Levent Erden: Elon Musk'ın işi bireylerle değil hükümetlerle

"BİRKAÇ KİŞİNİN İKİ DUDAĞI ARASINDA OLMAK RAHATSIZ EDİCİ"

Galatasaray Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi'nde eğitim gören ve ardından da çok uluslu bir şirketin Türkiye genel müdürü olan Levent Erden, kurumsal hayatı bırakmasıyla ilgili, "Bugün aynı şartlarla geldiğim yerlere en az 15 sene sonra gelirdim. Birkaç kişinin iki dudağı arasında olmak çok rahatsız edici. Hele ki yeni bir şeyler yapmak istiyorsan, alışılmışın dışına çıkmak istiyorsan... Çok fazla çatışıyorsun, çatışmak yerine koşmayı tercih ettim. Sonrasında pazarlama ve iletişim üzerine danışmanlık şirketi kurdum. Ardından reklamcılık sektörüne girdik. Türkiye'nin ilk 3 büyük reklam şirketinden biriyiz." dedi.

"20 SENEDİR HEYECANSIZ BİR SİYASET VAR"

Siyasi bir iletişimci de olan Erden, Ekrem İmamoğlu'na gelen hapis cezası hakkında ise, "Çocukluğumuzdan bu yaşımıza kadar pek fazla uzun lider görmedik. Süleyman Demirel ve bir de bu yönetimi gördük. Süleyman Bey'in bir sözü vardır: "24 saat çok uzun bir süredir." Şu anda da 24 saat uzun bir süre. Çok keyifli komplo teorisi yazma fırsatı. 30 tane anında yazarız. 25 tanesi de çok mantıklı ve inandırıcı olur bu öyle bir durum. 20 senedir heyecansız bir siyaset var. Bir heyecan geliyor. 12 Eylül'ün tasarlamaya çalıştığı siyasetin sonuna gelir miyiz diye bir umudum var. 12 Eylül'ün verdiği zararın hattı hesabı yok." ifadelerini kullandı.

Erden ayrıca, "Sosyal medyanın inanılmaz bir güç olmakla beraber artık herkes orada da çok temkinli. Kaynak güvenirliliği meselesi var. İnsanlar yeterince şüpheci. Pek çok yerden teyit etmeye çalışıyor. Moldova gibi bir ülkede 6 sene önce 15 dakikada 1 milyon kişi toplandı. Me too hareketi örneğin... İnsanlar o kadar çabuk haberdar olup peşinden gidiliyor ki..." şeklinde sözlerini sürdürdü.

"ELON MUSK'UN İŞİ BİREYLERLE DEĞİL, HÜKÜMETLERLE"

Elon Musk tarafından satın alınan Twitter'a da değinen Erden şunları söyledi: Bir kere Elon Musk'ın bireylerle bir iş yaptığını düşünmüyorum. Tesla da bir birey işi değil. Çünkü bütün dünyanın ona yatırım yapması lazım ki var olsun. Ülkeler elektriğe geçmedikçe istediği kadar araba yapsın... SpaceX de hükümetlerle ilgili... Yani Elon Musk'ın işi bireylerle değil hükümetlerle... Twitter'ı bu anlamda kullanmak isteyebilir. Bunu da çok net Brezilya seçimlerinde gördük. Luna'nın karşısındaki Bolsonaro'ya 'ben sana yardım edeyim' dedi. Buna karşılık da Musk'ın Tesla'da ucuz madenleri kullanabileceğine dair haberleri okuduk. İşler dataya ve insanlara çip takmaya gelince bu adam ya da değil, James Bond filmlerinde hep zeki ve kötü adamlar olur ya... Burada da öyle bir adam çıkıyor piyasaya...

"İLK ŞARKIMI 7 AYLIKKEN SÖYLEMİŞİM"

Müzik hikayesini anlatan Güler Özince, "Annem 7 aylıkken şarkı söylediğimi anlatmıştı. Kendimi bildiğim bütün zamanlarda şarkı söyledim. Okullarda pikniklerde eline mikrofon tutuşturulan bir kızdım. Babam da müzisyendi. Eğitim kısmıyla aram iyi geçmedi. Eğitmen olmayı düşünmediğim için 'kendi yoluma gideyim' dedim" ifadelerini kullandı.

Güler Özince, "Şarkılarımı yayınlamayı düşünmüyordum. Çok ünlü olmaktan korkularım vardı. 80 kuşağından geliyorum. Küçük travmalarım kalmış sanırım. Kaş'ta Birsen Tezer ile tanıştırdılar beni. Kendisi beni çok motive etti. Sonrasında Merkür Retrosu'nu yayınladım. Merkür Retrosu'nun üzerine 20 şarkı daha yayınladım ama Merkür Retrosu diğer şarkıları keşfetmek için insanlara zaman bırakmamış." şeklinde sözlerini sürdürdü.

"ÇOCUKKEN 'AŞÇI OLACAĞIM' DERDİM"

Aşçılık serüveninden bahseden Serkan Aksoy ise, "Bolu'nun Tarakçı Köyü'nde doğdum. Yaz sezonunun sonunda şefler bizim evde de toplanırdı, yemek konuşulurdu. Ufak tefek çocukken köyde olaya vakıf olmaya başladım. Küçükken ben hep 'aşçı olacağım' derdim. Restoran komisi olarak çalıştım. Sonrasında köyden bir ustamız elimden tuttu ve Bodrum'a götürdü. 17 yaşından sonra kendimi İstanbul'a attım. Askerde de mutfaktaydım." diye konuştu.

Michelin yıldızı alan Nicole'un şefliğini yapan Serkan Aksoy, çok iyi şeflerle çalıştığını söyleyerek kendisine çok iyi katkılarda bulunduklarını ifade etti.

"DİORAMA YAŞANMIŞLIK HİSSİYATI VERİR"

Diorama ustası İsmail Kuş, "Kocaeli'de yaşıyorum. Esnaflık yapıyorum. Dioramayı hobi olarak yapıyorum, satmıyorum. Şarkı yapsam, tablo yapsam, kitap yapsam yıllarca kalabilir ama çalıştığım eserleri versem 20 sene sonra bir şey kalmaz. Çünkü çok hassas şeyler. Özel olarak korumak gerekir. Karton ve kil ve strafor köpükten yapılıyor. Dioramayı maket ve minyatürden ayrılan tek özellik yaşanmışlık hissiyatı vermesidir." dedi.

Kuş, "Diorama eğitimi almadım. Kimseye bir soru bile sormadım. İnternetten sadece bunu nasıl şekillendirebilirim diye araştırdım. Genellikle deneme yanılma yöntemi izledim. Gerçekçiliği aramaya başladım. Dioramaları satamayınca bırakma aşamasına geldim. 'Nasıl muhafaza ederim' diye düşündüm. Şu anda 15 eserim var. Diğer sanatçılardan da dioramalar alarak bir müze oluşturmak istiyorum" diye konuştu.