'Atatürk'ün yapımcısı Saner Ayar: ABD'de 600 - 700 kişiden dayak yedim

Saner Ayar

Paris, Berlin, Amsterdam ve Brüksel galalarının terör örgütlerinin sinema salonlarına baskısı nedeniyle yapamadıklarını söyleyen Saner Ayar, konuyla ilgili olarak şunları söyledi; "Avrupa’da Paris, Berlin, Amsterdam ve Brüksel’de gala yapmak üzere bütün salonları kiraladık, ödemelerini yaptık. Terör örgütlerinin baskısıyla bütün salonlar ödemeleri geri gönderdi. Avrupa’nın en büyük tanıtım ajansıyla anlaştık, paralarını ödedik. Döndüler, bütün parayı iade ederek bu işleri yapamayacaklarını ifade ettiler. Yine söylüyorum Atatürk ve Türkler ile dünyanın savaşı bitmemiş arkadaşlar."

'Atatürk II: 1881 - 1919'

Saner Ayar, geçtiğimiz eylülde ABD’nin Los Angeles şehrinde Yunus Emre Enstitüsü ile USC Annenberg İletişim ve Gazetecilik Okulu Kamu Diplomasisi Yüksek Lisans programına katıldıkları sırada 600 - 700 kişilik grup tarafından şiddete maruz kaldığını açıkladı. Ayar, bu konuda ise şunları söyledi; “Los Angeles prömiyerinden iki hafta önce 600 - 700 kişilik grup tarafından linç edilmeye kalkındık. Filmin önüne geçmesin diye bunu çok fazla ortaya çıkarmadık. Hâlâ FBI tarafından bunun soruşturması devam ediyor. Benim sırtıma boynuma enseme sopalarla vurdular. Küfürlerle taş attılar. Yere düşsek ölmüş olma ihtimalimiz çok büyüktü."

'Atatürk II: 1881 - 1919'

Saner Ayar, bütün engellemelere rağmen Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın katkılarıyla filmin dünya prömiyerinin, sinema endüstrisinin kalbi Hollywood’da yapılmasının sağlandığının altını çizdi.

Konuşmasında Almanya’ya özel bir parantez açan Saner Ayar, yoğun Türk nüfusuna rağmen, Almanya’daki gala mekânının gösterimden vazgeçmesine en büyük cevabı, Atatürk'e sahip çıkan izleyicinin verdiğinin altını çizdi: Almanya’da rekorlar kırdık. Pandemiyle birlikte Almanya azalan sinema izleyicisi nedeniyle zora giren sektöre can suyu olduk. İlk haftamızda Alman sinema listelerinde yer alan diğer tüm filmleri geride bıraktık. Alman sinemacılar bunu, ‘Türk sinemasının geri dönüşü’ olarak yorumladılar. Ve böylece herkes ne sinemamızı ne de değerlerimizin en önemlilerinden Atatürk’ü engelleyemeyeceğini bir kez daha anladı.

Filme sahip çıktıkları için izleyiciye büyük bir teşekkür borçlu olduklarını belirten Saner Ayar, sözlerini şöyle bitirdi; "Atatürk filmini çekerken de yurt içinde ve yurt dışında gösterirken de arkamızda ne bir holding vardı ne de başka bir sponsor. Bu işe inanmış, Atatürk’ün yolundan gitmeyi kendine amaç edinmiş bir avuç insan, bir avuç değerli profesyonelle bu işi başardık. En büyük ve belki de tek desteğimiz ise Atatürk sevgisi ve manevi değerleri güçlü, bu ülkenin vatansever insanlarıydı. Tüm engellemelere rağmen bu süreçten alnımızın akıyla çıktık ve ‘yürüyelim arkadaşlar’ dedik. Atatürk II: 1881 - 1919' ile de o yolda kararlılıkla ilerliyoruz.”

'Atatürk II: 1881 - 1919'

Filmin devamını çekeceklerini belirten Saner Ayar, sözlerini şöyle sürdürdü; "Filmimizi kahraman ordumuza ve şehit olmuş askerlerimize ve tüm gazilerimize armağan ediyoruz. Türk halkı bütün dünyanın çıkardığı bu engellere rağmen sahip çıkacaktır. Bu bizim için iş olmaktan çıkmıştır bir gurur meselesidir."

'Atatürk II: 1881 - 1919'

Filmin basın toplantısında Saner Ayar'ın yanı sıra yönetmeni Mehmet Ada Öztekin, ortak yapımcı Hakan Karamahmutoğlu ve Mustafa Kemal Kemal Atatürk'ü canlandıran Aras Bulut İynemli katıldı.

Aras Bulut İynemli

Aras Bulut İynemli ise duygu ve düşüncelerini dile getirirken, eleştirilere açık olduğunu ve rolüne layık olmaya çalıştığını söyledi: Bu süreç, benim için biraz korkutucuydu. Korkmamak ve altında ezilmemek mümkün değildi ama bu korkuya yenik düşmek bize yakışmazdı. Atamızın dediği gibi "Vatanını en iyi seven görevini en iyi yapandır" sözünden yola çıkarak ben de ne yaptıysam ne yapmadıysam bu çaba ve layık olmak umuduyla yaptım.

'Atatürk II: 1881 - 1919'

'Atatürk II: 1881 - 1919', 1915’ten başlayarak Çanakkale Savaşı’na ve 1919'a kadar süren sürece odaklanıyor. 1915'te Gelibolu cephesinde büyük bir sınav veren Mustafa Kemal’in önünde başka savaşlar vardır. Doğu Cephesi’nde Ruslara, Suriye cephesinde ise İngilizlere karşı büyük bir mücadele verecek; sonunda 1. Dünya Savaşı’nda Savaşı’nı kaybetmeyen tek Osmanlı Subayı olarak tarihe geçecektir. Fakat tüm bu başarıların üstüne İstanbul’a döndüğünde kötü bir sürprizle karşılaşacaktır…