Biyografi filmleri neden davalık oluyor?
Yaşadıkları dönemde sesiyle, sözüyle milyonları kendilerine hayran bırakan, ölümünden sonra da hafızalardan silinmeyen sanatçılar var. Son dönemde bu tanım içine girebilecek pek çok sanatçının hayat hikayesi beyaz perdeye taşınmak istendi. Bu filmlerden bazıları izleyiciden önce hakim karşısına çıkmak zorunda kaldı. En son "Prestij Meselesi"nde gördüğümüz bu durumun nedeni ne? Filmler neden mahkemelik oluyor? Çimen Çetin, Haftanın Polemiği'nde konuyu uzman isimlerle ele aldı
Bazen şarkılarında, bazen hayatlarında kendimizden bir şey bulduk. Bulduğumuz neydi? Çoğu zaman bilmesek de çok sevdik. Onları isyanımıza, sevincimize, üzüntümüze eserleriyle ortak ettik.
"Hangimiz Sevmedik?" Müslüm Gürses'i... "Sen affetsen" de "Yıllar affetmez" diyen Bergen'i unutmak kolay mı? Ya da Dilber Ay'ı düşündüğümüzde aklımıza "Zorunda mıyım?" sorusunun gelmesine ne diyeceğiz?
Son dönemde kaybettiğimiz çok değerli sanatçılarımız var. O sanatçıların hayat hikayeleri, yaşadıkları zorluklar, hayata tutunmak için imkansızlıklara karşı verdikleri mücadele, kimi zaman da pes etmeleri gözümüzün önünden bir bir geçerken kim bilir bizi alıp nerelere götürüyor?
Hafızam beni yanıltmıyorsa son yıllarda Türk Sineması'nda gerçek yaşam öyküsü dönemi "Ayla" ile başladı. 2018'de Müslüm Gürses'in hayatını konu olan "Müslüm" ile devam etti.
Bir yıl sonra yani 2019'a geldiğimizde tüm zamanların en iyi haltercisi olarak kabul edilen Dünya Şampiyonu Naim Süleymanoğlu'nun hayatını anlatan kitaptan uyarlanan "Cep Herkülü Naim Süleymanoğlu" filmi izleyicisiyle buluştu. Yine aynı yıl "Çiçero" vizyona girdi.
2020 yılında ise Ahmet Kaya'nın hayatını anlatan "İki Gözüm Ahmet" filmi vizyondaydı. Hiç şüphesiz en hareketli yıl ise 2022 oldu. Dilber Ay ve Bergen'in hayat hikayelerini anlatan filmler beyaz perdede izleyici ile buluştu.
Ve aileler onay vermediği için davalık olan filmler.
Aklıma ilk gelenler... Ahmet Kaya... Neşet Ertaş... Naim Süleymanoğlu... Müslüm Gürses...
Neşet Ertaş'ın hayatını anlatan "Garip Bülbül Neşet Ertaş"ın filmi aileden izin alınmadığı gerekçesiyle mahkeme kararıyla vizyona girmedi.
Geçen yıl yaşanan bu olayla ilgili yargı süreci devam ederken yargıdan beklenen bir başka karar ise şimdilerde Mahzun Kırmızıgül'ün yönetmen koltuğunda oturduğu ve vizyona girmek için gün sayan "Prestij Meselesi" ile ilgili. Hilmi Topaloğlu'nun oğlu Volkan Topaloğlu konuyu yargıya babasının "itibarının zedelendiği" gerekçesiyle taşıdı. Film, Topaloğlu'nun yetenekli genç müzisyenleri keşfetmesini anlatıyor.
Bir de ailesinin isteği ile dünyanın en iyi ozanları arasında gösterilen Aşık Mahsuni Şerif'in hayatının kaleme alınıp ölümsüzleştirilmesi meselesi var. Hatta Aşık Mahzuni'nin gençlik dönemini torunu Yiğit Mahzuni'nin canlandırması planlanıyor. Filmin hazırlıkları sürüyor.
Gişedeki başarısı izleyici sayısı ve hasılatına bakılarak hesaplansa da hesaplanmayan ya da hesaplanamayan noktalar da var. Yukarıda sıraladığımız, izleyiciden tam not alan ya da eleştirilen bu filmlerin çoğu ailelerden alınmayan izin ya da ailelerin itirazları nedeniyle davalık.
Peki, biyografiler neden bu kadar dikkat çekiyor? İtirazlar neden bu kadar yüksek sesle dile getiriliyor? Yapımcı ve aileler neden beyaz perde yerine adliye koridorlarında buluşuyor? Bu sorulara uzmanlardan yanıt alalım.
MEHMET AÇAR: YARGIDA DEVAM EDEN SÜREÇLER BUNDAN SONRAKİ FİLMLER İÇİN ÖRNEK OLACAKTIR
Biyografi filmleri neden arttı?
Mehmet Açar: Uzun süredir devam eden bir eğilim bu. Çok iş yapıyor müzisyen biyografileri. Müslüm'ün başarısından sonra çok sayıda film planlandı. Bergen'in başarısında aynı şekilde bu eğilimin devam edeceğini gösteriyor. Sadece müzisyen biyografileri değil, onun dışında gerçek hayat hikayelerine de ilgi var. Mesela Ayla...
Halkın bu kadar ilgi göstermesinin nedeni ne?
Mehmet Açar: Melodram seviyoruz. İzleyici filmlerin güldürmesi kadar ağlatmasına da önem veriyor. Melodram zaten severdik ama bir de melodramın gerçeğin içinden çıkması onları çok etkiledi böylece filmlerin şansı oldu.
.pngSanatçıların belgesellerine ilgi olmazken filmlerine neden bu kadar ilgi var? Sizce içine kurgu katıldığı için mi?
Mehmet Açar: Kesinlikle... Biz Yeşilçam melodramına çok bağlıyız. Bu melodram geleneğine adapte oldukları için başarılı oldular. Adapte olmasalardı kesinlikle başarılı olamazlardı.
Yaşam öyküleri film olan isimler sizce yüceltiliyor mu? Yoksa bu süreçte zarar mı görüyorlar?
Mehmet Açar: Çoğunun hedefi imajlarına zarar vermek değil, böyle bir hedefle yola çıkılmıyor. Tam tersine seyircilerle onlar arasında duygusal bir bağ kurmak istiyorlar. Temelde amaçları imajlarına zarar vermek değil.
Türkiye'de biyografi filmleri ne kadar eskiye gidiyor?
Mehmet Açar: Kurtuluş Savaşı filmlerimiz var mesela onların hepsinde gerçek hikayeler anlatılıyor. Bergen ile ilgili çok eskiden film "Aşk Ölümden Soğuktur" diye yapılmıştı. Ondan çok daha önce futbolcuların hikayesini anlatan filmler de vardı. Ayla, yeni dönemi değiştiren film oldu. Farklı dönem diyebiliriz. Hollywood'un tarzına daha yakın.
Yapım aşamasında ya da yapıldıktan sonra filmlere ailelerin itirazları oluyor. Neden davalık oluyorlar?
Mehmet Açar: Aslında Hollywood'un bu konuda çok daha önce önlem aldığını hissedebiliyoruz. Çünkü Hollywood filmlerinin sonunda "Bu filmin kahramanları hayalidir" diye bir ibare çıkar. Demek ki çok önceden, yıllar öncesinden bu konuda davalar açılmış, sorunlar yaşanmış, birçok mesele olmuş bırakalım gerçek hayat hikayesini "Bu filmdeki adam benim" diyen bile çıkmış zamanında. Biz de Türkiye'de bu konu yeni bir alan, yeni keşfediliyor ve herkes farklı adımlar atıyor buradaki tüm manzarayı değiştiren durumu unutmamak lazım.
"Garip Bülbül Neşet Ertaş"a bakalım, aile izin vermiyor. Mustafa Uslu ne yapıyor? Bir roman uyarlaması olarak yapmak istiyor ve romandan uyarladığını söylüyor. Bu filmin gösterimi mahkeme kararıyla ertelendi. Süreç devam ediyor.
Mahkemenin bu film ile ilgili vereceği karar çok fazla yol gösterecektir. Mahsun Kırmızıgül'ün "Prestij Meselesi"de zaten olaya bağlı olarak gelişiyor. Bütün bunlar birbirlerine bağlı olaylar, gelecek bu nedenle çok farklı olabilir. Artık herkes bundan sonra projeler, gerçek hayat hikayeleri konusunda avukatlarla birlikte çalışmak, çok daha dikkatli olmak ve ailelerle çok daha yakın ilişki kurmak zorunda. Dava açabilecek herkesle önceden imza atarak anlaşmak zorunda, ki durum bunu gösteriyor.
İki mesele daha var aslında... Aile açısından bir prestij meselesi var... Bir: "Benim ailemi sen anlatamazsın ya da anlatma!" diyenler var. Bir de zaman içerisinde şu olabilir "Buradan kazanılacak paradan yani maddi olarak buradan bizde karşılığını görmek istiyoruz!" diyenler çıkabilir.
Hayatta olan sanatçılar için çekilen film var mı?
Mehmet Açar: Vardır mutlaka. Ama bizdeki örnek hayatın kaybeden insanlar üzerinden gitti. Mesela Ayla'ya baktığımızda Ayla'daki insanlar oradaki kahramanlar yaşıyorlardı. Gerçek hayat hikayelerine baktığımız zamanda yaşayan insanlar bizzat iş birliği yaptı.
Türkiye'deki biyografi filmlerini nasıl değerlendirirsiniz?
Mehmet Açar: Henüz çok iyi film harika çok iyi bir biyografi filmi görmedim.
AVUKAT SİNAN KESKİN: İÇTİHAT OLUŞTURABİLECEK MAHKEME KARARI HENÜZ YOK
Biyografi filmleri çekilirken neye dikkat ediliyor ya da edilmesi gerekiyor?
Avukat Sinan Keskin: Bu filmler bir yandan çok fazla izleyicinin ilgisini çekse de madalyonun diğer yanında yapımcı ile merhum sanatçının ailesi arasında hukuki ihtilaf meydana getirmektedir. Merhum ünlünün hayat hikayesi filmleştirilmeden önce ailesinden ya da mirasçılarından izin alınmaması "İki Gözüm Ahmet", "Müslüm", "Garip Bülbül Neşet Ertaş" vb. gibi neredeyse birçok biyografik filmlerde dava konusu olmuştur.
Bu hususta mahkeme kararlarında da henüz yerleşik bir içtihat oluşmadığı söylenebilir.
Ancak 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nu gereğince ülkenin siyasi ve içtimai hayatında rol oynayan kişilerin fotoğraflarının rıza alınması gerek duyulmaksızın haber amaçlı kullanılabilmesi mümkündür. Film çekildiği durumlarda ise yine ilgili kanun kapsamında telif hakkı ihlal edilmediği sürece, kamuya mal olmuş kişilerin hayatları ile ilgili sesli veya görüntülü video içerikleri üretmenin önünde hukuksal bir engel bulunmamaktadır.
Yazım veya yapım aşamasında tarafların davalık olmasının nedeni nedir?
Avukat Sinan Keskin: Telif hakkına riayet edilmekle birlikte, aynı zamanda biyografi filminin gerçek hayatla da uyuşması oldukça önemlidir. Merhum ünlünün gerçek hayatıyla ilgisi olmayan ya da ilgili bir durumu merhumun itibarını zedelemek maksadıyla kullanan, biyografinin bilgilendirme gayesini saptıran filmler haliyle kişilik hakkının ihlali sonucunu doğuracak ve mirasçılara dava hakkı tanıyacaktır.
Ayrıca bilindiği üzere sanatçının eserleri üzerindeki telif hakkı, ölüm sonrası mirasçılarına geçmektedir ve telif hakkının manevi niteliğinin yanı sıra mali niteliği de bulunmaktadır.
Bu nedenle bir sanatçının eserlerinin filmlerde kullanılması halinde, mirasçıların bundan kaynaklı telif kazancını isteme hakkı doğacaktır.
Aile ya da yapımcının itiraz hakkı var mıdır? Varsa neye ne kadar itiraz edebilir?
Avukat Sinan Keskin: Ölenin yakınları, hayatını kaybeden kişinin şeref ve haysiyetine ve/veya mahremiyetine dair hukuka aykırılıklar içeren eserler karşısında doğrudan kendi kişilik haklarına dayanarak hukuki koruma mekanizmalarını işletebilirler. Eğer hikayesini filmleştirdiğiniz merhum, tanınan ve fikri mülkiyete konu eserleri olan birisi ise; muhtemelen filminizde eserlerinden parçalar kullanmak isteyebilirsiniz. Bu sebeple yakınları ile olan temasınız çok daha önem arz eder. Dolayısıyla her durumda bu kişinin hayatına ilişkin detayları anlatma yetkisinin mirasçılardan alınması hukuki ihtilaflara yol açmamak adına faydalı olacaktır