kişisel farkındalığın oluşabilmesi için çok sistematik eğitim programlarının yürütülmesi gerekiyor.
İklim değişikliği ile paralel yürüyen çevre kirliliği, ne yazık ki iç ortamda da beynimizi son derece etkileyen bir faktör olarak insanlığı tehdit ediyor. Bireyler, kendi yaşadıkları çevresinde de bir farkındalık oluşturabilir. En azından çevrede kullanılan yakıtların yani kullanılan enerjinin daha temiz olmasına gayret gösterebilir.
Kömür tüketimi aslında ekonomik bir enerji kullanımı değil. Aslında getirdiği sağlık sorunları nedeniyle son derece pahalı bir enerji türüdür. Çünkü çok yüklü bir sağlık sorunu ve maliyetini beraberinde getiriyor. Onun için de bütün dünyanın temiz enerji kullanımına daha fazla yönelmesi gerekiyor. Hem genel sağlık hem de beyin ve damar sağlığı için kesinlikle temiz hava şarttır" açıklamasında bulundu.
YAŞAMAK İÇİN TEMİZ HAVALI BÖLGELER TERCİH EDİLMELİ
Yaşamak için temiz havalı bölgeler tercih etmek gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Öztürk,"Hiçbir şey için geç kalınmış sayılmaz, hala sağlığımızı korumak ve havamızı temiz tutabilmek için yapabileceğimiz çok şey var. Bu konuda Sağlık Bakanlığı ile koordineli çalışan bütün bakanlıklar, bütün yetkili organlar ve halkın sağlığından sorumlu olan bizler de aynı sorumluluğu taşıyoruz. Bir sivil toplum derneği olan Türk Nöroloji Derneği'de farkındalık yaratmaya çalışıyor" dedi.
HAVASI KİRLİ OLAN ŞEHİRLERİ TERK ETMEK DOĞRU BİR FİKİR Mİ?
Türk Toraks Derneği'nin açıklamasına göre; 2017 yılında Türkiye’nin havası en kirli şehri sırasıyla Amasya, Bursa, Manisa, Adana, Denizli ve Niğde olmuştu. Buna karşın Artvin ise Türkiye’nin havası en temiz şehri seçilmişti. Buna göre bu illerde beyin hastalıkları daha sık mı görülüyor? ve hava kirliliğinin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini düşünecek olursak, kirli şehirleri terk edip daha temiz şehirlere mi yerleşmeliyiz? sorusuna iseProf. Dr. Şerefnur Öztürk, şu yanıtı verdi:"Şu an bizim en fazla hava kirliliği görülen şehirler ile ilgili bir çalışmamız yok ama gelecekte yapmayı planlıyoruz. O zaman Türkiye’nin nöroloji haritası çıkacak aslında. Hava kirliliği olan bölgeler ile nörolojik hastalıkların görüldüğü yerler paralel gidiyor mu bunu görmüş olacağız. Bu çok büyük bir çalışma, maliyeti de yüksek o yüzden bu çalışmanın bitmesi tahmini olarak iki yıl sürer.
Kişilerin daha temiz şehirlere yönlendirilmek yerine, bulunduğu ortamlarda hava kirliliği ile mücadeleye yönlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Temiz hava hakkının bulunduğumuz her yerde sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Beyin sağlığı için temiz hava sağlığı bir haktır ve her yerde sağlanmalıdır."
BALKONDA İÇİLEN SİGARA ÇOCUĞU ETKİLEMİYOR MU?
Hava kirliliğini önlemede bireysel bilincin önemini vurgulayan Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, "Bireysel farkındalığın sağlanması için eğitim çok önemlidir. Bu eğitimlere çocukluk çağında, ailede başlanması gerekiyor.Okullarda da çocuklarımıza bu bilincin aşılanması gerekiyor ki o çocuklarımız da büyüdüğünde, evlerinde, işyerlerinde bu bilinçle daha dikkatli olabilsinler. Okulların da kendi temiz havalarını oluşturacak bir ekosistem kurmaları gerekiyor. Bu anlaşmalar, yerel yöneticilerle yapılmalı ve okulların çevresi temiz hava olacak şekilde yeni düzenlemelerle geliştirilmeli.
Ev tozları da bir kirlilik faktörüdür. Ebeveynlerin ev temizliğini yaparken bu faktörleri de dikkate alması gerekir. Partikül maddeleri artıracak yöntemler kullanılmamalı, evde ağır metaller içeren eşyalar bulundurulmamalı. Bu işlerde çalışan kişilerin eve geldiğinde dikkatli olması gerekir. Bazı ebeveynler sigarasını balkonda içer ve çocuklarının bundan hiç etkilenmediğini düşünür ama bu yanlış bir bakış açısıdır. Çünkü üzerinizde o partikülleri getiriyorsunuz ve evdeki kişiler de bu partiküllere maruz kalıyor" diye konuştu.