Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika HDP'nin 1 Kasım seçimi sloganı: "İnadına HDP, inadına barış" | Son dakika haberleri

        ESRA YAZDIÇ DEMİR/ANKARA

        7 Haziran seçimlerinde "Bizler Meclis'e" sloganını kullanan HDP, 1 Kasım seçimlerinde "İnadına HDP, inadına barış" sloganını kullanacak.

        HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ 1 Kasım seçimleri için hazırlanan parti bildirgesini açıklıyor.

        Başlığı "Büyük insanlık, büyük barış" olan seçim bildirgesi kitapçığında Dolmabahçe mutabakatı yeniden yer alırken, adalet, barış ve demokrasi teması öne çıkarılıyor.

        Kadın bildirgesi ayrıca yer alırken, HDP'nin 1 Kasım seçimlerinde asgari ücret vaadi bin 800 TL'den 2 bin TL'ye çıkarıldı.

        Açıklanan seçim beyannamesinde öne çıkan başlıklar şöyle:

        *Politik suçlar kategorisi diye kategori Türkiye’de olmayacak.

        *Temel ceza yasasında demokratik değişiklikleri yapacağız.

        *Çocuk cezaevlerini kapatacağız.

        *Koruculuk sitemini kaldıracağız.

        * İş cinayetlerine son verilecek. Yolsuzlukla mücadele edilecek.

        *Hiçbir yurttaş evsiz, aç, bakıma muhtaç durumda bırakılmayacak.

        *İşsizlik fonu amacına uygun olacak kullanılacak.

        *Savunma Sanayi fonu bütçeye katılarak denetime açık hale getirecek.

        *Örtülü ödenek kaldırılacak. Esnafların vergi yükü azaltılacak.

        "DERHAL SİLAHLARIN İKİ TARAFLI SUSTURULMASINI SAĞLAYACAĞIZ"

        Selahattin Demirtaş: Barışa bu kadar yakın olduğumuz zamanda savaşa mahkum edilmiş olmayı içimize sindiremiyoruz. Derhal silahların iki taraflı susturulmasını, akan kanın durdurulmasını, yeniden müzakere masasına dönülerek sorunların diyalogla çözülmesini sağlayacağız. Sonuna kadar savaş diyenlere karşı hayır, biz sonuna kadar barış diyeceğiz. Barışçıl yöntemlerle müzakere yoluyla kendi özyönetimlerimize kavuşarak hem Kürt sorununu çözeceğiz, hem de Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü açacağız.

        "CUMHURBAŞKANI'NIN YETKİLERİNİ SINIRLANDIRACAĞIZ"

        Evet bir geçiş dönemindeyiz demiştik. Çünkü cumhuriyetin demokrasiye ihtiyacı var. cumhuriyetin kuruluşundan bu yana farklı kültürlere inançlar bunların Türkiye’de var olması cumhuriyet açısından bir tehdit olarak görüldü. Oysa demokrasiye bağlı bir devlet, toplum yapısı bunları bir zenginlik olarak görmeliydi. Biz bu hatadan dönülme konusunda geç kalmış sayılmayız.

        Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini sınırlandıracak ve sembolize düzeye çekeceğiz. Güçler ayrılığı prensibinin kurulması için gerekli yapısal düzenlemeler yapacağız. Yurttaşların tartışma örgütlenme ve karar mekanizmalarına katılımının önündeki engelleri kaldıracağız. Eş genel başkanlık sistemi uygulayan partilerin iktidara gelmesi sayesinde eş başbakan olacak. Eş muhtarlara kadar… Bu durumda salondaki muhtar salonunun büyümesi lazım. Gösteri yürüyüş ifade özgürlüğü önündeki bütün engelleri kaldıracağız. MGK’yı anayasal ve yasal bir kurum olmaktan çıkaracağız ve Türkiye’nin bütün yönetim yapısını katılımcı demokrasiye uygun hale getireceğiz.

        "ERMENİSTAN ÜZERİNDEKİ EKONOMİK AMBARGOYU KALDIRACAĞIZ"

        Figen Yüksekdağ: HDP, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünya halklarının kendi siyasi geleceklerini özgürce belirlemeleri ve halkların kendi kendilerini yönetecekler, eşitlikçi anlayışı geliştirmeleri için çalışacak. Halkların ve emeği yapay sınırlarla ayrılmasına karşı, emekten demokrasiden yana tüm kesimlerle ilişkileri geliştirdik ve geliştireceğiz. Suriye’deki iç savaşın sona erdirilmesi demokratik bir çözümün ortaya çıkmasını destekleyeceğiz.Cihatçı unsurların bölgeye geçerken Türkiye’yi köprü olarak kullanmasına kesin olarak engelleyecek. İsrailci hükümetlerinin katliamcı politikalarına karşı duracağız. Filistin halkının, bağımsız devlet kurma hakkının tanınması için gerekli desteği verecek, Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz. Kıbrıslı Türk ve Rum halklarının, adanın bölünmüşlüğüne son vermek için ortaya koydukları çözüm önerilerini desteklemeye devam edeceğiz.

        Ermenistan üzerinde uygulanan ekonomik ambargoyu kaldırarak gerekli ekonomik politik ilişkileri geliştirecek ve ermeni halkıyla dostluk köprülerini kuracağız. AB ile müzakere ve tam üyelik çalışmalarını ilkelerimiz çerçevesinde ele alacağız. Yurtdışında borçlanmayla emekli olanların maddi zararlarını karşılayacağız. Gurbetçilerin, politik sürgünlerin memleketleriyle kucaklaşmasının önünü açacağız.

        FİGEN YÜKSEKDAĞ: BUGÜN İNADINA HDP DİYORUZ

        Güzel başlamıştı her şey ve güzel başlamıştı. Siyasi iktidarın ve sarayın hırsı Türkiye'nin aydınlatan geleceğini karartmadan önce, savaş başlamadan önce umut vardı, neşe vard. HDP yani bizler büyük insanlığın yürüyüşünü başlattığımızda büyük enerji Türkiye'ye yeni bir ufuk açmıştı. Yarınından korkan, endişeyle yaşayan HDP'de kendi çoğulluğunu kendi renklerini gördü. Siyahtan, griden başka renk tanımayan bu iktidarın karşısında bütün renklerin kardeşliğini gördü. Bir ışık, umuttu HDP. HDP bir kişi, bir lider, bir örgüt değildi. Yıllar boyunca birbirinden koparılan Türkiye halklarının nasıl bir araya gelebileceğini gösteriyordu. İşte ufku karartanlar bundan korktular. Karanlıkla beslenenler, aydınlıktan ışıktan korkarlar.

        HDP ve onun milyonlardan oluşan gönüllüler ordusu, gençler, kadınlar, işçiler, LGBTİ bireyler, ezilen halklar ve inançlar büyük insanlığın değişim gücü olabileceklerini gösterdiler. Ve başka bir şeyi daha gösterdiler, hiçbir zulüm saltanatının yıkılmaz olmadığını gösterdiler.

        İşte 7 Haziran'ın en büyük başarısı buydu. HDP'nin ve onu oluşturulan bizlerin en büyük başarısı budur. Başka bir dünya başka bir Türkiye mümkün. Yan yana olduğumuz müddetçe değiştirebiliriz. Alternatif bir yaşam ve siyaseti var edebiliriz. İşte esas korktukları buydu. Türkiye toplumunun demokrasiyle buluşmuş olmasıydı.

        7 Haziran'da ne gördüler bilmiyor musunuz? Karşılarında zulümle, baskıyla, yalanla güdemeyecekleri bir halk olduğunu gördüler. Bu zalimleri ve iktidar sahiplerini en fazla ürküten şey olmuştur. 7 Haziran seçim sonuçları ve bizlerin büyük başarısı işte büyük halkı resmetti.

        Sarayın saltanatına sığınanları, haksızlıklar, hırsızlıklar ve yolsuzluklar içinde yaşayanları korkuttu, ürküttü. 7 Haziran sabahından itibaren sanki o gün seçim sandıklarına gidilmemiş ve o gün hiçbir şey olmamış gibi davrandılar. Bugün de aradan 6 ay geçtikten sonra Türkiye halkları bir tekrar seçimle karşı karşıya.

        7 Haziran seçim yenilgisini hazmedemeyen saray ve AKP iktidarı 1 Kasım seçimlerinde iktidar hırsını tatmin edecek daha büyük ve başarılı bir sonuç elde etmeyi düşünüyor. Ama şunu çok net ve güçlü bir şekilde ifade ediyoruz, yine başaramayacaksınız. Sizin günleriniz doldu, sizin süreciniz bitti. Artık saray ve AKP hükümetinin siyaseti anlayışı Türkiye'nin tarihinde kalacak bir süreç olacaktır.

        Türkiye 7 Haziran'da çoğulcuğulu, birlikte yönetmeyi seçti. Yönetime katılmayı seçti.

        Seçimle iş başına gelenler, seçimle gitmek istemediler. Seçimle iş başına gelenler savaşla yeniden yönetime gelmek, yeniden tek başına iktidar olacakları bir sonuç elde etmek istiyorlar.

        7 Haziran sabahından itibaren başlatılan savaşın, çatışma, kan ölüm ve gözyaşının tek nedeni vardır. Sarayın iktidar hırsı ve o iktidarı sürdürmek için mevcut siyasetin her şeyi göze alması. 7 Haziran'dan önce HDP barajı geçerse eğer Türkiye'de kaos olur demişlerdi. 7 Haziran seçimlerinden sonra da gözümüzün içine baka baka eğer 400 vekil verseydiniz bütün bunlar yaşanmayacaktı dediler. Bütün bu savaş ve ölümler olmayacaktı dediler. İşte bu kadar açık bu kadar yüzsüzce ilan edilmiş bir savaş var karşımızda.

        Geride bıraktığımız aylar boyunca yüzlerce insanımızın ölümüne yol açan, 22 çocuğun katledilmesine yol açan koyu bir karanlığa ve ölüm siyasetine mahkum edilmiş halde Türkiye. 400 vekili vermeyenlere, 400 vekil isteme yüzsüzlüğü gösterenlere ders verme cesareti ve bilinci sergileyen halklarımıza bugün savaşla, zulümle, çatışmalarla cevap veriliyor. Siyasi iktidar kaybettiği her yerde özellikle de Kürt illerinde yenilgisinin acısını halklarımıza çıkartmaya çalışıyor. İşte bu karanlık koşullar içerisinde bizlere dayatılan bu savaş ve çatışma günleri içerisinde yine bizim sözümüz dün olduğu gibi gayet net ve güçlü olacak. Dün de barış dedik bugün inadına barış diyoruz, dün bizler ve HDP dedik, bugün inadına HDP diyoruz. Dün başaramayacaksınız sizi sultan yapmayacağız, sizi başkan yaptırmayacağız dedik, bugün de yine başaramayacaksınız sizi diktatör yaptırmayacağız diyoruz.

        Basın kuruluşlarına, mensuplarına, gençlere, kadınlara, demokratik siyaset yapanlara, halklara, çocuklara kendilerinin karşısında duran, onlar gibi olmayan ve onlar gibi olmamak için direnen bütün halklarımıza savaş açmış bir iktidar var karşımızda. Ama 7 Haziran seçim günlerinde hatırlarsanız diyorlardı ki, HDP'yi baraj altında bırakacağız. Bugün onlara en esaslı cevabımız şudur, biz işte tam da bugünlerde 1 Kasım seçimlerde sarayı barış altında bırakacağız. Halklarımızın, barış ve çözüm iradesini kabullenmeyi öğrenecekler.

        Eğer öğrenmiyorlarsa dikkate almıyorlarsa gidecekler. HDP ve bizler her sözü tuttuk. Söylediğimiz her sözün arkasındaki çabamızı, emeğimizi ve kararlılığımızı her koşul altında koruduk. 1 Kasım seçim sandıklarında da, 1 Kasım seçim anından sonra da yeni bir yaşamı yeniden inşa edeceğimiz sözünü veriyoruz. Yeniden HDP olarak daha büyük kazanmanın sözünü veriyoruz. Diktatörleri tarihin çöplüğüne göndermenin ve halkın demokratik öz yönetim, doğrudan yönetime katılma iradesini zafere taşıma sözü veriyoruz.

        Artık savaşla, ölümle, kanla beslenen bu siyasi iktidara karşı hepimiz birliğimizle zaferle yanıt vereceğiz. Yine 6 ay önceki heyecanımızla, kararlılığımızla yeniden söz veriyoruz, biz kazanacağız, halklarımız kazanacak. İnadına beraber inadına HDP, inadına barış inadına HDP, inadına zafer inadına mücadele.

        SELAHATTİN DEMİRTAŞ: HDP BU GEMİDE OLMAZSA BU GEMİ BATAR

        Türkiye gibi bir cadı kazanı, kan deryası ve siyasetin bu kadar kirlendiği bir ortamda biz niye varız? HDP bütün bu karamsar tabloyu aydınlatmak için yola çıkmış biricik halk partisi. Biz birbirimizden farklıyız, yaradılışımız itibariyle farklıyız Türk olarak, Kürt olarak, Ermeni olarak doğduk, Azeri, Boşnak... İnançlarımız farklı olabilir, Müslümanız, Sunniyiz, Aleviyiz... Bizler cinsiyet olarak birbirimizden farklıyız, temsil ettiğimiz medeniyet farklı. Son derece normal. Biz insanlığın ve medeniyetlerin ilk var olduğu coğrafyada yaşıyoruz. Onlarca medeniyetin mirasçıları olarak bir aradayız. Bizi teklik etrafında birleştirmeye çalışmak hataydı ve bu hataya karşı isyan direniş ortaya koyulması da o kadar meşruydu.

        Şimdi artık yeni bir çizgi yeni bir yaşamla yolumuza devam edelim istiyoruz. Birbirimizden korkmadan, inkar etmeden, bütün farklılığımızı bir arada tutarak yeni bir yaşam mümkündür dediğimiz için HDP ile yola çıktık. Bizim kavramımız birliktir. Emin ol bugünler çok kısa sürede geçecektir, göreceksiniz 1 Kasım akşamı 7 Haziran'dan daha büyük bir güneş doğacaktır. Bütün Türkiye'nin HDP ile umutlandığı o anı çok daha güçlü bir şekilde armağan etmek zorundayız. Bunun için yola çıktık.

        Bizler siyasetin bize sunduğu imkanları öç almak, intikam almak cezalandırmak için kullanamayız.

        Bir an HDP'nin olmadığı bir Türkiye hayal edin öyle bir Türkiye risk altındaki bir gemi gibidir. HDP'yi bu gemiden atmaya çalışanlar şunun farkında olmalılar HDP bu gemide olmazsa bu gemi batar. Türkiye'nin HDP'ye ihtiyacı var.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa