Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Spor Habertürk Türkiye Spor Zirvesi gerçekleşti - Spor Haberleri

        HABERTURK.COM | İnanç Ergülen / Çağatay Çelik

        FOTOĞRAFLAR | Hüseyin Yavuz / Vahap Hacıoğlu

        Türk sporuna yön verenler bugün Habertürk Türkiye Spor Zirvesi’nde bir araya geldi. Gazete Habertürk'ün ilk kez düzenlediği zirve, İstanbul Hilton Bomonti Oteli’nde toplam 9 oturum olarak gerçekleşti.

        Sporun paydaş ve destekçilerini buluşturan zirvede ilk sözü Gazete Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Tepeli aldı.

        SELÇUK TEPELİ: "HİKAYELERE İHTİYACIMIZ VAR"

        Açılış konuşmasını yapan Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Tepeli, sporun önemine değinip Simon Kuper'in futbolla ilgili sözünü güne uyarladı ve "Spor asla spor değildir" dedi.

        Tepeli şunları söyledi: "Spor denince bir an için aklınızdan neler geçtiğini düşünün... Yıllık 1 trilyon doları aşan bir endüstri. Habertürk olarak bu dev endüstriye farklı açıdan bakmak ve organize etmekten dolayı bahtiyarız. Sporda eskisinden çok daha ilerideyiz. Sporda, kadın voleybolu dışında ekonomideki çıkışa denk başarı hikayesinin eksikliğini hissettik. Bireysel ya da ekip sporlarında sadece iyi olmak yetmez. Hikayelere ihtiyacımız var. Bu inatçı hikayeleri görmek için başarıya gerek yok."

        BAKAN BAK:"UYUŞTURUCUYLA MÜCADELE, TERÖRLE MÜCADELEYE EŞ DEĞER"

        Açılış konuşmasının ardından Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak kürsüye gelerek zirve katılımcılarına hitap etti.Habertürk Spor Zirvesi'nde konuşan Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, organizasyonlara yapılan adaylıklar, uyuşturucu mücadele, amatör sporlar ve yasa dışı bahisle ilgili açıklamalar yaptı. Bakan Bak ayrıca "Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un amatör sporlar için bir devrim olduğunu söyledi.

        OTURUMLAR

        EURO 2024 ADAYLIĞI OTURUMU

        Daha sonra zirvenin oturumlarına geçildi. Gazete Habertürk Spor Müdürü Halil Özer'in moderatörlüğünden TFF 1. Başkanvekili Servet Yardımcı Türkiye’nin EURO 2024 adaylığına ilişkin süreci anlattı.

        KADIN VE SPOR

        İlk oturumun ardından Gazete Habertürk yazarı Fatih Altaylı'nın moderatörlüğünde Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı Akif Üstündağ, kadın voleybolcularımız Fenerbahçeli Bahar Toksoy Guidetti, Beşiktaşlı Zeynep Seda Uslu, VakıfBank'tan Ayça Akçay ve Vestel Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Ergün Güler'in yer aldığı ‘Kadın ve Spor’ başlıklı oturum gerçekleşti.

        Konuşmacılar, kadın sporcu olmanın zorluklarının yanında önemine dikkati çekti.

        Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı Üstündağ, bu yıl kadın voleybolunda Avrupa'daki bütün kupalara Türk takımlarının talip olduğunu anlatarak, "Takım sporlarındaki başarımız ortada. İstatistik kurumunun yaptığı araştırmada, aileler kız çocuklarının voleybolcu olmasını istiyor. Erkeklerde de altyapıdan çok başarılı sporcular geliyor. Satrançtan sonra en fazla lisanslı sporcuya sahip federasyonuz. Altyapıya çok önem veren bir federasyonuz. Burada Bakanlığımızın da katkısı büyük. Sayın Cumhurbaşkanımızın sporun içinden gelmesi de çok önemli." ifadelerini kullandı.

        Vestel Ticaret AŞ Genel Müdürü Güler de voleybola sponsor olmaktan dolayı çok mutlu olduklarını anlatarak, "Voleybol kadınların en başarılı olduğu branş. Basketbolda NBA neyse Vestel Venus Sultanlar Ligi de voleybolda o. Dünyanın en iyi ligi bizde." değerlendirmesinde bulundu.

        2026 KIŞ OLİMPİYAT VE PARALİMPİK OYUNLARI ADAYLIĞI OTURUMU

        Gazete Habertürk Spor yazarı Murat Ağca'nın moderatörlüğünde Erzurum’un 2026 Kış Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları adaylığı masaya yatırıldı.

        Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Erol Yarar, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Yönetim Kurulu Üyesi Perviz Aran ve Türkiye Curling Federasyonu Başkanı Kenan Şebin ile katılan Mustafa Ilıcalı, "2026 Kış Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları Adaylığı" konu başlıklı oturumunda açıklamalarda bulundu.

        Erzurum'un, Üniversite Kış Oyunları'nda kış sporlarına dair büyük bir adım attığını belirten Ilıcalı, şöyle konuştu:

        "O dönemde büyük tesisler yapıldı ve bu da yeni otellerin yapılmasına sebep oldu. Bütün bunlardan cesaret alarak bölgenin kalkınmasına vesile olacağı düşüncesiyle detaylı bir rapor hazırladık. Raporu, Erzurum'a gelmeden önce Sayın Cumhurbaşkanımıza sundum. Kendisi, Erzurum'un olimpiyata aday olacağı haberini verdi. Bundan dolayı bölge adına çok mutlu ve gururluyum. Diyalog sürecinde Erzurum'a gelen teknik ekibin oradan çok memnun döneceğine inanıyorum. Halkın muazzam bir ilgisi var. Erzurum, hem vatandaşı hem de altyapısıyla olimpiyata hazır."

