Felaketin reçetesi yazıldı
Trabzon'un Araklı ilçesi Çamlıktepe ve Yüceyurt mahallelerinde 10 kişinin ölümüne yol açan olan sel felaketiyle ilgili olarak Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü ile İMO Trabzon Şubesi tarafından teknik inceleme raporu hazırlandı. Rapora göre afetin asıl sebebi Çamlıktepe Deresi'nin heyelanla akan malzeme ile dolması ve oluşan gölün ani olarak boşalması
Trabzon’un Araklı ilçesi Çamlıktepe ve Yüceyurt mahallelerinde 18 Haziran 2019 günü meydana gelen, 10 kişinin ölümüne neden olan felaketle ilgili olarak KTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü ile İMO Trabzon Şubesi tarafından teknik inceleme raporu hazırlandı.
Enis Yıldırım'ın haberine göre, KTÜ Öğretim elemanları Prof. Dr. Ömer Yüksek, Doç. Dr. Erol Şadoğlu ve Dr. Öğr. Üyesi Osman Üçüncü ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi Başkanı İnş. Müh. Muzaffer Aydın, hazırladıkları raporda bölgede meydana gelen taşkın ve heyelanı tüm yönleriyle ele aldı.
Raporda afetin asıl sebebinin Çamlıktepe Deresi’nin heyelanla akan malzeme ile dolması ve oluşan gölün ani olarak boşalması olduğu ortaya koyuldu. Ayrıca yapılan gözlem ve tespitler sonucunda; yol inşasından çıkarılan kazı malzemesinin akarsu yatağına kontrolsüz bir şekilde bırakıldığı, akarsu yataklarının daraltıldığı ve ayrıca ıslah çalışmalarında betonarmeden yapılarak akım hızının ve dolayısıyla tahrip gücünün artırıldığı belirlendi.
24 SAATTE 14 MM YAĞIŞ YAŞANMIŞ
KTÜ ve İMO’nun ortaya koyduğu afet raporunda küçük şiddet ve miktardaki bir yağışın bu denli büyük bir afete sebep olmasının mümkün olmadığı belirtilen raporda, “Benzer şekilde, afetin olduğu akarsu kesitindeki debi değeri de, Karadere Akım Gözlem İstasyonu (AGİ) ölçümleri yardımıyla yaklaşık olarak 4.0-5.0 m3/s olarak tahmin edilmiştir. Bu kesitte 500 yıl tekerrürlü taşkın debisi 28 m3/s olarak tahmin edilmiş olup, tahmin edilen debinin bu kadar büyük bir hasara sebep olması mümkün değildir. Bu durumda, meydana gelen afeti doğuran başka bir faktörün olduğu açıktır ki, aşağıda da açıklanacağı üzere bu faktör, Yüceyurt Mahallesi’nde meydana gelen heyelan sonucu Çamlıktepe Deresi’nin tıkanması ve oluşan gölün aniden boşalarak çok büyük bir debi ve hızla akarak büyük bir afete yol açmasıdır” denildi.
DERE, BARAJ GİBİ PATLAMIŞ
Raporda, Araklı Çamlıktepe ve Yeşilyurt mahallelerinde meydana gelen heyelan sonucu, vadi tabanında oluşan birikintinin Çamlıktepe Deresi’nin yatağında göllenmeye sebep olduğu ve bu göllenen suyun adeta bir barajın patlamasına benzer şekilde boşalarak dere yatağına yakın altyapı tesislerine ve evlere zarar vererek can ve mal kaybına yol açtığı açıklandı.
TAŞKIN ANALİZİ YAPILDI
KTÜ ve İMO’nun Araklı’da arazide yaptığı çalışmalarla yöre sakinlerinden elde edilen bilgiler değerlendirilerek, olayın oluşum seyri raporda şu şekilde özetlendi:
“Afet bölgesinde, 13 Haziran Perşembe günü orta şiddette birkaç saat süren bir yağış yağmış, bu yağış sonucunda Yüceyurt Mahallesi’nde heyelan meydana gelerek akan malzemenin bir kısmı Çamlıktepe Deresi’ne ulaşıp akarsu kesitinde birikmiştir. 13-18 Haziran tarihleri arasında belli aralıklarla yağmur yağarak zemini kısmen suya doygun hale getirmiş ve heyelan oluşumuna yardımcı olmuştur. Son olarak, 18 Haziran Salı günü saat 14.00 sıralarında başlayan çok şiddetli yağmur sonucunda, oluşan göl aniden yıkılarak çok büyük bir debide ve çok yüksek hızla akarak Çamlıktepe Mahallesi’nde binaların yıkılmasına ve arazi araçlarında çalışan kişilerin zarar görmesine sebep olmuştur. Ayrıca, Çamlıktepe Deresi üzerinde yol geçişleri maksadıyla dere yatağına yapılan yapıların (büz, menfez vb), taşkın sularının taşıdığı teressübat, dal ve ağaç parçaları ile tıkanması da su seviyesinin yükselmesine ve hasarın büyümesine sebep olmuştur. Ayrıca, Çamlıktepe Deresi’nin Karadere ile birleştiği yerde, önemli ölçüde sediment birikmesi sonucu akarsu kesitinin daraldığı, akarsu kesitinde taşkın olması sonucu yolun trafiğe kapandığı ve bazı binaların bodrum katlarına su bastığı gözlenmiştir.”
AFETTEN KORUNMA ÖNERİLERİ SUNULDU
KTÜ Öğretim elemanları Prof. Dr. Ömer Yüksek, Doç. Dr. Erol Şadoğlu ve Dr. Öğr. Üyesi Osman Üçüncü ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi Başkanı İnş. Müh. Muzaffer Aydın, böyle bir afetin tekrar yaşanmaması adına çözüm önerileri sundu.
Bu kapsamda alınabilecek ilk ve en önemli önlemin tarım, mera ve orman alanlarında tabiatta bozulmuş dengenin yeniden oluşturularak yüzey akışlarının önlenmesi ve toprağın korunması gayesiyle, teraslama ve ağaçlandırma gibi arazi ıslahı önlemlerinin uygulanması olduğu açıklandı. Raporda ayrıca şunlara dikkat çekildi:
“Yan dere mecralarındaki oyulmalar; yamaç göçmeleri, heyelanlar, kayalık alanlardaki fiziki ayrışmadan kaynaklardan erozyon ve rüsubatı önlemek ve/veya kontrol etmek amacıyla yapısal önlemler alınmalıdır. Oyuntu ve mecralarda erozyon ve rüsubat hareketinin önlenmesi, suyun aşındırma gücü ile dere yatağı direnci arasında denge kurmayı gerektirir ki bu sonucu elde etmenin yolu dere yatağı eğimini, böylece suyun hızı ve aşındırma gücünü azaltmaktır. Bu maksatla yan dere mecralarında çeşitli eşikler, ıslah sekileri, tersip bentleri, taban kuşakları ve britler inşa edilebilir; boyuna yapılar inşa ederek dere yatağı direnci artırılabilir. Eğer havzadan kaynaklanan rüsubat kontrol edilemiyorsa depolanması maksadıyla tersip bentleri inşa edilebilir. Ancak tersip bentlerinin memba tarafları kısa sürede dolmakta olup biriken malzemenin buradan uzaklaştırılması gerekir. Alternatif bir çözüm olarak, ince malzemenin mansaba aktarılıp iri malzemenin tutulduğu geçirimli tersip bentlerinin yapımı da bir yarar sağlayabilmektedir. Akarsu yatakları belli aralıklarla kontrol edilerek gerekiyorsa önlemler alınmalıdır.”
GELECEĞE YÖNELİK PROJELER GELİŞTİRİLMELİ
Araklı afet bölgesi başta olmak üzere afetin yaşanabileceği düşünülen bölgelerle ilgili yapılacak ilk işin mevcut durumun teknik imkânlarla tespiti ve geleceğe yönelik planlama ve avan projelerin hazırlanması olduğu açıklanan raporda,“Yani teknik ekipler, afet alanında gerekli ölçümleri yapmaları afet bölgesinin geleceğine yönelik gerekli tesisler tasarlanmalıdır. Bu çalışmalar yapıldıktan sonra o planlamaya uyumlu altyapı çalışmaları yürütülmelidir. Aksi durumda, kaynak israflarının önüne geçmemiz mümkün olmayacaktır.” ifadelerine yer verildi.
