Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya ABD'li yazar Louis Fishman'dan İsrail-Hamas çatışması yorumu: "En büyük kaybeden Netanyahu" - En son haberler

        İsrail-Hamas çatışmalarının başladığı 7 Ekim'den 24 Kasım'a kadar geçen sürede İsrail saldırılarının şiddetini artırarak Gazze'de hastaneleri, okulları hedef aldı. 24 Kasım'daki "insani ara" kararına kadar Gazze'de 15 bini aşkın, İsrail'de bini aşkın kişi hayatını kaybetmişti. Bu sabah itibariyle Gazze'deki "insani ara" sona erdi ve İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları yeniden başladı.

        O günden bu yana yaşananları İsrail-Filistin konusunda uzman Türkiye çalışmaları da yapan ABD'li tarihçi, yazar Louis Fishman ile konuştuk.

        "7 EKİM'İ KİMSE TAHMİN EDEMEDİ"

        7 Ekim'de yaşananları kimsenin tahmin etmediğini söyleyen Fishman, "2021'den bu yana İsrail ve Hamas arasında bir ateşkes vardı, ancak 7 Ekim'de yaşanan şeyi kimse tahmin edemedi. İsrail'in, İran'ın, Hizbullah'ın kimsenin fikri yoktu. Hamas'ın ve İsrail'in saldırıları, kaçırmaları canlı yayında gerçekleşti, dünyanın her yerinde izlenebildi. Bu İsrail tarihinde ilk kez gerçekleşti.

        "İSRAİL'İN ÇIKIŞ PLANI YOK"

        Yaşananlar tam anlamıyla insanlık krizi; binlerce insan hayatını kaybetti, 1 milyonu aşkın kişi evini terk etmek zorunda kaldı. ABD'nin nereye kadar destek vereceğini anlamak zor. İsrail'in çıkış planı yok sıkıştı, ne yapacaklarını bilmiyorlar." dedi.

        Çatışmaların bölgeye yayılma ihtimaline ilişkin soruyu yanıtlayan Fishman şöyle konuştu;

        "İsrail'in kuzeyinde ya da Lübnan'ın güneyinde Hizbullah ile yeni savaş tehdidi zaman zaman ortaya çıktı ancak bu olmayacak gibi duruyor. 3-4 ay içinde ne olacağını kimse bilemez tabii, Lübnan'dan atılan füzeler İsrail'de sivillerin ölümüne yol açarsa gerilim artar. Ancak şu andan baktığımızda kimsenin böyle bir niyeti olmadığını söylemek mümkün."

        "BU SAVAŞIN EN BÜYÜK KAYBEDENİ NETANYAHU"

        İsrail'de aylardır Başbakan Binyamin Netanyahu'ya yönelik ülke çapında protestolar düzenleniyordu. Yüz binlerce kişinin katıldığı protestolarda Netanyahu'nun koltuğu zaten sallantıdaydı bir de çatışmaların başlamasıyla İsrail'de Netanyahu'ya yönelik istifa çağrısı yeniden yükseldi.

        REKLAM

        Netanyahu'nun geleceğini değerlendiren Fishman şu ifadeleri kullandı;

        "Bu savaşın en büyük kaybedeni İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu olacak. Her ankette oy oranının azaldığını görülüyor, çoğunluk Biden-Netanyahu koalisyonunun saldırının geleceğini görmemesinin en büyük hata olduğunu düşünüyor. İsrail'de 'Savaşı kazanırsa güçlü bir lider olur' düşüncesi yok, savaşta kazanan olmaz. Tarih bize gösteriyor ki savaştan kaybeden lideri İsrail halkı cezalandırır. Birçok insan Netanyahu'nun sadece kendisi için endişelendiğine inanıyor.

        "7 EKİM ONLAR İÇİN BÜYÜK BİR UYANIŞ OLDU"

        Netanyahu bitti, bir sonraki hükümette büyük bir çoğunluğu olmayacak. İsrail'e büyük bir zarar verdiler ve 7 Ekim onlar için büyük bir uyanış oldu."

        Şu an Kudüs'te olan Fishman, sokaklarda gerginliğin hakim olduğunu ve bu durum pandemi zamanına benzediğini de ekledi.

        İşgalin sürdürülebilir olmadığını dile getiren Fishman, "Çatışmaların sonunda Hamas'ın da büyük bir kayıp göreceği açık. Filistin haritada yer almalı, tüm dünya bunu konuşuyor. Dünyanın dört bir yanında Filistin'e destek eylemleri yapılıyor." açıklamasında bulundu.

        REKLAM

        Çatışmaların başından bu yana ABD ve Batılı ülkeler açıkça bir ateşkes çağrısında bulunmadı. 24 Kasım'a gelindiğinde ise Katar ve Mısır'ın arabuluculuğuyla 4 günlük "insani ara" konusunda uzlaşıldı. "İnsani ara" 28 Kasım'da 2 gün, 30 Kasım'da 1 gün daha uzatıldı.

        ABD ve Batı'nın nereye kadar ateşkes çağrısında bulunmayacağı sorusunu yanıtlayan Fishman, "ABD ve Batı İsrail'e Hamas'ı yenmesi için "yeşil ışık" yaktı, ve bu olmadan geri atmayacakladır. Çünkü onların temel motivasyonu Hamas'ın ortadan kalkması, savaş sonrası sonuçlara bakmıyorlar.

        "BIDEN, OBAMA VE TRUMP'TAN FARKLI"

        Ayrıca Biden, Obama ve Trump'tan biraz farklı. Biden, hem Obama'ya hem de Trump'a kıyasla Orta Doğu'da daha aktif. Dolayısıyla İsrail'e "yeşil ışık" yakılması büyük bir kumar olarak görülebilir.

        Kısacası Biden, savaş sonrası dönemin kendisine İsraillilerin bir kez daha Filistinlilerle masaya oturmak zorunda kalacağı Orta Doğu'da barış sürecini teşvik edeceği bir ortam sağlayacağına inanıyor. Bu, önümüzdeki on yıllar boyunca bölgede istikrarlı bir Amerika yanlısı yaratarak Suudi-İsrail ilişkilerinin gelişmesine yardımcı olabilir." açıklamasında bulundu.

        REKLAM

        "İKİ TARAFIN DA DURMAYA NİYETİ YOK"

        Geçici ateşkes konusunun ise günlerle sınırlı kalacağına inandığını dile getiren Louis,"İki tarafta durmaya niyetli değil" dedi.

        Fishman, "insani ara" sürecinde en önemli durumun Gazze'deki askeri faaliyetlerin kesin olarak durdurulması olduğunu ancak bu süreçte Hamas'ın da yeniden örgütlenmesi için zamanı olacağını vurguluyor. Diğer taraftan bugünlerde "insani ara" sonrasında çatışmaların şiddetleneceğine yönelik açıklamaları İsrail tarafından da sıkça duyduk.

        Son olarak Fishman sözlerini şöyle sonlandırdı; "Gözler hem İsrail'in hem de Hamas'ın üzerinde olacak. Maalesef bu aşamada öyle görülüyor ki, çatışmaların aylarca sürmesi mümkün. Çünkü iki tarafında durmaya niyeti yok"

        Geçmişten günümüze İsrail-Filistin geriliminin bazı dönüm noktaları...

        Foto: ShutterStock
        Foto: ShutterStock

        1896: 'Yahudi Devleti'nin yayınlanması

        Siyonizm'in kurucusu olan Avusturya-Macaristan vatandaşı Theodor Herzl, Yahudileri Avrupa'da yükselişte olan anti-semitizmden korumak için bir "Yahudi Devleti" kurulması çağrısında bulundu. Yahudilerin Filistin'e göç etmeleri gerektiğini fikrini savunan Herlz, 1896 yılında "Yahudi Devleti" anlamına gelen Der Judenstaat isimli kitabı yazdı, kitap büyük tartışmalara yol açtı.

        1917: Balfour Deklarasyonu

        Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulmasına yardım etme sözü veren bir bildiri yayınladı.

        1920: Filistin Mandası

        1920'de savaşın bitiminden sonra İngilizlere Filistin Mandası verildi, Milletler Cemiyeti bunu iki yıl sonra onayladı. Balfour Deklarasyonu'nun desteğiyle İngilizler bir Yahudi yurdu kurulması için gerekli koşulları sağlamakla görevlendirildi. 20 yıl içinde 100 bini aşkın Yahudi'nin Filistin'e girdiği bilinmekte.

        REKLAM

        1947: Birleşmiş Milletler Filistin Paylaşım Planı

        İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin ardından, yeni kurulan Birleşmiş Milletler, Filistin'in Yahudi ve Arap devletlerine bölünmesi ve Kudüs kentinin BM vesayeti altında olması çağrısında bulunan tartışmalı bir kararı kabul etti. Filistinli Araplar karara karşı çıktı.

        14 Mayıs 1948: İsrail'in bağımsızlığını ilan etmesi- Arap-İsrail savaşı

        Filistin'deki İngiliz mandası Mayıs 1948'de sona erdi ve İsrail bağımsızlığını ilan etti. 1947'deki BM kararı, Arap ve Yahudi gruplar arasında çatışmalara neden olmuştu, bu çatışmalar israil'in bağımsızlığını ilan etmesiyle daha da şiddetlendi. Bu da Arap-İsrail Savaşı'nın başlamasına neden oldu. Mısır, Irak, Lübnan, Suudi Arabistan ve Suriye Filistin İsrail'e karşı askeri operasyon başlattı. 1949'da imzalanan ateşkes anlaşmasıyla çatışmalar sonlandı.

        1948: Nekbe (Büyük Felaket)

        1947'den Birinci Arap-İsrail Savaşı'nın sonuna kadar 600 binden fazla Filistinli, Yahudi askeri güçleri tarafından evlerinden kovuldu. Britannica'ya göre 400'den fazla Arap köyü yok oldu ve pek çok insan mülteci kamplarında kaldı. 2022'de BM Genel Kurulu, 15 Mayıs 2023'te "Nekbe"nin 75. yıldönümünü resmi olarak anmaya yönelik bir kararı onayladı.

        REKLAM

        1967: 6 Gün Savaşları

        İsrail ve Arap komşuları Mısır, Ürdün ve Suriye arasında başlayan savaş 6 günde sona erdi. 6 günlük savaşı kazanan İsrail, çoğunlukla Batı Şeria ve Gazze Şeridi!nin (özellikle Filistinlilerin yaşadığı bölgeler) yanı sıra tüm Doğu Kudüs'ün kontrolünü eline aldı. İsrail, ayrıca Suriye'nin Golan Tepeleri'ni ve Mısır'ın bir parçası olan Sina Yarımadası'nı da kontrol altına aldı. Nisan 1982'ye kadar Sina Yarımadası İsrail'de kaldıç

        3 Ekim 1973: Yom Kippur Savaşı

        Bir başka Arap-İsrail savaşı olan Yom Kippur Savaşı, Mısır ve Suriye'nin İsrail işgali altındaki Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri'ni geri almaya çalıştığı sırada yaşandı. Sovyetler Birliği'nin Mısır ve Suriye'ye, ABD'nin ise İsrail'e yardım etmesiyle Soğuk Savaş gerilimi arttı. OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) İsrail'i destekleyen ülkelere petrol ambargosu başlattı ve petrol fiyatları hızla yükseldi.

        Çatışmalar, BM destekli (ABD ve Sovyetler Birliği tarafından müzakere edilen) ateşkesin yürürlüğe girmesiyle sona erdi.

        REKLAM

        1 Eylül 1978: Camp David Anlaşmaları

        İsrail ve Mısır, iki ülke arasında barış anlaşmasının temelini oluşturan Camp David Anlaşmalarını imzaladı. Anlaşmalar aynı zamanda İsrail ve Mısır hükümetlerine diğer taraflarla birlikte Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin düzenlenmesi konusunda müzakere yapma yükümlülüğü de veriyor.

        1987-1993 Birinci İntifada

        Birinci İntifada (ayaklanma), İsrail'in, Aralık 1987'den 1993 Oslo Anlaşmasının imzalanmasına kadar süren, Filistin topraklarını ele geçirmesine karşı, Filistinlilerin ayaklanması. Gazze'deki mülteci kampından başlayan protestolarla yüz binlerce Filistinli İsrail'e karşı ayaklandı. 1993'e yılına kadar yaşanan çatışmalarda yaklaşık 1300 Filistinli, 200 İsrailli hayatını kaybetti.

        13 Eylül 1993: Oslo Anlaşmaları

        Filistin-İsrail çatışmalarının dönüm noktası olan bilinen Norveç'teki gizli müzakereler Oslo Anlaşmasıyla sonuçlandı ve Geçici Yönetimi Düzenleme İlkelerinin Bildirgesi yayınladı. 1993'teki Oslo 1. Anlaşması, İsrail-Filistin'den üst düzey temsilciler ilk kez yüz yüze bir araya geldi. İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), Gazze Şeridi ve Batı Şeria'yı yönetecek Filistin yönetiminin kurulması konusunda anlaştı. İsrail aynı zamanda Batı Şeria'nın bazı kısımlarından çekilmeyi de kabul etti.

        REKLAM

        13 Eylül 1993'te FKÖ Başkanı Yaser Arafat ve İsrail Başbakanı İzak Rabin Washington'da halka açık bir törenle bu anlaşmayı yaptı. Törene dönemin ABD Başkanı Bill Clinton, FKÖ'den Mahmud Abbas, İsrail Dışişleri Bakanı Şimon Peres katıldı.

        Oslo Anlaşmalarındaki başarılarından dolayı İzak Rabin, Yaser Arafat ve Şimon Peres 1994 Nobel Barış Ödülü'nü aldı.

        28 Eylül 1995: Oslo II Anlaşması

        İsrailli ve Filistinli müzakereciler, Geçici Anlaşmayı imzaladılar. Anlaşma, Filistinlilere Batı Şeria'nın ek bölgeleri üzerinde kontrol sağladı ve 1999'da nihai bir barış anlaşmasına varılıncaya kadar bu bölgeleri yönetecek güvenlik, seçim, kamu yönetimi ve ekonomik düzenlemeleri sağlama hakkı tanımlandı.

        Haziran 2000: Camp David Zirvesi

        ABD Başkan Bill Clinton, Camp David'deki görüşmelerde İsrailli ve Filistinli liderleri ağırladı. İsrail Başbakanı Ehud Barak ile Eski Filistin Ulusal Yönetim Başkanı Yaser Arafat, İsrail ile Filistin arasında devam eden çatışmalara nihai bir son vermek amacıyla bir araya geldi. Ancak iki tarafında sınırlar, yerleşimler, Kudüs'ün de dahil olduğu konularda anlaşmaya varamadılar, müzakereler sonuca ulaşamadan sona erdi.

        REKLAM

        28 Eylül 2000: İkinci İntifada

        Dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron, İsrail askerlerinin koruması altında Mescid-i Aksa'nın avlusunda dolaşması İkinci İntifiada'yı alevlendirdi. Filistinliler, bunu kutsal topraklarına müdahale olarak gördü ve protestolar yükseldi. 2005'e kadar süren İkinci İntifada sırasında 4 bini aşkın Filistinli, bini aşkın İsrailli hayatını kaybetti.

        29 Ocak 2006: Hamas Gazze'de gücünü artırıyor

        1987 kurulan Hamas, Batılı ülkeler tarafından terör örgütü olarak ilan edildi. 2006'da Hamas daha önceki yıllardan farklı olarak Filistin'deki yasama seçimlerine katıldı ve Gazze'de gücünü artırdı. Ve o dönem Hamas, 'Değişim ve Reform Listesi' adıyla katıldığı Filistin Ulusal Yönetimi Yasama Konseyi seçimlerinden birincilikle çıktı. Seçimin ardından Filistinli siyasi grup El Fetih ve Hamas arasındaki gerilim yükseldi. 2007'de Hamas, Gazze'den El Fetih'i çıkarttı ve Gazze'de hakimiyetini kurdu

        REKLAM

        2014: İsrail ile Hamas Arasındaki çatışmalar

        İsrail ile Hamas arasında Aralık 2008'de yaşanan çatışmalar 2014 yazında yeniden alevlendi. İsrail'in Gazze'ye yönelik 51 gün saldırısında 2 bini aşkın Filistinli kaybetti.

