HT Gastro
Keşfet

Önerilen miktarın 3 katını tüketiyoruz

Türkiye'de kişi başı günlük tuz tüketimi miktarı, Dünya Sağlık Örgütü'nün öngördüğü miktarın 3 katına denk geliyor.

Giriş: 14.03.2022 - 17:31 Güncelleme: 14.03.2022 - 17:37
Haberler Gastro Keşfet Tuzu azaltmak için 10 altın öneri

Son 2 yılda COVID-19 salgınında 6 milyona yakın can kaybı yaşanırken, başlıca nedenlerinden biri aşırı tuz tüketimi olan hipertansiyon, yılda 7.1 milyon kişinin ölümüne yol açıyor. Türkiye’de kişi başı günlük tuz tüketimi miktarı, Dünya Sağlık Örgütü’nün öngördüğü miktarın 3 katına denk geliyor.

TÜRK ilaç sektörünün 20 yıldır kesintisiz lideri konumundaki Abdi İbrahim medikal direktörlüğü, 14-20 Mart Dünya Tuza Dikkat Haftası kapsamında, dikkat çekici bir çalışma gerçekleştirdi. Aşırı tuz tüketiminin yüksek tansiyon, kalp ve böbrek hastalıkları başta olmak üzere şişmanlık, şeker hastalığı ve bazı kanser türleri gibi önemli sağlık sorunlarına neden olduğu hatırlatılan çalışmada, ilginç bir de istatistik paylaşıldı. Buna göre son 2 yılda COVID-19 salgınında 6 milyona yakın can kaybı yaşanırken, hipertansiyon ise yıllık 7.1 milyon ölüme sebebiyet veriyor. Hipertansiyonun en temel nedenlerinden biri de aşırı tuz tüketimidir.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), hastalıklardan korunmak amacıyla tüketilmesi gereken tuz miktarını günde 5 gram (tepeleme bir çay kaşığı veya silme bir tatlı kaşığı) olarak önermektedir.

Ülkemizde ise Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin 2008’de gerçekleştirdiği SALTurk-1 Çalışması’nda günlük tuz tüketim miktarının 18 g/gün olduğu belirtilmektedir. 2012’de yine Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nce tekrarlanan “Türkiye’de Tuz Tüketimi Çalışması”nda (SALTurk 2) ise kişi başı günlük tuz tüketimi günlük 15 gram olarak tespit edilmiştir. Bu da DSÖ’nün öngördüğü miktarın 3 katına denk gelmektedir.

SALTURK-2 verilerine göre, İstanbul, Ankara, İzmir ve Konya’da toplam 657 gönüllü ile yapılan çalışmalarda, tuz tüketimi kadınlarda 14 gram, erkeklerde ise 15.1 gram olarak tespit edilmiştir. Köyde yaşayan insanlar günde ortalama 16 gram tuz tüketirken, kentlerde tüketim oranı günde 14.5 gram olarak saptanmıştır.

Tuz, ağırlıklı olarak yemeklerden; özel olarak ekmek benzeri ürünlerle birlikte ve sofrada ekerek alınmaktadır. İkinci sırada, turşu, peynir, salam, sucuk, konserve gibi hazır gıdalarda bulunan tuz gelmektedir. Ayrıca yemeğin pişirilmesi sırasında eklenen tuz da yemek tuzu olarak sınıflandırılabilir. Yemeklerden aldığımız tuz, günlük tuz tüketiminin %57’sine, ekmekten aldığımız tuz ise toplam tüketimin yaklaşık %30’una tekabül etmektedir. Çalışmaya göre, alınan tuzun 7.22 gramı yemeklerden, 1.27 gramı işlenmiş besinlerden, 0.25 gramı doğal besinlerden, 5.7 gramı eklenen tuzdan, 3.81 gramı ekmekle alınan tuzdan, 1.57 gramı da sofra tuzundan gelmektedir.

Sağlık Bakanlığı tarafından Kasım 2011’den beri “Türkiye Aşırı Tuz Tüketiminin Azaltılması Programı” yürütülmektedir. Program kapsamında tuzun aşırı tüketilmesinin önlenmesi amacıyla farklı sektörlerle iş birliği yapılmaktadır.

  • Tuz tüketimi günlük olarak 5 gramı (1 tepeleme çay kaşığı veya1 silme tatlı kaşığı) geçmemeli ve iyotlu tuz kullanılmalıdır.
  • Besin sanayisinde kullanılan ve genellikle ambalajlı besinlerin besin etiketinde yer alan mono sodyum glutamat, sodyum bikarbonat, sodyum sitrat,vb. tüm sodyumlu bileşiklerin tüketimine dikkat edilmelidir. Çünkü bunlar besinin tuz/sodyum içeriğini artırmaktadır.
  • Yemek hazırlama, pişirme ve tüketim sırasında ilave edilen tuz miktarı azaltılmalıdır. Besinlerin bileşiminde sodyum bulunması nedeniyle hazırlama ve pişirme sırasında mümkünse tuz eklenmemelidir.
  • Sofrada yemeklere tuz ilavesi yapılmamalı ve sofradan tuzluk kaldırılmalıdır.
  • Hazır soslar, atıştırmalık ürünler (cips, tahıl bazlı bar, meyve bazlı bar, ekstrüde ürünler, patlamış mısır vs.) tuzlanmış kuruyemişler, turşu ve salamura, balık konserveleri, tuzlanmış, tütsülenmiş ve/veya salamura edilmiş et ve balık ürünleri ile aromalı/aromasız, doğal/doğal olmayan mineralli içecekler yüksek miktarda tuz içermeleri nedeniyle az tüketilmelidir.
  • Geleneksel olarak evlerde hazırlanan turşu, salça, tarhana, kurut, yaprak salamurası vb. yiyeceklerin tuz içeriği fazladır. Bu nedenle kontrollü tüketilmelidir.
  • Satın alınan işlenmiş ürünlerin etiket bilgisi mutlaka okunmalı, tuzsuz ya da tuzu azaltılmış ürünler tercih edilmelidir.
  • Ambalajlı tüketime sunulan gıdaların içeriği etiket bilgisinden okunmalı ve benzer gıdalarda tuz ve tuz yerine geçen maddelerin miktarları daha düşük olanlar tercih edilmelidir.
  • Tuz yerine doğal lezzet arttırıcılar (soğan, sarımsak, baharatlar, sirke, biber vb.) kullanılmalıdır.
  • Tuz tüketiminin azaltılması konusunda ısrarlı davranıldığında, kişinin tuzu azaltılmış beslenme biçimine alışabileceği unutulmamalıdır.

Prof. Dr. Evrenkaya 14-20 Mart Dünya Tuza Dikkat Haftası kapsamında yaptığı açıklamada, aşırı tuzun 6 zararını anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Günümüzde giderek yaygınlaşan hipertansiyon (yüksek kan basıncı) aşırı tuz tüketimi ile doğrudan ilişkili olan tehlikeli bir hastalıktır. Fazla tuz tüketimi kan basıncını artırarak kalp yetmezliği, kalp büyümesi ve kalp krizine neden olabilir. Alınması önerilen günlük tuz miktarı yaklaşık 5 gramdır ve bu da yaklaşık bir çay kaşığı tuzdur. Kökeni ve adı ne olursa olsun (deniz, kaya vs) sofra tuzu sodyum klorürdür ve fazlası kalp hastalıkları riskini artırır. Yapılan çalışmalar; diyetle alınan tuzun 10 gramdan 5 grama düşürülmesiyle kalp ve damar hastalıklarının riskinin yüzde 17 oranında azalabildiğini göstermektedir.

Fazla tuz kullanımı, böbreklerde hasara yol açan etkenlerden biridir. Tuz alımı idrar yoluyla kalsiyumun vücuttan atılımının artmasına yol açar. Vücutta kalsiyum eksilince, bağırsaktan kalsiyum emilimi artar. Bu da böbrek taşlarına zemin hazırlar. Ayrıca aşırı tuz tüketimi protein kaçağına neden olur ki, protein kaçağı böbrek hastalığının en önemli bulgularından birisidir. Tuz alımı yüksek olduğunda böbreklerin aşırı tuzu atmak için daha fazla çalışması gerekir. Bu da böbreğin ömrünü kısaltır. Böbrek hastalıklarının tedavisi için tuzun azaltılması şarttır.

24 saatlik idrardaki sodyum miktarı ne kadar yüksek ise, inme görülme riski o kadar artar. Yapılan bilimsel çalışmalar; tuz tüketiminin azaltılmasının inme riskini azalttığını, örneğin diyetle alınan 10 gram tuzun 5 grama düşürülmesiyle inme riskinin yüzde 23 oranında azalabildiğini gösteriyor.

Fazla tuz tüketimi dolaylı bir obezite nedeni olarak kabul edilir. Yapılan çalışmalarda; marketlerde tuzlu yiyecekler ile asitli ve şekerli içeceklerin satışlarındaki artış hızının benzer olduğu saptanmıştır. Asitli ve şekerli içecek tüketiminin en önemli belirleyicisi tuzdur. Günlük tuz alımı 10 gramdan 5 grama inince, günlük sıvı alımında 350 ml azalma olur ki bu sıvılar genellikle meşrubat şeklindedir.

Aşırı tuz tüketimi kemiklerden kalsiyum kaçışına yol açarak kemik yapısının zayıflamasına, kırılganlığının artmasına ve basit düşmelerin bile kırıkla sonuçlanmasına neden olur. Günümüzde hareketsiz yaşam ve yüksek tuz içeren fast-food tüketimin de artmasıyla giderek yaygınlaşan, toplumda kemik erimesi olarak bilinen osteoporozdan korunmak için önemli kurallardan biri de aşırı tuz tüketiminden kaçınmaktır.

Tuz alımı artınca idrarda basınç natriürezi olur yani tuzun fazlasını böbrekler atar. Ancak, aşırı tuz alımı devam ederse, vücutta tuz birikir. Her tuz molekülü, 4 molekül su bağlar ve kalp yetmezliği, ödem, akciğer ödemi gibi sorunlar oluşur. Ödem birçok tıbbi sorundan meydana gelebildiği gibi, hareketsizlik, karbonhidrat ağırlıklı beslenme ve fazla tuz tüketiminden de kaynaklanabilir. Dokularda fazla sıvı birikimi anlamına gelen ödeme karşı tuzu kısıtlamak da etkili olur.

Bu içeriği paylaş
İLGİLİ İÇERİKLER