Sinan Ateş cinayeti davasında 5.gün! 10 sanık tahliye edildi
Sinan Ateş cinayeti davasında ara karar verildi ve tutuklu 10 sanık tahliye edildi. Dava 19 Temmuz'a ertelendi
Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanıklı davanın beşinci celsesi sona erdi.
AA'da yer alan habere göre Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, taraf avukatları, müşteki Ayşe Ateş ve yakınları katıldı. CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal da duruşmayı takip etmek üzere salona geldi.
Pazartesi günü başlayan duruşmada sanık savunmaları ve taraf avukatlarının beyanlarının alınması tamamlandı.
Dünkü duruşmada müştekiler Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, annesi Saniye Ateş, kardeşleri Selma Kazanç ve Sevda Ateş Yörükoğlu ile olay sırasında yaralanan Selman Bozkurt dinlendi.
CHP'Lİ TANAL SALONDAN ÇIKARILDI
Mahkeme başkanı, duruşmanın başında, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal'ın "mahkeme başkanına sataştığı" gerekçesiyle dün salondan çıkartıldığını anımsattı. Tanal'ın bu celse de salonda olduğunun görüldüğünü belirten başkan, Tanal'ın salondan çıkarılmasını istedi. Mahmut Tanal, bunun üzerine salondan ayrıldı. Duruşmaya, tanık ifadesiyle devam ediliyor.
DAVADA 5 TANIK DİNLENDİ
Davada, tanıklar Yusuf Mert, Yavuz Süleymanoğlu, Gönül Ergin, Ahmet Keçik ve Gökhan Türkmen dinlenildi.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, taraf avukatları, müşteki Ayşe Ateş ve yakınları ile tanıklar katıldı.
Davanın bugünkü celsesinde tanık ifadeleri alındı. Tanık Yusuf Mert, motokurye olduğunu ve olay günü sipariş götürdüğünü söyledi.
Trafik ışıklarında beklerken kaçan şahıslarla karşı karşıya geldiğini belirten Mert, "Motorda oturan kişide kask vardı, arkaya binende yoktu. Motoru hızlı kullanıyorlardı, o dikkatimi çekti. Herhangi bir silah görmedim. Plakanın '35 E' kısmı dışındaki kısmı bantlıydı. Başka bir bilgim, görgüm yok." dedi.
Tanık Yavuz Süleymanoğlu ise sanık Aytaç Ataç'ı, bir kafenin sahibi olması nedeniyle tanıdığını söyledi. Ateş'i tanımadığını, arkadaşının kendisini telefonla araması üzerine cinayetten haberdar olduğunu anlatan Süleymanoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Arkadaşım, bizim olduğumuz yere yakın bir yerde ocak başkanının öldürüldüğünü söyledi. Ben de kim olduğunu sorunca 'Sinan Ateş' dedi. Ben de bir gürültü duymadığımı söyledim. Aytaç, 'Ne olmuş?' diye sordu. Ben de rahmetlinin ismini söyleyerek 'Öldürmüşler' dedim. Aytaç, ardından Tolgahan'ı aradı. Karşı tarafın ne söylediğini bilmiyorum. Aytaç'a 'Ne olmuş?' diye sorduğumda 'Bilmiyormuş' dedi."
Tanık Gönül Ergin de olay günü doktor randevusu olduğunu, işinin bitmesi sonrası arabada seyir halindeyken silah sesi duyduğunu belirtti.
Olay anını görmediğini anlatan Ergin, "Etrafa bakınırken sol elindeki ucu uzun silahla koşan birini gördüm. Kişinin başında bere veya maske yoktu. Kendisini bekleyen motorun arkasına binip hareket ettiklerini gördüm. Vurulan şahsın kim olduğuna dair bilgim yoktu. Motora binen şahsın fotoğrafını çektim. Polisler sorunca WhatsApp'tan atabileceğimi söyledim, ardından gönderdim." ifadelerini kullandı.
"SİLAHLARI KAYBOLMAMASI İÇİN OFİSE GÖTÜRDÜM"
Tanık Ahmet Keçik ise olay günü Ateş'in Çukurambar'daki ofisinden camiye gittiklerini kaydetti.
