Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Şişman kadına tahammül yoksa, bırakın opera ölsün

        Klasik müzik eleştirmeni Olivia Giovetti geçenlerde Washington Post’taki yazısında ilginç bir önermede bulunuyordu; “Operayı kurtarmak için önce öldürmeli” şeklinde. Placido Domingo’nun cinsel taciz skandalı taze patlamıştı, başka defolar da vardı opera cihetinde. İşte diva Anna Netrebko, Habeş prensesi Aida olarak yüzünü esmere boyamıştı da yine Amerikan duyarlılığıyla “siyah yüz” tepkisi yükselmişti. Metropolitan Operası ile eski müzik direktörü James Levine arasındaki cinsel taciz davası da anlaşmayla noktalanmıştı.

        Bunlar “skandal” başlıklarıyla yansıdığı halde, her üç şöhreti savunanlar da vardı. Çünkü opera seyircisinin giderek yaşlandığı ve bilet satışlarının düştüğü ortamda, bu sanat dalı adına elde avuçta kalan son değerlerdi onlar. Giovetti’ye göre operayı kurtarmak için önce öldürmek gerekiyordu. Operanın güncel açmazı şuydu: Monteverdi’nin “Orfeo”sunu 17’nci yüzyıldaki prömiyer prodüksiyonuyla sahnelemek…

        Açmazı biraz daha açarsak; Metropolitan Operası’nın 2019-2020 repertuvarındaki 25 eserden sadece biri geçen 50 yıl içinde bestelenmişti. Genç kuşak klasik eserlere rağbet göstermiyordu; eski kuşak ise klasik eserlerin modern yorumuna itiraz ediyordu. Facebook’ta modern opera prodüksiyonlarına muhalif 60 bin üyeli bir grup vardı. Modern yorumlara tepki yuhalamaya kadar varıyordu. Rahatlıkla şu Facebook grubunun üyesi olabilirim. Çünkü AKM’de her hafta opera seyredebildiğimiz günlerde kızımla nice prodüksiyona içerlemiştik. Deri pardesülü Othello’dan çelik konstrüksiyon dekorlu Belisario’ya kadar. Bizde de operayı yuhalama geleneği olsa, kesinlikle eşlik ederdik, o denli.

        SALZBURG’TAN AMERİKA’YA ULAŞAN FIRTINA

        İşte yine modernite bağlamında, en azından bazı eleştirmenlere göre aşırıya kaçan bir yapım gündemde. Olay yeri 99 yıllık Salzburg Festivali, eser de Offenbach’ın “Opheus Yeraltı Dünyasında” opereti.

        Offenbach, mitologyanın en hazin hikayelerinden Orpheus ve Eurydike’nin aşkını, ikiyüzlü burjuva ahlakının parodisidine çevirir. Orpheus karısını bir su perisiyle aldatmaktadır, Eurydike’nin de çoban sevgilisi vardır ama toplum önünde aşık çifti oynarlar, tanrılar da entrika çevirir durur. 19’uncu yüzyılda, Paris’in neşeli günlerinde sahnelenip, finaliyle cancan dansına en ünlü müziğini armağan eden operet şen şakraktır da, Salzburg Festivali’nde sahneye konulduğu haliyle bazı olumsuz eleştiriler aldı. Fakat seyirciden büyük alkış alan operetin tam videosu da işte burada.

        Alman yönetmen Barrie Kosky’nin yorumu, komik opera için bile müstehcen sayılabilecek zirvelere çıkıyor, Eurydike önüne gelenle düşüp kalkıyor. Alman Die Welt gazetesinin yazarı Manuel Brug da eleştiriyor; çünkü Kosky, Paris usulü burleski çok Anglo-Amerikan havaya sokmuştur ve “dar korselere kıstırılmış şişman kadınlar, bacak açıp durmaktadır”… İşte bu ifade ta Amerika’da büyük gürültü kopmasına neden oldu. Çünkü Brug, Eurydike’yi canlandıran Amerikalı koloratura soprano Kathryn Lewek’e “şişman” demiş, beden üzerinden aşağılamıştı.

        REKLAM

        Aslında Brug yazısında Lewek’in adını anmıyor. Ancak Lewek, “Yüksek notaları yorumlarken neden o kadının bedenini de yorumlama gereği duyarsın” diye bir tweet attı; doğum sonrası kiloları olduğunu ve bebeğini de emzirdiğini de ekledi.

        Bu tweet üzerine uluslararası bir linç fırtınası başladı. Artık bu çağda siyaseten doğruluk adına şişmana şişman denilemeyeceği için, Lewek hayranları Alman eleştirmene hücum etti. Manuel Brug da sosyal medyadan “İnce değil kalın olan şarkıcılara dair isim vermeden yazı yazdığım için yaygara koparıp hakaret eden kişinin bedeniyle takıntısı olsa gerek. Ama güzel şarkı söylüyor” karşılığını verdi.

        SUÇLAMA: KASTEN ŞİŞMAN GÖSTERİLDİ

        Ve Brug, “Şişmana, şişman demek neden doğru” başlığıyla uzun bir yazı daha yazdı. Özetle dedi ki; Porno klişeleriyle bezeli yapımda sergilenen ‘kilolu kadın daha hafifmeşreptir’ imajı hoş değildi. Dar body’lere kıstırılmış kadın bedeni kasten şişman gösterilmeye çalışılmıştı. Zayıf kadınlar ise nedense tepeden tırnağa elbiseliydi. Alman ve Avusturya medyasında, ‘kıyafetler zevksizdi’, ‘fazla et görünüyordu’ gibi eleştiriler çıkmıştı, ancak şişmana şişman demeyi bir tek kendisi göze aldığı için de kabahatli olmuştu. Ne yani, ‘dolgun vücutlu’, ‘tombul’, ‘Rubens figürüne sahip’ yazsa herkesin kabulü mü olacaktı. Lewek’in başlattığı linç kampanyası sonunda sopranoyu sosyal medyada bloklamıştı. Çünkü Lewek Almanca bilmediği için eleştiriyi anlamıyor, kendisi gibi Almanca bilmeyen takipçilerinin öfkesine kapılıp raha da cazgırlaşarak demeçler veriyordu. Bunlar Brug'un ifadeleri.

        Lewek Almanca bilmiyor olabilir ama Eurydike rolündeki başarısı bir yana koloratura sesiyle Sihirli Flüt’teki Gece Kraliçesi olarak “Der Hölle Rache”yi mükemmel söylüyor. İşteburadan izleyin. Gerçi tekerlekli sandalyeli yorum biraz tuhaf!

        Brug’a göre opera aleminde tabii ki bir “bodyshaming” vardı, sahnede kilolu kadın istenmiyordu. Yıllar önce büyük soprano Deborah Voight, Ariadne rolü için kendisine biçilen küçük siyah elbiseye sığmadığından İngiliz Kraliyet Operası kadrosundan çıkarılmış, sonra gidip tüp mide ameliyatı olmuş ve sesini bir ölçüde kaybetmişti. Ama tiyatro sahnesi bir illüzyon dünyasıydı ve fazla kilosu olan şarkıcıları daha baştan çıkarıcı göstermek de kostüm tasarımcılarının işiydi. Yani Brug diyor ki; şişman kadın varsa aman ben görmeyeyim!

        Lewek BBC’ye açıklamasında, iyice cinselleştirilmiş bir rolde göründüğü için bazı eleştirilere zaten hazırlıklı olduğunu, ancak performans yerine doğum sonrası kilosuna takılmayı şaşırtıcı bulduğunu söylüyor. İyice bilenmiş olmalı ki, Die Welt’in yayın yönetmenine “Çalışanlarınızda daha yüksek kalite ve terbiye standardı gözetiniz” diye yazı da yazıyor. Aldığı cevap; “Eleştiri yanlış yorumlandı. Kişisel bir hakaret yoktu. Barrie Kosky’nin sahne yönetimi ve kadına yönelik bakış açısıydı eleştiri hedefi olan. Kadın düşmanı olarak nitelenebilecek bir şey varsa, o da bu estetik anlayıştır, Brug’un bununla ilgili sözleri değil…”

        Göründüğü kadarıyla bir “Lost in Translation” durumu var ve kim haklı karar vermek zor. Ama şu kesin; tartışılan yine kadın bedeni, sahnedeki şişman ya da zayıf erkeklerden bahseden yok. Çünkü onlar tabu değil.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa