Sahi, biz neden bahsediyorduk?
Herkesin derdi unutkanlık. Önceden ileri yaş problemi sanılırdı ama genç yaşlı demeden hepimizin sorunu oldu. Sebeplerden biri yaşam şartları. Birçok uzmana göre çok önemli bir sebep de internetin düşünme biçimimizi değiştirmesi. Peki ya unutmak bir rahatsızlık değil bugünün insanları için bir tercihse?
Sema EREREN/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR
Geçenlerde bir arkadaşımla karşılaştım. Adı dilimin ucunda ama bir türlü çıkaramıyorum. Kafayı yiyeceğim. Hiç bozuntuya vermeden sohbeti kısa tuttum ve hızla arkadaşımın yanından uzaklaştım. Bu gibi durumlar artık daha sık başımıza geliyor. Hafıza problemleri konusunda uzman doktor Aaron Philip Nelson, isim hatırlayamamanın bir hafıza bozukluğu işareti olmayabileceğini söylüyor. Nelson’a göre bu tür sorunlar genellikle dikkat eksikliğinden kaynaklanıyor. Hafıza bozukluğu ya da dikkat eksikliği, artık ne derseniz deyin ama unutkanlık hemen herkesin sorunu. Çevrenizde unutkanlıktan şikâyetçi olmayan var mı? Nasıl; hatırlamıyor musunuz? Önceleri bunun bir yaşlılık problemi olduğu düşünülürdü ama artık genç yaşlı demeden herkes unutkanlıktan dertli. Nöroloji uzmanı Dr. Esra Mıhçıoğlu, son birkaç yılda unutkanlık şikâyetiyle gelen hasta sayısının eskiye göre yüzde 60 arttığını söylüyor. Başka bir nöroloji uzmanı Dr. Meltem Duraklı Ulukök, dört hastasından birinin şikâyetinin “unutuyorum” olduğunu belirtiyor. Dünyada beyin araştırmaları ve unutkanlık sorununun çaresini bulmak için oluk oluk para akıtılıyor. Araştırmaları süren her 5 ilaçtan 1’i, beyinle ilgili hastalıkların tedavisi için. Elbette kötü beslenmeden strese, iş yoğunluğundan çevre kirliliği veya uyku problemlerine kadar, unutkanlığı tetikleyen çok fazla unsur var artık. Ama yine de bir şey unutuluyor: İnternet çağı! Peki ya unutmak, biz yeni nesiller için bir tercihse?
‘ÇAĞIN EN BÜYÜK TEHLİKESİ’
Bu soruyu kafadan atmıyoruz elbette! Bilim tarihçisi George Dyson, internetle birlikte düşünme biçimimizin dramatik biçimde değiştiğini söylüyor: “Eskiden bilgi edinebilmek için mümkün olan her türlü bilgi parçasını toplayıp bir bilgi çerçevesi oluşturmaya çalışırdık. Şimdiyse gerçek bilgiye ulaşabilmek için etrafında kirlilik yaratan gereksiz bilgileri temizlemek ya da ayıklamak gerekiyor.” Yani Dyson mealen adeta şöyle diyor: İnternetten önce hatırlamaya çalışırdık, şimdi unutmaya çalışıyoruz. Dahası, bilinçli bir biçimde unutmaya karar vermesek bile metabolizma devreye giriyor. Metabolizma sağlıklı kalabilmek için gerekli bilgiyi ayıklayıp gerekli olmadığına kanaat getirdiğindeyse hiç acımadan “elveda” diyor. Niteliği belirsiz bilgiler -ki bu tür şeylerin menbaı bugünün dünyası- böylece silinip kayboluyor. İtalyan yazar Umberto Eco, bunu çağın en büyük tehlikelerinden biri olarak gösteriyor. Doğruluğu kanıtlanamayan bilgilerin yarattığı kirlilik beyinlerimizi nasıl korkuttuysa artık, ünlü yazara göre beynimiz gerekli gereksiz ne varsa süpürüp atar hale geldi.
TIP BU İŞE NE DİYOR?
Hafıza şöyle çalışır: Bir bilgisayar gibi, beyin de bilgileri kaydediyor. Ama bu işlemi sınıflandırarak, klasörler ve dosyalar halinde yapıyor. Bazı şeyler sınıflandırılamadığında, tıpkı “kaydet” demeden kapatılan bir bilgisayarda olduğu gibi kısa süreli hafızadan uçup gidiyor. Ama nitelikli bilgi veya anılar, sınıflandırılabildiği ölçüde pekiştirme işleminden geçiyor ve bilgisayardaki gibi sabit belleğe yükleniyor. Ancak siz onları geri çağırana dek uykuda bekliyorlar. Mesela korku gibi bir uyarıcı söz konusuysa, stres hormonları beynin duygu kontrol merkezini uyarıyor ve bunun üzerine anı-işleme mekanizması çalışıyor. Uyarıcı farklılaştıkça farklı hormonlar devreye giriyor. Ancak bugünün hız, telaş gibi yaşam biçimi özellikleri beyni de farklı davranışlar geliştirmeye itiyor. UCLA Tıp Fakültesi psikiyatri kliniğinden Dr. Daniel Siegel, “Aynı anda birden fazla iş yaptığımızda bunları otomatik pilota alıyoruz ve beynimizin nöral bağlantılar kuran kısımları da o bölgede çalışmayı bırakıyor” şeklinde özetliyor durumu. Yani? Yanisi, çevremizde olan bitene karşı dikkatimizi toplamamız, artık çoğunlukla otomatik pilotta olan bir beyinle eskiye göre daha zor oluyor. İnsan derin düşünmeye kendini vermek yerine, bölünen ve dağılan bir düşünme biçimini benimsemeye yatkın hale geliyor.
İNTERNET BİZE NE YAPTI?
Evet çok faydalı, artık onsuz yaşayamayız. Ama yine de internetin beynimize neler yaptığını bilmek hakkımız. İnternetle beraber her an adeta milyarlarca ansiklopedi sayfasına maruz kaldığımız bir dünyaya daldık, malum. Bilim emprezaryosu, edebiyat eleştirmeni ve yazar John Brockman, edge.org adlı sitesinden 109 felsefeci, internet ve beyin üzerine çalışan akademisyen ve nöro-biyologa sordu: “İnternet düşünce biçimimizi nasıl değiştiriyor?” Yanıtlar çarpıcı... İnternet ve politika uzmanı Evgeny Morozov, internetin geçmişi değerlendirme yetilerini ortadan kaldırdığını öne sürüyor. “Hayatımız giderek artan ölçüde şimdiki zamanda geçiyor. En yakın geçmişten bile tamamen kopuk yaşıyoruz” diyor. Harvard’dan bilişsel psikolog Steven Pinker ise internet sörfçülerinin, akıllı telefon bağımlılarının, Twitter’cıların; beyinlerini çoklu bilgi akışını işleyecek şekilde eğitmiş olmadıkları için hafıza bakımından tehlike altında olduklarını savunuyor. Beyin bu durumda zorlanıyor ve hata veriyor olmalı ki kimi önemli şeyler bu sırada siliniveriyor. İletişim uzmanı Howard Rheingold’un bu duruma ilişkin teşhisi şu: “İnternette insanların yüzeyselliğinin, her şeye kolayca inanmalarının ve dikkatlerinin kolayca dağılmasının sebebi, zihnin kendini sürekli disipline etme çabası olabilir.”
BEYİN YALNIZ ÖĞRENME DEĞİL AYRICA BİR UNUTMA ORGANIDIR
Bellek kaybı herkesin korkusu ama madalyonun bir de öteki yüzü var. Beynimiz unutma yeteneğiyle donatılmamış olsa halimiz nice olurdu? Uzmanlar, “Beyin sadece öğrenme değil, aynı zamanda unutma organıdır” da der. Mesela ölüm gibi derin acılarda acıyı ilk günkü yoğunluğuyla hissetmeye devam etseydik aklımızı korumak mümkün olmazdı herhalde. Beynin bu melekesinden hareketle, travmatik anılarını sildirmek isteyen hastaların da son yıllarda bir hayli fazla olduğu söyleniyor. Ama ne yazık ki hafızada her anıyı yeniden düzenlemek mümkün olmuyor... Travma vakaları üzerine çalışan Amerikalı terapist Naomi Mael Litrownik, “Keşke alet çantamızda travmatik anılarda işe yarayan ama gerisine dokunmayan ilaçlar olsa” diyor. Yine de soralım: Hafızamızdaki bir takım anıları, hatırlamak istemediklerimizle değiştirip beynimizi daha verimli kullanmak mümkün mü? Dr. Karim Nader’in tezine göre, anılar beyinde bir klasör gibi kaydedildikten sonra uzun vadede hep aynı şekilde kalmıyor. Hafızadaki bir anı geri çağrıldığında, yani hatırlandığında istikrarsız bir hale dönüşüyor. Yani zaten değişiyorlar. O halde, hafızadaki bir anıyı bilinçli bir şekilde değiştirip yeniden depolamak da mümkün olabilir.
NE ZAMAN ENDİŞELENMELİYİZ?
Hafıza problemleri konusunda uzman doktor Aaron Philip Nelson, beyin başta olmak üzere tüm beden sisteminin yaşlanma süreciyle aşınıp yıpranmasının normal olduğunu ancak hafıza sorunlarında endişe verici durumun, aile bireylerinden biri ya da yakın olduğunuz birinin ismini hatırlamakta zorlanmak olduğunu söylüyor. Birkaç dakika veya saat önce yaptığınız bir konuşmayı anımsayamamak, kendi eviniz çevresinde kaybolmak ya da bir ev aletini nasıl kullandığınızı hatırlayamamak ciddi sinyaller. Anahtarlarınızı bulamamak, birinin ismini unutmak gibi durumlarsa dikkat boşluklarından kaynaklanır; ne Alzheimer ne de bunama belirtisidirler. Zaten genellikle bunamanın en yaygın şekli olan Alzheimer, 60’lı yaşların sonu ile 70’li yaşların başında görülüyor.
UNUTKANLIĞIN İLACI FLÖRT
■ Unutkanlıktan şikâyetçiyseniz, belleğinizi güçlendirmek mümkün: Düzenli beslenme, okuma, mütemadiyen öğrenme, spor, sosyalleşme, kaliteli uyku, sigarasız hayat, fazla alkol kullanmamak belleği güçlü kılan şeylerden bazıları.
■ Hafızanın en büyük düşmanı stres! Bu nedenle mümkünse, önce stresten uzak durun, sevdiğiniz insanlarla bol bol vakit geçirin.
■ Araştırmalar karşı cinsle geçirilen vaktin de beyne iyi geldiğini gösteriyor. Calgary Üniversitesi’ndeki hayvan deneyleri, erkek feromonlarının dişi deneklerin beyninde yeni nöronlar oluşmasını uyardığını gösteriyor. Yani karşı cinse yeteri kadar vakit ayırmak, uzun dönemde hafızamıza iyi geliyor.
■ Bulmaca çözmenin ve tetris oynamanın da beynin belli bölümlerinde kalınlaşma sağladığı iddia ediliyor.
■ Son olarak, uzun vadede akılda tutmak istediklerinizi devamlı tekrarlamalısınız. Bu beyni bilgi dosyalamaya sevk eder ve depolama yapan sinir ağını güçlendirir. Ayrıca yeni bilgiyi daha önce öğrenilenilenlerle ilişkilendirmek de hatırlamaya yardımcı olur.