Nereden çıktı bu cırt cırtlı anne babalar?
Helikopter ebeveynliğin bir adım ötesi, 'cırt cırtlı' (velcro) ebeveynlik. Anne-babanın yapışkanlık etkisi, çocuğun baş etme kaslarını köreltiyor. "Bazen canın sıkılabilir evladım" demek, uzun vadeli dayanıklılığa yatırım. Hazırsanız, yavaşça o cırt cırtları gevşetiyoruz…
Helikopter ebeveynlik deniyor da neden ‘cırt cırtlı’ denilmesin, değil mi?
Müjde! Nur topu gibi yeni bir ebeveynlik türümüz daha oldu: Velcro ebeveynlik… Yapışkan diye de adlandırabiliriz, ama ben ‘cırt cırtlı’ demeyi hem daha esprili hem de anlamına daha uygun buldum.
Ebeveynler doğal olarak çocuklarının yanında olmak, onlara teselli, rehberlik ve koruma sağlamak isterler. Bunda bir sorun yok. Ama bazen bu ‘yanında olmak’ her yerde olmaya, tıpkı bir ayakkabının cırt cırtı gibi iç içe olmaya dönüşebiliyor. Her şey sevgi ve iyi niyetten kaynaklanıyor şüphe yok; ama etkisi beklenildiği gibi pek de iyi olmayabiliyor işte.
“Çocuğuna sürekli fiziksel, duygusal, zihinsel veya lojistik olarak bağlı kalan bir bakıcı" olarak tanımlanıyor yapışkan ebeveyn. Çocuğu yukarıdan izlemeyi içeren helikopter ebeveynliğinin aksine, yapışkan ebeveynlik, kaynaşmış olmayı tanımlıyor.
Temelde ebeveyn, çocuğuna yapışkan gibi bağlanıyor. Çocuğun hayal kırıklığı, hüsran, can sıkıntısı veya diğer zor deneyimlerle başa çıkmasına izin vermek yerine müdahale ediyor.
“ÇOCUĞUN BAŞ ETME BECERİLERİNİ ZAYIFLATIR”
“Çocuk gelişimi söz konusu olduğunda, her yaş döneminin kendine özgü ihtiyaçları olduğunu göz önünde bulundurmak kritik öneme sahip. Yaşamın ilk üç yılı, güvenli bağlanmanın temellerinin atıldığı en hassas dönem. Bu süreçte ebeveynin çocuğa sunduğu koşulsuz, tutarlı ve öngörülebilir destek, çocuğun dünyayı güvenli bir yer olarak algılamasını sağlar” diyen Klinik Psikolog Fatma Büşra Kaya, “Bu dönemde çocuk, duygularını nasıl sakinleştireceğini ebeveynden öğrenir. Sinir sistemi regülasyonu, duygusal dayanıklılık ve stresle başa çıkma kapasitesinin temelleri bu erken etkileşimler aracılığıyla şekillenir. Buradaki en önemli nokta, ebeveynin kendi duygularını düzenleyebilme becerisi” ifadesini kullanıyor.
Çünkü uzmana göre, çocuklar söyleneni değil, gördüğünü öğrenir. Bu nedenle ilk yıllarda, çocuk en ufak bir desteğe ihtiyaç duyduğunda ebeveyninin yanında olduğunu hissetmeli. Buraya kadar tamam… Ancak yaş ilerledikçe çocuğun ihtiyaçları ve gelişimsel görevleri değişiyor.
“Bu noktada ebeveynliğin biçimi de değişmeli” diyen Klinik Psikolog Kaya, “Sonraki dönemlerde çocuğun duygusal gelişimini desteklemek, onun adına her şeyi yapmak anlamına gelmez. Yapışkan ebeveynlikte sıkça görüldüğü gibi, çocuğu zor duygulardan korumaya çalışmak, kısa vadede rahatlatıcı görünse de uzun vadede çocuğun baş etme becerilerini zayıflatır” yorumunu yapıyor.
Uzmana göre, çocuk ne yapılırsa yapılsın zor duygularla karşılaşacak. Asıl önemli olan, bu duygularla nasıl başa çıkacağını öğrenmesi. Ebeveynin görevi, çocuk için her zorluğu ortadan kaldırmak değil, onun dayanıklılığını ve direnç kapasitesini güçlendirmek.
“BAZEN SIKILABİLİRSİN DE YAVRUM!”
Klinik Psikolog Kaya, “Canı sıkılmasın diye sürekli aktivite sunmak ya da ekran süresini artırmak yerine, sıkıntıyla kalabilmeyi, beklemeyi ve duyguyu yönetmeyi öğretmek çok daha değerli” diyor.
Ne yalan söyleyeyim; oğluma, “Bazen insanların canı da sıkılabilir, her zaman eğlenmek zorunda değiliz” dedikten sonra, iç sesimin “Acaba yeterince iyi bir anne değil miyim?” endişesi beni kemirirken, Fatma Büşra Kaya’nın tespiti fazlasıyla rahatlatıcı oldu.
Uzmana göre, yapışkan ebeveyn modeline maruz kalan çocukların akademik hayatında öğretmen bağımlılığı, akademik hata karşısında çabuk pes etme, sınav kaygısı, sosyal alanlarda zorlanma ile karşılaşması çok daha olası. Üstelik çocuk dışarıdan her ne kadar uyumlu görünse de içeriden kırılgan olabiliyor.
Ebeveyn, çocuğun erken dönemlerinde duygularını tanımasına, isimlendirmesine, ifade etmesine ve onlarla baş etmesine rehberlik etmeli. Bu temel atıldıktan sonra ilerleyen yıllarda yapılması gereken, çocuğun yaşadığı duygulara çözüm üretmekten çok iyi bir eşlikçi olabilmek. Bu yaklaşım, çocuğun hem duygusal olgunluğunu hem de yaşam boyu kullanacağı sağlıklı başa çıkma becerilerini destekliyor.
Ebeveyn, çocuğun yerine her şeyi halletmeye çalıştığında, çocuk zor duygularla baş etme becerilerini geliştiremiyor. Bu beceriler gelişmediğinde ise birey, yetişkinlik hayatında duygusal olarak daha kırılgan ve savunmasız hale geliyor. “Ebeveynler, öncelikle kendi iyilik hallerini ve duygularla başa çıkma becerilerini güçlendirmeye odaklanmalı” ifadesini kullanan Kaya, “Çünkü çocuklar anlatılanı değil, görüleni öğrenir. Ebeveyn kendi duygularını düzenleyebildiğinde, çocuk da bu beceriyi doğal olarak taklit eder” diyor.
Amerikalı ebeveyn koçu Kristene Geering, "Güçlü bir bağ kurmak, çocuğun büyümesi ve gelişmesi için kesinlikle çok önemli. Ancak çocuk olgunlaştıkça, kendi başına keşfetme fırsatı vermek gerekiyor. Ebeveynler asla çocuklarından ayrı kalmazlarsa, çocuklar bu fırsatı elde edemez, dayanıklılık ve bağımsızlık gibi şeyleri öğrenme fırsatlarını kaçırırlar" diyor.
Konuya bir de karşı taraftan, çocuklar tarafından bakalım… Ebeveynlerinden ayrılmakta zorlanan çocuklara bazen ‘Velcro çocuklar’ deniyor. Örnekler arasında, bir çocuğun ebeveynine ulaşmak için banyoya girmeye çalışması veya bir çocuğun alışveriş merkezinde yürürken ebeveyninin bacağına yapışması yer alıyor.
Hatta gençler bile benzer ‘cırt cırtlı’ davranışları sergileyebiliyor. Unutmamak gerekiyor ki, yapışkan çocuklar genellikle yapışkan ebeveynlerin ürünü olarak ortaya çıkıyor. Ebeveynlerinin peşinden sürekli giden, onlara sürekli dokunan veya ayrı kaldıklarında üzülen çocuklar, şu soruyu sormaya yöneltebiliyor: Bu bir evre mi, yoksa sağlıksız bir bağlanma tarzı mı?
Psikolojik araştırmalar, bebeklerin ve küçük çocukların bir ebeveyne bağlanmalarının ve ayrı kaldıklarında üzülmelerinin normal olduğunu, çünkü yiyecek, rahatlık, güvenlik, temizlik ve diğer temel ihtiyaçlar için ebeveynlerine bağımlı olduklarını gösteriyor. Çalışmalar, bebeklerin, nesnelerin kalıcılığı kavramını anlamamalarının, yani nesnelerin doğrudan görülmediği veya hissedilmediği durumlarda bile var olmaya devam ettiğini kavramamalarının, ebeveynin bir saniyeliğine bile olsa uzaklaşması durumunda bebeklerin olumsuz duygular yaşamasına katkıda bulunduğunu açıklıyor.
Ancak bir bebeğin bağlanma stili ile yürümeye başladığı veya çocukluk dönemindeki aşırı bağlılığı arasında bir ilişki tespit edilemedi. Çocuklar çevresel ve yaşam tarzı değişikliklerinden geçerken ayrılık kaygısı çocukluk boyunca artabiliyor.
Amerikalı çocuk psikoloğu Danika Perry, "Bağımsız olarak keşfetmekten memnun görünen veya ebeveyninden ayrıldığında sıkıntı çekmeyen bir bebek, daha sonra gelişimsel değişiklikler veya okula başlama, taşınmaya uyum sağlama, aile değişikliği gibi yaşam stresleri nedeniyle aşırı bağımlı hale gelebilir" diyor.
Uzmana göre, çocuklar ergenliğe girdiklerinde bile ebeveynlerinin güvencesini veya rahatlığını arayabiliyorlar. Bu da sürekli iletişim halinde kalmak isteme veya evde ebeveynlerinin peşinden dolaşmak gibi ‘yapışkan’ davranışlara yol açabiliyor.
ANNE-BABADA DUYGUSAL TÜKENME TEHLİKESİ
Çocukların aşırı bağlılık eğilimlerinin çoğu geçici olsa da, bu durumun pençesinde olmak ebeveynlerde duygusal tükenmeye neden olabiliyor. Perry, "Sürekli kişisel alan eksikliği zamanla tükenmişliğe, kaygıya veya suçluluk duygusuna katkıda bulunabilir. Bu durum, eşlerle veya diğer çocuklarla olan ilişkileri de etkileyebilir" diyor.
“Çocuklar ve gençler kendilerini geliştirmek, denemek, başarısız olmak, iyileşmek ve kendilerini anlamak için alana ihtiyaç duyarlar” ifadesini kullanan Çocuk Psikoloğu Ann-Louise Lockhart, “Sorun, ebeveynler çok uzun süre çok yakında kaldıklarında ortaya çıkar. Bu da çocukların ve gençlerin daha az özgüvenli, daha kaygılı ve her türlü rahatsızlığı gidermek veya karar vermek için ebeveyne daha bağımlı hissetmelerine neden olur” diyor.
Lockhart’a göre bazı çocuklar, "Zor şeyleri başarabilirim" diye öğrenmek yerine, "Hayatımı başkası yönettiğinde güvende olurum" dersiyle büyüyorlar. Zor duygular ve zorlu deneyimler hayatın kaçınılmaz parçaları. Bu nedenle ebeveynler çocuklarının başa çıkma mekanizmaları ve problem çözme becerileri geliştirmeleri için fırsatları ellerinden almamalı.
CIRT CIRTLARI GEVŞETME ZAMANI
Çocukla aşırı ilgilenip onu hayatın merkezine oturtmanın ebeveynler için de olumsuz yanları var. Çocuğundan hiç uzaklaşamayan, hatta tuvalete bile gidemeyen ebeveynleri gördünüz mü hiç?
Çocuklarına bakmak için kendi öz bakımlarını feda eden, sonunda tükenmişliğe düşen ve hem çocuğun hem de ebeveynin acı çektiği bir tablo ne kadar üzücü… Burada tüm ebeveynlerin kendine alması gereken bir ders var: Çocuklarımızdan uzaklaşmak, yakınlarımızla ve arkadaşlarımızla zaman geçirmek, yetişkin ilgi alanlarımızı geliştirmek çok önemli.
Hani şu, çocukların kavgasında hemen müdahaleye koşan, çocuğun en ufak bir şikayetinde kendini okul müdürüyle sorun çözme masasında bulan, çocuğuna asla kendi başına zorluklarla mücadele şansı tanımayan, her sıkıntısında çocuğu için yeni bir oyun üreten ebeveynler… Şimdi cırt cırtları gevşetme zamanı!