        8 bin askerle kara operasyonu başlatan İsrail ordusu ile Filistinli gruplar arasında çatışmalara yaşandı. 51 günün sonunda Mısır'ın arabulucuğuyla ateşkes konusunda anlaşıldı.

        6 Aralık 2017: ABD, Kudüs'ü Resmen İsrail'in Başkenti Olarak Tanıdı

        Dönemin ABD Başkanı Donald Trump, Kudüs'ü resmen İsrail'in başkenti olarak tanıyacağını, Tel Aviv'deki ABD Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıyacağını söyledi.

        Türkiye, Mısır, Fransa, Suudi Arabistan, ve Birleşik Krallık'ın yanı sıra Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres'in de aralarında bulunduğu çok sayıda lider, ABD'nin politika değişikliğini eleştirdi.

        Bu durum aynı zamanda Doğu Kudüs, Gazze ve Batı Şeria'nın yanı sıra Mısır, İran, Irak ve Ürdün'de de şiddetli protestolara yol açtı. Ocak 2018'de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, dönemin ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in bölgeye gerçekleştirdiği bir ziyarette görüşmeyi reddetti.

        REKLAM

        25 Mart 2019: ABD, İsrail'in Golan Tepeleri Üzerindeki Egemenliğini Tanıdı

        2019 yılında ABD'deki Trump yönetimi, İsrail'in 1981'de Suriye'den resmen ilhak ettiği Golan Tepeleri üzerindeki İsrail egemenliğini tanıdı. ABD, İsrail'in bu topraklar üzerindeki egemenliğini tanıyan ilk ülke oldu.

        2020: Abraham Anlaşması- Trump'ın barış planı

        Trump, 2020'de İsrail ile BAE ve Bahreyn dahil Arap ülkeleri arasındaki ilişkileri normalleştirmeye yönelik "Abraham Anlaşmaları" olarak bilinen anlaşmaya aracılık etti. Trump'ın ABD ve İsrailli diplomatlar tarafından İsrail-Filistin barış planına katkı sağlayacağını söylediği planı Hamas ve Abbas tarafından kabul görmedi. Bahreyn ve BAE, İsrail ile diplomatik ilişkil eri 25 yılı aşkın süre sonra normalleştirme konusunda anlaştı. İsrail, Batı Şeria'daki toprakları ilhak etme planını askıya aldığını duyurdu. Fas ve Sudan da İsrail ile ilişkileri normalleştirme konusunda anlaştı.

        Aynı yılın başında Trump yönetimi, İsrailliler ile Filistinliler arasındaki ilişkilerde arabuluculuk yapmayı amaçlayan Refah İçin Barış planını önerdi, ancak Filistin bunun İsrail'in lehine olduğunu söylerek reddetti.

        2021: İsrail-Filistin Çatışmaları

        Doğu Kudüs'teki Filistinlilerin tahliyesi ve Mescid-i Aksa'da yaşanan çatışmalar, İsrail ile Hamas arasında çatışmaya yol açtı. Gazze'de 249, İsrail'de 14 kişi hayatını kaybetti. ABD Başkanı Joe Biden yönetimi ateşkese aracılık etmeye çalışsa sa taraflar Mısır'ın arabuluculupuyla 21 Mayıs'ta ateşkes kararı aldı.

        Ekim 2023- İsrail-Hamas Çatışmaları

        7 Ekim sabahı, Hamas, İsrail'e yönelik son yılların en büyük saldırısını gerçekleştirdi ve İsrail ordusu "savaş durumu alarmı" ilan etti. Hamas'ın saldırısını kimse tahmin etmiyordu, ancak günler için İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları şiddetlendi. İsrail, hastaneleri, okulları hedef almaya başladı. En az 15 bin Filistinli, bini aşkın İsrailli hayatını kaybetti.

        24 Kasım'da ise taraflar "insani ara" konusunda anlaştı. 4 günlük "insani ara" Mısır ve Katar'ın arabuluculuğuyla iki gün daha uzatıldı.

        *Haberin görselleri Associated Press tarafından servis edilmiştir.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa