Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Bilgin'den Habertürk'e açıklamalar
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Habertürk'ten Kübra Par, Nagehan Alçı ve Nasuhi Güngör'ün sorularına yanıt verdi. EYT'lilerin merakla beklediği birçok soruya açıklık getiren Bakan Bilgin, "EYT'de deprem bölgesinde müracaat edenlere öncelik verdik. İlk uygulamalar orada yapıldı. Şimdi 1 milyon kişi yaklaşık ilk maaşını aldı. Alamayanların kaybı yok. Hak etme günlerine göre, prim gün sayıları doldurma sayılarına göre her gün işlem yapılıyor. Ayda yaklaşık 30 bin kişiye emeklilik bağlanıyordu. Şimdi biz bu rakamı 120 bine 130 bine çıkardık. Bizim SGK personelimiz büyük bir hazırlık yaptı. Gecelerini gündüzlerine katarak çalıştılar. TBMM jest yaptı, onların fazla mesailerini artırdı. Müthiş çalıştılar. 1 milyona giden rakam yaptılar. Gecikenler endişe etmiyorlar, çünkü birikmiş olarak alacaklar" değerlendirmesinde bulundu
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Habertürk'ten Kübra Par, Nagehan Alçı ve Nasuhi Güngör'ün sorularına yanıt verdi.
Bakan Bilgin EYT başta olmak üzere taşeron işçilerle ilgili düzenlemeye, Emeklilerde oran çalışmasından asgari ücretlere, tarımsal işçilerden akademik personele değin bir dizi konularda önemli açıklamalarda bulundu.
Bakan Bilgin'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Dün Ankara-Sivas Hızlı Tren Projesi açıldı. Benim için heyecan verici olay. Ben Demir Yolları Genel Müdürüydüm. İlk projeyi hazırladım. Ankara'dan Eskişehir İnönü mevkiine kadardı. Çok uğraştım ve o çalışmayı tamamladım. Proje hazırlandı. Benden sonra Binali Bey bakan oldu. Benim yerime Demiryolları Genel Müdürü arkadaşımız geldi. O zaman Başbakan olan sayın Cumhurbaşkanımız demiryollarına büyük kaynak aktararak İstanbul'a, oradan Sivas'a, İzmir'e, Bursa'ya neredeyse Türkiye'nin dört tarafına hızlı tren örülüyor. Dün açılan Sivas-Ankara demiryolunda bütünüyle yerli raylar kullanıldı. Bu proje tamamen tamamen yerli raylarla yapılmış. Ben 2000 yılında genel müdür iken Türkiye'de ray üretilmiyordu. Karabük Demir Çelik Fabrikası'nın genel müdür Sencer Bey'in demiryollarına borcu vardı 2000 krizi gelmişti. Zor durumdaydılar. Bana geldiler 'Bizim size şu kadar borcumuz var, biz bunu ödeyecek durumda değiliz, Karabük Demir Çelik Fabrikası batıyor, bunu bizden istemeyin, erteleyin' dedi. Ben de onlara 'Siz bize yerli ray üretin ben sizin bu borçlarınızı ortadan kaldırayım' dedim. Sencer Bey rahmetli oldu. O gün Türkiye'de ilk rayları gittim törenle aldım. Arkasından Karabük Demir Çelik Fabrikası Avrupa'nın en büyük ray üreticilerinden biri oldu. Dün açıklandı 'bu yolda tamamen yerli ray uygulanılmıştır" dendi. Müthiş heyecan duyduğumu sizinle paylaşmak isterim.
"DEMOKRASİ OLMADAN MİLLİYETÇİLİK, FAŞİZM OLUR"
Benim düşüncemin temelinde milliyetçilik ve demokrasi var. Demokrasi olmadan milliyetçilik olmaz. Demokrasi olmadan milliyetçilik nasyonel sosyalizm, faşizm olur. Milliyetçilik demokrasinin diğer adıdır. Milliyetçiliğin siyasal ilkesi milli egemenliktir. Milletin kararıdır. Millet farklılaşmış çoğul kitledir. Elbette milli kimlik onları birleştirir. Milliyetçilik onun hukukunu savunmaktadır. Modern çağ milletler çağıdır; etnik kimlikler değildir. Ben Türkmencilik yaparsam milliyetçilik olmaz, etnisite olur. Rahmetli Erol Güngör Bey 'Bizim Türklerin imparatorluk içinde millet olduklarını" söyler. Türklük bütün bunları içine alan millettir. Milliyetçilik demokrasi içinde çoğul yapıyı entegre eder. Milliyetçilik milli birliği birlikte tutan ideolojidir. Milliyetçilik bütünleştirici bir ideolojidir. Özgürlük olmadan milliyetçilik olmaz. Daha özgürlükçü bir milliyetçiliğin Türkiye'de gelişmesi gerekir. Ama Türkiye'de maalesef siyasal kutuplaşma ekseninde bu meseleleri tartışamaz hale gelmiştir. Bunun en önemli sebebi Türkiye'deki etnik ayrılıkçı hareketin uluslararası planda desteklenmesinin Türkiye'de endişe ve tehdit algısı var. Bunu asla gözardı etmeyelim. Bu uluslararası tehdidi asla göz önünden uzak tutmamak lazım.
"27 MAYIS BİR MGK DEVLETİ YARATMIŞTIR"
AK Parti'nin nerede durduğuna bakmamız lazım. Yaptıklarını anlamamız lazım. Türkiye'nin siyasal yapısında önemli bir tarihsel iktidar bloku dediğim bir yapı var. Bu tarihsel yapı imparatorluktan geliyor. Son dönemdeki bürokratik mekanizmanın imparatoru dahi etkisiz hale getiren bir süreç. Birinci konumda askerler onun yanında sivil bürokratlar yer almıştır. Sonra buna Türkiye kapitalizmi eklemlenmiştir. Türkiye'de halkı yok sayan devlet aygıtını ortaya çıkarmıştır. Halklara bir güruh olarak bakılmıştır. 27 Mayıs bu anlayışın anayasa metni hale gelmiştir. Özgürlükçü diyebilirsiniz ama 27 Mayıs bir MGK devleti yaratmıştır. MGK üyesi olan Başbakan gündemde neyin konuşulacağından habersiz toplantıya girmiştir. Bu tarihsel iktidar bloğu Türkiye'nin önünde en büyük engeldi. 12 Mart 27 Mayıs'ı tahkim etmiştir. 12 Eylül NATO karargahlarında generallerin talimatlarıyla hareket etmiştir. Türkiye'de antidemokratik yapı uzun yıllar değiştirilememiştir. AK Parti bu yapıyı dönüştürmeye yönelik bir parti olarak ortaya çıktığı için büyük tepki almıştır. 15 Temmuz buna yönelik son saldırıdır. AK Parti Erdoğan liderliğinde tahkim olmuş bu yapıyı ortadan kaldırmıştır. 367 krizi odur, 15 Temmuz krizi de odur. 15 Temmuz doğrudan doğruya Türkiye'ye karşı yabancı servisin yaptığı operasyondur. AK Parti bugün antiemperyalist çizgidedir.
"DEMOKRASİ AK PARTİ'NİN MİSYONUDUR"
Reformların yapılması lazım. Anayasa başta olmak üzere bütün kurumların değiştirilmesi lazım. Tarihsel olarak AK Parti'nin misyonu budur. Türkiye'nin bağımsız kalkınma yoluna girmesi, demokrasini daha derinleştirmesi lazım. Dünya Bankası, IMF politikaları Türkkiye'nin kapitalist sistemine nasıl bağımlı hale getirildiğinin örnekleriyle doludur. Süleyman Bey, alimünyum tesisi kuramıyordu Sovyetler Birliği ile anlaşmasa. Demokratikleşme ile antiemperyalizm arasında zorunlu bir ilişki var. Başkanlık sisteminin bütün kurumlara yayılacak şekilde genişletilmesine ihtiyaç var. AK Parti'nin siyasal politikaları bu politikaları döşeyecektir. Ben kendimi liberal demokrat olarak değil; milliyetçi demokrat olarak tanımlıyorum. Rahmetli hocam Erol Güngör'ün demokrasi ve milliyetçilikle ilgili çok önemli şeyler söylemiştir. Merkezin değerlerini halka doğru hareketi var bilirsiniz. Halkın değerlerini merkeze, siyasete taşımak şeklinde olmanın daha doğru olduğunu düşünürüm rahmetli hocamla aynı şekilde.
"SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ BU SORUNU ÇÖZDÜ"
Bakan olmadan önce bu EYT platformu ve örgütleri bana geldi. O zaman Sosyal Politikalar Kurulu Başkanvekiliyim. Onlarla görüştüm. Taleplerini dinledim. Orada bir haksızlık var. Hukukta temel prensip. Kanun çıkarıldıktan sonra geriye işletilmez. Fakat geri işletilmiş. Sahip olunan emeklilik hakları kaybedilmiş. Bakan olmadan önce bunu incelemiştim. Bununla ilgili çalışma yaptım. Sayın Cumhurbaşkanımız bunu bana sordu. Kendisine izah ettim. Yapabilecek durumda mıyız dedi. Ben de çalışalım, kaynaklarımıza bakalım dedim. Bakan olduktan sonra da konuyu incelediğimizi, konunun karşık olduğunu söyledim. Eski sistemde elle yapılmış kayıtlar vardı. Dosyalar var. Bunların birleştirilmesi lazım. Sayılar kaç belli değil. Tam sayıyı bulmak için çalışma yaptık. Netice itibariyle sayıları bulduk, çalışmamızı bitirdik. Ekonomik maliyetinin hesabını yaptık. Bu hakkın verilmesi gerektiğini sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettim. Sayın Cumhurbaşkanımız kararını verdi ve bu sorunu çözdü.
"EYT'DE GECİKENLER MAAŞLARINI BİRİKMİŞ OLARAK ALACAK"
EYT'de deprem bölgesinde müracaat edenlere öncelik verdik. İlk uygulamalar orada yapıldı. Şimdi 1 milyon kişi yaklaşık ilk maaşını aldı. Alamayanların kaybı yok. Hak etme günlerine göre, prim gün sayıları doldurma sayılarına göre her gün işlem yapılıyor. Ayda yaklaşık 30 bin kişiye emeklilik bağlanıyordu. Şimdi biz bu rakamı 120 bine 130 bine çıkardık. Bizim SGK personelimiz büyük bir hazırlık yaptı. Gecelerini gündüzlerine katarak çalıştılar. TBMM jest yaptı, onların fazla mesailerini artırdı. Müthiş çalıştılar. 1 milyona giden rakam yaptılar. Gecikenler endişe etmiyorlar, çünkü birikmiş olarak alacaklar.
"MAĞDURİYETİN SEBEBİ KANUNUN GERİYE DOĞRU İŞLETİLMESİ"
Yeni kanuna göre girenler için bir mağduriyet yok. 1 gün sonra girmişseniz, 1 gün sonra size bir haksızlık yapılmıyor. Bilinen bir kanunla işe başlıyorsunuz. Mağduriyetin sebebi şu; kanunun geriye işletilmesi. EYT'de yaş ortalaması kaç? Bu bir reformdur gerçekten. Hukuk kuralının ihlalinden ötürü mağduriyet oluşmuştur. Oradaki yaş ortalaması 49.9'du. Yaklaşık EYT 50 yaşına geldi. 50 yaş da genç tabii ki çalışanların için. 65'e kadar çalışabilir. Ama 34 yaşında, 45 yaşında emekli olmanın getirdiği sorunları, emeklilik fonuna yapacağı yükü ortadan kaldırabilecek bir şey. Biz de yaklaşık alt sınırı 3 çalışana bir emeklilik. Bu reformdan önce 2.3 çalışana bir emeklilik düşüyordu. Şimdi bu sayı 1.9'a düşecek. Emeklilik sisteminin sürdürebilmesinde sorun çıkıyor. Bu sorunu Türkiye istihdam yaratarak aşacak. Büyüyerek aşacak. Türkiye özellikle sanayide büyüyerek sorunu çözdü. Bunu daha da ileriye taşımamız lazım.
"TÜRKİYE YÜZDE 5 BÜYÜRSE 800 BİN İSTİHDAM YARATIYOR"
İşsizliği ortadan kaldıracak sihirli formül yok. Türkiye istihdam yaratacak. Türkiye'nin aktif nüfusun pasif nüfusa oranını sigorta sisteminin sağlıklı işleyişine göre düzenlemiş olacağız. Yani fonlarımız erimeyecek. Fransa'da 65 yaş krize sebep oluyor. Başka ülkelerde 67 yaş. Avrupa ülkelerinin hepsinde. Orada yaşlı nüfus yüksek. Emeklilik sigorta sistemi kaldırmadığı için emeklileri. Biz hala genç nüfusuz. Türkiye'nin demografik fırsat penceresi açık bir ülke. Türkiye yüzde 5'in üzerinde büyüyorsa 800 bin istihdam yaratıyor. Yüzde 7 büyürse 1 milyon 200 bin istihdam yaratıyor. EYT'yi çözeceğiz dedim. Kamuoyuna da açıkladım, çözdük. Çözemezler diyenler vardı. 3600 Ek Gösterge'yi çözdük. 5 milyon 300 bin kişiyi ilgilendiriyordu. Önce 4 grup giriyordu. Biz herkesi kapsayacak, 600 Ek gösterge vererek başladık. Birçok mağdur durumda olan vardı, hepsini çözdük. Kamu emekçilerinin tarihinde yapılmış en köklü düzenlemedir. Hem çalışırken ücretlerinde dengesizlikleri düzeltiyor hem emekli ikramiyelerinde ve maaşlarında çok ciddi avantaj sağlıyor. Kamuda sözleşmeli personel vardı. Kadro sözü verdik ve kadro imkanı sunduk. Sözleşmeli personel kamuda 32 çeşitti. Bunları düzenledik kadro imkanı verdik. İsteğe bağlı verdik ve tamamladık. Geçici işçi sorununu çözdük. 12 ay çalışma imkanını getirdik. Devletin norm kadroları var. Boş olan kadrolara kıdem sırasına göre atanmasını kanunen düzenledik. Türkiye yaklaşık 1 trilyonun eşiğinde olan bir ekonomi. Dolayısıyla Türkiye'nin sosyal harcamalara ayıracağı kaynak daha sınırlı. Sayın Cumhurbaşkanımız yaptığımız çalışmalara, sosyal politikalara öncelik verdik. Onun desteğiyle yaptık.
"TAŞERON İŞÇİLERİ ÇALIŞMASI TAMAM, MECLİS AÇILINCA ÇÖZÜLECEK"
Mazaret ve tayin gibi sorunlar çözülebilir, onların imkanları var. Taşeron işçiliği konusunda çalıştık. Her bir konuyu bir dosya çalışmasıyla çalıştık. Bütün dosyaları kapata kapata gittik. Dosyalarımızdan biri de taşeron işçiliğiydi. Deprem oldu, çalışmalara ara verdik. En son oturuma geçici işçileri yetiştirdik. Taşeron işçilere söz verdim. Önümüzde duruyor, bunu Meclis'i açar açmaz gerçekleştireceğiz. Seçime endeksliyerek konuşmuyorum. Seçimi zaten biz kazanacağız. Ben olurum veya bir başka arkadaşım olur.
"EYT'LİLERİN TAMAMI MAYIS AYINDA MAAŞINI ALMIŞ OLACAK"
EYT'de yığılma olmuyor. Onların hizmet birleştirmelerini SGK yapıyor. 'Beklemede' denilen dosya değerlendiriliyor. Uygun zamanda ona cevap verilecek. Bu soruların en geç Mayıs ayı içinde cevabını alacak. 1 milyona doğru gidiyoruz. Toplam müracaat 1 milyon 700 bin civarında. Bir kısmı prim gün sayısı eksik, diğer şartlar tutmuyor. Diğer şartlar değerlendiriliyor. Çok standardize edilmiş işlemler. Kısa sürede onlar tamamlanacak. Hızlı bir şekilde cevap veriyoruz.
"TARIMDA SİGORTA DOSYASI HAZIR, SİGORTASIZ KİMSE KALMAYACAK"
Şu müjdeyi vereyim. Meclis açılınca bitmiş çalışmalardan birisi küçük, mikro işletmeler, esnaf, küçük tüccar, çiftçinin prim gün sayıları çok yüksek. Bunları büyük işletmenin sahibiymiş gibi değerlendirmek yanlış. Bunları belli bir ölçeğin altında olanları, yanında daha az kişi çalışanların prim gün sayılarını emekçilerle aynı hale getirmeyi planlıyoruz. Tarımda başta çobanlar olmak üzere onların sigortalanmasını sağladık. Tarımda sosyal sigortası olmayan hiç kimseyi bırakmayacak bir çalışmamız var. Yurt dışında çalışmış oradan emekli olmuş. Burada da çalışmış. Burada yanlış var. Sosyal haklardan faydalanamıyor. Sağlıkla ilgili birçok şeyi çözdük. Türkiye'de tedavi olma yolunu açtık.
"ASGARİ ÜCRETTE CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK ZAMMINI YAPTIK"
Asgari ücret konusunda Türkiye gerçekten çok duyarlı davrandı. Geçtiğimiz sene Temmuz ayında yeniden düzenleme yapmak zorunda kaldık. Fiyatlar asgari ücreti tahrip etti. Bu sene de kimsenin beklemediği zammı yaptık. Cumhuriyet tarihinin en yüksek dolar bazında maaşı verdik. 8 bin 500 lira yüksek bir para mı? Değil. Bunun altına düşmemesi için belirledik. Asgari ücreti yukarıya çektiğiniz zaman yüzde 50 zam yaptınız diyelim. Asgari ücretin üzerinde çalışanlar da işverenlerinden aynı oranda zam istiyorlar. Yüzde 50 olmuyorsa yüzde 25 oluyor. Bütün ücret sistemini yukarıya doğru değiştiriyoruz asgari ücretle. Asgari ücretin diğer ücretleri düzenleyici etkisi var. Temmuz'da bunu değerlendireceğiz. Şu anda rakam vermeyi düşünmüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuları bir seçim vaadi haline getirmediğini biliyoruz. Asgari ücret yılda 1 kez düzenliyor. Ama enflasyondan ötürü 6 ayda bir düzenledik. 8 bin 500 liranın reel etkisini Temmuz'da değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.
"7 BİN 500 TL ÜZERİNDEN MAAŞ ALAN EMEKLİLERE REFAH PAYI VERİLECEK"
Sayın Cumhurbaşkanımız bir konuşmasında bahsetti. Emeklilerle ilgili çalışmaları benden istedi. 6 ayda bir çalışanlarımızın, özellikle kamu çalışanları, emekliler de onların içinde, maaşlarıyla ilgili düzenleme yapıyoruz. Temmuz'da hepsini kapsayan oranları düzenleme yapacağız. Aşağıdakileri yukarıya, yukarıdakileri biraz daha yukarıya taşıyacağız. Temmuz'da yasal olarak yapıyoruz. Refah payını bu defa farklılaştırarak 7 bin 500 liranın üzerinde olanların da maaşlarını farklılaştıracak şekilde düzenliyoruz. Yaklaşık 7 bin 500 lira alanların sayısı 9 milyon. Toplamda 15 milyon emeklimiz var. 7 bin 500 TL üzerinden maaş alan emeklilere refah payı verilecek. Rahmetli Ecevit'in söylediği bir husus vardı: Asgari ücretin vergi dışı bırakılması. İlk toplu sözleşmeyi uyguladı ama, parti programına aldığı asgari ücretin vergi dışı uygulamasını gerçekleştiremedi. Onu uygulama fırsatını sayın Cumhurbaşkanımızın kararlılığı ile yaptık. Rahmetli Ecevit'in yapamadığını yaptık. Asgari ücretten vergi almak sosyal devlette olmaz.
"KAMUDA TOPLU SÖZLEŞMELERİN ÖZEL SEKTÖRE DE ETKİSİ VAR"
Şu anda kamuda 700 bini aşkın işçilerle ilgili toplu sözleşmemiz devam ediyor. Bir oransal artış yapacağız. Asgari ücretle olan işçilerin 12 bin veya 12 bin 500'e çekilmesi. Onların talep ettiği bir rakam var onların üzerinde. Toplu sözleşmeleri Kamu İşveren Sendikaları yapıyor. Ben orada devletin temsilcisiyim. Bugün veya yarın bir araya gelecekler. Biz nihai kararı sendikalarımızla oturup çıkartacağız. Kamuda çalışanlarımızın alacağı ücret seviyeleri fevkalade önemli. Kamu sektörü emekçileri özel sektöre de öncülük ediyorlar. Kamu çalışanları yani memurlar bundan olumsuz etkilenmiyor. Biz refah payıyla birlikte yüzde 30 kamu çalışanlarına zam yaptık. Şimdi Temmuz'da onların zamları var. Bunu yeniden refah payıyla birlikte ele alacağız. Memurların çalışmaları başka, sosyal şartları başka. Memurların günlük ücretlerine yansıyan çeşitli kalemler var.
"AKADEMİSYEN MAAŞLARINI ELE ALACAĞIZ"
Şu anda uzman doktorun maaşı 58 bin lira. Kamuda çalışan doktorlara, sağlık çalışanlarla ilgili düzenlemeler yapıldı. Özellikle asgari ücreti yukarıya çektiğiniz zaman, 'iki katıydı bir katı oldu' denebilir. Ama mutlaka şunu söylemem lazım; akademik personelin maaşları yeniden düzenlenmesi gerekir. Bunda hiç tereddüt yok. Bunu düzenleyeceğiz. Akademik hayata ayrı çalışma yaptık. Ayrıntılı olarak çalıştık. Ben akademisyenim, bu konuda önemli hassasiyetimin olduğunu tahmin edersiniz. Akademik hayatla ilgili kapsamlı düzenlemeyi Temmuz'da yapacağımız çalışma var. Ben üniversiteyi önemli görüyorum.
"STAJYERLİK BİR EĞİTİM SÜRECİ, MAĞDURİYET SÖZKONUSU DEĞİL"
Staj mağdurları diye bir kavram doğru değil. Sağlık sigortası kamunun verdiği bir şey. Kamu staj yapana 'orada başına bir şey gelebilir, onun için ben sigorta ediyorum'. Bu bir eğitim süreci, dolayısıyla orada mağduriyet sözkonusu değil. Sosyal güvenlik sistemine kaydolmayı iş aktiyle gerçekleşen bir olayla başlatıyoruz.
"TÜİK AVRUPA STANDARTLARINDA ÇALIŞAN BİR KURUM"
Ben TÜİK'in uluslararası standartlara uygun bir kurum olduğunu düşünüyorum. TÜİK yıllardır Türkiye'nin her tarafından aynı şehrin içinde farklı segmentlerden veriler alarak rakamları açıklıyor. Kira ortalamalarını alarak binlerce şeyi kategorize ederek yapıyor. Ben TÜİK'in Avrupa standartlarında çalışan bir kurum olduğunu düşünüyorum.
"ÇALIŞMA HAYATINI YENİDEN DÜZENLEMEMİZ LAZIM"
Geçtiğmiz sene bir kuruluşun düzenlediği toplantıda dedim ki, 'Endüstri çağı başladığı zaman çalışma süreleri 10 saatin üzerindeydi. 1 Mayıs7ın ilk eylemleri 10 saati indirmek için gerçekleştirilmiş. Sonra 8 saat. 8 saat çalışan işçi 1900'lerin başında ne kadar ürün üretiyordu? Aynı iş kolunda bugün bir işçi muhtemelen 4 saaette veya 2 saatte üretir. Teknolojinin üretim sürecini yoğun şekilde kullanılır hale geldiğinde çalışma sürelerinin 8 saat olarak devam etmesi anlaşılabilir şey değildir diye konuşma yaptım. Ertesi gün birçok gazete Çalışma Bakanı mesaileri inirecek diye manşet attı. Çağımızda fiziki üretkenlik teknolojiyle olağanüstü artmıştır. Dolayısıyla çalışma sürelerinin kısaltılması gerektiği dönemden geçiyoruz. Türkiye'nin çalışma hayatını yeniden düzenlerken iş zamanını da yeniden düzenlemesi lazım.
"ABD VE BATI TÜRKİYE'YE PKK İLE SALDIRIYOR"
Bizim Aile Destek Programını daha kapsamlı hale getirmek için çalışıyoruz. Bu seçimin anlamı ne? Şimdi uluslararası sistemde kriz var. Sistemin merkezinde ABD ve Avrupa var. Avrupa emperyalist müdahale araçları geliştirdi. İşgal, iç savaş çıkarmak, istikrarsızlaştırmak. Bu üç aracı değiştirmediği sürece batı kendi krizini çözemez. Batı kendi içinde olduğu sistemi eski araçlarla yönetmeye kalkıyor. Irak'ı, Suriye'yi işgal ediyor. 15 Temmuz'da cemaat görünümlü devşirilmiş yapıyla Türkiye'ye işgal projesi uygulamaya çalışıyor. Batı sistemi Ortadoğu'da yeni yapılanmayı hedefliyor. Etnik farklılıklara göre bir yapı. Fakat yanılıyor. Irak'ı, Afganistan'ı, Suriye'yi yönetebiliyor mu? Bu coğrafyayı paramparça etti Batı. Eski araçları kullanıyor. Türkiye'ye de aynı şeyi yapıyor. PKK, PYD üzerinden ABD Suriye'ye yoğunlukla silah yığdı. ABD Türkiye'ye PKK ile saldırıyor. O katiller sürüsü, PKK dediğiniz bir cinayet örgütü. Türkiye'de parti görünümlü siyasi uzantıları çeşitli ittifakların üzerinde yer alıyor. Masanın altına giriyorlar, şimdi masanın üstüne çıktılar. Kandil'den Türkiye'yi tehdit ediyorlar. Bugünkü seçimin anlamı, Türkiye bağımsızlığını bu iş savaş kışkırtıcıları ile ittifak yapanlar. CHP Atatürk'ün kurduğu parti, milli mücadelenin ürettiği parti nasıl bu masada yer verir? Onların desteklerine nasıl ihtiyaç duyar? Terör Batı sisteminin vesayetinde Suriye'de örgütlenmiş ve Türkiye'ye saldırıyor. Türkiye'nin bu seçimi bağımsızlığından, birliğinden yana olanlarla, bunlarla işbirliği yapalım, bunların da desteğini alalım, Batı'nın bu projesini görmeyelim diyenler arasında bir tercihtir.