        Erol Yarar ise olimpiyata aday olabilmenin dahi cesaret gerektirdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

        "Kış sporlarında bazı branşların yapılabilmesi için gerekli imkanların üst seviyede olması gerekiyor. Fiziki imkanlar açısından Erzurum'da yeni bir yatırıma ihtiyaç olacak. 2026'da olimpik başarı yakalamamız gerekiyor. Türkiye birçok uluslararası organizasyon yaptığı için yeterli bilgi ve birikime sahip. O yüzden 2026'da süper bir organizasyon gerçekleştirip, madalya alamayan bir ülke olmamak lazım. Bu sebeple sportif başarı çok önemli."

        Türkiye Curling Federasyonu Başkanı Kenan Şebin ise Türkiye'nin son dönemde curling sporunda 56 ülke arasında ilk 10'a girdiğini dile getirdi.

        TMOK Yönetim Kurulu Üyesi Perviz Aran da 2026 Kış Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları'nı düzenleme hakkını kazanabilmek için Türkiye'deki herkesin son ana kadar çalışması gerektiğini vurguladı.

        TURKCELL TÜRKSPORU OTURUMU

        Saat 11.30’daki ‘Türk Sporu’ başlıklı oturumda atletizm ve bedensel engelli federasyon başkanları ile sporcuları buluştu.

        Turkcell Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İsmail Bütün'ün moderatörlüğünü yaptığı oturumda Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar, Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Arif Ümit Uztürk, Ampute Milli Takımı'nın oyuncusu Rahmi Özcan ve milli atlet Meryem Bekmez yer aldı.

        Uztürk, Ampute Milli Takımı'nın Avrupa şampiyonluğuna ulaşmasının hikayesini anlattı. Vodafone Park'taki finale 5-6 bin kişiyi beklemelerine rağmen 41 bin 600 kişinin kendilerini desteklediğini kaydeden Uztürk, "Seyirci rekoru kırdık. Bunun herhangi bir ülkede bir daha tekrarlanabileceğini düşünmüyorum. Avrupa ve dünya federasyonlarının başkanları söyleyecek kelime bulamadılar." diye konuştu.

        Ampute Milli Takımı'nın tecrübeli oyuncusu Rahmi ise "İnandığımız zaman neler yapacağımızı gösterdik" dedi.

        Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Çintimar, uzun vadeli hedeflerinin 2024 Olimpiyat Oyunları olduğunu aktararak, Türkiye'nin atletizm tarihinde kazanılan madalyaların yüzde 53'ünü son 3 yılda yaptıkları çalışmalarla aldıklarını kaydetti.

        Yürüyüş branşında birçok uluslararası başarıları bulunan Meryem Bekmez, "Aldığım başarılardan sonra kız çocuklarına örnek oldum. Kız çocuklarını spora yönlendirsinler, korkmasınlar." diye görüş belirtti.

        (Sırasıyla: Türkiye Futbol Federasyonu Başkan Vekili Nihat Özdemir, Gazete Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Tepeli, Ciner Medya Yönetim Kurulu Başkanı M. Kenan Tekdağ, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, AK Parti Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı, Türkiye Futbol Federasyonu 1. Başkan Vekili Servet Yardımcı, Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan.)

        AKTİF BANK SPOR FİNANSMANI OTURUMU

        Zirvenin öğleden sonraki bölümü ‘Aktif Bank Spor Finansmanı Oturumu’ ile başladı.

        Gazete Habertürk Ekonomi yazarı Sefer Yüksel'in moderatörlüğünde yapılan oturumda Aktif Bank Genel Müdürü Dr. Serdar Sümer ve Passolig Genel Müdürü Ceyhun Kazancı konuştu.

        SERDAR SÜMER: 16 KULÜBE 2,5 MİLYAR TL KREDİ VERDİK

        Aktif Bank'ın futbola katkı sorusunu ikiye bölmek lazım. 1. Önce kredi olarak 4 yıldan beri sektörün içerisindeyiz. 2,5 milyar TL gibi bir krediyi 16 kulübe verdik. Spor Toto 1. Lig'e de kredi verdik, bu da az görülen bir şey. Yaygın bir şekilde ihtiyacı olan kulüplere kredi veren, bunu da deklare eden muhtemelen tek banka biziz. Bizim verdiğimiz ilave krediler, Passolig'in üzerine konumlandığı için ilave finansman olarak ulaştı. Dolayısıyla mevcut finansmana ek sağladı.150 milyon dolar'a yakın farklı adlar altında finansman sağladık. Sponsorluk olarak, altyapıların kurulmasında verilen rakamlar oldu. Sponsor olarak da kredi olarak da ciddi katkılarımız oldu.

        Stat yapımı en büyük maliyet. Farklı usullerle, bazen devlet bazen kulüpler maliyetini üstleniyor. Sponsor çok önemli. Sponsor, parayı stat yapılmadan vermiyor, ilk maçın oynanması gerekiyor. Sıfırdan bir stat yapıyorsanız, sponsordan para alabilmeniz için oraya kadar finansman yaratmanız lazım. Bankaların stat finansmanı, Türkiye'de çok gördüğümüz bir şey değil. Beşiktaş stadının finansmanı Aktif Bank tarafından yapıldı. O riski üstlendik, güzel bir stat oldu. Türkiye için hayırlı bir iş oldu.

        Klasik bankacı bakış açısıyla spor kulübü finansmanı zor iş. Hem futboldan hem de futbolun gelir matematiğinden anlamak lazım. İki ekip var, hem dışarıdan arkadaşlar aldık hem de içeridekini değiştirdik. 10 kişilik ekiple bir algoritma yarattık. Bu algoritmaya göre kulüpler en fazla 3. olabilir. En iyi takım bile 3. olur diye bakıyoruz. Her takımla ilgili gelir projeksiyonu oluşturuyoruz. Bizim ekip arasında hangi takım kaçıncı sırada bilir.

        PASSOLİG'TE GELİNEN NOKTA NEDİR?

        CEYHUN KAZANCI: 3 milyon 720 bin kart satıldığını görüyoruz, ciddi bir rakam. 2014 Nisan ayında başladı. 2024 yılına kadar devam edecek ve tahminimiz 5 milyon satış civarındaydı. Şu an geldiğimiz noktadaki tahminimiz ise 7 milyon satış civarında, her yıl yaklaşık 1 milyon kart satılıyor. Seyirci sayısına baktığınızda bu doğal artışı hissediyorsunuz, Anadolu'da da doluyor. Türk futbolu için önemli bir gelişme.

        HANGİ KULÜP PASSOLİG'DEN NE KADAR GELİR ELDE EDİYOR?

        CEYHUN KAZANCI: Olayı iki boyuttan incelemek lazım: 6222 sayılı kanun, altyapı yatırımlarının kulüpler tarafından yatırılması gerektiğini belirtmiş. Ama kulüplerden bu para çıkmıyor. 1,5 milyon dolar gibi bir para söz konusu burada. Kart satışlarının yaklaşık yarısı kulüplere kalıyor.

        Zirvede kart adedi olarak 710 binle lider Galatasaray, onu 680 bin ile Fenerbahçe, 640 binleBeşiktaş takip ediyor. Yıllık yaklaşık 5 milyon TL'lik gelirleri var. Bunlar sadece kart satışı ve e-bilet sürecinden. Anadolu kulüpleri için de 500-600 bin TL'lik gelir civarında. Yüzde 15 seviyesinde mobilizasyon ile içeriye giriş başladı. Anadolu'da da bu rakamı yukarıya çıkarmak için çalışmalarımız devam ediyor.

        KULÜPLERİN MALİ DURUMLARI VE ÇÖZÜMLERİ

        SERDAR SÜMER: Bazı kulüplerin mali durumları kötü değil. 'Bu işin kaderi bu değildir'i kabul etmek lazım. Mesela problemlerden biri futbolcuların hepsinin ücretlerinin euro olması. Sponsor gelirleri de TL'ye dönüyor. Giderler tamamen yabancı para olunca ister istemez manasız bir sonuç doğuruyor. Yabancı futbolculara euro ödenmesi anlanabilir ama Türklere ödenmesi yanlış. Diğer bir nokta da altyapıdan yetişen oyuncuların çoğalması lazım. Bir problem var ama çözülebilir bence. Ne yapılabilir? Sayın Bakan da bahsetti, altyapıya yönelik fon kurulması çok güzel bir hareket. Mesela Tesla popüler bir yapı. Devasa bir borcu devasa da zararı var. Ama Ford'dan daha değerli bir şirket. Futbolun da böyle bir parçası var. Mali tablosundan görmesek bile kulüpler iyi gelir elde edecekler ve sürekli akım yapma şansları olacak. Naklen yayınlarından da görebiliriz.

        MAÇ GÜNÜ GELİRLERİ NE DURUMDA?

        "FATİH TERİM'İN 'NEREDE KALMIŞTIK?' TWEET'İNDEN SONRA SABAHA KADAR 10 BİN BİLET SATILDI"

        CEYHUN KAZANCI: Yurtdışı gelirlerine baktığımızda VIP koltuklardan ve localardan çok büyük gelirler ediliyor. Türkiye'de de bu yönde atılımlar başladı.Kulüpler çok ciddi gelirler kazanmaya başladı. Bir sene evvel 9 bin, geçen sene 13 bin TL civarındaydı. Beşiktaş Bayern Münih maçında kale arkası 170 TL idi. Anadolu takımlarının büyük takımlarla oynadıklarında bile 3-5 TL civarında kaldığını görüyoruz. Hem toplam geliri hem de gelirin dağılımını etkiliyor. 2,3 milyar TL'lik bir ekonomiden 1,4 milyar TL'si sadece dört büyüklerden kazanılmış. Gelirin yükselmesi lazım ama homojen olarak dağılması lazım. Stadyumların modern olmama sorununu çözdük, her takımın stadı yepyeni. Akhisar Stadı açıldı, seyirci ortalaması 10 binin üzerine çıktı. Sportif başarı ve stadyumların dolması arasındaki korelasyonu aşamıyoruz. Avrupa'da küme düşen takımların bile alkışlandığını görüyoruz. Parasını ödemiş, kombinesi almış kişiler bile stada gitmiyor. Bu oran yüzde 74'ler seviyesinde. Her şeyini satın almış 100 kişiden 26'sı stada gitmiyor. Takım kötü gidince statlar boşalıyor. Galatasaray 39 bini geçti, geçen sene 18 bindi ortalaması. Fatih Terim'in 'Nerede kalmıştık?' tweet'inden sonra sabaha kadar bile 10 bin maç bileti satıldı. Bazı heyecanlara ihtiyacımız var belli ki. Belli isimler gerekiyor, Fatih Hoca gibi, Eto'o gibi, Robinho gibi. Spor kültürü böyle böyle yukarıya çekilebilir.

        SERDAR SÜMER: Doğru kurgulanırsa lise takımı maçında bile salon, stat doluyor. İkincisi altyapı. O şehrin çocuğu takımda oynuyorsa o şehir stada gidebiliyor. Almanya'nın başarısının da temellerinden biri bu.

        ALTYAPIYLA İLGİLİ TALEP GELİYOR MU YA DA KREDİ VERİLİYOR MU?

        SERDAR SÜMER: Kulüplerden altyapıya yönelik talep geldiğini söyleyemem. Kredi verirken 'Buraya veriyoruz' demiyoruz, oraya kullanılmış da olabilir, haksızlık etmiş olmayayım ama sadece altyapıya yönelik kredi vermek zor çünkü çok uzun süre sonra geri dönüşünü elde edebiliyorsunuz. Burada farklı sponsorluk ya da gelir kapıları yaratmak lazım. Yerel çözümler olabilir Altyapı fonu bunu destekleyebilir ama krediyle altyapı yatırımı zor bir süreç.

        EKOLİG RAPORU

        SERDAR SÜMER: Rapor fikri, üst düzey kadın bir arkadaşımızdan çıktı. Sonrasında ekonomi ve Passolig biriminin çok yoğun emek harcayarak hazırladığı rapor. Önemli olan datayı toplamak. Her yıl yapacağız, ekim ayı civarında her sene yayınlayacağız. Futbolda devam edecek çalışmalarımız.

        CEYHUN KAZANCI: Beyana dayalı rapor. Birkaç kulübün beyanda bulunduğunu görüyoruz. Kulüplere kılavuz olmalarını söylüyoruz. Futbol ekonomisinin nerede olduğunu bilmeden nereye ulaşmamız gerektiğini tespit etmemiz zor. Loca ve VIP koltuklar dışında da satışlar bizim üzerimizden yürüyor, naklen yayın gelirlerine uklaşmak da zor değil. En zor geri dönüş yaşadığımız şey sponsorluk ve reklam gelirleri. İlk sene istediğimizde 'Neden istiyorsunuz' diyorlardı, direnç vardı. Harcadıklarını sorsak daha fazla dirençle karşılaşırız. İlk rapordan sonra case study'ler yaptık ve başarı hikayelerini ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Geçen sene Başakşehir'de olduğu gibi. Beyana dayalı ama geçen seneki raporun 1,5 katı kadar dolu bir rapor oldu. Önümüzdeki sene daha da artacak çünkü yayın gelirleri ve maç gelirleri artıyor. Çarpıcı bir rapor geliyor.

        1. LİG'DEN KAÇ KULÜBE KREDİ VERİLDİ?

        SERDAR SÜMER: 10 Süper Lig kulübüne, 6 tane de 1. Lig kulübünekredi verdik. 1. Lig ağırlıklı, 1. Lig'den başlayıp 2. Lig'e düşenler de var, umarım 3. Lig' e düşüş olmaz. Alt lige gidildi mi iş dramatikleşiyor.

        FEDERASYONUN PARAŞÜT SİSTEMİ

        SERDAR SÜMER: Federasyonun paraşüt sistemindeamaç alt liglere düşen takımın türbülansını dağıtmak. Diğer liglerle kıyaslandığımızda ilk handikabımız kur meselesi oluyor çünkü kurdaki değişim bizi çok etkiliyor. Bu konudaki ihtiyacın fark edilmesi bile çok önemli bir şey. Alt üst zamanla değişecektir. Spor Toto'dan bir alta düştüğünüzde gelirler neredeyse yok oluyor.

        CEYHUN KAZANCI: Düşen kulüplerle ilgili en kritik şey düştükleri sene. Bünyelerinde Süper Lig bütçesiyle kadro oluyor. Düştükleri sene tekrar çıkmak için Süper Lig maliyetli oyuncuları kadrolarında tutmaya devam ediyor. Paraşüt parası yetmiyor. Sorun 2. senede başlıyor. TakımSüper Lig'e dönemezse, çok yüksek maliyetli futbolcuları barındırıyorlar. Amatör kümeye kadar giden birçok takım gördük, Orduspor, Mersin İdman Yurdu gibi kulüpler. Gaziantepspor mesela nasıl dönecek? Çok ciddi destek lazım, bu borçları temizlemek kolay değil. Uzun vadede olmasa da en azından orta vadede düşünmek lazım.

        Passolig satışlarının kesileceğini de düşünmüyorum. Başakşehir gündebin 500 -2 bin tane kart satıyor. Şampiyonluk havasına da girdiler. En pahalı kart 36,5 TL ve tefe tüfe oranında artıyor. 7 milyon kartta 70 milyonTL'likgelirler var.Kulüpler için belki de gelir açısından 1. sıraya çıkacak. Bu açıdan kulüplerin desteklemelerini bekliyorum.

        BASKETBOLDAMARKALAŞMA VE SPONSORLUK

        Habertürk gazetesinin düzenlediği Türkiye Spor Zirvesi'nde Basketbol Markalaşma ve Sponsorluk oturumundaBloomberg HT sunucusu Ender Merter'in moderatörlüğünde Gazete Habertürk Spor yazarı Gökhan Türe, Fenerbahçe Doğuş Baş Antrenörü Zeljko Obradovic ve SİNPAŞ Genel Müdürü Seba Gacemer konuşma yaptı.Fenerbahçe Doğuş Basketbol Takımı Başantrenörü Zeljko Obradovic, yaptığı açıklamada, "Fenerbahçe öyle bir kulüp ki hangi ülke ya da şehirde oynarsanız sizi desteklemeye gelen taraftarlarınız oluyor" dedi.

