Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar

Birçok bilim insanı obeziteyle ilgili ortak bir paydada bir araya geliyor; “Aşırı yeme vücudun değil, bilinçaltının bir sorunudur.” Bir buz dağını düşünün, buzdağının kendisi bilinçtir, suyun altında kalan kısım ise bilinçaltı ya da bilinçdışıdır. Yemek psikoloji açısından bakıldığında çok rahatlatıcı ve tatmin edici bir eylemdir. Çocukların dünyasının göz önünde bulunduracak olursak; incinme ve duygusal acı yeme refleksini tetikler.

Çocukluk döneminde reddedilme, terk edilme, duyulmama, akranlarından farklı olma yeme ihtiyacını pekiştiren sorunları beraberinde getirir. Yaşadığı duygusal travma ve boşlukta çocuk, abur cubura yönelerek ve aşırı yemeye ihtiyaç duyarak tatmin olur ve bu şekilde yatıştırır kendisini. Bir nevi savunma mekanizması oluşturur.

Bazen biz yetişkinlerin de kendi kabuğumuza çekilme ihtiyacı duyduğumuz gibi çocuk, üzerine yiyecekten bir battaniye örtmek ve saklanmak ister.

Yeme ihtiyacı ilk başlarda çok büyük sorun gibi görünmeyebilir ama ilerleyen dönemlerde depolanan yüksek miktarda kalori hızla kilo alımına yol açar.

Sürekli tekrarlanan yeme eylemi vücutta yağın ve şekerin depolanmasına bu da obeziteye ve obeziteye bağlı sağlık sorunlarına neden olur.

Bilinçaltı; tüm davranışlarımızı ve ihtiyaçlarımızı, özellikle yeme alışkanlıklarımızı programlama yoluyla düzenlemekten sorumludur.

Kalori hesabı yaparak beslenen, kurtuluşu salatada bulan insanlar ve her gün bir moda furyası gibi çıkan çeşit çeşit diyet programları. Dünya obeziteyle savaşta son teknoloji silahlarla kuşanmasına rağmen neden diyetler işe yaramıyor ve yeme isteğini kontrol edemiyoruz?

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