Kuzeni, yeni evli genç kadını altınları için öldürdü
İfadesi alınan kişilerin arasında yüzü çizik biri vardı. Bu öldürülen 20 yaşındaki genç kadının kuzeniydi. Evde parmak izi çıkmıştı. Ancak bu yeterli değildi. "Fransız Sherlock Holmes" olarak tanınan Edmond Locard'ın, "Her temas bir iz bırakır" sözü, cinayet masası dedektifleri için çok önemlidir. İşte bu yönde çalışma yapan polis, şüphelinin parmak izi dışında, olay yerinde katil sıfatını taşıyabilecek bir izini daha bulmalıydı. Vahşice öldürülen bu genç kadının katili filmleri aratmayan bir çalışmayla yakalandı. O dönem olaya bakan emekli cinayet uzmanı Mustafa Bayram Habertürk'e anlattı. Mustafa Şekeroğlu'nun özel haberi...
"Fransız Sherlock Holmes" olarak tanınan Edmond Locard, "Her temas bir iz bırakır” diyerek, adli bilimlerin en temel prensibini açık ve kesin bir şekilde belirtmiştir. İşte bu görüşün cinayet soruşturmalarında önemi çok büyüktür.
Her işlenen cinayet vakasında katile ait izler aranır. Bazen olay yerinde bulunan parmak izi bile yeterli delil olmayabilir. Ama kurbanın üzerinden çıkan bir DNA kalıntısı, şüpheli için kaçınılmaz bir son olacaktır. İşte bu örneklerden bir cinayet vakası 2002 yılında İstanbul’da yaşandı.
HIRSIZLIK İHBARI
Tarih 25 Eylül’ü gösteriyordu. Haber Merkezi, yani Polis İmdat, Bakırköy İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerini anons etti. İlçe ekiplerine “Şu adreste pencereden eve girmeye çalışan bir hırsızlık ihbarı var. Hemen oraya geçin” denildi. İlçe ekipleri hızla olay yerine gitti. Vatandaşlar tarafından ihbar edilen bir kişi pencereden içeri girmeye çalışırken yakalandı. Hırsızlık olduğu düşünülen olay, polisiye filmlerini aratmayan bir cinayet vakasına dönüşecekti.
VAHŞİ BİR CİNAYET İŞLENDİĞİ ORTAYA ÇIKTI
Hırsız diye yakalanan kişi polise, “Burası benim evim. Eşimden haber alamadım. Kapıyı da açmadı. Telefonlara da cevap vermedi. O yüzden tırmanarak pencereden girmeye çalışıyordum" dedi. Olayın şekli değişmişti. Bunun üzerine polis ekipleri, hemen çilingir çağırdı. İçeri girildiğinde tüyler ürperten bir manzarayla karşılaşıldı.
CİNAYET MASASI EKİPLERİ OLAY YERİNDE
Kısa bir süre sonra Haber Merkezi “45- 22 ve 45-19” kodlu bölümleri anons etti. 45 22 cinayet masasının, 45 19 ise olay yeri inceleme ekiplerinin telsiz merkeziydi. Ekiplerin acil olarak verilen adrese gidilmesi isteniyordu. Türkiye’nin konuşacağı bir cinayet vakası daha gerçekleşmişti. 40 günlük evli 20 yaşındaki Serap Karakuş kendi evinde vahşice katledilmişti.
BOĞUŞMA YAŞANMIŞTI
O dönem o anonsları duyduğunu anlatan cinayet büro amirliğinin deneyimli cinayet uzmanı Mustafa Bayram, olay yerine önce ekip arkadaşları ardından kendisinin gittiğini belirterek “Arkadaşlarımız olay yerine girdiklerinde, genç kızın birkaç bıçak darbesiyle öldürüldüğünü görüyorlar. Kapıda bir zorlama olmadığını ve evin dağınık olduğu tespit edildi. Sonra olay yerine gidip baktığımda katil zanlısı ya bir şeyler aradı ya da hırsızlık süsü vermişti. Cesedin bulunuş ve aldığı bıçak darbelerinin durumuna bakılırsa katiliyle boğuşmuştu” dedi.
FOTOĞRAF KARESİNDEKİ KİŞİLER
Masada kahvaltı çeşitlerinden yiyecekler duruyordu. Yani bir kahvaltı masasında cinayetin işlendiği görülüyordu. Olay yerinde yapılan çalışmalara göre katil tanıdık olmalıydı. Genç kadın, katiliyle oturup sohbet etmişti. Cinayet masasının dedektifleri böyle düşünüyordu. Peki katil kocası olabilir miydi? Emekli polis memuru Mustafa Bayram, “Bu durumda tüm yakınlarını mercek altına alırız. Başta eşi olmak üzere. Eve gelip gidenler kimler. En son kimlerle görüştü. Tüm bu bağlantılara bakarız”. dedi. Evde yapılan incelemede Serap ile eşinin düğünde çekilen bir fotoğraf karesi polisin dikkatini çekti. Bu fotoğraf karesinde gelin ve damadın yakınları yer alıyordu. Bu fotoğraftakiler incelenmeye alındı.
PARMAK İZLERİ BULUNDU
Genç kadının eşi ve bazı arkadaşları emniyete götürülerek sorgulandı. Bayram, bu tür olaylarda, olay yerinin yaptığı çalışmanın çok önemli olduğunu söyledi. Bayram şöyle devam etti: “Olay yeri incelemeden bize gelebilecek bir veri de çok önemliydi. Bu arada maktulümüzün katiliyle boğuştuğunu düşündüğümüz için otopsisinden katile ait bir DNA’nın çıkabileceğini tahmin ediyorduk. Boğuşma sırasında kurbanların tırnakları arasında katilin donelerinin çıkma ihtimali çok yüksek olur. Çünkü bıçaklı saldırılarda eller korunmak ve boğuşmak için kullanılır. Ve katiliyle yakın temas kurulur. Biz şüpheliyi belirlesek bile bunu maddi anlamda delillendirmemiz lazım."
Olay yeri inceleme ekipleri, cinayet mahallinde bulunan parmak izlerini incelemeye alındı.
KUZENE UYAN PARMAK İZİ
Maktulün sorgulanan eşi ve arkadaşlarının olayla ilgisi yoktu. Bu belirgindi. Polis o fotoğraf karesinde yer alan kişileri incelemeye aldı, ifadelerine başvurdu. Bu sırada olay yerinde elde edilen parmak izleri karşılaştırmasında, sabıkalı bir şüphelinin ismi ortaya çıktı. O parmak izleri hırsızlıktan sabıkalı Serdar T. ile uyuşmuştu. Peki Serdar T. kimdi? Kısa bir süre sonra Serdar T.’nin o düğün fotoğrafında yer alan maktulün kuzenlerinden biri olduğu öğreniliyordu.
YÜZÜNDE ÇİZİK VARDI
Bu çok önemliydi. Serdar T. sorgulanmak üzere cinayet masasına götürüldü. Serdar T., emniyete götürüldüğünde yüzünde dikkat çeken bir küçük bir çizik vardı. Yüzündeki çizik kendisini ele veriyordu ancak polis bunu ona belli etmedi. Serdar T., polise, kuzeni öldüğü için çok üzgün olduğunu söylüyordu. Cenazesine bile katılmıştı. Suçlamaları kabul etmedi. Kuzenin evine gidip geldiğini söyledi.
“KATİL OYDU”
Şüpheli kuzenin hırsızlıktan sabıkası vardı. Muhtemelen olayı para için yapmış olabileceği düşünülüyordu. Emekli polis memuru Bayram şöyle devam etti: “Ekip arkadaşlarımızın şüphelisi kesinlikle bu kişiydi. Bu tür cinayetlerde, akrabalar birbirlerine çok gidip geliyorsa, bazen bulunan parmak izi yeterli olmayabilir. Tabi parmak izinin bulunduğu noktaya göre de değişebilir. Bu şüpheli için daha fazla delil gerekli olduğu görülüyordu. Çünkü cinayeti işlemediğini söylüyordu. Ama belli katil oydu. Tecrübelerimiz bunu söylüyordu."
TIRNAK ARASINDA DNA ÇIKTI
Genç kadının otopsisi yapıldı. Ve yapılan incelemelerde genç kadının tırnakları arasında katile ait DNA bulundu. Katiliyle boğuşan Serap, katilinin DNA’sını tırnak arasına almayı başarmıştı. Tırnak arasında DNA’nın çıkması üzerine hemen şüphelinin kan örneğinin alındığını belirten Bayram, “Bu çok önemliydi. Kuzenin kan örneği alındı. Ve yapılan DNA karşılaştırmasında, şüphelinin DNA’sı maktulün tırnak arasında çıkan DNA’sıyla uyuştu. Artık elde çok önemli bir delil oluşmuştu. Katilin kaçar tarafı yoktu" dedi.
İTİRAF ETTİ
Evdeki bir gazetenin üstünde parmak izi bulunan Serdar T., suçlamaları kabul etmemişti. Şüpheliyi karşılarına alan cinayet masası dedektiflerinin elinde bu kez müthiş bir delil vardı. Bunu öğrendiğinde cinayeti itiraf etmek zorunda kalmıştı. Katil zanlısı cinayeti nasıl işlediğini şu sözlerle ifadesine başlamıştı: "Halamın kızı Serap yeni evlenmişti. Düğünde çok altın takılmıştı. Bu nedenle biraz harçlık almak için onların evine gittim. Zaten aramız iyi olduğu için sık sık onlara gidiyordum. Kahvaltı masası da hazırdı. Biraz bir şeyler yedikten sonra sedire geçtik. Para istemiştim. Hiç parası olmadığını söylediğinde aramızda tartışma çıktı. Masadaki ekmek bıçağını alarak boynuna doğru savurdum. Yaralanan Serap ayağa fırlayarak, 'Evden her şeyi alabilirsin ancak bunun hesabını soracağım' dedi. Üzerine yürüyüp boynundan bir kere daha bıçakladım. Yere düşüp çırpınmaya başladı. Can çekiştiğini görünce bir kere daha sırtından bıçaklayarak onu öldürdüm. Düğünde takılan altınları bulamayınca bir kolye, bir bileklik ve cep telefonunu aldıktan sonra kaçtım."
DNA ÇOK ÖNEMLİ
O dönem güvenlik kamera görüntülerinin olmadığını anlatan Bayram, olay yerinde bulunan DNA’nın çok önemli olduğunu vurguladı. Bayram “Yani her suçlu olay yerinde bir iz bırakır ya da izi olay yerinden alıp taşır. Önemli olan o bulguları bulabilmektir. Teknoloji geliştikçe bu tür çalışmalar çok daha rahat yapılıyor. O dönemlerde çok zor şartlar altında çalışıyorduk. Teknoloji yeni gelişiyordu. Şimdiki polisler o konuda şanslı" ifadelerini kullandı.
"Fransız Sherlock Holmes" yani Locard’ın, "Her temas bir iz bırakır” sözünün bu cinayet olayında bire bir yaşandığı gözler önüne seriliyordu.