        VOLEYBOLDA MARKALAŞMA VE SPONSORLUK

        Voleybolda Markalaşma ve Sponsorluk oturumunda Gazete Habertürk Spor yazarı Murat Ağca'nın moderatörlüğünde, Eczacıbaşı Holding Genel Müdürü Sacit Basmacı, Eczacıbaşı Medya ve Dijital Pazarlama Müdürü Ayşen Akalın ile Eczacıbaşı Takım Menajeri Nalan Ural konuşma yaptı.

        ECZACIBAŞI NEDEN KADIN VOLEYBOLUNA YATIRIM YAPTI?

        SACİT BASMACI: 1966 yılı ve ilk başlangıcımız erkek basketbolu ve voleyboluydu. İki yıl sonra da kadın voleybolubaşladı. 1996'da sadece kadın voleyboluyla devam etme kararı verdik. Neden bıraktık? Bunun arkasında Türk kadının kendisine imkan verildiği ve gerekli desteklerin verildiği takdirde çok başarılı olacağı felsefesine inandık. Erkekleri geçeceğine inandık ve geldiğimiz noktada tohumlarını attığımız için mutluyuz. Beden terbiyesinde 58 branş var, faal ve lisanslı oyuncu sayısına baktığımız zaman iki erkek bir kadın sporcu görüyoruz. Voleybola bakıldığında ise aktif voleybolcu sayısında 5 faal oyuncudan 4'ü kadın 1'i erkek noktasındayız. Demek ki voleybol, Türk kadını için ana branş haline gelmiş. Türk kadını voleybolda en başarılı noktasına geldi. 10 yıldır 56 Avrupa ülkesi içinde kulüpler bazında 1 numarayız. Türkiye bir süredir hep 1 numara, bunun başka branşta örneğini göremiyoruz. Ülke olarak hiçbir branşta ne dünyada ne de Avrupa'da bu noktada değiliz. Bu noktaya gelinmesinde bizim de çorbada tuzumuz olduysa ne mutlu bize.

        ECZACIBAŞI, NEDEN VİTRA'YLA YOLA DEVAM EDİYOR?

        AYŞEN AKALIN: Dijitalleşme ve segmentasyonun arttığı bir dünyada büyük gruplara ulaşmak çok zor. Sporun bu alanda ayrıştığını düşünüyoruz. Sporun doğasından kaynaklanan heyecan, rekabet, tutkuyla diğer alanlardan ayrılabilirler ve markalarımız bu doğrultuda duygusal bir bağ kurabilirler. Ekonomiye katkı sağlamak ana değerlerimizden biri, bu yüzden daha sporcu yetiştirmek, Türk sporunun ileriye gitmesi için elimizden ne gelirse yapıyoruz. Kadınların yeri de toplumların gelişmişlik düzeyini gösteriyor. VitrA'nın kadın ve sporla arasındaki bağı kurması çok önemli bizim için. Sponsorluklarımızda toplumsal fayda ve duygusal bağ üzerine gidiyoruz. VitrA global bir marka, satışlarının yüzde 70'ine yakınını yurtdışında yapıyor. Eczacıbaşı da yurtdışında başarılı bir takım. İkisinin bir araya gelmesi de önemli oldu. Hedef kitlemiz kadın ve kadın voleybol takımını sahipleniyor olmamız güzel oldu.

        GERİ DÖNÜŞLER NASIL OLDU?

        AYŞEN AKALIN: Sponsorluklar açısından çok önemli olan şeylerden biri doğru iletişimi yapmak, hedefler belirlemek ve hedefler doğrultusunda maddi manevi yatırım yapmak. İstanbul'da yaptırdığımız ankete göre 20-25 yaş grubunda bu sponsorluğun hatırlanma oranı yüzde 89'larda ve bu oran gururlandırıcı. 360 dereceli bir iletişim bu, televizyonda maçlarımız zaten yayınlanıyor. Tüketiciye takım ruhuna geçecek spotlar ürettik. Tüm dijital kanalları kullanmak istiyoruz. Hemen hemen tüm sosyal medya kanallarında varız. Eskiden daha çok maç günlerini vermek, sonuçlarını vermek gibi paylaşımlar yapıyorduk, bugünlerde bunu değiştirdik ve sporcularının hayatlarına, antrenmanlarına dair görüntüler de yayınlıyoruz. Çok da olumlu tepkiler alıyoruz, çünkü insanlar onların hayatlarından etkileniyor, fan olma yolunda ilerliyor. Event tarafından Voleybol Kanyon'da adında bir etkinliğimiz var ve genç kızlarımızla kadınlarımızın takımla iletişime geçmesi konusunda çok iyi oluyor. İç iletişimimizdeTigers adında bir grubumuz var, çok güzel destek oldu. Mutlulukları, bazen mutsuzlukları paylaşmaları çok güzel oldu. Sponsorluğun sonuçlarını sayısal değerlere dökmek her zaman mümkün olmuyor ama aldığımız geri dönüşlerde çok olumlu olduğunu gördük. Yaptırdığımız diğer araştırmaya göre Eczacıbaşı VitrA'nın bilinirliği sorusunu yönelttik. Katılanların yüzde 50'si biliyor. Bilen ve bilmeyenlere de farklı sorular soruldu. Bunlar da marka değerine yönelik, skorlu sorulardı. 'Saygı duyduğum bir markadır' bilmeyenlerde yüzde 73, bilenlerde yüzde 89. 'Tavsiye ettiğim marka' 18 puan daha yüksek. 'Türkiye'ye ve topluma katkı sağlayan bir marka'dır 19 puan daha yüksek. 'Güvenilir bir markadır'da 19 puan daha yüksek. 'Tavsiye ettiğim markadır'da 22 puan daha yüksek. Bilenler, bilmeyenlere göre daha yüksek. Bunların da iç sponsorluğumuza ciddi etkilerinin olduğunu görüyoruz.

        KADIN VE ERKEK VOLEYBOLU ARASINDAKİ FARKLAR...

        NALAN URAL: Eczacıbaşı altyapısında yetiştim ve hep zirveye oynayan takımlarda forma giydim, sadece Eczacıbaşı'nda değil başka kulüplerde de oynadım. Bu yüzden sağlıklı bir değerlendirme yapabileceğime inanıyorum. Yetiştiğim kulüp olduğu için söylemiyorum ama kadınların erkeklerden dünya pazarında daha iyi olmasının nedeni olarak iyi çalışan federasyonlar olduğu kadar bu işe doğru yaklaşan, yatırım yapan kulüplerin olduğunu da düşünüyorum. Buraya geldiğim andan itibaren voleybolun en önemli dinamiği olmaya çalışan bir kulüp oldu. Altyapısından önce insan sonra sporcu yetiştirmek hedefi vardı Eczacıbaşı'nın. Ana felsefemiz böyleydi. Bu felsefe hiçbir zaman değişmedi. Önceliği iyi insan, iyi sporcu, topluma faydalı insan. Türkiye'de başarılı, Avrupa'da başarılı ve dünyada başarılı. Voleybolu bıraktıktan sonra rakip bir kulüpte de çalıştım, gider gitmez Eczacıbaşı'nın yapısını oraya aktarmaya çalıştım. Kendim nasıl yetiştiysem orada da onu uygulamaya çalıştım. Erkeklere de ciddi yatırımlar yapıldı ama uzun soluklu olmadı. Türk kadınıyız, tuttuğumuzu koparırız ama federasyonlar kadar 52 yıldır aralıksız olarak gönül koyan Eczacıbaşı'nın da faydası var. Sadece oyuncu değil, çok önemli kişiler yetiştirmiş. Dünya voleybolunda ilk 10'dayız, lig olarak en iyisiyiz. Avrupa'daki en iyi basketbol ligi neresi bilmiyorum ama voleybolda dünyanın en iyi ligi Türkiye'de. Bunu da Eczacıbaşı'nın yarattığı rekabet ortamı sağladı. Dünyanın en ünlü voleybolcuları şu an Türkiye'de oynamak istiyorlar.

        YABANCI SINIRINA İLİŞKİN

        Yabancı sınırını yeterli hale içimizde getirdik. Futbol ve basketboldaki yabancı sayısının serbest bırakılmasının doğru politika olduğunu düşünmüyorum. Avrupa'da ve dünyada biz buraya Türk oyuncularla da geldik. 14 kişilik voleybol kadrosunda 3 yabancı olabiliyor, Avrupa'da da 1 veya 2 ilave olabiliyor. Bunun da sıkıntılarını gördük. Türk Milli Takımı'na da katkılarını görüyoruz. Lige ve Milli Takım'a katkı için Türk oyuncularla oynamak gerektiğini düşünüyorum. Bu sabır işi, 52 yıllık bir çalışma. Bu sayede buralara kadar getirdik.

        SACİT BASMACI: Erkekler olduğu için karşılığı kadın, bayan deniyor. Federasyonunun anketinde 'kadın oyuncular' yüzde 92 gibi bir oranla 'bayan' tercih edildi. Bayanlar Ligi'nde ve Erkekler Ligi'nde oluşan bir ligi oynuyoruz ama doğrusu Kadınlar Ligi'dir. Bir algı haline geldi, biz kadın diyoruz başkası ne derse diyebilir.

        VOLEYBOLDAKİ SEYİRCİ ORANI

        SACİT BASMACI: Türkiye'nin en başarılı kulüpleri İstanbul'da. Asya'dan Avrupa'ya, Avrupa'dan Asya'ya, ulaşım sorunu var. Ayazağa'dayız ancak uluslararası maçlarımızı Burhan Felek'te, Asya'da oynuyoruz. Söylemesi ayıptır kendi evimizden otele giderek kalıyoruz, şehir değiştiriyoruz. Ulaşımın çok etkili olduğunu düşünüyorum. Yeterli duyurunun yapılması doğru olabilir. Biz maç günlerini, saatlerini ve rakiplerini belirtiyoruz. Bir de önemli, önemsiz maç algısı var. Seyirci konusunda çok başarılı olunduğunu söyleyemem. Futbol ve basketbolda da başarıyla paralel gidiyor sanırım. Eksiklik olduğunu kabul ediyorum. Avrupa'daki örneklerine bakarsanız kulüplerin İspanya'da ve Almanya'da tamamına yakını küçük kasabanın etrafında. 60, 50 bin nüfuslu yerlerin takımları. O takım, o kasabanın yegane eğlencesi durumunda. Her hafta sonu eğlence gibi gidiyorlar. İstanbul gibi 17-18 milyonluk metropolde sıkıntı var. Lokalin takımı, seyirci açısından daha iyi olabilir.

        NALAN URAL: Tigers şirket içerisinden bir grup ama fan gruplarımız var tabii, maçlarımıza gelmek isteyenler var. Tamamen metropolde olan bir kulübüz diye bu zorluğu başka kulüpler de çekiyor. Anadolu'da oynadığımız maçlarda rakiplerimizin salonları doluyor. Büyükşehirde yaşamanın zorluğu bunlar. İstanbul'da bunun dezavantajını yaşıyoruz.

        "SOSYAL MEDYAYA PARA ÖDEMİYORUZ, ORGANİK BÜYÜYORUZ"

        AYŞEN AKALIN: Gençler bizim için çok önemli, hayatlarını orada yaşıyorlar. Hemen hemen her gün yeni bir mecra açılıyor. Sosyal medya hesaplarımızda takım ruhumuzun artması, oyuncularımızın antrenman sırasındaki görüntüleri, şakalarını paylaşıyoruz. Başarılar karşısındaki tepkilerini paylaşıyoruz. Kanallarımız, hesaplarımızdaki takipçilerimiz artıyor ve bunlar organik olarak büyüyor, para ödemiyoruz. 'Like' edilme, paylaşılmada da yüzde 50'lere ulaşmış durumdayız, sektöre göre çok büyük oranlar.

        NALAN URAL: Isınmalardan sonra ikiye ayrılarak manşet maçı yapıyorlar, oradan da çok eğlenceli görüntüler çıkıyor.

        ALTYAPI NE DURUMDA?

        SACİT BASMACI: Taşıma suyla değirmen dönmüyor. Altyapımız her zaman çok düzenli oldu. Okulumuzda 300 civarında öğrencimiz, altyapımızda 80 civarı lisanslı sporcumuz var. Smaç adında İstanbul dışında açtığımız okullarda belirli takımlar oluşturduk ve o okullarda 3 bin civarında öğrencimiz var. Bazen kendi arlarında maç yapıyorlar. Sürekli takip ediyoruz, gözlemliyoruz, istatistiklerini takip ediyoruz. Her sene 3-5 oyuncuyu altyapımıza aktarıyoruz ve onları geliştiriyoruz. 14 kişilik kadromuzun yarısı hatta biraz fazlası altyapımızdan yetişen oyuncular. 14 yıldır beraber olduğumuz oyuncular var, bu da 11 yaşında bize geldiler demek. En küçük yaştan bize gelen Avrupa'da başarılı olan arkadaşlarımızı görünce mutlu oluyoruz, gurur duyuyuoruz. 1. Lig'e kiraladığımız 18-21 yaş arasındaki 12 oyuncumuz var, belli noktaya gelirlerse bizimle olacaklar. Bizimle olamasalar da Türk voleyboluna kazandırmış olacağız. Yetiştirdiğimiz çok sporcu, antrenör ve yönetici görüyorum ve biz yaptık diye çok gurur duyuyoruz. Tek mesele A Takım değil, Türksporuna katkı sağlamak. Gelinen noktaya bir nebze katkı sağlayabildiysek hem bizim hem de Türk kadını açısından mutluluk.

        FUTBOLDA MARKALAŞMA VE SPONSORLUK OTURUMU

        Habertürk Türkiye Spor Zirvesi'nde Gazete Habertürk Yazarı Fatih Altaylı'nın moderatörlüğünde eski Galatasaray Başkanı Faruk Süren ve NEF İcra Kurulu Başkanı Erden Timur açıklamalarda bulundu.

        SPORDA ALTYAPININ ÖNEMİ

        Spor zirvesinde son olarak Habertürk TV Spor Müdürü Emin Çağlar'ın moderatörlüğünde 'Sporda altyapının önemi' oturumu gerçekleşti...

        AYDIN ÖRS (TÜBAD BAŞKANI):Bu kaliteli sempozyuma beni davet ettiğiniz için Habertürk'e teşekkür ederim. Altyapı, kulüplere kaynak oluşturma maksadıyla, donanımlı antrenörler vasıtasıyla doğru yöntemlerle yapılması gereken bir faaliyettir. Türkiye'de Efes Pilsen gibi örnekleri de var. Yönetim kurulları ve sorumlu yöneticiler altyapıya inanmıyorsa, altyapıdan nitelikli oyuncu yetişmesi mümkün değil. İdeal düzende sağlık departmanları, beslenme ve psikolojik departmanlarının da bulunduğu tesisler olmalı. Koçlar, altyapının en önemli ayağı, ilk görevleri de genç çocuklara basketbolun kurallarını öğretmekten önce basketbolu sevdirmek... Oyun kuralları, bireysel temel nitelikler ve nihayet stratejiler sonra öğrenilir. O dönemki adıyla Efes Pilsen, şimdi adıyla Anadolu Efes'te 9 yıl altyapı antrenörlüğü yaptım, sonrasında A Takıma geçtim. Süreklilik gerekiyor, projeye inanan yönetim gerekiyor. TOFAŞ ve Banvit oyuncu yetiştirmeye çalışıyor. Altyapı, iki kulüple yükselmez. Anadolu Efes ve üç büyüklerin yatırımlarını geliştirmesi gerekiyor.

        Alt yaş kategorilerinde Avrupa'da başa baş oynayamayacağımız takım yok, hatta çoğunu yenerek şampiyonluklar ve diğer başarılarımız var. Bu oyuncular 22 yaşına geldiğnde 17-18 yaşlarında rakip oldukları oyuncuların ne kadar gelişmiş olduklarını görüyorlar. Bu oyuncular, menajerlerin de etkileriyle her şey bitti, şöhrete kavuştuklarını sanıyorlar, aileleri de öyle. Bireysel teknik, atletik yeteneklerini geliştirmeleri lazım. Üçüncüsü de bulundukları kulübün A Takımlarına entegre olarak süre almaları lazım. Bunu da sadece yabancı oyuncuya endekslemenin doğru olmadığını, kulüplerin öncelik vermeleri ve koçlara oynatmaları açısından empoze edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Mirsad Türkcan, oynatmayı düşünmediğim dönemde o hırsıyla formayı benden zorla aldı. Kendisinden kariyerli oyunculardan formayı çalışarak kaptı. Bugün de Cedi Osman örneği var. Efes'te rekabete girdi, daha sonra da gidebileceği en zor kulübe gitti, hırsıyla fundamentaliyle kendisine yer buldu. Burada bireysellik de var.

        HALUK YILDIRIM (TBF MİLLİ TAKIMLAR DİREKTÖRÜ): Aydın abinin çok güzel tespitleri var ama altyapıdan A Takıma oyuncu çıkmadığına inanmıyorum. Cedi Osman, Furkan Korkmaz, Ömer Faruk Yurtseven gibi oyuncular var yani bir havuz var. Bu havuzu nasıl kaliteli hale getirebiliriz onu düşünmemiz gerekiyor. Kulüp tarafı, oyuncu tarafı, ailesi, menajeri var. Böyle olunca ortaya bir karmaşa çıkıyor. Şu anda iki kulüp altyapı konusunda öne çıkmış durumda, TOFAŞ ve Banvit. Banvit'te 99 doğumlu 4 oyuncu var ve ciddi süreler alıyorlar. Altyapıda ciddi sorunlar olduğunu kabul ediyoruz, çocuklarımız İstanbul gibi bir yerde saat 8-9'da maç yapıp eve dönüp ertesi sabah okula gidiyorlar. Temel hedefimiz üst düzey oyuncu çıkarabilmek. Federasyon olarak amacımız bu.

        EĞİTİM VE SPOR BİR ARADA GİDEBİLİR Mİ?

        HALUK YILDIRIM: Sporcular özel insanlar, idman yapıp eğitime gitmeleri İstanbul gibi bir yerde çok zor. İstanbul dışında bunların yaygınlaşması lazım. Eğitim sistemi sizi bir yerde kitliyor. A.B.D'de eğitim yapan sonrasında kariyerine burada devam eden güzel örnekler de var, Sinan Güler, Doğuş Balbay gibi. Bununla ilgili Milli Eğitim Bakanlığı'yla görüşmelerimiz sürüyor, en yakın sürede açıklayacağız.

        SPOR LİSESİ GİBİ BASKETBOL LİSESİ OLABİLİR Mİ?

        HALUK YILDIRIM: Voleybol Federasyonu, bunu 5 bölgede yapmış durumda, çok güzel bir örnek. Bizim tesis açımızdan sıkıntımız var, Zeytinburnu'na 4x4'lük salon yapmak istiyoruz. Planlarımız arasında bunlar da var.

        GÖKHAN TÜRE (GAZETE HABERTÜRK SPOR YAZARI): Sorunun temeline inmek gerekiyor. 'Oyuncu yetişmiyor' diyoruz ama kalifiye antrenör yetiştirmede ne durumdayız? Antrenör yetiştirme konusunda bazı hamleler yapmak gerekiyor ki Aydın abi eğitim kurumunun başına geldi. Anadolu Efes'te görev yapmasaydı o dönemde bitme noktasındaki basketbol, Türkiye'de bitebilirdi ben ona çok güveniyorum. Okul sayısında patlama var ama burada ticari kaygıların ön planda olduğunu düşünüyorum.

        ANTRENÖR KONUSUNDA YETERSİZ MİYİZ?

        AYDIN ÖRS: Türk antrenörlerini eleştirelim ama çok da haksızlık etmeyelim. Yabancı furyası içinde çok başarılı olmuş antrenörlerimiz var. Kalitede bir takım eksikliklerimiz var, kabul etmek gerekiyor. Bunun yanında yabancı antrenörler konusunda da TÜBAD olarak federasyona bir öneri sunduk, karar vermeleri lazım. Bir Türk antrenör, kriterlere bakılmadan elini kolunu sallayarak yabancı ülkelere gidemiyor. Kesinlikle yasaklamadan bahsetmiyorum ama bazı kriterler koymamız lazım. Gelsinler, çalışsınlar başımızın üzerinde yerleri var. Ama gelip yatarak yanlarında da birkaç yardımcı getirerek olmaz. Daha kaliteli antrenör istihdamı için çalışmamız gerekiyor.

        BASKETBOL GENÇLER LİGİ FAYDA SAĞLADI MI?

        HALUK YILDIRIM: Uzun süredir konuştuğumuz bir projeydi. 18 yaşında genç takımı bitirdikten sonra A Takıma adaptasyonları hem fiziksel hem mental olarak hazırlamak gerekiyor. Bu projeyle de buna olanak sağlandığına inanıyorum, çok olumlu geri dönüşler aldık.

        DENİZ SELİN ÜNLÜDAĞ'A BAŞARI ÖDÜLÜ

        Dev zirvede son olarak, başarı ödülü eskrimde Türkiye'ye ilk madalyasını kazandıran Deniz Selin Ünlüdağ'a verildi. Şampiyonaya katıldığı için İtalya'da bulunan milli sporcu video konferansla bağlanarak teşekkür etti. Deniz Selin'in ödülü, Gazete Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Tepeli tarafından babasına takdim edildi.

        ANA SPONSOR

        TURKCELL

        OTURUM SPONSORLARI

        AKTİFBANK

        NEF

        VESTEL

        SİNPAŞ

        VİTRA

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa