Uyku apnesinin belirtileri ve tedavisi!
Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan, uyku apnesinde belirtilerin gece ve gündüz belirtileri olarak ele alındığını ve kişilerin bu durumları özenle takip etmeleri gerektiğini söyledi
Aşırı horlama ve uykuda solunum durması olarak adlandırılan uyku apnesi sendromu, sanıldığı gibi masum bir horlama değil. Horlamayla birlikte görülebilen uykuda solunum durması, önemli ve hayatı tehdit eden bir hastalıktır.
Her 100 kişiden 5’inde uyku apnesi sendromu olduğunu belirten Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş- Boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan; “Hastalık, uyku sırasında solunumun 10 saniyeden fazla bir süre için durması şeklinde ortaya çıkar. Bu solunum durması durumunun 1 saatlik uykuda 5 defadan fazla olması ciddi bir problemin varlığına işarettir ve uykuda kan oksijenin düşmesiyle ilerleyen yıllarda kalp ritim bozukluğu, yüksek tansiyon, kalp büyümesi, kalp yetmezliği, kalp krizi ve felç gibi ciddi hastalıkları beraberinde getirir” diyor.
Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan, uyku apnesinde belirtilerin gece ve gündüz belirtileri olarak ele alındığını ve kişilerin bu durumları özenle takip etmeleri gerektiğini vurguluyor.
GECE BELİRTİLERİ
Gece Belirtileri: Horlama, ağız-boğaz kuruluğu, gece idrara çıkma, gece terlemesi, özefageal reflü (mide içeriğini boğaza ve ağıza gelmesi), uykuda aşırı hareketlilik (özellikle bacaklarda) ve huzursuzluk, uykuya dalma ve uykuyu sürdürmede bozukluk.
GÜNDÜZ BELİRTİLERİ
Gündüz uykululuk hali, sabah yorgun ve dinlenmemiş uyanma, gündüz uyuklama, sabah baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, hafıza kusurları, dikkat azlığı, sinirlilik, anksiyete, depresyon gibi psikiyatrik bozukluklar, cinsel fonksiyon bozuklukları, ilerleyici kilo alımı veya kilo verememek.
UYKU TESTİ İLE HASTANIN BİR GECELİK UYKU ÖZELLİKLERİ İNCELENİYOR
Teşhis için uyku laboratuvarlarında yapılan uyku testi, horlamanın ve apnenin şiddeti, vücutta neden olduğu değişiklikler ve bozuklukları tespit etmek adına son derece önemlidir. Hastanın bir gece yatırılarak incelendiği bu test, tek kişilik odalarda ve teknisyenler tarafından ilgili kayıtlar yapılarak gerçekleştiriliyor.
UYKU APNESİ KİLO VERMEYİ ENGELLEYEBİLİR!
Uyku apnesi tedavisinde apnenin şiddetine göre tedavinin planlanabileceğini belirten Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan, hafif şiddetli apnede öncelikli olarak hastanın kilo vermesi ve vücut kitle indeksinin 25’in altına düşürülmesi gerektiğini belirtiyor ve ekliyor; “Hastalık bazı durumlarda kilo vermeyi engelleyebilir. Ayrıca alkol kullanımı da hastalığın şiddetini arttırabilir ve hatta ani ölüme neden olabilir. Uyku ilaçları da alkol benzeri etki gösterdiğinden uyku ilacı alınması da sakıncalı olabilir” diyor.
Sürekli basınç tedavisi;Hastanın gece ev ortamında bir solunum destek cihazıyla uyumasıdır. Cihazla uyuma esnasında uykuda solunum durması önlenir, kan oksijen düzeyleri düzelir ve hasta uyku sürecini tam olarak geçirir. Bu cihazla basıncı ayarlanabilen bir hava kompresörü yardımıyla, burundan verilen basınçlı hava ile solunum yolunun daralıp tıkanması önlenmiş olur.
Ağız içi aparey desteği;Bu noktada çene problemi olan kişilerde diş hekimlerince hazırlanan ağız içi apareyler hastalara sınırlı da olsa yardımcı olabilir.
DOĞRU TEDAVİ İÇİN İLK ADIM DOĞRU TANI
Tanının doğru konulmasının tedavinin uygun yapılabilmesi için son derece önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan; “Hastalığı anlamak ve doğru tanı koymak tedavi başarısında son derece önemlidir. Horlama, uyku apnesi varlığı, hastalığın şiddeti, ek hastalık varlığı, kilo ve alışkanlıklar gibi etkenler hastalığın anlaşılmasında en belirgin özelliklerdir. Uyku apnesi sendromu pek çok hastalığın karışık ve birlikte olması durumudur. Bu nedenle, nörolojik sebepli uyku apnelerinin tedavisi nöroloji uzmanı tarafından, göğüs (akciğer) hastalıklarının neden olduğu apnelerinin tedavisi göğüs hastalıkları uzmanı tarafından, tıkayıcı (Obstrüktif) uyku apnesinde ise cerrahi tedavi, kulak burun boğaz uzmanı tarafından yapılmalıdır. Bunun yanında her apne hastasının ek patolojilerin tesbiti için mutlaka KBB muayenesi yapılmalıdır” diyor.
Horlama ve tıkayıcı uyku apnesinde en bilinen cerrahi tedavi, klasik küçük dil, yumuşak damak ve bademciklere yönelik yapılan cerrahi işlemlerdir. Bunun yanı sıra başarısı kanıtlanmayan bir çok yöntem zamanla terk edilmiş, son yıllarda ise robotik cerrahi uyku apnesi cerrahi tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır.
2009 yılından bu yana Türkiye’de KBB alanında robotik cerrahi girişimlerini başarı ile uygulayan Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan; “Baş ve boyun bölgesinde kanser cerrahisinden sonra robotun en sık kullanıldığı alan uyku apnesi cerrahisi olmuştur. Uyku apnesinde çoklu seviyeli tıkanıklıklar görülmektedir. Bu hastalarda doğru hasta seçimi, doğru yerlere doğru cerrahi teknik seçimi ve etkili ameliyat yöntemlerini uygulayarak yüzde 80 üzerinde başarıyı yakalıyoruz. Bu başarı oranlarımız dünyada bildirilen en yüksek başarı oranlarıdır. Robotik cerrahi ile dışarıdan kesi olmadan dil kökü ve gırtlak bölgesine ulaşıp burada tıkanma yapan dokuları güvenli ve etkili bir cerrahi ile çıkarılabiliyoruz. Ayrıca ameliyat sonrası iyileşme sürecinin daha kısa olması en önemli avantajlardır. Ameliyat sonrası 3. ayda yapılan uyku testi ve değerlendirmeler ile hastalarımızda başarı sonuç oranlarımız kanıtlanmıştır” diyor.