'Magazin Pazarı'nda bu hafta

Hülya Avşar, YouTube ve TikTok’taki paylaşımlarına ağırlık verdiğini söyledi. "Dijitale yüklü girdim” diyen sanatçı, amacının Z kuşağını yakalamak olmadığını söyledi ve “Onlar beni istiyorlarsa yakalayabilirler ama ben onlara gidebileceğimi düşünmüyorum." ifadelerini kullandı.

ESİN ÖVET: Şu an da gerek Hülya Avşar, gerekse Ajda Pekkan tüm bu platformlarda olmaları gerekiyor ve bir şeyler yapmaları şart. Çünkü eskisi gibi kaset, CD, plak gibi şeyler yok. Z kuşağı ile ilgisi yok ki, zaten yeni neslin televizyonla bir ilgisi yok. Hepsi sosyal medyada yaşıyor. Artık o platformlardan kopmak imkansız.

KADİR KAYMAKÇI: Z Kuşağı’nın Hülya Avşar’ın yakalamak gibi bir dertleri olmadığını düşünüyorum. Bugünden sonra hiç adını duymasalar, akıllarına geleceğini de sanmıyorum. Hülya Hanım her zamanki tavrıyla bir meydan okuyor ama yeldeğirmenlerine savaş açan Don Kişot’a benziyor bu tavrı... Hem TikTok’a girip hem gençleri yakalamak gibi bir derdim yok demek komik! Kimin için çekiyor o videoları 75 yaşında TikTok’u cümle içinde bile kullanamayan babam için mi?

MEHMET ÇALIŞKAN: Hülya Avşar, gençleri takip ederek mutlaka birçok kazanımda buluyordur. Gençlerin de Hülya Avşar’ın kariyeri ve hayatını öğrenerek birçok kazanımda bulunabilir. Örneğin onca dikenli yolun en hasarsız şekilde nasıl geçilebileceği konusunda fikir sahibi olabilirler. İcra ettiği mesleklerinde yaşanan bütün radikal değişimlere rağmen kendisini nasıl güncelleyip bir sonraki dönemde var olabildiği konusunda ilham verir.

AYTEKİN TEKER: Hülya Avşar, yine kendi üslubuyla konuşmuş. Magazin dünyasını Avşar kadar tanıyan çok az ünlü isim var. Kendini konuşturmayı gündem oluşturmayı çok çok iyi biliyor. Konuya gelirsek; Pek çok popçu artık yeni nesli yakalamak için sosyal medya fenomenleriyle ya da Z kuşağına hitap eden isimlerle iş birliği yapıyor. 85 milyonluk Türkiye'de, 2019 yılı verilerine göre 1997-2012 yılları arasında doğan toplam nüfus yaklaşık 20,6 milyonmuş. Azımsanacak bir sayı değil tabii ki... Z kuşağının Avşar kızını yakalamak gibi bir gayesinin olduğunu düşünmüyorum ancak, Avşar kızı yaptığı işlerin karşılığını tam anlamıyla görmek istiyorsa da gençleri unutmaması gerekiyor...

Özcan Deniz ile Feyza Aktan olaylı bir şekilde boşanmıştı. Aktan, "Boşanırken sözleşmemize 'Boşandıktan sonra Feyza’nın sevgilisi olamaz, olursa verilen tüm maddi imkanlar geri alınacaktır' diye bir madde ekledi. Beni ne dün ne de bugün bağlayan bir madde değildi. Çünkü bir evlilik biterken düşündüğünüz şey bunlar olmuyor. İleriye dönük çok daha farklı şeyler düşünüyorsunuz. Kaldı ki bunun yasalarda bir karşılığı da yok." açıklamasında bulundu.

ESİN ÖVET: Özcan Deniz ve Feyza Aktan boşanması, detayları, sonuçları ve olaylar gerçekten can sıkıcı. Keşke bu noktaya hiç gelmeselerdi. Tatsız. Hele ki, Özcan Deniz böyle bir madde koydurttu ise gerçekten çok saçma olmuş. Kimse kimseye böyle bir yaptırım uygulayamaz. Çok yanlış. Özcan Deniz de bu düşüncesinden vazgeçmiştir. O an için bunu mantıklı buldu demektir. Ama hiçbir mantığı yok.

