Afif suikasti yeni hamle mi?
17 Kasım'da İsrail, Beyrut'un Ras en-Nabaa bölgesinde gerçekleştirdiği hava saldırısıyla Hizbullah'ın medya ilişkilerinden sorumlu yetkilisi Muhammed Afif Nabulsî'yi suikastla öldürdü. Saldırı, bölgedeki Arap Sosyalist Baas Partisi binasını hedef alarak büyük bir göçe neden oldu. Nispeten güvenli kabul edilen bu bölgede gerçekleşen saldırı, güvenlik algısını altüst etti. Habertürk TV Dış Politika ve Güvenlik Politikaları Koordinatörü Çetiner Çetin'in haberi...
İsrail’in Beyrut’ta düzenlediği saldırı ve hedef seçimi
17 Kasım’da İsrail, Beyrut’un Ras en-Nabaa bölgesinde gerçekleştirdiği hava saldırısıyla Hizbullah’ın medya ilişkilerinden sorumlu yetkilisi Muhammed Afif Nabulsî’yi suikastla öldürdü. Saldırı, bölgedeki Arap Sosyalist Baas Partisi binasını hedef alarak büyük bir göçe neden oldu. Nispeten güvenli kabul edilen bu bölgede gerçekleşen saldırı, güvenlik algısını altüst etti. Hedef alınan kişinin askeri veya güvenlik kadrosundan değil, medya ilişkilerinden sorumlu olması ise olayın stratejik bir boyut taşıdığını gösteriyor.
Medya savaşları: Yeni bir cephe mi?
2003 yılında Irak işgalinde medya savaşlarının sembol ismi Muhammed Said el-Sahaf, teslim olduktan sonra serbest bırakılmış ve medya sorumlularının genelde çatışmaların dışında bırakıldığı görülmüştü. Ancak Muhammed Afif’e yönelik bu suikast, İsrail’in savaş stratejilerinde değişime işaret ediyor. Netanyahu’nun bu hamlesi, ABD’nin barış girişimlerini baltalamayı ve Lübnan’ı daha geniş bir çatışmanın içine çekmeyi hedefleyen bir adım olarak değerlendiriliyor.
Afif’in rolü ve Hizbullah tabanındaki etkisi
Afif, Hizbullah’ın toplumsal desteğini diri tutmak için kritik bir rol üstlenmişti. Özellikle finans kuruluşu Kard el-Hasan’a yönelik saldırılar sonrasında halkı sakinleştiren mesajlar vererek ekonomik güvence sağlıyordu. Onun öldürülmesi, yalnızca bir medya sorumlusunun kaybı değil, aynı zamanda Hizbullah’ın toplumsal bağlarını zayıflatmaya yönelik bir strateji olarak değerlendirilmeli. İsrail, bu hamleyle Lübnan halkı içinde korku ve moral bozukluğu yaratmayı amaçlıyor.
Stratejik hedefler: Lübnan ve Gazze’den ötesi
İsrail’in hedefi, yalnızca Hizbullah ve Hamas gibi direniş hareketlerini etkisiz hale getirmek değil, aynı zamanda bölgede stratejik kontrol sağlamak. Gazze’de Hamas’ın ortadan kaldırılması, İsrail’in kuzeyde planladığı Ben Gurion Kanalı projesini kolaylaştırabilir. Lübnan’da ise Hizbullah’ın balistik füze kapasitesinin yok edilmesi, Hindistan-Avrupa ekonomik koridorunun güvenliğini artırmayı amaçlıyor.
Bölgesel ve küresel dengeler
Afif suikastı, İsrail’in İran’a karşı mücadele stratejisinin bir parçası olarak da değerlendirilebilir. ABD, İsrail’in bölgesel hamlelerini destekleyerek Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ni engellemek ve Hindistan-Avrupa ekonomik koridorunu sağlamlaştırmak istiyor. Öte yandan İran, Hizbullah aracılığıyla Lübnan’daki etkisini artırmaya çalışırken, bu suikastler İran-ABD arasındaki mücadeleyi daha da keskinleştiriyor.
Yeni bir savaş evresi
İsrail’in Muhammed Afif’i hedef alması, savaşın sadece askeri liderleri değil, aynı zamanda stratejik iletişim sorumlularını da hedef aldığı yeni bir aşamayı işaret ediyor. Ancak bu tür hamleler, bölgedeki tansiyonu tehlikeli bir şekilde yükseltiyor. İran ve Hizbullah’ın olası misillemeleri, bu gerilimi kontrolsüz bir çatışmaya dönüştürebilir. İsrail’in bu stratejisi, hem Hizbullah’ın toplumsal desteğini zayıflatmayı hem de bölgedeki jeopolitik dengeyi kendi lehine çevirmeyi hedefliyor.