Ömer Çelik: Rusya ile ilişkilerimizin sürmesi AB ile ilişkilerimizin zaafa uğraması anlamına gelmiyor
AB Bakanı Ömer Çelik: "Vize serbestisi için tarih verilmezse geri kabul anlaşmasını uygulayacağız. Kimseyi tehdit etmiyoruz"
HABERTURK.COM
Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik, "Rusya ile ilişkilerimizin sürmesi, AB ile ilişkilerimiz zaafa uğraması anlamına gelmiyor" dedi. Çelik, vize muafiyeti konusunda ise, "Bize vize muafiyeti için net bir tarih verilmezse geri kabul anlaşmasını uygulamayacağız. Kimseyi tehdit etmiyoruz, şantaj yapmıyoruz" ifadelerini kullandı.
Bakan Çelik, 15 Temmuz'da darbe girişimi akşamı Habertürk'ün duruşuna da değinerek "Habertürk'ü çok tebrik ediyorum. Cesur bir yayındı. Türkiye'de ne zaman demokrasiye karşı bir girişim olsa beni ilk arayanlardan ve 'Biz sapasağlam duruyoruz' diyenlerden en başta gelenlerden birisi Sayın Kenan Tekdağ'dır. O gece de beni aradı. 'Hiç merak etmeyin Habertürk milletin, demokrasinin arkasındadır. Darbe teşebbüsünün karşısındadır. Siz söylemek istediğiniz bir şey varsa söyleyin' dedi. Kenan Bey'in bu tavrını daha önce de gördüm. Demokrasiyi krize sokacak zamanlarda bunun bir parti meselesi olmadığı bunun devlet meselesi olduğunu ifade ederek bunu gördüm. Hem Habertürk ailesine hem Kenan Bey'e selamlarımı iletiyorum" ifadelerini kullandı.
AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, HABERTÜRK TV'de Alican Türkoğlu'nun sorularını yanıtladı. Çelik'in açıklamalarının satırbaşları şöyle:
DARBE GİRİŞİMİ SONRASI AB'NİN TAVRI
"Demokrasi, hukuk, devleti ve insan hakları AB ile paylaştığımız ortak değerler. Türkiye tarih boyunca bir Avrupa devleti oldu. AB ile tam üyelik süreci de bu açıdan şekilleniyor. AB'li dostlarımıza bu eleştirilerinin yanlış olduğunu söylediğimizde, 'Demokrasinin güçlenmesi hepimizin faydasına' diyorlardı. Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı darbe girişimine karşı sadece kınama açıklaması yapmaları, bu son derece vizyonsuz bir tutumdur. Biz bunun üzerinde durmuyoruz.
Slovakya, Hollanda, Belçika ve İtalya dışişleri bakanları hızlı bir dönüş yaptılar bize. Biz onlara daha darbe tehlikesini atlatmış değilken, sorgulamalarının nedenini sordu. Darbeyi eleştiren sözler vardı ama 'Taraflara sağduyu tavsiye' ediyoruz vardı. Bu tavsiye değil, karşınızda tank namlusu doğrultmuş, F-16'larla bombalayan bir çete sürüsü var. Bu 'taraflara itidal' değil. Darbenin karşısında ve Türkiye'nin yanında olmak, kayıtsız şartsız bu darbe girişimini kınamak, Türkiye'nin yanında durmak. İkincisi Türkiye'nin demokrasisinin birinci sınıf demokrasi olduğunu görmeleri ve bunu alkışlamaları ve üçüncüsü Ankara'ya gelip dayanışma içinde bulunmalarıydı.
RUSYA İLE İLİŞKİLER
Başta Putin'e verdiği destek nedeniyle çok teşekkür ediyoruz. Türkler, zor günlerden destek verenleri hiç unutmazlar. Başkan Putin ve diğer yetkililerin verdiği destek önemlidir. Bu nahoş dönemde bu önemli bir ziyaret. Sayın Cumhurbaşkanımız Rusya ile ilişkiler son derece önem verdi. Her iki lider de birbirlerine verdikleri sözler tutma konusunda gayret gösterdiler.
Suriye meselesi gibi tam olarak anlaşamadığımız büyük bir meselede bile o meseleyi paranteze alarak, diğer konularda ilişkilerimizi sürdürmeye başardık. Bu ziyaret akamete uğramış ilişkilerimizin devamı için çok önemlidir. Türkiye-Rusya arasındaki ajandanın ilk maddesi Suriye. Ekonomik, enerji ilişkileri var. Bunlar masaya yatırılacaktır. Kaldığımız yerden çok daha ileri bir noktaya geleceğimize inanıyorum. Kalınan yerden ilerleme sağlanacağını düşünüyorum.
Suriye'de yakın zamanda rejim Halep'e saldırdı. Gözümüzün önünde koskoca bir devlet çöküşün içinde yuvarlanıyor. Buradan kimse kazançlı çıkmaz. Bu süreç devam ederse, DAEŞ'in zayıflatılmasında çok geri kalınıyor. Halep düşseydi, Türkiye ve Avrupa göç krizinin iki katıyla karşı karşıya kalabilirdi. Bu durum sürdürülebilir bir durum değil. Çözüm bulunması gerekiyor.
Bu darbe girişiminin bir tutumu da Türkiye'nin Suriye girişimlerini sabote etmek olduğu görülüyor. Bir takım vekalet savaşları devam ediyor. Böyle olursa, her bir devlet kendisine yakın grubu desteklerse burada olan Suriye halkına, Suriye devletine olur. Burada öyle bir kaos olur ki hepimizin güvenliğini tehdit eden bir boyuta gelir. Burada ilerleme seçenek değil, zorunluluk. Bütün dünyanın gözü de burada olacak.
"TÜRKİYE AB'DEN UZAKLAŞIYOR MU?"
'Türkiye, Avrupa'dan kopup Rusya'ya mı yaklaşıyor' diye soruluyor. Türkiye'ye dönük suçlayacı bir propagandaya başlanıyor. Uzun zamandır AB'nin türkiye ile gerçek ve anlamlı ilişkiler kuramadığı zamanlar oraya çıkan bir söz. Türkiye ile Rusya'nın ilişkilerinin iyi olmasından daha iyi bir şey olamaz. Geçmişe bakarsanız Osmanlı, Rus, Almanya imparatorlukları aynı ilişkiyi sürdürmüşlerdir. 'Türkiye bir eksen kayması içerisinde mi' tutumu anlamlı değil, kendi eksiklerini görmekten çok böyle bir suçlamada bulunuyorlar. Türkiye'nin ilişkilerini alternatif olarak görmemeli. Biz Türkiye olarak bu coğrafyada nasıl bütün ilişkilerin kavşağıdaysak, bütün ilişkilerin de kavşağındayız. Türkiye'yi baypass edecek bir ilişki bu o ülkenin vizyonsuzluğu anlamına gelir. Rusya ile ilişkilerimizin sürmesi, AB ile ilişkilerimizin zaafa uğraması anlamına gelmiyor.
VİZE MUAFİYETİ VE GÖÇ KRİZİ
Vize muafiyeti konusunda bir tutum var. Biz AB'nin en büyük krizini yönettik. Tarihteki en büyük bu göç krizidir. Bu Kavimler Göçü gibidir. En büyük tehlike de, Avrupa'daki aşırı sağ, yeni bir yabancı düşmanlığı dalgası, faşizm dalgası üretmeye çalışıyordu. Türkiye bunu aldı. Demek ki AB, böyle bir krizi Türkiye olmadan yönetemeyecekti.
Birincisi biz birebir anlaşmasından sonra Geri Kabul anlaşması, AB'den gelecek yardımlar, gönüllü yerleştirme ve vize muafiyetinin tek paket olduğunu söyledik. Bu kriz sürecek. Suriye'nin istikrara ne zaman kavuşacağını kimse bilmiyor. Türkiye dışında da bu birebir anlaşması da yürümezdi. Pek çok siyasetçinin açıklamasına göre burada ilkeli davranmıyorlar. Bu iş karşılıklı bir iştir. Bu dönemde Türkiye'yi dışlayıcı bir takım açıklamalar gördük. Bize vize muafiyeti için net bir tarih verilmezse geri kabul anlaşmasını uygulamayacağız. Kimseyi tehdit etmiyoruz, şantaj yapmıyoruz. Ben Türkiye'nin Başmüzakerecisiyim, Türkiye'yi kimse rencide edemez, kimse Türkiye demokrasisini küçümseyemez. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Meclis Başkanı'na küçümseyici bir söz kullanamaz. Biz burada net bir ilişki ortaya koyuyoruz.
Onlar diyor ki terör yasası. Böyle bir standart yok AB'de. 50 tane ülkenin koalisyonu DAEŞ'le mücadele edemezken, biz mücadele ediyoruz. Dünyanın en tehlikeli üç örgütü varsa El Kaide, DAEŞ ve FETÖ'dür. Biz en son FETÖ'nün darbe teşebbüsü içinde olduğunu gördük. Bu zamanda Türkiye için 'terör yasasını değiştirin' demek AB'nin güvenliğini de tehlikeye atmak demektir.
HABERTÜRK VE KENAN TEKDAĞ'A TEBRİK
Bunu haber aldığımızda İstanbul'daydım. Sayın Cumhurbaşkanıma ulaşamadık. Sayın Başbakanımızı aradık, kalkışma olduğunu söyledi. Sayın Başbakanımız'la buluşacaktık uygun değildir, Sabiha Gökçen civarında. Sayın Başbakanımızı sabit tutmuyorlardı. Arkadaşlar 'Sizi güvenli bir yere almamız lazım' dediler. Bir yer yoktu, arabadaydı, sizleri aradık. Habertürk'ü çok tebrik ediyorum. Cesur bir yayındı. Türkiye'de ne zaman demokrasiye karşı bir girişim olsa beni ilk arayanlardan ve 'Biz sapasağlam duruyoruz' diyenlerden en başta gelenlerden birisi Sayın Kenan Tekdağ'dır. O gece de beni aradı. 'Hiç merak etmeyin Habertürk milletin, demokrasinin arkasındadır. Darbe teşebbüsünün karşısındadır. Siz söylemek istediğiniz bir şey varsa söyleyin' dedi. Kenan Bey'in bu tavrını daha önce de gördüm. Demokrasiyi krize sokacak zamanlarda bunun bir parti meselesi olmadığı bunun devlet meselesi olduğunu ifade ederek bunu gördüm. Hem Habertürk ailesine hem Kenan Bey'e selamlarımı iletiyorum.
15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ
Bir takım yollar tutulmuştu, uçaklar uçuyordu. Size bağlandığım zaman daha denklem dönmemişti. Arkadaşlarımızdan 'Sizleri dinleyince öğrendik' dediler. O gün hepimiz, siyasetçi arkadaşlarımız, pek çok arkadaşımız bütün dünyaya ders verecek, demokrasi tarihine geçecek işler yaptılar. Herkes dimdik durdu. Devletimize el koymaya çalışan bu katil sürüsünü hep birlikte süpürdük. Sayın Cumhurbaşkanımızın çok büyük kararlılığı oldu. Milletimizi sokağa çağırması ve İstanbul'a gelmesi... Sayın Başbakanımız darbecilerin vurulması emrini vererek kararlılığını gösterdi. Amaç darbeciler bildiriyi TRT'de okutarak toplumsal algıyı yönetmek, kafası karışanları bir takım teslim almak istedi. Medyamızın topyekun buna karşı çıkması demokrasi mücedelesiydi. Halkın gücü, tankın gücünü yenmiştir.
FETÖ, dünyadaki pek çok yapının sentezini almış, tehlikeli bir örgüt. PKK, El Kaide ve DAEŞ düşmanlık üretiyor ama FETÖ kripto elemanlarıyla her yerde bulunabiliyor. Bunlar 40 yıldır rol yapıyor, böyle bir yaratık türü. Kritik bir anda içinden katil kimliği çıkabiliyor.
O basketbolcu soyadını değiştimiş, Fetullah Gülen ile ilgili ifadeler kullanmış. Müslümanlar bu ifadeleri Allah için, Peygamber için kullanırlar. Psikologların incelemesi lazım. Burada sapık bir dini anlayış temelinde askeri diktatörlük kuracaklardı. Bütün toplumsal hayata el koyacaklardı. Büyük bir tehlike atlattık. Org. Hulusi Akar'ın Yaveri ve birkaç kişinin ifadelerini yurtdışındaki muhataplarıma gönderiyorum. Kendi uydurdukları teoloji içinde bir siyasi proje çıkarıyorlar. Panik yapmaya gerek yok, etkili bir şekilde mücedele edeceğiz. Peşindekileri felakete bile götürse, orada bambaşka bir dünya olduğu yaklaşımlarını düşünebiliriz. Bir tanesi Japonya'da kendini uçurdu, birisi ABD'de sapkın hareketler yapabiliyor.
TSK'DA YENİ DÜZENLEMELER
Mesele örgütün gücünü minimize etmek. Bir takım emekli komutanlar bu düzenlemeleri eleştiriyorlar, sanki hiç darbe olmamış gibi konuşuyorlar. Türkiye düşman işgaline uğrasa ancak bu kadar zarar görürdü. Burada mesele TSK'nın darbeci olarak yaftalanması yanlış olur. TSK'nın kurumsal kapasitesi bu darbe girişimini engelleyememiştir. Kuvvet komutanlarının bağlanması Avrupa'da da vardır. Her ülke kendi birikimi açısından bunu sağlamıştır. Eski bir Genelkurmay Başkanı, Başbakanın kuvvetlere emir vermesini eleştirerek, 'Ya yanlış emir verirse' dedi. Bu mantığın arkasında darbe mantığı gizleniyor. Silahlı kuvvetlerin sivil denetim altında olması esastır. Silahlı kuvvetlerdeki emir-komuta zinciri bozulmaz. Bu kararlar 10 yıllardır konuşulan konular. TSK güçlenecektir, savunmada zaaf olmayacaktır."