KADİR KAYMAKÇI: Duyduğum en saçma sapan şey! Boşanıyorsun bir de üstüne ‘sevgilisi olamaz’ diye şart koşuyorsun. Hadi Özcan Deniz bunu istedi Feyza Hanım “Sen ne diyorsun ya!” diye itiraz etmemiş mi? Nasıl ilişkiler yaşıyorsunuz, bunlar ne biçim aşk gerçekten anlamıyorum ben... Ne doğru düzgün sevmeyi biliyorlar ne doğru düzgün ayrılmayı pes valla!

MEHMET ÇALIŞKAN: Böyle bir olayla ilk kez karşılaşıyorum. Feyza Aktan’ın boşandıktan sonra neden sevgilisi olamasın? Acaba Özcan Deniz’in verdiği maddi imkânların ölçüsü ne kadar? Ne kadar verirse versin, Feyza Aktan’ın ihtiyacını duyduğu sadece maddiyat mıdır? Özcan Deniz, Feyza Aktan’ın duygu ve arzularını satın alabilir mi? Elbette satın alamaz. Kendisi de bunu biliyordur. Sanıyorum verdiği maddi imkânları geri almak için üretilen bir bahane. İş, mahkemeye kadar gitse, yargıyı gereksiz oyalamaktan ceza almaya kadar gider.

AYTEKİN TEKER: Özcan Deniz ile Feyza Aktan, 'Türkiye'nin Johnny Depp ve Amber Heard'ü' olma yolunda ilerliyor. Özcan Deniz'in 'doğum gününde oğlumu benden kaçırdı' feryadının ardından Feyza Aktan da eski defterleri yeniden karıştırmış. Özcan Deniz, boşanma protokolündeki madde ile Aktan'ın geleceğine ipotek koydurmak istemiş. Şimdi ise Özcan Deniz yine yanıt verirse, Feyza Aktan da yine sessiz kalmayacak. İki taraf da artık çocukları sağlıklı kararlar vermesi gerekirken uzattıkça uzatıyor. İkisi en azından evlatları için susmalı...

Derya Tuna'nın "Çapkınlıkta erkeklerin suçu yok bence. Ben bile güzel kadına dönüp bakarım. Hanımlar bana kızmasın ama kadından bir hareket gelmezse erkeğin yapacağı hiçbir şey olmaz." sözleri çok konuşuldu.

ESİN ÖVET: Aslında yüzde yüz katılıyorum diyemem, ama gerçeklik yanı da yok değil Derya Tuna’nın açıklamasında. Öncelikle “çapkın erkeklerin suçu yok” cümlesini ele alırsak. Bazılarının evet. Çünkü erkekler birbirlerine gaz veriyor. Şöyle ki, eşine, sevgiline sadık bir erkeği bir başka erkek, “Sen de ne kılıbıksın” ya da “Bak ne güzel kızlar var. Takıl oğlum. Tek kadınla hayat mı geçer” diye diye gaz veriyor. Kimisi de “Evli erkeğin sevgilisi mutlaka olur” mantığındaki ilerliyor maalesef. Kadınların baştan çıkarma olayına da bakarsak evet bazı kadınlar bunu yapıyor. Özellikle de evli ve sevgilisi olan erkeği ayarlamak isteyen bazı kadınlar var. Ben de biliyorum. Sırf evli ve sevgilisi olan erkek ilgilerini çekiyor. Diğer mevzu da evet doğru. Kadın belirler ilişkiyi. Evliliği, ayrılmayı, boşanmayı. Yani kadın yönlendirir ilişkiyi, öyle bir gücü var. Erkekler genellikle seçilir, seçtiğini düşünür.

KADİR KAYMAKÇI: Derya Hanım, bekar erkekler ve de kadınlardan bahsediyorsa çapkınlık meselesinde kimsenin suçu yok bence! Kimseyle bir bağı olmayan erkekler ya da kadınlar istediği gibi çapkınlık yapabilir kime ne, neyin suçundan bahsediyoruz! Evli ya da hayatında birisi varsa ve hala çapkınlık peşinde koşuyorsa da ‘suç’ konusu hayatlarındaki insanların eşlerinin yargısına kalıyor. İşin içinde aldatma varsa suçun kimde olduğunu ne önemi var!

