Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Komik olmak için kilo almak marifet değil

        Tamam Türk sinemasında kilo alınca Oscar vermiyorlar ama yeterince ‘anormal bir komiksen’ güzel gişe yapıyorsun. Mehmet Çalışkan yazdı. Gupse Özay’ın Zeliha rolünü oynamak için 23 kilo aldığı “Deliha” 63.6 milyon lira hasılat yapmış. Türk sinemasında bir kadın komedyen için iyi rakam. Gupse Özay filmin sadece oyuncu ve senaristi, yapımcısı değil; gişeden kazancı nedir bilemiyorum…

        Fakat kayıpları olduğu kesin. Kendisi itiraf etti; karaciğer yağlanması, hipoglisemi, haşimoto vs. “Suçluyum, bunu hak ettim… Doktor kontrolü olmadan kilo alıp verme olayını abartmayın. Şekeri, ekmeği net kesin. Yemeyin valla” diyor. Eh onu Canan hoca da söylüyor. Peki Gupse Özay sadece sağlığı bozulduğu için mi suçlu? Güldürmek için kalıbına girdiği insanların fiziksel olarak zor hayatını, kendi bedeninde de yaşamasıyla oluşan ironinin farkında mı? O hayatları, sosyolojik olarak da zorlaştırırken kırılganlığın bilincine varabiliyor mu?

        REKLAM

        ŞİŞMANLIK KOMEDİSİ ‘OUT’

        Panayır soytarısı gibi grotesk, kaba saba durumlarla en azından belirli bir seyirci kitlesini güldürmeye kalkışmak mizahın en bayağı türü. Recep İvedik’ler bunun Nirvana’sı. Hollywood’da “bir daha yapılmaması gereken hata” olarak anılan bu arkaik komedinin son örnekleri neredeyse geçen yüzyılda kaldı. Özellikle de şişmanlık komedisinin.

        İşte Gwyneth Paltrow’un Jack Black’le oynadığı “Alçak Adam” (Shallow Hal-2001).

        Üstelik o komediler kilo almaya değer yapımlar bile değildi. Hem Paltrow hem de Murhpy şişme kostümlerle hallettiler işlerini. Sakar ve beceriksiz, sofra başında yellenen ya da bir erkeğin başını çevirip bakmayacağı kadar “sakil bir şişmanı” canlandırmak için kilo almış bir oyuncu hatırlamıyorum.

        REKLAM

        Bridget Jones’ları komedi olarak görenler, Renee Zellweger’in iki film için iki kez kilo alıp vermesini örnek göstermek isteyenler çıkabilir. Ama o bambaşka bir hikaye. 30’larını sürerken ‘sapık ve kaçık olmayan erkeği’ arayan, içkisi ve sigarasıyla kilo derdi olup iş bakımından da pek maharetli olmayan Bridget’in hikayesi o. Kendisiyle de dalga geçebilen Bridget. Zellweger’e Oscar adaylığı getiren Bridget.

        LA’DE BALERİNA EGZERSİZİ

        Aslına bakılırsa, dramatik figürleri canlandırmak için kilo alan oyunculara, özellikle medyanın yaklaşımı da sorunlu. Kiloyla çirkinleşebilme cesareti gösterdiği için alkışlanan oyuncular ‘normal’ hallerinden feragat edince ‘bravo’ alıyorlar. Yani o görünüme sahip sıradan kadınlar ‘anormal’ mi oluyor? Tanrıça heykeli gibi bir Charlize Theron’dan kilo ve makyajla bir canavar çıkması hadi neyse. Çünkü o gerçek bir hikayeydi. Theron, seri katil Aileen Wuornus’u canlandırdığı “Cani”deki (Monster) rolü için aldığı kiloların üzerine bir de Oscar ve Altın Küre aldı.

        - Theron 2004'te, "Cani"deki rolüyle en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. -

        REKLAM

        Ama ya “Tully”deki rolü. Üçüncü çocuğuna hamile ve sonradan lohusa kadını oynamak için 22 kilo aldığı söyleniyor Theron’un. Ve dünyada aynı koşullara sahip milyonlarca kadın değil de, sadece rol yapmak üzere kilo alıp hamileleşen Charlize Theron “cesur” oluyor, öyle mi?

        - Tully'deki 3 çocuklu anne rolü Charlize Theron'un ikinci kilo deneyimi oldu. -

        Donut ve patates cipsi yiyerek şişmanlayan aynı Theron, filmini bitirdikten sonra uzman diyetisyen kontrolü ve Los Angeles’daki kişisel antrenörü Fedele De Santis marifetiyle zayıflayıp yine tanrıça formuna dönüyor. Gupse Özay gibi aklına estiğince atmıyor safraları. De Santis, her kas grubunu ayrı işleyerek bale temelli çalışıyormuş Charlize Theron üzerinde. Pliye pozisyonları filan…

        OSCAR GARANTİLİ

        Robert de Niro’nun boksör Jake LaMotta’yı canlandırdığı “Kızgın Boğa”dan bu yana nice erkek oyuncu da onlarca kilo alıp verdi. De Niro o rolüyle 1981’de Oscar’ı aldı. Mesela Bradley Cooper, Irak’ta 160 kişiyi öldürüp daha sonra atış poligonunda öldürülen donanma özel timinden Chris Kyle’yi canlandırdığı “Keskin Nişancı” (American Sniper) filmi için 18 kilo aldı, Oscar’a aday oldu.

        Zayıflayıp Oscar’a uzananlar da var. Mesela Matthew McConaughey, “Sınırsızlar Kulübü”ndeki (Dallas Buyers Club) rolü için 22 kilo verip en iyi erkek oyuncu oldu.

        Ne var ki, “Makinist” filmi için salt kendi isteğiyle 28 kilo verip deformasyona uğrayan Christian Bale’in neden Oscar’a aday gösterilmediğini kimse çözemedi. Christian Bale daha sonra Batman rolü için 5 ayda yeniden kilo alıp kas yaptığı gibi daha da ileride "Düzenbaz" (American Hustle) için fazladan kilolanıp belki de terazide en geniş skalayı yakalayan aktör olacaktı.

        - Bale, Makinist'te role adapte olmak için kendi isteğiyle zayıflamıştı. -

        - Christian Bale, Düzenbaz'da Amy Adams'la. Tamamen değişik bir tipte. -

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa