Bipolar bozukluk nedir? Bipolar bozukluğun belirtileri nelerdir?
Uzun süren ağır depresyon dönemleri, bipolar bozukluğu olan bireylerin yüzde 15'inin intihar ile yaşamını kaybetmesine neden olabiliyor
30 Mart Dünya Bipolar Günü, kendisinin de bipolar bozukluğu olduğu kabul edilen ünlü ressam Vincent Van Gogh’un doğum gününde kutlanmaktadır. Uluslararası işbirliğiyle Dünya Bipolar Günü’nün amacı hastalık konusunda toplumsal duyarlılığı, bilgiyi ve eğitimi artıracak faaliyetler aracılığı ile tüm dünyada farkındalık yaratmak ve toplumsal damgalamayı ortadan kaldırmaya yardımcı olmaktır.
Bir duygudurum bozukluğu olan bipolar bozukluk (eski ismiyle manik depresif hastalık) ya da iki uçlu bozukluk; taşkınlık (mani) ya da çökkünlük (depresyon) dönemlerinin yaşandığı, duygusal ve davranışsal iniş çıkışlarla giden, ara dönemlerde hastaların olağan iyilik hallerine döndükleri fakat bu hastalık dönemlerinin yaşam boyu görülebildiği bir bozukluktur. Günümüz şartlarında bipolar bozukluk başarılı bir şekilde tanınmakta ve etkili biçimde tedavi edilebilmektedir. Ancak hastalığın ilk yıllarındaki müphem belirtiler, bozukluğun yineleyici doğası ve değişik zamanlarda farklı hastalık dönemleri ile ortaya çıkması tanı koyma sürecini zorlaştırmakta, uygun tedavinin başlanmasını geciktirebilmektedir. Uzun süren ağır depresyon dönemleri, bu bozukluğu olan bireylerin yüzde 15’inin intihar ile yaşamını kaybetmesine neden olabilmektedir. Bu oran genel topluma göre 30 kat yüksektir. Bu tür zor dönemler hasta, hasta yakını ve ruh sağlığı çalışanları arasında sürekli bir işbirliği sayesinde aşılabilmektedir.
BİPOLAR BOZUKLUK BİYOLOJİK KÖKENLİ BİR SORUN
Bipolar bozukluğun biyolojik kökenli bir tıbbi sorun olduğu açıkça bilinmesine rağmen tıptaki diğer sağlık sorunlarından farklı olarak hastalığa yönelik damgalama, bu bozukluğu yaşayan kişilerin toplumsal haklarını kullanmasını engellemekte, yaşam alanlarını ve sosyal çevrelerini kısıtlamaktadır. Dahası sorunu kabullenmelerini ve sağlık hizmetlerine, erken tanı ve etkili tedavilere erişimlerini geciktirmekte, bipolar bozukluğu olan kişi ve ailelerinde tükenmişliğe neden olmaktadır.
Bipolar bozukluğa yönelik toplumsal tutum ve değerlendirmelerin kültürlerarası farklılıklarına değinmek amacı ile, Asya Bipolar Bozukluk Ağı, Uluslararası Bipolar Vakfı ve Uluslararası Bipolar Bozukluklar Derneği bir araya gelerek Dünya Bipolar Günü için çalışmaktadırlar. Bipolar bozukluğu olan hastaların ve yakınlarının yaşam kalitelerine olumlu katkı sağlama ve damgalamayı engellemek bu girişimin temel hedefidir. Dünya Bipolar Gününün kutlanmasına ön ayak olan Uluslararası Bipolar Vakfının (International Bipolar Foundation) Kurucusu ve Başkanı Muffy Walker Dünya Bipolar Günü ile ilgili duygularını şöyle dile getirmiştir: “Yaşamının büyük bölümünü bipolar bozuklukla geçiren oğlumun bir gün hastalığı nedeniyle yargılanmayacağı, kişilik özellikleri ve nitelikleriyle değerlendirileceğini hayal ediyorum. Dünya Bipolar Gününün bu hayalimin gerçekleşmesine yardım edeceğine inanıyorum”.
TÜRKİYE'DE DURUM
Ülkemizde yaklaşık iki milyon bipolar bozukluğu olan kişi ve bu durumdan doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenen altı milyon aile bireyi olduğu tahmin edilmektedir. Başlıca sorunlar, pek çok bipolar bozukluk hastasının yeterli ve düzenli ruh sağlığı hizmeti alamaması, ilaç tedavilerini destekleyen psikoterapilerin kamuya bağlı sağlık kurumlarında ve sosyal güvence kapsamındaki hizmetlerde yok denecek kadar az olması, özel sağlık sigortalarının tüm psikiyatrik tedavileri kapsam dışı bırakması, bozukluğu yaşamış kişilerin mesleki ve sosyal kayıplarına yönelik rehabilitasyon hizmetlerinin yetersizliği, hastalık sürecinin başından itibaren hastaların hukuki ve medeni haklarının kullanımında ve sürece aktif katılımında zorluklar ve toplumda eksik veya yanlış bilgilenmeye bağlı olarak ortaya çıkan damgalama şeklinde özetlenebilir. Zaman zaman medyada yer alan gerçek dışı ya da eksik adli vaka öyküleri, intihar, uyuşturucu madde, alkol kullanımı ve bipolar bozukluk arasında bağlantı kurulması, bozuklukla mücadele eden geniş kitleyi derinden sarsmaktadır. Medya mensuplarının mesleki etik kuralarına uygun biçimde, dikkatle, spekülasyondan uzak haber yapması oldukça hayatidir.