Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Mısır’da isyanın ilk tetiklediği iktidar devri süreci… | Dış Haberler

        Mısır’daki Tunus esintili isyanın görünen ilk sonucu, Kahire’de bir süredir beklenen iktidar devri sürecini tetiklemesi oldu. ABD Başkanı Barack Obama’dan ‘vaktin daraldığı’ sinyalini alan Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, televizyona çıkıp tüm dünyayı güldürecek şekilde kendisini ‘reform ve insan hakları savunucusu, yoksulların koruyucusu, Mısır’ı anarşiden kurtaracak adam’ diye sunduktan sonra son kozlarını oynadı. Kabinesini kovdu, 30 yıllık iktidarı boyunca boş bırakmayı yeğlediği başkan yardımcılığı koltuğunu dolduruverdi.

        ATANAN İKİ KİLİT İSMİN ÖNEMİ

        Elbette atanan isimler hiç de şaşırtıcı değil. Özellikle iki kilit şahsiyet. Başkan Yardımcılığı koltuğu İsrail ve ABD’nin yakın mesai arkadaşı istihbarat teşkilatı Muhaberat’ın şefi Ömer Süleyman’ın; başbakanlık ise Ulusal Havacılık Bakanı olup da tıpkı Mübarek gibi Mısır ordusunun en saygın birimini oluşturan Hava Kuvvetleri kökenli olan Ahmet Şefik’e gitti. Bu ikiliye ne ABD’nin ne de İsrail’in itirazı olur.

        CEMAL’İ BİR TÜRLÜ KABUL ETTİREMEDİ AMA…

        2006’da “Kalbim attıkça ve nefes aldıkça başkan olacağım” buyurmuş olan Mübarek, son yıllarda oğlu Cemal Mübarek’i halef yapmak için az uğraşmamıştı. Lakin lideri olduğu Ulusal Demokratik Parti’de üst mevkilere getirilse de Cemal’in ordu ve parti içinde kafi düzeyde kabul görmediği bilinen bir husustu. Mübarek şimdi son hamlesiyle halkının isyan dalgasından kurtulsun yahut kurtulmasın, başkanlığı vakti geldiğinde Cemal’e teslim edeceklerini varsaydığı ‘kendisine sadık’ isimleri kilit mevkilere getirmiş oldu. Zira kendi yaptığı anayasa icabı devlet başkanı iş göremeyecek hale gelirse ya başkan yardımcısı yahut da başbakanın bu görevi devralması icab edecek. Tabi kitlesel gösteriler dinmez de ortam önü alınamayacak bir devrimci dalgaya evrilmezse…

        MISIRLILAR'IN TUNUSLULAR'DAN FARKI

        Bu noktada Mısır'ın Tunus'tan ayırd edici yanını da belirtmeli. Bu ülkedeki siyasi gelenek icabı ordu, halk nezdinde yüksek bir mertebede bulunurken -bkz sokaklarda askerleri öpücüklere boğan ahali- Suriye gibi Arap ülkelerinin aksine iktidarın babadan oğula devrine de sıcak bakılmıyor -bkz Mısır ahalisi ve Mübarek'in partisinin Cemal'i kabullenmekteki güçlükleri-.

        Elbette bölgede statükonun bozulmamasına hizmet edeceği müddetçe Mübarek’in bu planına ABD’nin ve İsrail’in itiraz etmesi beklenmemeli. Açıkça Washington destekli bu hamleler Mısır’daki halk isyanını hem dizginlemeyi, hem de iktidar devri sürecini garantiye almayı içeriyor.

        YAĞMA VE TALANIN MANASI…

        Tabi tutarsa… Mısırlılar da Tunuslular'ın izinden gidip sokaktaki isyanlarını sürdürürse tutmaması olasılığını gözardı etmemeli. Elbette senaryonun tamamlanması için ülkede bir hayli kargaşa yaşanması da icab eder. Yağma ve talan olaylarının ahaliyi bezdirmesi, ordudan daha fazla medet umulması gibi...

        BARADEY’İN HAMLELERİNİN SEBEB-İ HİKMETİ…

        Her ihtimalde Hüsnü Mübarek’in sonu yakın görünürken, 30 yıllık diktatöre karşı kozlarını oynayan başkaları da eksik değil. Bunlardan birisi de Şubat 2010’da ülkeye dönüp bir dizi muhalif ve aydınla görüştükten sonra Müslüman Kardeşleri de içeren Ulusal Değişim Birliği adlı yeni bir siyasi hareket kuran Muhammed el Baradey. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) Başkanlığını içeren 10 yılda Bush yönetimini Irak’taki yalan dolan kitle imha silahları ile İran’ın nükleer dosyası konusunda getirdiği itirazlarla illet etmiş bir isim. Ancak bu Amerikan karşıtı olduğu anlamına gelmiyor. Tam tersine Obama’yla dirsek teması, ABD Başkanı daha bir yıllık görev süresi dolmadan Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldüğünde onu “Bu onura ondan daha fazla layık olan başka birisini düşünemiyorum” selamlamasından anlaşılabilir. Şimdi Baradey, Obama yönetimine Mübarek gitmeden gösterilerin dinmeyeceği, siyasi sistemin değişmesi gerektiği mesajları yolluyor. ABD’nin tavrından ‘hayalkırıklığına uğradığını’ açıkça belirtirken, Mısır’da herhangi bir değişimin ‘içeriden gelmesi gerektiğini’ vurgulayarak...

        Sadece bu sebepten değil elbette ama Baradey’i Amerikan kuklası görmek yanlış olur. Kendisini yıllardır takip etmiş birisi olarak Mısır’ın demokratik, çoğulcu bir siyasi rejime geçmesini gönülden arzuladığına şüphem yok. Ama diğer yandan iktidar için binbir ayak oyununun döndüğü Kahire’de iktidara soyunan birisi için öyle ya da böyle Amerikan desteği gerekiyor.

        ABD NİYE MÜBAREK’E ‘KART AÇTI’

        Zira Mısır, Tunus gibi değil. Amerika’nın Ortadoğu’daki çıkarları ve herşeyden öte İsrail açısından çok kilit bir ülke. Mısır 1979’da İsrail ile barış anlaşması yapmış ilk Arap ülkesi. Karihe’de iktidara gelecek olan şahsiyet bölgede statükoyu ABD ve İsrail’i zorlayacak bir hale sokacaksa, Washington’ın buna geçit vermesi kolay değil. Dolayısıyla Washington için asıl sorun iktidar boşluğu yaratılmasına gelip dayandıkça, Mısır ordusu ve Mübarek’ten olmasa bile yarattığı statükodan vazgeçmek kolay değil. Bu yüzden koşullu destek verildi. Mısır ordusuna yapılan yıllık 1.3 milyar dolarlık yardımın gözden geçirilebileceği söylendi. Halkın ipleri biraz daha gevşetilerek istikrarsızlıkların başgöstermeyeceği bir reformcu sürece geçilebilmesi için alenen Mübarek’e ‘kart açıldı’…

        ABD yönetimi bir kez daha açıkta yakalanmış görünüyor. İsrail’in en mühim stratejik müttefiki olarak kalacakları, Süveyş kanalının muhafızı olarak petrol sevkıyatının kilidini istenen yöne çevirecekleri sürece Mısır’da dediklerini yapmaya en teşne olanları destekleyecekler.

        Peki ya Mübarek’e isyan etme cesaretini göstererek ilk kes psikolojik korku bariyerini bu denli aşmayı başarabilmiş Mısır ahalisi?

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa