Atatürk'ün mezarı mı açılıyor?
Olaylar dinmek bilmiyor
Copyright © 2020 - Tüm hakları saklıdır. Habertürk Gazetecilik A.Ş.
Elif DEMİRTAŞ BİLİR / haberturk.com
edemirtas@haberturk.com
Sosyal medyada olaylar durulmuyor.
Hergün yeni bir tartışma; hergün yeni bir haber ve hergün doğru, yalan, yanlış bilgilerle karşılaşıyoruz. Bazılarımız o yalan haberlere inanmıyor olsak da 'Acaba' sorusu takılıyor aklımızın bir köşesine. Başlıyoruz araştırmaya, doğruyu bulmak adına.
Yeri geliyor duymadığımız, gerçekten doğruluk değeri taşıyan birtakım bilgilere ulaşabiliyoruz. Yeri geliyor asparagas haberlerle çalkalanıyor sosyal medya.
Güzel paylaşımlar olduğu kadar, kötü amaçla kullananlar da yok değil sosyal paylaşım alanlarını.
Dün gece de bu anlattıklarıma benzer bir olay yaşandı Twitter'da. Büyük tartışmalara neden olan, tepkilerin ardı arkası kesilmeyen bir Tweet atıldı: "Atatürk'ün mezarı açılıyor" diye...
TT listesinden düşmüyor, çünkü...
Bir troll'un ortaya attığı bu iddia, tepki gösteren kişilerin sürekli cevap yazması nedeniyle bir türlü TT listesinden inmiyor.
İşte tepki tweet'lerinden bazıları:
* ATATÜRKün Mezarı Açılıyor diye dalga gececeginize gidin kendi kafanizi acin icinde bir sey var mi bi bakin
* ATATÜRKün Mezarı Açılıyor Ölümünün üstünden yıllar geçmesine rağmen hala seninle uğraşıyorlar Atam hala seni öldüremediler rahat uyu !
* Barbaros Şansal @barbarossansal
ATATÜRKün Mezarı Açılıyor diyenler. keşke yer boşalsada bu günkü vatan hainlerini diri diri yerine gömüp onu yaşatsak
* Deniz Gezmiş @Denizivar
ATATÜRKün Mezarı Açılıyor' açamazsınız! Göğsümü açıp kalbimi almanıza izin vermem!
* Türk Gençliği @TURK_GENCLIGI
ATATÜRKün Mezarı Açılıyor diye bir şey olamaz! Çünkü bazıları mezara gömülür, bazıları yürekte yaşatılır. Milyonlarca çarpan yürekte ATAM!..
* Serhan Taş @serhantas
ATA' sı üzerinden geyik yapan, kendi tarihini karalamaya çalışan bir millet daha var mıdır?
* hb16 @hb163
ATATÜRKün Mezarı Açılıyor diyenler, kime hizmet ettiklerini bilmiyorlar..
* Monte Kristo Kontu @HayAklima
ATATÜRKün Mezarı Açılıyor diyorlar,bırakın açılsın açılsın da el alem ADAM görsün
*Ecem özbek @Ecemmozbek
ATATÜRKün Mezarı Açılıyor diyenler Sizi Atatürkü alamazsınız!! Çünkü O benim ve her onurlu Türkün kalbinde!! Kemalist gençlik!!!
Atatürk'ün mezarı daha önce açılmıştı
Kasım 1953 Pazar gecesi saat 23:30’da, Prof. Dr. Kâmile Şevki Mutlu’nun ev telefonu çaldı. Prof. Mutlu, Ankara Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Kürsüsü başkanıydı. Patalogdu. Arayansa Ankara Valisi Kemal Aygün’dü. Aygün,
-“Hocam” dedi, “10 Kasım günü Ata’mızın naaşını Anıtkabir’e taşıyacağız. Bunun için bir komite kurduk. Naaşı geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz. Ancak bozulmadan korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica ediyoruz.”
Prof. Mutlu önce reddetti. Mutlu, o sırada 40 derece ateşle yatıyordu. Hastalığını gerekçe göstererek, bu görevi bir başka meslektaşının yapmasını rica etti. Ancak Vali Aygün ısrarcıydı:
-“Ben sizi sarar, sarmalar götürürüm. Bu tarihi bir görev.”
Mutlu kabul etti ve 9 Kasım sabahı Etnografya Müzesi’ne gitti. Başbakan Adnan Menderes, Meclis Başkanı Refik Koraltan ve eski Başkan Abdülhalik Renda oradaydılar. Mutlu, görevden affını istemekle ne kadar büyük hata ettiğini o zaman anladı. Gerçekten tarihi bir tanıklıktı bu...
Anıtkabir yapılana kadar, Atatürk’ün naaşının korunabilmesi için “tahnit” denilen bir işlem uygulanmıştı. Gülhane Patolojik Anatomi Profesörü Dr. Lütfi Aksu tarafından gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırıngayla özel bir formül enjekte edilmiş ve üzerine formüllerin yapıştırıldığı iki küçük ilaç şişesi, Ata’nın koltuk altlarına yerleştirilmişti. Bu işlemden dolayı Atatürk’ün naaşı o günkü biçimiyle korunabilmişti. Ancak İslam dini, ölünün defnini şart koştuğundan, geçici tahnitin bozulması koşuldu. Atatürk’ün Anıtkabir’e naklinden önce bu işlem için bir komite kurulmuş, Başbakan Adnan Menderes’in huzurunda, tahnitin bozulması için Atatürk’ün tabutunun açılması kararlaştırılmıştı.
Tabutun açılma günü gelip de, komite üyeleri toplanınca; Prof. Dr. Kâmile Mutlu “Başlayın” talimatını verdi. Mermer lahid sökülüyor, sonra betonlar kırılıyor ve tabutu kaldıracak olan makaralar, lahid salonunun tavanına yerleştiriliyordu.
Ve tabutun vidaları söküldü. Tahta tabutun içinde madeni bir sanduka bulunuyordu. Bu sandukada gaz birikmiş olma olasılığı düşünülerek, önce bir burgu ile delik açıldı. Gaz ya da koku çıkmadı.
Sanduka talaş doluydu. Koruma solisyonuyla ıslatılmış tahta talaşıydı bunlar! Talaş, naaşın ayak yönüne doğru toplandı. Ağzı kapalı ve içi sıvı dolu bir şise bulundu talaş arasında. Bu, naaşı koruma için kullanılan solüsyondan bir örnekti, üzerinde terkibi yazılıydı. Atatürk'ün naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra kahverengi bir muşambayla kaplanmıştı. Sargıları açmaya başladılar. Soluklar tutulmuştu... Onbeş yıl sonra ilk kez Ata’nın yüzünü göreceklerdi.
Halk arasında, “Naaş çürüyüp bozulmuş”, “Çıkan gazlar tabutu patlatmış”, “Nöbetçi er kokudan bayılmış” gibi, bir yığın söylenti dolaşıyordu. Kefenin sargıları açılınca, Prof. Dr. Kâmile şevki Mutlu, orada bulunanların yardımıyla katafalka çıktı ve Atatürk’ün yüzüne baktı. Atatürk’ün derisi kahverengi bir hal almış; ama yüz hatları bozulmamıştı.
Atatürk araştırmacısı Prof. Dr. Utkan Kocatürk’ün, Prof. Dr. Kâmile şevki Mutlu ile yaptığı sohbetten aktardıklarına göre, Prof. Mutlu, gördüğü tabloyu şöyle anlatıyordu:
“Yüzünü örten ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca, Atatürk'ün heykel gibi duran yüzü ile karşılaştım. Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz kapağının üzerine düşmüştü. Atatürk, Dolmabahçe Sarayı’ndaki yatağında uyuyor gibiydi.”
Prof. Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun başına çağırdı. Onlar da tek tek tabutun içine baktılar. En başta Başbakan Adnan Menderes vardı. Koyu renk takım elbisesi içindeki Menderes de, yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktı, ürkek bir biçimde aşağı, tabuta doğru baktı.
O an neler olduğunu Prof. Mutlu şöyle anlatıyor:
-“Menderes çok heyecanlandı. Rengi sapsarı oldu. Bir de baktım ki, müzenin kapısına doğru gidiyor. Atatürk’ün yüzüne bakmadı. Tahmin ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadı.”
Ve 10 Kasım 1953 sabahı, Atatürk'ün naaşı 12 askerin omuzları üzerinde, 15 yıl önce onu Dolmabahçe’den Ankara’ya getiren top arabasına yerleştirilip, 136 asteğmenin çektiği bu arabayla, matem marşı eşliğinde, son durağı olacak Anıtkabir’e taşındı.
Atatürk'ü son görenler anlatıyor:
'Yüzünde iki günlük sakal vardı'
Osman Ersoy ve Halide İntepe, 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesi'nde asistan olarak çalışıyorlardı. O yüzden 50 yıl önceki o töreni ve tabutun içindeki Atatürk'ü son kez görme fırsatı buldular.
İzlenimlerini şöyle anlattılar:
• OSMAN ERSOY: "Sağlığında görmemiştim Atatürk'ü... Korkunç
heyecanlıydım. Biz çalışanlar, asistanlar, memurlar sıra ile
katafalka çıktık. Oldukça sararmış ve küçülmüş bir çehre... 1 - 2 günlük
sakalı vardı. Kaşları fevkalade iyi şekilde fark ediliyordu."
' Gözleri aralıktı'
• HALİDE İNTEPE: "Tabut kapanmadan en son gittim baktım.
Başı yana doğru eğikti. Yüzü hiç bozulmamıştı. Azıcık sakalları çıkmıştı.
Hani insan hasret giderek ölürse, gözleri aralık kalırmış ya, öyle
aralıktı gözleri... Ama bir ölü yüzü yoktu. Uyuyor gibiydi."
Semra Atay, Başkent Üniversitesi Kültür Yayını Bütün Dünya Dergisi