Alper Mestçi: Adrenalini seven bir toplumuz
Türkiye'de korku filmi deyince ilk akla gelen yönetmen ve senaristlerden biri olan Alper Mestçi, yeni filmi 'Üç Harfliler: Beddua'nın 'Üç Harfliler' serisinin en iyi filmi olduğunu söyledi ve ekledi: "Adrenalini seven bir toplumuz. Bu film, sinemada karşılığını bulacaktır"
Alper Mestçi, HT Magazin'den Arif Hür'ün sorularını yanıtladı.
‘Musallat’ ile başlayan ‘Siccin’ ile devam eden korku filmlerine üçüncü halka olarak ‘Üç Harfliler: Beddua’yı ekleyen ünlü yönetmen ve senarist Alper Mestçi şu sıralar yeni filminin heyecanını yaşıyor. Ünlü yönetmen filmine ve sinema dünyasına dair çarpıcı açıklamalarda bulundu...
‘Üç Harfliler: Beddua’nın diğer filmlerinizden farkı nedir?
‘Üç Harfliler’ serisinde ‘Siccin’den daha özgürüm. Daha ‘genç işi’ korku denemeleri yapabiliyorum. ‘Siccin’de daha çok aile dramları üzerine yoğunlaşıyoruz ve bu bazen senaryo anlamında beni zorluyor. ‘Siccin’de yapamadığım şeyleri ‘Üç Harfliler’ serisinde yapıyorum. Bu arada ‘Siccin 5’ de 17 Ağustos’ta vizyonda olacak...
‘Üç Harfliler: Beddua’ filminde korkunun derecesi nedir?
‘Üç Harfliler’ serisinin en iyi ve en korkutucu filmi oldu diyebilirim. Korku dozu olarak 10 üzerinden 10.
Korku filmi üretmek kolay mı?
Korku filmini üretmek, ondan marka yaratmak hiç kolay değil. Çünkü ülkemizde çok fazla üretim var. Ucuz yapım çok fazla var. Aradan sıyrılmak kolay değil.
Oyuncu seçimlerinizi neye göre yapıyorsunuz?
Oyuncuları yardımcı yönetmen Melodi Tözüm buluyor daha çok. Senaryoyu bitirince ona gönderiyorum, bana onlarca alternatif sunuyor. Deneme çekimleri sonrası role en uygun kişiyi seçiyoruz. Filmlerimde özellikle şöhretli birini oynatmam.
‘Özgün filmler yapılmıyor’
Ülkemizde özgün korku filmleri yapılıyor mu?
Şahsım adına konuşacak olursam ben özgün filmler yapıyorum. Ama sektörel anlamda özgün filmler yapılıyor diyemeyeceğim. Bir yılda 20 tane korku filmi vizyona giriyorsa, 19’unda benzer hikâyeler görüyoruz. Filme ayet koymakla veya para harcayıp sadece aksiyon yaratarak bu iş yürümüyor. 2007 yılından beri kendini korku türüne adamış biri olarak şunu da belirtmeliyim ki korku türünü seven insanlar her filmi bilirler. O yüzden herhangi bir filmin bir sahnesini alıp kendi filminize de koyamazsınız.
‘Kendimi başarısız sayarım’
‘Üç Harfliler: Beddua’ ne kadar gişe yaparsa sizin için başarıdır?
Gişesi 200 bininüzerinde olursa yatırdığımız paranın karşılığını alabiliriz. ‘Üç Harfliler 3: Karabüyü’ 226.349 seyirciye ulaşmıştı. Serinin bir önceki filminden düşük bir gişe elde edersek kendimi başarısız sayarım. ‘Üç Harfliler: Beddua’nın 300’e yakın salonda gösterime girecek olması bir avantaj. Adrenalini seven bir toplum olduğumuz için de sinemada karşılık bulacağımızı düşünüyorum.
Beyzanur Mete: İlk korku deneyimim
‘Üç Harfliler: Beddua’ filminde 2 yüzü olan Melek karakterini canlandıran Beyzanur Mete, “Korku türü daha önce denemediğim bir alan. Heyecan duygum hep tavandaydı” diyor.
Oyunculuk yapmaya nasıl karar verdiniz?
Çocukluğumdan beri bu mesleği yapmak istiyorum. 17 yaşımda ailemin desteğiyle Şehir Tiyatroları’na girip sektöre ilk adımımı attım. İzmit’ten taşınıp İstanbul’a yerleştim. Beykent Üniversitesi oyunculuk bölümünden mezun olduktan sonra kendimi setlerde buldum.
‘Üç Harfliler: Beddua’da nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?
Çift karakterliyim. Canlandırdığım Melek karakterinin 2 farklı yüzünü göreceksiniz. Bir yüzünde saf, temiz ve masum, diğer yüzündeyse melek olmayan ancak melek kılığına bürünmüş birini izleyecek seyirciler.
Melek’i canlandırırken neler hissettiniz?
Kendimi ışıklı bir yolda yürüyormuş gibi hissettim pek çok sahnede. Korku türü, daha önce denemediğim bir alan olduğu için heyecan duygum hep tavandaydı. Beni en çok aksiyon türü mutlu ediyor. Melek, empati duygumu da geliştirdi. Etrafa çok fazla yabancılaşmamak gerektiğini hatırlattı. Serinin önümüzdeki yıllarda çekilmesi düşünülen filmlerinde de oynamak isterim.
‘Üç Harfliler: Beddua’nın yönetmenliğini üstlenen Alper Mestçi’yle birlikte çalışmak nasıl bir duyguydu?
Alper Hocam yapım firması aracılığıyla tanıştıktan sonra yaptığımız ilk görüşmenin sonunda bana güvenini hissettirdi. “Ruh haline ve bakışlarına baktığımda bu filmin üstesinden geleceğini düşünüyorum” dedi. Korku türündeki filmlerle fenomen olmuş birinden bu sözleri duymak beni hem mutlu hem de motive etti.
Beyzanur Mete, “at biniyorum, boks yapıyorum. Bir oyuncunun sektörde kalıcı olmak için her konuda kendisini geliştirmesi lazım” diyor ve ekliyor: “Dizi ve sinema sektöründe kalıcı olacağım.”
‘Sınırları aşacağım’
Bundan 20-30 yıl sonra kariyerinizde nasıl biri olarak anılacağınızı düşünüyorsunuz?
Sınırları aşıp dünyaca ünlü bir oyuncu olmak, başarılarımla anılmak istiyorum. Bütün bunları cesur biri olduğum için rahatlıkla söyleyebiliyorum. Dünyanın pozitif enerjiyle döndüğüne inanan biri olarak bundan 7 yıl önce oyunculuk bölümünde okumaya başlayarak güzel bir tohum ektim. Meyvelerini de ilerleyen zamanda alacağıma inanıyorum.
Beyzanur Mete, “Hayatımda korku duygusunu yaşamadım. Korkak biri değilim. Korkmak, çok ilkel bir duygu” diyor.