MEHMET ÇALIŞKAN: Modern insanlık tarihi kadar eski, yumurta - tavuk ikilemi kadar klişe bir tartışma konusu. Elbette çapkınlık konusunda kadından bir hareket gelmezse erkeğin yapabileceği bir eylem olamaz. Kadından bir hareket gelmediği halde erkeğin bulunduğu eylem taciz olur. Bir de işin diğer yüzü var. Erkeğin çapkınlıkta gözü yoksa kadın bir yığın harekette bulunsa ne yazar?

AYTEKİN TEKER: Kadının karşısındaki erkeği reddettiği durumlarda zaman zaman neler yaşandığını maalesef görüyoruz. Bu konuda Derya Hanım'ın gelini Yasemin Şefkatli'ye katılıyorum. Eğer bir suçlu aranacaksa tek kişide aramamak lazım.

Yuvam Dünya İklim Elçisi olan Kerem Bürsin, influencer’ları iklim krizi ve gereksiz tüketime karşı duyarsız olmakla suçladı. Bürsin, "Ben hep aynı şeyleri giyiyorum. Toplasan üç pantolonum vardır, takım elbiselerimin sayısı altıdır. En eski tişörtüm 18 senelik. Kullanmadığım kıyafetleri de veriyorum" dedi.

ESİN ÖVET: Doğru söylemiş Kerem. Ama ünlü biri olarak az elbisesi varmış gerçekten tuhaf. Fakat sosyal medya insanları kıyafet ve eşya bağımlısı yaptı. Kıyafet, elbise, ayakkabı, çanta. Herkes her gün farklı giyinmek, süslenmek istiyor. Sırf sosyal medyada fotoğraf paylaşmak için. Bu da insanları sahte marka almaya zorluyor. Ki her yer de sahte çanta, ayakkabı, kıyafet satan mağazalar çoğaldı. Bence geldiğimiz nokta aşırı kötü bir şey ve bu çılgınlık insanları çok kötü bir yöne doğru götürüyor. Kimse farkında değil. Ben de yıllarca giydiğim bir şeyi giyebiliyorum. Bunda utanılacak bir şey yok.

KADİR KAYMAKÇI: İklim krizine karşı duyarlı olup hayatımızın ona göre yaşayacaksak iş sadece üç pantolon, birkaç takım elbiseyle bitmiyor. Kullandığımız otomobilden, yediğiniz yemeğe kadar her şey işin içinde. Sosyal medyanın insanları tüketime teşvik ettiği bir sır değil. Influncer’lar da birer ‘işletme’ artık; hayrına bir şey yapmıyorlar! Her adımlarını maddi bir karşılığa göre atıyorlar. Bunda da sorun yok bence marangoz niye kapı-pencere yapıyor diye sormuyorsak influncer’a da “Niye insanları bir şeyler almaya teşvik ediyorsun’ diyemeyiz. İşleri bu... Kerem Bürsin az kıyafetine gelince en azında dolabın karşısına geçip “Bugün en giysem” diye uzun uzun düşünmüyordur:)

MEHMET ÇALIŞKAN: Kerem Bürsin’in suçlaması gayet isabetli. Sözünü ettiği kişiler sıklıkla gereksiz tüketime çanak tutucu tavırla paylaşımlarda bulunuyor. Nedense sosyal sorumluluk konularında pek sorumsuzlar. Kerem Bürsin’in sözünü ettiği kişilerin bu kadar ön plana çıkmasında ünlülerin payının büyük olduğunu es geçmemek gerekiyor.

AYTEKİN TEKER: Kerem Bürsin influncer'ı eleştirmiş ama onlar da artık bir 'reklam alanı'. Kazançlarını oradan sağlıyorlar. Tüketim konusunda sosyal medya fenomenlerini eleştirmekten ziyade insanlar gereksiz tüketime karşı biliçlenmeli. Bu daha faydalı olacaktır. Kerem Bürsin'in sadece 3 pantolununun ve 18 yıldır da giydiği bir tişörtünün olduğuna şahsen ben inanmakta zorlandım. Bu kadar hassasiyetin ardından Kerem Bürsin'i elektirikli otomobille de görmek isteriz.