Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Sağlıklı Beslenme ARTIK AÇ DEĞiLiM kendimi seviyorum, anoreksiya, sağıklı kilo ermek, sağlıklı diyet stratejilerii, anoreksiya tedavisi

        Güneş AKSÜS / HT GAZETE

        Odamdan içeri açık tenli, kumral, güzel, kocaman mavi gözleri olan, zayıf, çok zayıf, biraz ürkek, biraz yorgun biraz da halsiz bir kız girdi. Tedirgin ve güvensizdi. Yemek yemek istemiyor, kilo almaktan korkuyor ve çok açtı! Kendini şişman ve yağlı olarak görüyordu. Şimdilerde istediği gibi yemek yiyor, istediği gibi keyif yapıyor. Kilosu ideal sınırlarda ve kendi ile barışık biri. “İyi ki başardım” diyor.

        Anoreksiya nervoza bir çeşit yeme bozukluğudur. Bundan mustarip olanlar hastalar kendilerini çok şişman bulup az yemeye bir süre sonra ise hiç yememeye başlıyor. Aç kalarak ayakta kalmaya çalışmak çok zor, riskli ve depresyona sokabilecek kadar da kötü. Ama bu bir şımarıklık değil! Dikkat çekmek için yapılan bir ergenlik sorunu da değil. Bu çok ciddi bir problem!

        Eğer siz de kızınızın veya ailenizden birinin az yediğini, iştahı olduğu halde yemeden çok hızla zayıfladığını, aç kalmaya çalıştığını görürseniz, eğer sürekli vücuduna bakıyor, bacaklarını kalın buluyor, göbeğini kontrol ediyor, mutsuz oluyor ve çok zayıf olsa da bu hali sürüyor ise dikkat! Burada ilk adım psikiyatra gitmektir. Daha sonra psikolog ve diyetisyen eşliğinde ilerleyebilirsiniz ama her şeyden önce bu problemi yaşayan kişinin sorunu görmesi, kabul etmesi ve kendi isteği ile gelmesi gerekir. Aile zoru ile gelenler de oluyor mutlaka ama onların güvenmesi ve istemesi biraz daha uzun sürüyor. Bu bir süre inatlaşma ile geçebilir ve sizin onu anlamadığınızı düşünebilir. Bu problemlerde ekip çalışması çok önemli. Aile desteği ekibin en önemli parçası ve lütfen dikkat! Bu yol uzun sürebilir. Sizin için onunla röportaj yaptım. Adını vermek istemiyorum. Fotoğraf koymadık ama o da bu röportajı yaptığı için çok mutlu oldu. Umarım size de faydası olur…

        ‘YEMEKLERI KOLTUKLARIN ALTINA SAKLARDIM’

        Eminim bu satırları okurken bile korkarak okuyacak bir sürü genç kız var. Sen ne yaşadın? Neler oldu?

        25 yaşıma kadar hiç diyet yapmamıştım. Görünüş, kilo olarak normal ama yemekle pek arası olmayan çok düzensiz beslenen ve yemek seçen biriydim. Keyfim kaçtığı zaman hep iştahım kesilirdi. İlkokul dönemlerinde tabağımı bitirmiş gibi yapıp yemekleri evdeki koltukların altına saklardım. O zaman beslenme diye not verilen bir kısım vardı. Karnede bu notu zayıf olan nadir öğrencilerdendim. Kilom hep aynı civarlardaydı. Dışarıdan çok sağlıklı gözükmüyordum. Her şey bir gün hep giydiğim bir pantolona normalden biraz daha zor girmemle başladı. Bu kadar basit gibi görünüyor dışarıdan. Hayatımda zor bir dönemden geçiyordum o sırada. O anda kendimi inanılmaz iri hissetmeye başladım.

        Dışarıdan duyduğum karbonhidratı kes, proteine yüklen sözlerine anında güvenip karbonhidratı tamamen sıfırladım. Proteinleri de teker teker elemeye başladım, sanırım en son tavuk, yağsız yoğurt ve yağsız peynirle baş başa kaldım. O da bir tek göğüs eti veya yağları alınmış baget, sıfır tuz sıfır yağ. Sadece yaşayabilmek için yiyordum, keyif almadan hep kalori ve yağ hesaplayarak. Beni farklı kılan günde 3 öğün çok düşük kalorili, ama mutlaka yiyordum. Bu sayede hiç bulimia hastası olmadım ama bütün masayı yiyebilecek kadar aç olmak duygusunu gayet iyi biliyorum. Her gün tartılıyordum 38 kilo civarındayken “Neden bu kadar kilolu gözüküyorum” diyordum.

        ‘DIŞARI ÇIKMAK, GİYİNMEK İŞKENCE GİBİYDİ’

        Kendini nasıl görüyordun? Şimdi nasıl görüyorsun?

        Kendimi inanılmaz iri hissediyordum. Dışarı çıkmak, giyinmek işkence gibiydi. Adım atarken bile ‘Yağlar bıngıl bıngıl’ diye içimden geçiriyordum. Vücudumu en çok kapatacak ne varsa onları giymek istiyordum. Hep bol tişört tercih ediyordum. Yolda yürürken her yansımada kendime bakıyordum. Özellikle göbek ve baldır kısımlarına... Çok zor geçti bunlar. Özellikle çok aç olduğum zamanlar bu tip çarpık düşünceler ön plana çıkmaya başlıyordu. Açlık hissinin geçmeye başlamasıyla bunlar yavaş yavaş geçmeye başladı. Kendimi şu an gayet normal buluyorum. Vücudumu sevmeyi öğrendim. Açıkçası çok da düşünmüyorum bile diyebilirim eskisiyle kıyasladığımız zaman. Sabah aynaya üstümdekiler nasıl diye bakıyorum o kadar. (Gülüyor) Ben çok yolun başında yardım almaya karar verdim yaşımın da büyük olması ayrı bir avantajdı. Bir şeylerin yolunda gitmediğinin farkındaydım. Eğer bir tavsiye vermem gerekirse “Hemen yardım alın” derim.

        ‘EN YALNIZ KALDIĞIM DÖNEMDİ’

        Herkes zayıf olduğunu düşünürken, kendini kilolu hissetmek nasıl bir his?

        En yalnız kaldığım dönem o zamandı. Hayatımdaki herkesle ilişkimi koparmaya başladım. Eve kapandım bir süre “Nasıl görmezler kiloluyum işte” diye düşünüp sinirleniyordum. Bu hastalık öfkeyi ve yalnızlığı beraberinde getiriyor. Arkadaşlarını dışarıda bırakıyorsun. Kırıp dökmek istiyorsun her şeyi. Ailem dahil birçok kişiyle ilişkim berbattı.

        Ne oldu da bu işi çözmeliyim dedin?

        Bir aile dostumuzdan hayatım boyunca unutamayacağım bir destek aldım. Birinin beni itmesi gerekiyordu. O bunu başardı. Bana kalsa belki şu an yemek yemeyi kesmiştim. Beni iyileşmeye iten bir diğer olay ise ailede ölüm döşeğinde bir anoreksia hastası olması. Ziyarete gitmiştim. Yürüyemiyor, eğilip kalkamıyor, yıkanamıyor; bütün saçları, dişleri dökülmüştü. Onu o şekilde görünce içimden “Ne kadar yazık etmiş kendine” diye geçirip “Bu böyle gitmez, böyle olamam” dedim.

        Bu sence problem mi? Tek başına halledilebilir mi?