YIKILAN BİNALAR ÖNLEM ALINMADAN İNŞA EDİLMİŞ
Araklı’da 10 kişinin hayatını yitirdiği afette, afet sonrasında yıkılmış olan binaların akarsu yatağının talveg kotunda ve taşkına karşı hiçbir önlem alınmadan inşa edildikleri gözlendiği raporlandı. Raporda ayrıca, akarsu yataklarına kontrolsüz bir şekilde hafriyatın dökülmesi de önemli bir sorun olduğu ortaya koyuldu.
ÖNLEMLER CİDDİYETLE ELE ALINMALI
Heyelan ve taşkınla ilgili problemlerin çözümünde önlemlerin ciddiyetle ele alınması gerektiği görüşü belirtilen raporda, “Taşkın ve heyelan problemlerinin çözümünde sadece afetin meydana geldiği mansap kesitleri değil; tam tersine, problemin kaynağını meydana getiren memba kesimleri de dikkatle incelenmeli ve yukarı havza önlemleri ivedilikle uygulanmalıdır. Taşkın ve heyelan risk haritaları ayrıntılı ve hassas çalışmalar sonucunda hazırlanmalı ve riskin büyük olduğu yerlerde ilgili önlemler acil olarak alınmalıdır. Akarsu kesitlerine ve yakınlarına yapılan müdahaleler önlenmeli, en azından kontrol altına alınmalıdır. Bu konuyla ilgili olarak 09.09.2006 tarihli "Dere Yatakları ve Taşkınlar" ve 20.02.2010 tarihli "Akarsu ve Dere Yataklarının Islahı" konulu Başbakanlık Genelgelerinde doğru tespitler yapılmış ve doğru çözüm önerileri getirilmiştir. Bu genelgelerde ifade edilen hususlara titizlikle uyulmalı, alınan önlemler belirli zaman aralıklarında kontrol edilerek gerekirse revize edilmelidir. Yapılan gözlem ve tespitler sonucunda; yol inşasından çıkarılan kazı malzemesinin akarsu yatağına kontrolsüz bir şekilde bırakıldığı ve akarsu yataklarının daraltıldığı ve ayrıca ıslah çalışmalarında betonarmeden yapılarak akım hızının ve dolayısıyla tahrip gücünün artırıldığı belirlenmiştir. Bu konularda daha bilimsel yaklaşım gösterilmesi gerekir.” denildi.
AFETLER 2 HAFTA SONRA UNUTULMAKTADIR
Türkiye’de yaşanan taşkın ve heyelan gibi afetlerin üzerinde 1-2 ahftaya kadar durulduğu ancak süreç içinde bunların kurum ve kuruluşlarla unutulduğunun altı çizilen raporda, “Taşkın ve heyelan gibi afetlerin oluşmasını takip eden kısa sürelerde (birkaç günden 1-2 haftaya kadar) çeşitli kişi, kurum ve kuruluşlarca konunun üzerinde hassasiyetle durulmakta; daha sonra ise konu unutulmaktadır. Oysa, bu ve benzeri afetlerle her an karşılaşılabileceği gerçeği asla göz ardı edilmemeli, afetleri kontrol etmek ve zararlarını en aza indirmek için yapılması gereken çalışmalar sürekli olarak gündemde tutulmalı, izlenmeli ve uygulanmalıdır.” ifadeleri yer aldı.
CANLARI KORUYAMAMAK EN BÜYÜK AYIPTIR
Taşkınların oluşmasına insanların deprem gibi hazırlıksız yakalanmadığı ve afetten korunmak için yeterli zamana sahip olduğu belirtilen raporda, gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle günümüzde can kayıpları yaşanmasının büyük ayıp olduğu ifade edildi. Raporda, “Taşkının oluşması; havanın soğuması, yağışın meydana gelmesi, suyun yüzeysel akışa geçmesi gibi saatler ve bazen günler süren bir süreçten sonra meydana geldiği ve insanoğlu depremde olduğu gibi hazırlıksız yakalanmadığı, afetten korunmak için yeterli zamana sahip olduğu halde; günümüzde canlarımızı taşkın ve heyelanlara karşı koruyamamak, hepimizin en büyük ayıbıdır. Oysa ki, çare son derece kolay ve ucuzdur. Yeter ki herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirsin ve en önemlisi, çözüm önerileri getirilirken konuyu bilenlerin ve söz söyleme bilgi ve yetkisine sahip olanların söylediklerine itibar edilsin. Böyle davranılması durumunda daha mutlu günlere ve daha yaşanabilir bir çevreye kavuşmamız çok daha kolay olacaktır” ifadeleri yer aldı.