Zeki Alasya marangozdu Devlet Sanatçısı oldu
Babasının vefatı üzerine geçim derdine düşerek marangozluk yaptı. Tiyatroya sevdiği için değil, çok para kazanacağını sandığı için girdi. Metin Akpınar ile yarenliği bir kadın rolü sonrası başladı. 'Hababam Sınıfı'nın efsane olmasında büyük rol oynadı. Devlet Sanatçısı payesi verildi. Futboldan, kadınlardan ve paradan konuşmaktan bıktığı günlerde girdiği arayış sonrası Mason oldu. Habertürk'ten Mehmet Çalışkan, vefatının 4'üncü yılında Zeki Alasya'nın yaşamını ve kariyerini, 'Haftanın Portresi'nde derledi
- Zeki Ağabey, kulağıma şöyle bir haber geldi. Doğru mudur?
- Yazacak mısın Çalışkan kardeşim?
- Doğruysa yazacağım ağabey.
- Bu haber beni çok üzer.
- Üzülmenize üzüleceğim ama doğruysa yazacağım ağabey.
- Evet, doğru.
Haber, borçları nedeniyle icralık olduğu yönündeydi.
Yazdım...
Zeki Alasya üzüldü.
Ben de üzüldüm.
İcralık olduğu yönündeki haber yayımlandıktan birkaç gün sonra 'Can' adlı TV dizisinin setine gittim.
Genç meslektaşlarıyla sohbet ediyor.
Bir ara göz göze gelince başımı öne eğdim.
Masadan kalkıp yanıma geldi;
- Çalışkan kardeşim, hoş geldin ama beni üzdün.
- Ağabey yazmalıydım.
- Oooo, hayır. O habere üzüldüm ama bu halin beni daha da üzdü.
- Neden ağabey?
- Yüzüme bakamıyorsun, başın önde. Neden? Bir kabahat mi işledin? İşini yaptın.
- Biliyorum ama...
- O zaman böyle yaparak beni üzme. Dik dur.
Zeki Alasya - Metin Akpınar filmleri arasında en sevdiğim; 1976 yapımı 'Nereye Bakıyor Bu Adamlar'...Doğru olan habere 'Yok öyle bir şey', 'Senin üstlerin benim arkadaşım, yazarsan onlara şikayet ederim seni', 'Bir daha setime giremezsin' türünde tehditler savuran çiğ ünlülerden değildi.
Delikanlıydı.
Hem de dibine kadar...
Zeki Alasya...
O delikanlı adam, 4 yıl önce karaciğer hastalığı nedeniyle tedavi gördüğü hastanede aramızdan ayrıldı.
8 Mayıs 2015...
10 Mayıs 2015'te Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
Metin Akpınar, Zeki Alasya'nın cenazesinde "Canım gitti, benim yarım gitti" dedi.ZEKİ ALASYA'NIN SİNEMA KARİYERİ
Oyuncu: 64
Yönetmen: 27
Senaryo: 9
Seslendirme: 2
Zeki Alasya'nın senaryosunu yazdığı ilk film, 1974 yapımı 'Köyden İndim Şehire' oldu.Asıl adı Zeki Şenol Alasya olan Zeki Alasya, eczacı ve kimyager olan babası Prof. Ahmet Reşat Alasya'yı henüz 15 yaşındayken kaybetti.
Babasından kalan maaş yetmiyordu.
Çünkü ev kadını olan annesi Seniha Alasya, 6 çocukla kalmıştı.
Zeki Alasya, 5 yaşında...Bir yandan okuması diğer yandan da eve katkı sağlamak zorundaydı.
Henüz çocuk yaşlarında bir yandan okuyor diğer yandan da aralarında rehberlik, marangozluk ve tabelacılığın da olduğu çeşitli işlerde çalışıyordu.
Ne var ki gözü tiyatrodaydı.
O günlerde tiyatroyu çok sevdiği için değil ama...
Tiyatroda çok para olduğunu sanıyordu.
1959'da Milli Türk Talebe Birliği'nin 'Birlik Tiyatrosu'na 'Amatör' olarak girdi.
Zeki Alasya'nın rehberlik yaptığı günlerden bir fotoğraf...16 yaşındaydı...
Ve bir gün...
O gün 'Zeki Alasya - Metin Akpınar' döneminin başladığı gün olacaktı.
Metin Akpınar, Milli Türk Talebe Birliği'nin tiyatro bölümü sorumlusuydu.
O gün 'Pembe Kadın' adlı oyun sahnelenecekti ama 'Pembe Kadın'ı canlandıracak kadın oyuncu gelmemişti.
Zeki Alasya da o gece tiyatroyu ziyaret etmişti.
Metin Akpınar, pratik bir çözüm bulup Zeki Alasya'ya "Pembe Kadın'ı oynar mısın?" diye sordu.
Teklifi kabul eden Zeki Alasya, kostümünü giyip sahneye çıkmasıyla 'Pembe Kadın' sahnelenebildi.
Böylelikle Metin Akpınar, zor durumdan kurtulmuş, biletleri satılan oyun sahnelenebilmişti.
Dipnot:
Zeki Alasya ile Metin Akpınar'ın babaları aynı iş yerinde çalışmıştı.
Böyle olduğunu da çok sonraları öğrendiler.
Annelerinin cenaze namazını aynı camide aynı imam kıldırdı.
'Hababam Sınıfı'nın yazarı Rıfat Ilgaz (1911 - 1993)Zeki Alasya'nın para için girdiği tiyatro, ortaya 'Hababam Sınıfı' efsanesini çıkardı.
'Hababam Sınıfı', Rıfat Ilgaz'ındır ve ilk olarak 1953'te Dolmuş Dergisi'nde yayınlanmış, sonraki yıllarda kitap haline getirilmiştir.
Peki 'Hababam Sınıfı'nın efsane haline gelmesinde Zeki Alasya'nın rolü nedir?
'Hababam Sınıfı', ilk kez 1966'da tiyatro oyunu oldu.Şöyle;
Henüz 20 yaşında olan Zeki Alasya, Rıfat Ilgaz'a bir mektup yazarak 'Hababam Sınıfı'nı arkadaşlarıyla birlikte tiyatro oyunu haline getirmek istediğini söyledi.
Zeki Alasya'nın öz güveninden, medeni cesaretinden ve girişimciliğinden oldukça etkilenen Rıfat Ilgaz, eserinin tiyatro oyunu haline getirilmesine izin verdi.
Rıfat Ilgaz, Zeki Alasya'nın mektubuna şöyle cevap verdi; Arkadaşlarınızla birlikte böyle bir girişimde bulunmanız beni ziyadesiyle memnun etti. 'Hababam Sınıfı'nı oyunlaştırıp sahneye koyma isteğinizin benim için hiçbir mahsuru yok. Size her türlü desteği vermeye hazırım."Zeki Alasya, Metin Akpınar, Ercan Yazgan, Ahmet Gülhan, Ali Yalaz, Ulvi Uraz, Zihni Küçümen ve Suzan Uztan...
25 günlük provadan sonra 'Hababam Sınıfı', sahneye konulur ve 3 ay boyunca kapalı gişe oynadı.
Zeki Alasya 'Tulum Hayri'yi, Metin Akpınar ise 'Refüze Ekrem'i canlandırdı.
Zeki Alasya; ilk sinema filmi olan, Kartal Tibet'in başrolünde yer aldığı 'Karaoğlan Geliyor'da 'Çalık'ı canlandırdı.Zeki Alasya, 1972'de Nahit Ataman'ın yapımcısı olduğu, Mehmet Aslan'ın yönettiği 'Karaoğlan Geliyor' ile sinema oyunculuğuna da başladı.
Nahit Ataman, aynı yıl içinde 'Sev Kardeşim'i de çekti.
Filmin yönetmeni Ertem Eğilmez.
Ertem Eğilmez ile Zeki Alasya, 'Sev Kardeşim'de tanıştı.
Zeki Alasya, Nahit Ataman'a teklif edip etmediğini bilmiyoruz ama aynı zamanda yapımcı da olan Ertem Eğilmez'e sık sık 'Hababam Sınıfı'nın filmini yapılmasını önerdi.
'Hababam Sınıfı'nın tiyatro oyunu büyük ilgi görünce Yerli Film adında şirketleri olan Atıf Yılmaz ile Orhan Günşiray, 1966'da eserin film haklarını satın aldı.
Ne var ki sansür kurulu senaryonun Türk eğitim sistemini taşlayan unsurlar taşıdığı gerekçesiyle 'Hababam Sınıfı'nın film olmasına izin vermedi.
Zeki Alasya, Ertem Eğilmez'e 'Hababam Sınıfı'nın film yapılması gerektiği konusunda sürekli baskı yaptı.
Ertem Eğilmez de sansür kurulunun eserde kusurlu bulduğu bazı unsurları değiştirdi.
'Kel Mahmut'u 'Mahmut Hoca' yapmak gibi...
Ertem Eğilmez, 1974'te 'Hababam Sınıfı'nı film haline getirmeye karar verdi. Film de 1975'te gösterime girdi.
Ne var ki kadroda Zeki Alasya ile Metin Akpınar yoktu.
Nedeni de şu;
Zeki Alasya ile Metin Akpınar, kariyerlerinde yükselişe geçmişlerdir.
Ertem Eğilmez, Zeki Alasya ile Metin Akpınar'a 15 bin lira vermektedir.
'Hababam Sınıfı'nın çekileceği günlerde Şahan Haki, 'Mirasyediler' için 50 bin lira teklif etti.
Zeki Alasya ile Metin Akpınar, 'Mirasyediler'de rol almayı tercih edince 'Hababam Sınıfı'nın kadrosunda yer alamadı.
Zeki Alasya, bu durumu, bir röportajında "Bu büyük eksiklik ama ne yapalım; çok iyi bir tırmanışa geçmiştik ve iyi de para veriyorlardı. 15 bin lira aldığımız dönemde bize 50 bin lira teklif ettiler" sözleriyle açıklamıştı.
'Miras Yediler', Zeki Alasya - Metin Akpınar ikilisinin ilk başrol filmi oldu.Sözün özü şu;
Zeki Alasya, Rıfat Ilgaz'a o mektubu yazmasaydı 'Hababam Sınıfı', başka bir zamanda başka birileri tarafından bir tiyatro oyunu haline getirilir miydi?
Zeki Alasya, Ertem Eğilmez'e önermeseydi 'Hababam Sınıfı', başka bir zamanda başka birileri tarafından sinema filmi haline getirilir miydi?
Sanmam...
'Selvi Boylum Al Yazmalım' ile birlikte Türk sinemasının en çok sevilen filmi olan 'Hababam Sınıfı', Zeki Alasya'nın sayesinde çekilmesiyle efsane oldu.
Zeki Alasya, çok para kazanılacağını sandığı tiyatro konusunda oldukça yanılmıştır.
Tiyatrodan para kazanmanın tek yolunun tiyatro sahibi olunması gerektiğine karar verir.
Metin Akpınar ile birlikte tiyatro kurma konusunda anlaşırlar.
Tamam da tiyatrodan para kazanmak için önce tiyatro kurmak gerekir.
Her ikisinde de o para yoktur.
Akıllarına 'Parlak' bir fikir gelir.
Tahta kaşıkların üzerine resimler yapacaklar, onları turistik mağazalara satacaklar.
Bir sürü tahta kaşığın üzerine resim yapıp turistik mağazaya verirler.
.pngGünlerden bir gün İstiklal Caddesi'ndeki turistik mağazaya gidip tahta kaşıkların ödemesini almak isterler.
Mağazanın sahibi kaşıkların hiçbirinin satılmadığını, bu nedenle ödeme yapamayacağını söyler.
Mağazadan çıkıp başları önde yürürken karşılarına Haldun Taner çıkar.
- Ne yapıyorsunuz çocuklar?
- Tahta kaşık boyayıp mağazalara verdik.
- Neden böyle bir şey yaptınız?
- Para kazanıp kendi tiyatromuzu kurmak istiyoruz.
- Kaşıklar satılıyor mu?
- Hiçbiri satılmamış.
- O zaman benim Devekuşu Kabare'ye gelin.
Devekuşu Kabare'nin ilk günleri...Yıl 1968...
Haldun Taner, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Ahmet Gülhan, Ali Yalaz, Funda Postacı ve Oya Alasya (O zaman sevgilisi olan 18 yıl evli kaldığı eşi) ile birlikte kurulan ekiple ilk olarak 'Vatan Kurtaran Şaban' sahnelendi.
1977'de Haldun Taner ile Ahmet Gülhan, oyunlarda belli bir düzeyin altında kalındığı gerekçesiyle tiyatrodan ayrıldı.
Devekuşu Kabare de Zeki Alasya ile Metin Akpınar'ın yönetimine kaldı.
Zeki Alasya'nın yönettiği ilk film, 1977 yapımı 'Aslan Bacanak' oldu.Zeki Alasya, 1974'te 'Köyden İndim Şehire' ile senaristliğe de başladı.
1977'de 'Aslan Bacanak' ile yönetmen koltuğuna da oturdu.
Bir yandan sinema filmleri diğer yandan Devekuşu Kabare'nin oyunları olan 'Aşk Olsun', 'Beyoğlu Beyoğlu', 'Deliler', 'Dün Bugün', 'Reklamlar', 'Yasaklar' ve 'Vatan Kurtaran Aslan'ın gördüğü ilgi Zeki Alasya ile Metin Akpınar'ı ülkenin en ünlü isimlerinden biri haline getirdi.
Zeki Alasya'nın yönettiği 'Elveda Dostum', 'Dursun Öğretmen'in yasak aşkı sonrası başına gelenleri hikâye edindi.Zeki Alasya, Metin Akpınar ile birlikte rol aldığı filmlerin yanı sıra kendisinin küçük rollerde yer aldığı veya hiç rol almadığı ve komedi türünde olmayan filmlerin yönetmenliğini de yaptı.
O filmler şunlar;
Doktor (1979)... Kadir İnanır - Oya Aydoğan
Elveda Dostum (1982)... Kadir İnanır - Ahu Tuğba
Kaptan (1984)... Orhan Gencebay - Hülya Avşar
Yaz Bitti (1985 )... Kadir İnanır - Oya Aydoğan
Dikenli Yol (1986)... Hülya Koçyiğit - Kadir İnanır
Ömerçip (2003)... Mehmet Ali Erbil - Aşkın Nur Yengi
1980'li yıllar Zeki Alasya için verimliydi.
Devekuşu Kabare'nin oyunlarının video kasetleriyle tüm ülke tarafından izlenebilir olması Zeki Alasya ve Metin Akpınar'a kariyerlerinde seviye atlattı.
1990'lı yıllar ise Zeki Alasya - Metin Akpınar ikilisinin duraklama dönemi oldu.
Türk sinemasının kayıp yılları olan 10 yıllık süreçte birlikte sadece 'Güle Güle' adlı sinema filmi, üç TV dizisiyle bir TV parodi programında yer aldılar.
Zeki Ökten'in yönettiği 1999 yapımı 'Güle Güle'den bir sahne...Yıl 1999...
Zeki Alasya ile Metin Akpınar arasına 'Propaganda' girdi.
Sektör de, izleyici de büyük bir şaşkınlık içinde.
'Nasıl olur, Zeki Alasya ile Metin Akpınar nasıl ayrılır?
Et tırnaktan ayrılırdı, balık kavağa çıkabilirdi, karlar kırmızı yağabilirdi ama Zeki Alasya ile Metin Akpınar ayrılamazdı.
Haklarındaki algı buydu.
Metin Akpınar, 1999 yapımı 'Propaganda'da başrolü Kemal Sunal ile paylaştı.Metin Akpınar, 25 yıl boyunca kariyerinde kader birliği ettiği Zeki Alasya'nın kadrosunda yer almadığı 'Propaganda' da rol aldı.
Metin Akpınar; "Zeki ile çalışmam yalnız yapabileceğim işleri engelliyordu. Birlikte çevirdiğimiz filmlere bir bakın Allah aşkına! Hiçbiri diğerinden farklı değil. Ben artık iyi bir film yapmak istiyorum" dedi.
Zeki Alasya; "Metin'in benden ayrı projede yer almasına kızmadım. Ama ben bugüne kadar Metin'siz iş yapmadım. Üzülmedim dersem yalan olur. Bu yaptıklarından dolayı kendisine çok kırgınım" sözleriyle cevap verdi.
40 yıllık yarenlikte kırgınlığın ölçüsü ne kadar olabilirdi?
O kırgınlık ne kadar devam edebilirdi?
Birbirlerine sevgilerini de saygılarını da hiç tüketmediler.
2002'de birlikte rol aldıkları son film olan 'Rus Gelin' ile yarenliklerine ve kariyerlerine bir selam gönderdiler.
'Rus Gelin', Zeki Alasya ile Metin Akpınar'ın birlikte rol aldığı son film oldu.Birlikte çalıştıkları dönemlerde parasının yönetimi Metin Akpınar'daydı.
Paranın yönetimi ayrılınca eli açık, hesabını bilmez, savurgan birinin en başta yapmaması gerekeni yaptı.
Ticarete girdi.
Çevresinde de 'Ya Zeki, ne yapıyorsun? Ticaret sana göre değil. Hem bu kadar otomobili, bu kadar yatı ne yapacaksın?' diyen olmadı.
Önce Nişantaşı'nda bir oyuncakçı dükkanı ardından da Alas Tur Turizm Yatçılık İnşaat A.Ş adında şirket açtı.
Aynı dönem içinde 8 otomobili ve 3 yatı vardı.
Hesap bilmezliği, elinin açık olması ve savurganlığı nedeniyle kısa sürede iflas etti.
Ataköy Marina Yatçılık A.Ş, 2 milyar 298 milyon 993 bin lira borcu olduğu gerekçesiyle Zeki Alasya'nın sahibi olduğu Alas Tur Turizm Yatçılık İnşaat A.Ş'ye haciz gönderdi.
Borcunu taksitler halinde ödeyeceğini taahhüt etti.
600 milyon liralık ilk taksiti ödeyemediği için alacaklı olan şirket, Zeki Alasya'nın hapis cezasına çarptırılmasını istedi.
Borcu da faizleriyle birlikte 4 milyar liraya çıktı.
TV dizilerinden kazandığı her kuruşu borçlu olduğu şirkete verdi.
Ne var ki borcun faizleriyle bile başa çıkamadı.
Yeni bir ticari işe girerek önceki ticari işinden kalan borçlarını kapatmak istedi.
Bir balık lokantası işletti ama oradan da ciddi ölçüde zarar etti.
Zeki Alasya, kızı Zeynep Alasya ile birlikte...Yorgundu;
Nedeni de ticari başarısızlığıydı.
Üstelik 2000'lere gelindiğinde sektör tamamen değişmişti.
Yeni yapımcılar çıkmış, eski yapımcılar ya vefat etmiş veya emekli olmuştu.
Yıllarca içinde bulunduğu sektör Zeki Alasya'ya artık yabancı geliyor, sektörün dışında kalmış olma hissi yaratıyordu.
Bu durum yorgunluğunu daha da artırdı.
O günler de "Emekli olamam, param yok. Bana yetecek kadar param olsa hiçbir güç beni bu piyasada tutamaz. Param olmadıkça oynayacağım" şeklindeki ifadesi yorgunluğu ve sektörün dışında kalmış olma hissini yansıttı.
Vefatına kadar da çalıştı.
Zeki Alasya'nın savurganlıklarından biri de Buda heykelcikleri koleksiyonu yapmaktı.
1983'te koleksiyonunu yapmaya başladığı Buda heykelciklerinden 25 yılda 1200 adet toplamıştı.
Zeki Alasya'nın Buda heykelciği koleksiyonu Rahmi M. Koç Müzesi'nde sergileniyor.
Zeki Alasya'nın 11 yılda yaptığı, 'Tren Dioraması' adını verdiği maket de eşi Jülide Atak ile kızı Zeynep Alasya tarafından Rahmi M. Koç Müzesi'ne bağışlandı.
Zeki Alasya'nın 'Tren Dioraması' adını verdiği maket...Zeki Alasya bir Mason'du...
Bir arayış içinde olduğu günlerde Mason olmaya karar verdiğini söyleyen Zeki Alasya, bu konuda "Üç - beş kişi bir araya gelip saçma sapan şeyler konuşuyorduk. Futbol, para, kadınlar, dedikodu... Bir arayışa girmiştim. Masonlukta karar kıldım. Çok memnunum. Masonluk bir ahlak ve kardeşlik sistemidir. Bir din değildir kesinlikle. İnsanların kardeş olması gerektiğini öne çıkaran bir yapıdır. Çok kötü tanınıyor. Ben Mason olmaya kalktığım günlerde ailem dehşete kapıldı. Masonluğa mesleğinde ileri gitmiş kişiler kabul ediliyor. Zenginlerin toplandığı bir yer değildir. Ben Mason olduğumda kiralarımı ödemekte zorluk çekiyordum" demişti.