Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Amerikan siyasetinde İsrail eksenli kuşak çatışması

        Önümüzdeki ocak ayında başlayacak yeni dönemde 110 kadının Kongre sıralarına oturacak olması, belli bir açıdan bakınca çok da muazzam bir olay değil. Cinsel tacize karşı “MeToo” dalgası ve Trump’ın etnik, inanç ve cinsiyet temelinde ayrımcı tutumuna tepki oylarının da yardımıyla rekor sayıda kadın, Amerikan medyasına sakız olan deyişle “Kongre seçiminde zafer kazanıp tarih yazmış” olabilir. Ama Ruanda Parlamentosu’nda da 80 sandalyenin 49’u kadınlarda; kadın vekil oranı yüzde 61. Esas mesele kadın sayısı değil, o kadınların ne kadar kadın olabildiği, ana akım klişelere ne kadar başkaldırabildiği.

        Trump’ın adayı Brett Kavanaugh’ı, cinsel taciz iddiasına karşın Yüksek Mahkeme’ye yollayan oylar arasında kadın oyları da vardı. Şimdi Senato ve Temsilciler Meclisi’ne seçilen Cumhuriyetçi Partili kadınlar da tabii ki Trump’çı. Mesela Senato’ya yeni seçilen Marsha Blackburn, kampanya sırasında sıkı bir Trump desteğini buldu arkasında. Cumhuriyetçi cephede değişen birşey yok.

        REKLAM

        DEMOKRAT YELPAZE

        Asıl şenlik, yeni çehrelerle tam bir cinsiyet, ırk ve inanç çeşitliliği yansıtan Demokrat Parti saflarında. Demokrat yelpazede Sharice Davids ve Deb Haaland tarihte Kongre’ye seçilen ilk Amerikan yerlileri oldular. Temsilciler Meclisi’ne seçilen Ho-Chunk kabilesinden Davids ayrıca ilk açık LGBT birey ve karma dövüş (MMA) sporcusu. Bu iki ismin de sağlıktan eğitime kendi tabanlarına yönelik partiler üstü politikalar güdeceği kesin.

        Yerli Amerikalı Sharice Davids, Kansas'tan Temsilciler Meclisi'ne seçilmeyi başardı.

        Araştırmalar şunu gösteriyor; Temsilciler Meclisi’nin kadın üyeleri, kadınların yararına olan daha fazla sayıda yasa teklifi verip yasalaşmasını ve temsil ettikleri bölgeye daha fazla bütçe ayrılmasını sağlıyorlar. Şimdi genişleyen yelpaze sayesinde bugüne kadar yasa yapıcı düzeyde temsil edilmeyen dezavantajlı gruplar da seslerini bulmuş olacak.

        REKLAM

        Göçmen meselesi de ayrı bir hassasiyet alanı. Hem yerli Amerikalılar, hem de tarihte Kongre’ye seçilen ilk Müslüman kadınlar olan Ilhan Omar ve Rashida Tlaib ile Demokrat Parti’nin demokratik sosyalist kanadını temsil eden Latin kökenli Alexandria Ocasio-Cortez için.

        DIŞ SİYASET ÇATALLI

        Buraya kadar tamam da, iş dış politikaya gelince Demokrat Parti’de yollar çatallanıyor. Çünkü özellikle üç kadın, İsrail’i yüksek sesle eleştirdikleri halde seçimi kazanabildiler ki; bu Amerikan siyasetinde pek duyulmuş bir şey değil.

        Somali asıllı Ilhan Omar, Filistin davasını savunduğu için anti-semitizm suçlamalarına bile hedef olmuş bir figür. 2012 yılında “İsrail dünyayı hipnotize etti, Allah insanların gözünü açsın da İsrail’in ettiği kötülükleri görsünler” diye attığı tweet, infiale yol açmıştı. Omar bu seçim kampanyasında da o tweet karşısına getirilince, sözlerinin arkasında durdu: “İsrail’in apartheid rejimine dikkat çekmek, Yahudilerden nefret etmek anlamına gelmez” diyerek.

        Rashida Tlaib zaten Filistin asıllı. 2008’de Michigan eyaletinde meclise seçilen ilk Müslüman kadın olmuştu. ABD’nin İsrail’e askeri yardımına karşı olduğunu kampanya süresince açık açık dillendirdi; “Bu kadar insafsız, adaletsiz hiçbir ülke Amerikan yardımı alamamalı. Kongre’ye seçildiğim İsrail’e yardımı da içeren hiçbir karara onay vermem” diyerek. Ortadoğu barışı için iki devletli çözümü savunan İsrail yanlısı “J Street” grubu, iki devletli çözümü benimsemediği gerekçesiyle Tlaib’e olan desteğini kampanya sırasında geri çekti. Tlaib, “Eşit iki ayrı devlet işlemez. Tek devlet olmalı, Yahudi devleti sona ermeli” görüşünde.

        Rashida Tlaib, Kongre'nin ilk Filistin asıllı kadın üyesi oldu.

        Temsilciler Meclisi’ne seçilen en genç üye olan New York temsilcisi 29 yaşındaki Alexandria Ocasio-Cortez de Filistin savunucularından.Mensubu bulunduğu Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri hareketi emekçiyi, sosyalist feminizmi ve LGBT haklarını savunurken, piyasa ekonomisinden İsrail’e verilen desteğe kadar klişeleşmiş bütün Amerikan politikalarına karşı çıkıyor. Filistin halkının kurtuluşunu savunuyor ve işgal altındaki topraklarda Yahudi yerleşimleri kurulmasına itiraz ediyor.

        Alexandria Ocasio-Cortez, Demokrat Parti'nin yükselen yıldızı.

        Geçen mayıs ayındaki protesto gösterilerinde Filistinli kıyımı üzerine İsrail’i işgalcilikle ve katliam yapmakla suçlayan Ocasio-Cortez, Bernie Sanders çizgisinde demokratik sosyalist olarak Demokrat Parti’nin yükselen yıldızı. “Yeni Obama ama daha solda” diye tanımlanan Cortez, Trump’ın da hedefi olmuştu; Demokrat Partili kadınlara, “Bu kadının seçilmesini engelleyin” diyecek kadar ileri gitmişti Trump.

        KUDÜS VE İRAN FAKTÖRÜ

        ABD’de sol kesimin İsrail’i eleştirmesi yeni bir durum değil, ama o eleştirel sesler siyasi güç odağı mertebesine hiç yükselmemişti. Şimdi Kongre’ye adım attıklarına göre tabandaki eğilimleri de siyasete yansıtabilirler.

        REKLAM

        Araştırma kuruluşu Pew’ın anketine göre Demokrat Parti seçmeni arasında Filistin’den çok İsrail’e sempati besleyenlerin oranı 2001’deki yüzde 38 düzeyinden yüzde 27’e gerilemiş durumda. Cumhuriyetçi seçmenin İsrail’e olan desteği daha yüksek görünüyor. ABD’de İsrail desteği cinsiyet, yaş, ekonomik güç ve siyasi görüşe göre şekilleniyor. İleri yaşta, varlıklı muhafazakâr beyaz erkekler arasında en büyük desteği buluyor. Genç, liberal, azınlık ve kadınlar arasında ise en düşük düzeyde. Kadınların sadece yüzde 29’u; 18-29 yaş grubu gençlerin yüzde 25’i, siyahların ise yüzde 19’u İsrail’i ABD’nin müttefiki olarak görüyor.

        Analistlere göre İsrail’e bakış açısındaki bu değişimin birkaç nedeni var: İsrail Başbakanı Netanyahu’nun İran ile yapılan nükleer anlaşma konusunda eski Başkan Obama ile çatışması, Trump’ın Amerikan büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması İsrail’i Amerikalılar için dini ve kültürel bir mesele olmaktan çıkarıp partizan siyaset düzlemine çıkardı. İsrail’in “Yahudi” olmaktan çok “Cumhuriyetçi” görülür olması da liberal Demokratlar için İsrail’i daha rahat eleştirebilecekleri, hele sol kanat için daha yüksek sesle bağırabilecekleri bir alan açtı.

        Ama şöyle bir durum da var: Trump-Netanyahu yakınlığına ve sol kesimin İsrail’i cesaretle eleştirmesine karşın Demokrat Parti bütün dini gruplar arasında en çok Yahudilerden oy aldı bu son seçimde.

        İşte bu tablo Demokrat Parti’nin geleneksel eski kuşağıyla ilerici yeni çehreleri arasında çatışma beklentisine neden oluyor. Demokratik tabanın İsrail’i rahat eleştirebiliyor olması, parti kıdemli liderlerinin dış politikada eksen değiştereceği anlamına gelmiyor. Mesela Temsilciler Meclisi’nde Dışişleri Komitesi başkanlığını üstlenmesi beklenen Demokrat üye Eliot Engel, Obama döneminde İran ile yapılan nükleer anlaşmaya karşı çıkmış, Trump’ın elçiliği Kudüs’e taşıma hamlesini de desteklemişti. Senato Dış İlişkiler Komitesi’nin yüksek profilli Demokrat üyesi Bob Menendez ve Demokratların Senato azınlık lideri Chuck Schumer da, Engel ile aynı çizgide.

        Yani kıdemli Demokratlar arasında ilerici fikirlerin yol bulabileceği bir damar görünmüyor. Bu da gelenekçiler ile yenilikçiler arasında çatışmayı kaçınılmaz kılıyor.

        Demokrat Parti'nin ilerici kanadından iki çehre; Alexandria Ocasio-Cortez ve Rashida Tlaib.

        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa