1964 yapımı Hızlı Yaşayanlar filminden bir başka gerçek daha çıktı
1960'lı yıllar... Gazeteciliğin adeta saniye ile yarıştığı dönemler... Gecenin karanlığını Anadolu'ya götürdükleri 'gazete ışığı' ile aydınlatan Babıâli şoförlerinin öyküsü... Gündüzleri ölesiye 'refik' geceleri ise 'ölümüne' rakip olan kamyon şoförlerinin hikâyesini konu eden filmin ismi: Hızlı Yaşayanlar.... O yıllara ait gazete arşivlerini karıştırdığımıza önümüze bir bambaşka bir gerçek daha çıktı. O gerçekten hareket ederek de günümüzde yoğun tartışmaların yaşandığı bir başka olayın içinde bulduk kendimizi...
1964 yılına ait Yeşilçam yapımı "Hızlı Yaşayanlar" filminin yönetmeni Nevzat Pesen. Baş rollerini Ayhan Işık ve Pervin Par'ın paylaştığı filmde Kadir Savun (Kriko Kadir), Ekrem Bora (İnce Salih), Turgut Özatay (Kara Selim) gibi marka isimler yer alıyor.
Filmin yönetmeni Nevzat Pesen, senaristi ise Safa Önal. Ulusal gazetelerin İstanbul’da basılıp, kıyasıya bir yarış içinde Ankara'ya gönderildiği ve birçok yerdeki okuyucuya günler sonra ulaşabildiği zamanlardan bahsediyoruz. Filmde balyalanmış İstanbul gazetelerin kamyonlara yüklenilip Anadolu bölgelerine dağıtımıyla görevli ve birbirleriyle ölümüne yarışan şoförlerin öyküsü konu ediliyor.
"HEPSİNİ TOPLASAN BİR MEZARLIK OLUR"
Film yönetmen Pesen'in gazetecilere ithafı ile başlıyor:
"Bu filmi, gazetelerimizi Anadolu'nun şehir, kasaba, hatta köylerine kadar en seri şekilde ulaştırmak için kar, yağmur, fırtına demeyip kamyonlarını sürerken kaza neticesinde hayatlarını kaybeden cesur şoförlerimize ithaf ediyorum. Hızlı yaşayanların ruhu şad olsun"
Nitekim filmin ilerleyen sahnelerinde Mustafa Dayı'nın ölen şoförler için söylediği bir söz herşeyi özetler mahiyette: Şimdi hepsini toplasan bir mezarlık olur...
Hızlı Yaşayanlar'daki yol sahneleri ise bugün 60 ve üst yaş grubu için bildik manzaraları barındırıyor: Karanlık yollar, keskin virajlar, benzin istasyonları, neredeyse saat başı geçen arabalar ve birkaç lokanta haricinde hayat belirtisi olmayan tenha gecelerden görüntüler...
Uzun yıllar Babıali'den Anadolu'ya gazete taşıyan 'Varşova Hasan'la 2018 yılında bir röportaj gerçekleştirmiştik. O yılların son emek kahramanlarından olan Hasan Mutlu, geçtiğimiz yıl hayatını kaybetti... (Fotoğraf: Yusuf Darıyerli)Babıali'denAnadolu'ya direksiyon sallayan bir başka emek kahramanı 'Varşova Hasan' lakaplı Hasan Mutlu ile 2018'de yaptığım bir röportajda bana şunları söylemişti: "O dönem gazete patronlarının aşırı hız yüzünden motor patlatan şoförlere 1 maaş ikramiye verdiği bile oluyordu. Şoförlere 'uyumayın' diye hap dağıtılıyordu” Ne kadar usta olursa olsun bu şartlarda kaza yapmamanın eşyanın tabiatına aykırı bir durum olacağını hatırlattığımızda şöyle cevap almıştın emektar şoförden: "Yapmaz olur muyum! Bir kere İstanbul Boğaz Köprüsü'nde asılı kaldım. Bir keresinde de Zonguldak'a gazete ulaştırayım derken Değirmen mevkiinde dereye uçtum. Buna rağmen arkadan gelen başka bir arabayla gazeteleri zamanında yetiştirdim...
"ÖLÜMÜ DÜŞÜNECEK VAKTİMİZ OLMAYACAK"
Hızlı Yaşayanlar'da filmindeki bir diyalog Varşova Hasan'ı doğruluyor.
Yeni Sabah gazetesinde gördüğü ilan üzerine, gazete taşıyan kamyonlarda şoförlük yapmak için iş başvurusunda bulunana Orhan'a (Ayhan Işık) Yeni Sabah gazetesinin müdürü“Bu işte para çok fakat her an kelle koltukta gideceksin”der.“Biliyorum ama ölümü düşünecek vaktim olmayacak galiba”diye yanıtlar Orhan ve diyalog şöyle devam eder:
Müdür Bey:“Gazeteleri yükleyip beş saatte Ankara’da olacaksın. Başka gazete arabaları seni geçerlerse önce parandan keser, sonra da işinden olursun.”
Orhan:“Bir anam bir de hasta kardeşim var. Taksicilikte bakamadım onlara. Peki, beş saatten evvel gidene pirim var mı?”
Müdür Bey:“Hayır ölmenizi değil, yaşamanızı istiyoruz, ama biraz hızlı yaşamanızı.”
Bolu'daki babasının istasyonunda pompacı olarak çalışan Fatma (Pervin Par)BOLU DAĞI'NDA BİR İSTASYON İKİ AŞK...
Filmde Ekspres Postası şoförü Ayhan Işık (Orhan) ile Tercüman Gazetesi şoförü Ekrem Bora (İnce Salih) Bolu Dağı'nda benzin istasyonu işleten babasına yardım eden Fatma'ya (Pervin Par) aşık olmuştur. Oysa Fatma ile Orhan'ın birbirlerini sevmekte ve bu aşkı açık etmektedirler. İstanbul'da düzdüğü evde Fatma ile evlilik hayalleri kuran İnce Salih'in dünyası kararır. Gönül ve meslek yarışı İnce Salih'in gece yarısı yaptığı bir kaza ile neticelenir. İnce Salih hayatını kaybeder. Kriko Kadir, gözünün önünde yanan kamyona bakıp, yaşlı gözlerle can veren arkadaşına bakarak şöyle bir serzenişte bulunur:
Bu yangını istemiyorum. Lanet olsun. Gazetenin ışığı başkadır. O bambaşka bir ışıktır.
Trafik kazasında yanan kamyonun alevleri içinde can veren İnce Salih (Ekrem Bora)Filmin sonunda araya giren dış ses adeta günümüz gazeteciliğini anlatır: İnsanlar her ne olursa olsun yine hızlı yaşamaya mecburdur. Bugünkü dünyada hızlı yaşamayana hayat hakkı yoktur. Bundan sonraki nesiller de refah içinde olmak için onlar gibi hızlı yaşayacaktır.
1965 yılında Avusturya'dan Düzce'ye gelip pompacılık yapan Chirstine Byatricky, bölgenin ve kamyon şoförlerinin gönlünde taht kurar...BOLULU FATMA'DAN DÜZCELİ ÇRİSTİN'E...
Hızlı Yaşayanlar'ın çekildiği yıllara ait bir arşiv çalışması yaptığımızda Yeşilçam filmlerini aratmayan bir gerçekle karşılaştık.
Dönemin imlâ kurallarına sadık kalarak haberi alıntılıyorum:
Yüzünden akan terleri sol elinin tersiyle silen, yanık yüzlü, palabıyıklı adam: "-Ne kızaysun be Çiristin abla" dedi. "Acele etmek künah midur? Ha bütün bu yolları senin uğurlu elinden penzun almak için aştum celdim. Anla beni dâ."
İskemlesinde yaygın bir şekilde oturan Christine, gazeteci olduğumuzu ve resim çekeceğimizi öğrenince birden fırlayıverdi.
"-Yok, yok, yok resim bekle"... dedi ve bir hamlede İstanbul-Ankara asfaltına yönelerek hemen karşıdaki tek katlı ahşap eve giriverdi.
Şaşırdığımı gören istasyon sahibi Saffet Seven "Kadındır" kardeşim "süslenecek" diye güldü. Hakikaten çok geçmeden kapıda görünen eli çantalı benzinci kız, asfaltı geçmeden önce saçlarına bir iki el vurarak patronunu haklı çıkardı.