Namaz sonrası ofise doğru dönerken bir şahsın aracın arkasından aniden çıkıp seri şekilde Sinan Ateş'e ateş etmeye başladığını aktaran Keçik, şöyle konuştu:
"Hatırladığım kadarıyla gövdesine doğru ateş etti. Bunun üzerine ben bir aracın arkasına geçtim. Şahıs sürekli rahmetliye ateş ediyordu. Rahmetlinin belindeki silahını gördüm. O an kendimi savunma ihtiyacı duydum ve belinden silahı aldım. Şahsa hedef almadan birkaç kez ateş ettim. Rahmetliyi kontrol ettiğimde tepki vermiyordu. Selman abi de yaralıydı. Hem Selman abi hem de rahmetli yaralı olunca silahların kaybolmaması için iki silahı ofise götürdüm. Ofiste çalışan ablaya, 'Silahlar kaybolmasın' diyerek teslim ettim. Sonra geri döndüm. Rahmetlinin yaralarına tampon yapmaya başladım. Polisi ve sağlık ekiplerini aradım."
Doğukan Çep'in avukatı Emine Tosun, tetikçi Eray Özyağci'nin "Reisi vurduk" diye bir ses duyduğu yönündeki savunmasını Keçik'e sordu. Keçik, "Kendisi Ülkü Ocakları Başkanı olduğu için ona 'Başkan' derdim. Hiç 'Reis' diye hitap etmem." yanıtını verdi.
Duruşmada daha sonra sanık Doğukan Çep'in cinayetin ardından kaldığı otelin sahibi olan tanık Gökhan Türkmen dinlenildi. Türkmen, Ateş'in vefatını ertesi gün haber sitelerinden öğrendiğini, olayla ilgili bilgisinin olmadığını söyledi.
Sanıklardan Alper Atay'ı spor kulübü başkanı olduğu için tanıdığını kaydeden Türkmen, "Doğukan Çep'i tanımıyorum. Yılbaşı günü Alper Atay, benden bir oda talep etti. Odayı kimin için istediğini bilmiyorum. Yılbaşı olduğu için odaların dolu olduğunu ancak personel adına kullanılan odayı ayarlayabileceğimi söyledim. Alper'in odada kalıp kalmadığını bilmiyorum. Yanında bir arkadaşı vardı ama kiminle kalacağına dair bir bilgi vermedi." dedi.
Mahkeme heyeti başkanı, Türkmen'e savcılıktaki ifadesi ile mahkemedeki ifadesinde çelişkiler bulunduğunu söyledi.
Savcılık ifadesinde, odada kimin kalacağını sormasına üzerine Atay'ın kendisine sanıklardan Caner Güney'i gösterdiğini söylediği hatırlatılan Türkmen'e, duruşma salonunda teşhis yaptırıldı. Türkmen, Atay'ın gösterdiği kişinin Güney olmadığını, kendisine gösterilen kişinin beyaz tenli bir şahıs olduğunu iddia etti.
10 SANIK TAHLİYE EDİLDİ
Duruşmanın öğleden sonraki kısmında, mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Heyet, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal'ın dünkü celsede duruşmadan çıkartılması sırasında sanık Doğukan Çep'in "DHKP-C'li dışarı çık" diye bağırdığının tespit edildiğini, bu nedenle Çep hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiğini belirtti.
Müşteki avukatlarının, sanıklar Serdar Öktem ve Mustafa Ensar Aykal'ın cep telefonu şifrelerinin ABD'den istenmesine yönelik talebini kabul eden mahkeme, sanık Tolgahan Demirbaş'ın eski milletvekili Olcay Kılavuz'un evinde bulunduğu iddiasının araştırılması talebini ise reddetti.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy ve Alper Atay'ın savunmalarının alınmış olmasını, mevcut delil durumunu ve tutuklulukta geçirdikleri süreyi göz önünde bulundurularak tahliyelerine karar verdi.
Heyet, ayrıca esas hakkındaki görüşünü sunması için dava dosyasının cumhuriyet savcısına gönderilmesinin kararlaştırıldığını bildirdi. Duruşma, 19 Temmuz'a ertelendi.
"HER KARARI HUKUKİ OLARAK EKSİK BULDUK"
Ayşe Ateş, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülen Sinan Ateş cinayeti davasının ardından gazetecilere açıklama yaptı.
"Sincan yerleşkesinde beş gün boyunca sanıkların ve müdafilerin siyasi bir cinayeti alacak verecek davasına indirgeme çabalarına sahne olan, basın yayın ve sosyal medya destekli kumpas tiyatrosu bugün sonlandı" ifadesini kullanan Ayşe Ateş, "şüpheliler, aralarındaki bağlantılar ve ihtiva ettiği deliller bakımından bütünüyle ilişkili olmasına karşın birbirinden ayrılan iki ayrı dosya bulunduğunu, bu sebeple yargılamaya "Eksik iddianameyle yapılan yarım mahkeme" dediklerini kaydetti.
Ayşe Ateş, her kararı hukuki olarak eksik bulduklarını belirterek, şöyle konuştu: "Bildiğiniz üzere bir emniyet mensubu tarafından, Tolgahan Demirbaş'ın Olcay Kılavuz'un evinde gözaltına alınmış olmasına rağmen tutanakların değiştirildiğine dair bir suç duyurusu yapıldığı basına yansıdı. Diğer taraftan, önceki dönemde dosyaya bakan savcılar hakkında FETÖ'cü oldukları gerekçesiyle HSK'ye suç duyurusunda bulunuldu. Bu suç duyurusunun en önemli dayanağı da torbacıların, kiralık katillerin beyanlarıydı.
Düne kadar eksik iddianameyi beğenip bize nispet yapanlar ise bugün beğenmez oldu. İddianamenin, hakkında suç duyurusunda bulunulan savcıların soruşturma süreci boyunca ortaya koyduğu tablo üzerinden hazırlandığının bilinmesine rağmen, Meclis kürsüsünden yapılan 'İddianame bir an önce kabul edilmeli, yargılama başlamalı' çağrısı, akla gelen yeni bir senaryoyla bir anda unutuldu."
"Sanık avukatlarının, duruşma boyunca yaptığı sorguların çerçevesinin sosyal medyada belirli bir odak tarafından günler önce öne sürülen iddia ve ithamları kapsadığını" söyleyen Ateş, "cinayetin bütün yönleriyle aydınlatılabilmesi için bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması gerektiğini" kaydetti.
Ayşe Ateş, şöyle konuştu: "Çünkü Ankara'nın göbeğinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin dibinde, kameraların önünde ve güpegündüz işlenen bu siyasi cinayet karartılırsa bu namlunun bir sonraki hedefi karanlık ve kuytu bir köşede herhangi bir vatandaşımız olabilir. Buradan alınan cesaretle peş peşe birçok siyasi cinayet işlenebilir. Malumunuz olduğu üzere tarih bu ve benzeri acı tecrübelerle doludur. Sinan'ın katli siyasi cinayet silsilesinin son halkası olarak kalmalıdır. Bu kapsamda Yüce Meclisimizdeki her bir milletvekilimizden bu hususta ortaya bir irade koymasını rica ediyorum."
"YASAL HAKLARIMIZDAN İTİRAZ HAKKIMIZI KULLANACAĞIZ"
Ayşe Ateş'in avukatı Şeyda Şahin de duruşmanın, cumhuriyet savcısının esasa ilişkin görüşünün alınması için 19 Temmuz'a ertelendiğini belirterek, "Takdir edersiniz ki iki hafta kadar bir kısa süre içerisinde değil Apple'dan talep ettiğimiz yazışmanın gelebilmesi, Apple'a ulaşabilme ihtimali dahi yoktur. Dolayısıyla bu mütalaa neye dayanılarak verilecektir? Bizler açısından büyük bir soru işaretidir. Biz yasal haklarımızdan itiraz hakkımızı kullanacağız." diye konuştu.
NE OLMUŞTU?
Ateş, Çankaya ilçesi Çukurambar semtindeki Kızılırmak Mahallesi'nde 30 Aralık 2022'de uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetmiş, cinayetle ilgili 22 kişi hakkında dava açılmıştı.
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ve olay sırasında beraberindeki Selman Bozkurt'un "müşteki" sıfatıyla yer aldığı 22 sanıklı iddianamede, "müşterek fail" olarak yer alan sanıklar tetikçi Eray Özyağci, Vedat Balkaya ve Suat Kurt'un "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, müşteki Selman Bozkurt'a yönelik "tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 13'er yıldan 20'şer yıla kadar hapis, Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş'ın ise cinayete azmettirmekten ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
Özyağci'nin ayrıca "ruhsatsız tabanca bulundurmak ve taşımak" suçundan 1 yıldan 3 yıla, Demirbaş'ın ise "zincirleme şekilde kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme" suçundan 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Sanıklar Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çağlar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, Mustafa Ensar Aykal'ın ise "tasarlayarak kasten öldürmeye yardım" suçundan 15'er yıldan 20'şer yıla kadar hapsi talep ediliyor.
Eski cinayet büro amiri Aykal'ın ayrıca kamu görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanarak maktule ait kişisel bilgileri hukuka aykırı olarak temin ettiği gerekçesiyle ayrıca 3 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.