        Benim bildiğim, okuduğum kadarıyla hayatında olan daha büyük problemlerle yüzleşmemek için kendinle uğraşmaya başlıyorsun en kaba tabiriyle. Kendini, vücudunu kontrol etmeye başlıyorsun ne kadar yemek yemeliyim, kaç kalori almalıyım, kaç kilo olmalıyım hep kendini sınırlandırıyorsun. Yanlış diyetler de tetikliyor bu tip hastalıkları. “Eskisi gibi yemeye başlarsam yine kilo alırım” korkusuyla insanlarda yemek bozukluğu başlıyor ister istemez. “Bazı gıdalar çok kötü kesinlikle yasak” dedikleri zaman insanların daha çok canı çekiyor, yemiyor yemiyor sonra bir gün 2 tencere yiyecek kadar gözü dönüyor. Sonra o iki tencerenin acısını kendini daha çok aç bırakarak çıkarıyor. O noktada kısırdöngüye girmiş oluyorsunuz zaten. Bu çok yanlış. “Tek başına hallolur mu?” konusuna gelirsek bence hayır. Gerekli olan 3 şey aile desteği, diyetisyen ve psikolog. Beni ayağa kaldıran ailemin, sizin ve psikoloğumun desteği oldu.

        ‘Dışarıdan bağımlı gibi gözüküyordum’

        Zor bir gününü anlatır mısın?

        En zor günlerimden birini grip olduğum zaman yaşadım. Çok hastalanan biri değilimdir. Ta ki birgün boğaz ağrısıyla başlayan basit bir grip yüzünden 2 kere hastaneye yatana kadar. Serumlar, iğneler yok kendimi toparlayamıyorum. Bağışıklık sistemi bozulunca çok basit bir gribi 1 ayda falan atlattım. Bir diğeri de sizinle ilk görüşmeye geldiğim gün annem beni Nişantaşı’nda 5 dakika yürüme mesafesinde bıraktı. Arabayı park edecekti. Yürüyememiştim, bayılacak gibiydim. Ayrıca arabayla gelirken yolda duran simitçileri çok iyi hatırlıyorum bütün simitleri yiyebilecek kadar açtım sanırım. Dışarıdan bağımlı gibi gözüküyordum, yüzüm bembeyazdı. Sizinle buluştuğumuzda adamakıllı konuşamıyordum bile.

        Peki, şimdi nasılsın?

        Tamamıyla gözümün doyması, enerjimin yerine gelmesi, periyotlarımın düzelmesi 1 senemi aldı. Karbonhidrat da yiyorum protein de. Fastfood hiç tüketmiyorum. Yürüyüş yapıyorum her gün iş çıkışı ama zorlamadan. Alışveriş yapmak yemek bozukluğu hastası için bir işkencedir onu eğlenceye çevirmeyi başardım. Her şeyden önce aç değilim!

        Günlük tutmak sana iyi geldi mi?

        Şu anlamda çok yardımcı oldu, gün geçtikçe geçmişte yazdıklarıma baktığım zaman ne kadar az yediğimi görüyordum. İşin içindeyken bunu anlayamıyorsunuz. Ama yazıp okuduğum zaman şok geçirmiştim. “Nasıl bu kadar az yiyebilmişim” diyordum. Belli bir düzene oturduktan sonra zaten iyileşmeye başlıyorsun. Günlük tutmak bu anlamda bana çok iyi geldi.

        ‘HASTALIĞI BESLEMEK yerine kendini beslemelisin’

        Tavsiyelerin neler?

        İlk iş tedavi olmaya karar vermek. Ondan sonra mutlaka bir psikolog ve diyetisyen desteği gerekli. Sürekli aç ve sinirli olmak normal bir şey değil. Bol sabır ve karşınızdakilere mutlaka güvenmeniz gerekiyor. En korktuğum şey “Ya çok kilo alırsam. Ya bunun önüne geçemezsem” idi çünkü dünyaları yiyebilecek kadar açtım. Ama gerçekten hiçbir şekilde öyle olmuyor. Yavaş yavaş doymaya başlıyorsun ve aynadaki görüntün hoşuna gitmeye başlıyor. Aklıma “Az yemeliyim. Çok oldu bu tabak” gibi bir düşünce geldiği zaman hemen “Bu normal değil. Bu hastalığı besleme, onun yerine kendini beslemelisin” diyerek üzerine gittim. Çok komik, acıklı, çocukça durumlardan bu güne kadar geldim. Kim ne der ne düşünür umursamadan iyileşmeye odaklanıp bu işi kökten çözdüm. Benim kadar çekingen utangaç biri bunu başarabildiyse herkes başarabilir.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa